Türkiye Cumhuriyeti'nin topraklarını oluşturan bölgenin tarihi olarak anlaşılan Türkiye tarihi, hem Anadolu'nun hem de Doğu Trakya'nın tarihini içerir. Daha önce siyasi olarak farklı olan bu iki bölge, MÖ 2. yüzyılda Roma İmparatorluğu'nun kontrolü altına girdi ve sonunda Bizans İmparatorluğu'nun çekirdeği haline geldi. Osmanlı döneminden önceki zamanlar için, Türk halklarının tarihi ile şimdi Türkiye Cumhuriyeti'ni oluşturan toprakların tarihi arasında da bir ayrım yapılmalıdır.[1][2] Türkiye'nin bazı bölümlerinin Selçuklu Hanedanı tarafından fethedildiği zamandan bu yana, Türkiye tarihi Selçuklu İmparatorluğu'nun Orta Çağ tarihini, Osmanlı İmparatorluğu'nun Orta Çağ'dan modern tarihini ve 1920'lerden bu yana da Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihini kapsar.[1][2]
1699'daki Karlofça Antlaşması Osmanlı'nın topraklarından geri çekilmesinin başlangıcı oldu; antlaşma nedeniyle bazı bölgeler kaybedildi: Avusturya, Banat hariç tüm Macaristan ve Erdel, Venedik, Mora ile birlikte Dalmaçya'nın çoğunluğu. Ayrıca antlaşmayla birlikte Polonya da Podolya'yı geri almış oldu.[8] 19. yüzyıl boyunca ve 20. yüzyılın başlarında Osmanlı İmparatorluğu, Balkan Savaşları'nda Yunanistan, Cezayir, Tunus, Libya ve Balkanlar da dahil olmak üzere topraklarını kaybetmeye devam etti. Anadolu 20. yüzyılın başlarına kadar pek çok etnik gruptan oluşan bir yapıya sahipti; bölgenin sakinleri Türkler, Ermeniler, Süryaniler, Kürtler, Yunanlar, Fransızlar ve İtalyanlar (özellikle Cenova ve Venedik'ten gelenler) dahil olmak üzere çeşitli etnik kökenlerdendi. Üç Paşa yönetimindeki Osmanlı İmparatorluğu her taraftan toprak kaybıyla karşı karşıyayken, kendisini asker ve teçhizatla destekleyen Almanya ile ittifak kurdu. Osmanlı İmparatorluğu, I. Dünya Savaşı'na İttifak Devletleri'nin yanında girdi ve sonunda mağlup oldu.[9] Dünya Savaşı'nın ardından, eskiden Osmanlı İmparatorluğu'na bağlı bölgelerde pek çok yeni devlet kuruldu.[10]
30 Ekim 1918'de Mondros Mütarekesi imzalandı ve ardından 10 Ağustos 1920'de İtilaf Devletleri tarafından Sevr Antlaşması imzalandı ancak hiçbir zaman yürürlüğe girmedi; bu açıdan Sevr "ölü doğmuş antlaşma" olarak bilinir. Sevr Antlaşması, Osmanlı İmparatorluğu'nu parçalayacak ve İmparatorluğun topraklarında Yunanistan, İtalya, İngiltere ve Fransa lehine büyük tavizler verilmesine neden olacaktı.[11]
I. Dünya Savaşı sonrasında ülkenin bazı bölgelerinin İtilaf Devletleri tarafından işgal edilmesi, Anadolu Hareketi'nin kurulmasına yol açmıştır.[6]Çanakkale Savaşı'ndaki başarılarından dolayı ön plana çıkan Mustafa Kemal'in önderliğinde, Sevr Antlaşması'nın hükümlerini yürürlükten kaldırmak amacıyla Türk Kurtuluş Savaşı başlatıldı.[12]
Ankara'da 23 Nisan 1920'de kendisini ülkenin meşru hükûmeti ilan eden Ankara merkezli Türk rejimi, eski Osmanlı'dan yeni Cumhuriyet siyasi sistemine yasal geçişi resmîleştirmeye başladı. Ankara Hükûmeti silahlı ve diplomatik mücadeleye girişti. 1921-1923 yılları arasında Ermeni, Yunan, Fransız ve İngiliz orduları ülkeden kovuldu:[13][14][15][16] Ankara Hükûmeti'nin askerî ilerleyişi ve diplomatik başarısı 11 Ekim 1922'de Mudanya Mütarekesi'nin imzalanmasıyla sonuçlandı. Birleşik Krallık ile Ankara Hükûmeti arasındaki Çanakkale Krizi'nin (Eylül-Ekim 1922) ele alınışı, 19 Ekim 1922'de David Lloyd George hükûmetinin çökmesine[17] ve Kanada'nın Birleşik Krallık'tan siyasi özerklik kazanmasına neden oldu.[18] 1 Kasım 1922 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi, saltanatı kaldırdı ve 623 yıllık monarşik Osmanlı İmparatorluğu, resmen tarih sahnesinden silindi.
24 Temmuz 1923'te Sevr Antlaşması'nın yerine imzalanan Lozan Antlaşması, Osmanlı İmparatorluğu'nun devamı niteliğindeki yeni Türk devletinin uluslararası alanda tanınmasını sağladı. Yeni antlaşma, Türkiye'nin kendi toprakları üzerindeki egemenliğine yol açtı. İtilaf Devletleri'nin Türkiye'yi işgali, 4 Ekim 1923'te son İtilaf birliklerinin İstanbul'dan çekilmesi ve 6 Ekim 1923'te Türk birliklerinin şehre girmesiyle sona erdi. 29 Ekim 1923'te yeni başkent Ankara'da resmen cumhuriyet ilan edildi.[19][20] Lozan Antlaşması sonrasında antlaşma maddeleri gereğince yapılan Türkiye-Yunanistan nüfus mübadelesi kapsamında Türkiye'deki 1,1 milyon Rum ile Yunanistan'daki 380 bin Türk yer değiştirdi.[21]
Türkiye, II. Dünya Savaşı'nda tarafsızdı, ancak Ekim 1939'da İngiltere ile, Almanya'nın Türkiye'ye saldırması halinde İngiltere'nin Türkiye'yi savunacağını belirten bir anlaşma imzaladı. 1941'de işgal tehdidinde bulunuldu ancak bu gerçekleşmedi ve Ankara, Almanya'nın birliklerinin Suriye ve SSCB sınırlarından geçmesine izin verme yönündeki geçiş izni taleplerini reddetti. Almanya savaştan önce Türkiye'nin en büyük ticaret ortağıydı ve Türkiye her iki tarafla da iş yapmaya devam ediyordu. Türkiye Her iki taraftan da silah satın aldı. Müttefikler, Almanya'nın krom alımlarını durdurmaya ve 1942'den itibaren de askeri yardım sağlamaya başladı. Türk bürokratlar Kasım 1943'te Kahire Konferansı'nda Roosevelt ve Churchill ile görüştüler ve onlara savaşa girme sözü verdiler. Ağustos 1944'te Almanya'nın yenilgiye yaklaşmasıyla Türkiye Almanya'yla ilişkilerini kesti. Şubat 1945'te, Türkiye Almanya ve Japonya'ya savaş ilan etti; bu, Türkiye'nin yeni kurulan Birleşmiş Milletler'e kurucu olarak katılmasına olanak tanıyan sembolik bir hareketti.[25][26]
Tüm bunlar yaşanırken Moskova ile ilişkiler kötüleşerek Soğuk Savaş'ın başlamasına zemin hazırladı. Sovyetler Birliği'nin Türk Boğazları'nda askeri üs kurma talebi, ABD'yi 1947'de Truman Doktrini'ni ilan etmeye sevk etti. Doktrin, Amerika'nın Türkiye ve Yunanistan'ın güvenliğini garanti altına almasını ve ABD'nin geniş çaplı askeri ve ekonomik müdahalesini sağladı.[27]
Tek partili dönem 1945'te MKP'nin kurulmasıyla son bularak yerini çok partili döneme bıraktı. Türk demokrasisi 1960, 1971 ve 1980 askeri müdahaleleriyle kesintiye uğradı.[29] 1984'te PKK, Türkiye hükûmeti'ne karşı terör eylemleri başlattı; 40.000'den fazla kişinin hayatına mal olan çatışma günümüzde de sürüyor.[30] 1980'lerde Türk ekonomisinin liberalleşmesinden bu yana, ülke daha güçlü bir ekonomik büyüme ve daha fazla siyasi istikrar elde etti.[31]
15 Temmuz 2016'da Türkiye'de darbe girişimi gerçekleşti. Bir dizi fetullahçı hükûmet birimlerini devraldı ve ancak bu darbe girişimi birkaç saat içinde engellendi.[33]
Nisan 2017'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yetkilerini önemli ölçüde artıran anayasa değişiklikleri, yapılan anayasa referandumuyla kabul edildi.[34]
Temmuz 2022'de Türk hükûmeti, ülkenin İngilizce dilindeki adı olan Turkey'in Hindi anlamına gelmesinden dolayı, uluslararası toplumdan Türkiye'yi Türkiye adıyla tanımasını istedi.[36]
Mayıs 2023 itibarıyla, Rusya'nın 2022'deki Ukrayna işgalinden dolayı yaklaşık 96.000 Ukraynalı mülteci Türkiye'ye sığındı.[38] 2022 yılında yaklaşık 100.000 Rus vatandaşı Türkiye'ye göç ederek, Türkiye'ye göç eden yabancılar listesinde o yılın ilk sırasında yer aldı; bu da 2021 yılına göre %218'den fazla bir artış anlamına geliyor.[39]
Ağustos 2023 itibarıyla Suriye İç Savaşı'ndan dolayı Türkiye'ye gelen mülteci sayısının 3 307 882 kişi olduğu tahmin ediliyor. Yılbaşından bu yana Suriyeli mülteci sayısı 205 bin 894 kişi azaldı.[40]
^İsmail Hakkı Göksoy, "Ottoman-Aceh relations as documented in Turkish sources" in Michael R. Feener, Patrick Daly, and Anthony Reid, Mapping the Acehnese Past (Leiden: KITLV, 2011),65-95.
^Robert Bideleux, Ian Jeffries, A History of Eastern Europe, 1998, p. 86.
^Schaller, Dominik J; Zimmerer, Jürgen (2008). "Late Ottoman genocides: the dissolution of the Ottoman Empire and Young Turkish population and extermination policies – introduction". Journal of Genocide Research 10 (1): 7–14. doi:10.1080/14623520801950820
^Roderic H. Davison; Review "From Paris to Sèvres: The Partition of the Ottoman Empire at the Peace Conference of 1919–1920" by Paul C. Helmreich in Slavic Review, Vol. 34, No. 1 (Mar. 1975), pp. 186–187
^Gerhard Bowering (28 Kasım 2012). Bowering, Gerhard; Crone, Patricia; Kadi, Wadad; Stewart, Devin J.; Zaman, Muhammad Qasim; Mirza, Mahan (Ed.). The Princeton Encyclopedia of Islamic Political Thought. Princeton University Press. s. 49. ISBN978-1-4008-3855-4. 6 Kasım 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Ağustos 2013. Following the revolution, Mustafa Kemal became an important figure in the military ranks of the Ottoman Committee of Union and Progress (CUP) as a protégé ... Although the sultanate had already been abolished in November 1922, the republic was founded in October 1923. ... ambitious reform programme aimed at the creation of a modern, secular state and the construction of a new identity for its citizens.KB1 bakım: Birden fazla ad: editör listesi (link)
^Erik J. Zurcher, Turkey: A Modern History (3rd ed. 2004) pp 203-5
^A. C. Edwards, "The Impact of the War on Turkey," International Affairs (1946) 22#3 pp. 389-400 in JSTOR 22 Aralık 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
^"TRT Haber 2024 Yerel Seçim Sonuçları". TRT Haber | Seçim Sonuçları. Erişim tarihi: 16 Aralık 2024.Arşivlenmesi gereken bağlantıya sahip kaynak şablonu içeren maddeler (link)