Türkiye'de lezbiyen, gey, biseksüel ve transgender (LGBT) bireyler diğer vatandaşlara göre dezavantajlı durumdadırlar. Türkiye eşcinsel ilişkileri tanısa da medeni kanununda cinsel yönelim ya da cinsiyet kimliği gibi bir ifadeye yer vermez ve eşcinsel çiftlerin birlikteliklerini yasal zeminde tanımaz. 2013 yılında ILGA-Europe, Türkiye'yi LGBT haklarının korunması konusunda 49 ülke arasında 39. sıraya yerleştirmişti ancak 2024 yılında 46. sıraya geriledi. Türkiye'yi sıralamada sadece Azerbaycan ve Rusya takip etti.[1]
1994'te ilk kez bir parti, Özgürlük ve Dayanışma Partisi, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine dayalı ayrımcılığı parti içerisinde yasaklamış ve Demet Demir'i yerel seçimlerde İstanbul'dan aday göstererek ilk kez bir transeksüeli aday gösteren parti olmuştur.[2] 2007 yılında Bursa’dan Öykü Evren Özen bağımsız milletvekili adayı olmuştur. Fakat YSK tarafından veto edilmiştir. Cumhuriyet Halk Partisi 2011 milletvekili seçimlerinde Bursa’dan Öykü Evren Özen'i Aday Adayı olarak açıklamış fakat aday göstermemiştir. Daha sonrasında en yüksek oyla Bursa-Osmangazi ilçe ve il delegeliğine seçilmiştir. 2013 yerel seçimlerinde Öykü Evren Özen örgüt tabanının oyuyla 100 kişi arasından ilk 10 a seçilmiş ve ilçe meclis adayı gösterilmiştir. Fakat CHP Osmangazi’de seçilemeyince Öykü Evren Özen meclise girememiştir. Öykü Evren Özen aynı zamanda Bursa Gökkuşağı LGBTT Derneğinin de kurucu başkanıdır.
7 Haziran 2015 milletvekili seçimlerinde Halkların Demokratik Partisi Eskişehir'den LGBT hakları aktivisti Barış Sulu'yu milletvekili adayı olarak göstermiştir.[3]
Türkiye'deki ilk LGBT örgütü Lambdaistanbul 1993'te, İstanbul'da kuruldu. Aynı yıl ILGA (Uluslararası Lezbiyen ve Gey Derneği) üyesi oldu.[4] Şubat 1996 tarihinde, 100'de 100 Gey ve Lezbiyen adlı bülteninin ilk sayısını yayınlayan dernek, 1996 Temmuz'unda Club Prive'de bir onur gecesi düzenledi. Bu etkinlik daha sonraki senelerde “Eşcinsel Onur Haftası Etkinlikleri” olarak genişletildi ve düzenli hale geldi.[4] Derneğin kapatılması için 2006 yılında dava açıldı. Dernek kapanmadıysa da konu kamuoyunda uluslararası yankı uyandırdı ve Avrupa Birliği Türkiye İlerleme Raporlarında yer aldı.[5][6]
Bir diğer LGBT derneği Kaos GL ise 1994'ün Eylül ayında Türk eşcinsellerin bir araya gelerek, maruz bırakıldıkları ayrımcılığa karşı mücadele ederek özgürleşmek amacıyla Ankara'da kurdukları, “eşcinsellerin kurtuluşunun heteroseksüelleri de özgürleştireceği” fikrini şiar edinmiş bir LGBT derneğidir.[7] Kaos GL kurulduğundan itibaren Kaos GL dergisini çıkarmaktadır. 20 Eylül 1994’te Kaos GL Dergisi'nin ilk sayısı yayınlandı ve dergi hala yayına devam etmektedir.[8] Dernek 15 Eylül 2005 tarihinde tüzel kişilik kazandı.[9] Ancak Ankara Valiliği "4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 56. Maddesinde yer alan "Hukuka ve ahlaka aykırı dernek kurulamaz" hükmüne dayanarak derneğin tüzüğünün ve isminin ahlaka aykırı olduğu gerekçesiyle kapatılması için Cumhuriyet Savcılığına başvurdu.[10] Valiliğin başvurusunu inceleyen Basın Savcısı ise dava açılmasına gerek görmedi, böylelikle Kaos GL Türkiye’de tüzel kişilik kazanan ilk LGBT derneği oldu.
1996 yılında ülkedeki ilk LGBT öğrenci örgütlenmesi olan LEGATO, ODTÜ'de kuruldu ve oluşum hızla diğer üniversitelere yayıldı. 2007 yılında ilk resmi LGBT öğrenci topluluğu Gökkuşağı, İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde kuruldu.
Haziran 2003'te ilk LGBT Onur Yürüyüşü Lambdaistanbul tarafından İstanbul'da İstiklal Caddesi'nde gerçekleştirildi. İstanbul Pride adındaki yürüyüş bir hafta süren bir Onur Haftası'nın son günü gerçekleştirildi. Ağustos 2006'da, Bursa'daki Gökkuşağı LGBTT Derneği tarafından düzenlenen Türkiye'nin ilk resmi izinli LGBT yürüyüşü tepkiler nedeniyle iptal edilmek durumunda kalınmıştır. Bursa Gökkuşağı LGBTT Derneği Türkiye'nin ilk travesti transeksüel hakları için kurulmuş resmi derneğidir.
Sağlık BakanıRecep Akdağ, Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf'ın "Eşcinsellik hastalık, tedavi edilmeli" demesi üzerine,[11] "Eşcinselliğin hastalık olup olmadığını bilim adamlarına sormak lazım. Konu biraz çetrefilli" demiştir.[12] Selma Aliye Kavaf, katıldığı bir konferansta Kaos GL üyeleri tarafından "Özür dile" ve "Eşcinsellik hastalık değildir" pankartları ile protesto edilmiştir.[13][14][15] Ayrıca Kavaf, birçok gazete yazarı tarafından eleştirilmiş, karikatür dergisi Penguen kapağında eşcinsellik üzerine sözleri karikatürize edilmiştir.[16] Kavaf ile aynı partiden milletvekili olan Nursuna Memecan ve Egemen Bağış, Kavaf'ın sözlerine katılmadıklarını belirtmiştir.[17] Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı'nın tartışma konusu olan açıklamasına bir tepki de CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen'den gelmiş, Sevigen, "Herkesin bir gerçeği var. Biz sayın Bakan'ın ne olduğunu araştırıyor muyuz? Sayın Bakan'ın sülalesinin, ailesinin geçmişinde ne tür ilişkiler var diye bakıyor muyuz? İnsanlar kendi tercihlerinden dolayı baskı altına alınmayı, taciz edilmeyi, öldürülmeyi hak ediyorlar mı? Bunun sebebi kim olacak? Bunu söylemek bir bakana, bir anneye yakışıyor mu? Üzüntü duydum. Eşcinsellik bir hastalık değildir. Dünyanın hiçbir yerinde hastalık olduğu kabul edilmiyor. Türkiye'de de uzmanlar bunun bir hastalık olmadığını söylüyorlar" demiş ve 58. Hükûmet Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'a atıfta bulunarak, Başbakan Erdoğan'ın sık sık tekrarladığı 'Yaradılanı severim Yaradan'dan ötürü' sözlerine rağmen bu tutumun çok yanlış olduğunu dile getirmiştir.[kaynak belirtilmeli] Sevigen, bir röportajında "Eşcinseller kuvvet komutanı olabilir mi?" sorusu üzerine, "Olabilir, eşcinselliğin bir hastalık olmadığı bilinmeli" karşılığını vermiştir. Sevigen'in sözleri üzerine Pembe Hayat Derneği ve Kaos GL üyesi bir grup, bakan Selma Aliye Kavaf’a tepki göstermek üzere, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen'i ziyaret etmiştir.[18][19]
Haziran 2011'de, Diyarbakır'da kurulan ilk Kürt LGBT grubunun Türkçe-Kürtçe yayın organı Hevjin, "Kürt eşcinsel ve transeksüeller vardır" sloganıyla çıkarılmıştır.[20]
Kültür
Haziran 2003'te ilk LGBT Onur Yürüyüşü Lambdaistanbul tarafından İstanbul'da İstanbul Onur Yürüyüşü adıyla gerçekleştirildi. İstanbul Pride adındaki yürüyüş bir hafta süren bir Onur Haftası'nın son günü gerçekleştirilir. Geleneksel olarak her sene gerçekleştirilen yürüyüşe, LGBT'ler haricinde sanatçı ve siyasetçiler de katılmaktadır. Yine Türkiye'de, LGBT topluluğu için gey bar ve gey dostu işletmeler bulunmaktadır. İstanbul'un eski gey barlarından Tekyön bilinen en eski barlardandır. Ayrıca Gabile isimli sosyal ağ, Türk LGBT'ler arasında oldukça yaygın kullanılır.
Toplumsal görüşler
"Bunların hangisi görüşlerine daha yakın? 1 numara - Eşcinsellik toplum tarafından kabul edilmesi gereken bir hayat biçimidir. Ya da 2 numara - Eşcinsellik toplum tarafından kabul edilmemesi gereken bir hayat biçimidir" sorusuna 1 cevabı verenlerin ülkelere göre yüzde oranları (2007):
%81 - %90
%71 - %80
%61 - %70
%51 - %60
%41 - %50
%31 - %40
%21 - %30
%11 - %20
%1 - %10
bilgi yok
Türkiye'deki oran özellikle Avrupa ve Amerika ülkelerine göre çok düşüktür.
Türkiye'de homofobi, yapılan birçok araştırmaların da gösterdiği oranda yaygındır.[21] 2007 yılı ilkbaharında Pew Araştırma Merkezi tarafından yapılan bir projede "Bunların hangisi görüşlerine daha yakın? 1 numara - Eşcinsellik toplum tarafından kabul edilmesi gereken bir hayat biçimidir. YA DA 2 numara - Eşcinsellik toplum tarafından kabul edilmemesi gereken bir hayat biçimidir" sorusuna Türkiye'den cevaplayanların % 14'ü 1 numarayı, % 57'si ise 2 numarayı seçmiştir (% 29'u soruyu cevaplamamıştır). 2002 yazında aynı sorunun cevaplarına göre 1 numarayı seçenlerin sayısında bir düşüş vardır (2002'de %22 1 numarayı seçmiştir), fakat 2 numarayı seçenlerin sayısında da düşüş görülmektedir (2002'de %66 2 numarayı seçmiştir) ve 2002'de daha az insan (% 12) soruyu cevaplamamıştır.[22]
Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yılmaz Esmer’in 2009 yılında hazırladığı "Radikalizm ve Aşırıcılık" adlı araştırması kapsamında 34 ilde 1715 kişiye sorulan "Kiminle komşu olmak istemezsiniz?" sorusuna katılımcıların %87'si, "eşcinsel" kişiler olarak yanıt vermiştir. Bu yanıt bütün yanıtların arasında ("içki içen" - %72; "hiçbir dine inanmayanlar" - %66; "Yahudi" - %66; "Hristiyan" - %52; "Amerikalı bir aile" - %43; "kızları şort giyenleri" - %36; "başka bir ırk veya renkten" - %26) en yüksek orandır. NTV'de 2 Haziran 2009'da bu araştırmanın sonuçlarının sunulduğu Neden? programında İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Arus Yumul, sonuçlar hakkında: "Aslında bize benzemeyeni yok sayan, görmek istemeyen, kabul etmeyen ve biraz narsisist bir toplumuz" demiştir.[23]
RTÜK, e2 kanalında yayınlanan Hung dizisinin eşcinsellik içerdiği için diziye ceza vermiştir. Rapora göre, "Kamusal alanda eşcinsellik gibi sapkın ilişkiler normal görülemez. Bu durum toplumun cinsel sağlığını bozar" ifadeleri kullanılmıştır.[24] Ülkede günlük yayınlanan Vakit adındaki gazete eşcinselleri "sapık" olarak tanımlamakta ve homofobi eğilimli bir dil kullanmaktadır.[25][26] Mart 2011'de RTÜK, Digiturk Salon 2'de 18 Şubat gecesi yayınlanan Sex and the City 2 adlı filmde yer alan eşcinsel evlilik töreni nedeniyle kanaldan savunma istedi.[27]
2003 ve 2007'de İnsan Hakları İzleme Örgütü tarafından 24 lezbiyen ve biseksüel kadın ile yapılan bir araştırmada kadınların ve cinselliklerinin aileye ve değerlere (namus ve töre) tabii olduğu açıklandı.[28]
2006 yılında İstanbul'da 393 eşcinsel ve biseksüel birey üzerinde Lambdaistanbul tarafından yapılan bir anket çalışmasına göre katılımcıların 268'i, yani %68'i eşcinsel ya da biseksüel olduğu için cehenneme gideceğini hiç düşünmemişken, 66'sı yani %17'si bunu geçmişte düşünmüş, kalan 59 kişiye tekabül eden %15'lik dilim ise hala düşünmektedir.[29]
Ankete katılanların %40'ı kendini istemediği heteroseksüel ilişkiler yaşamaya zorlamış, %37'si eşcinsel olup olmadığından nasıl emin olacağını bilemediği bir dönem yaşamış, %38'i kendi cinsinden insanlara karşı hissettiği duygunun cinsellikle ilgili olmadığını düşündüğü bir dönem yaşamış, %32'si cinsel yöneliminden dolayı cehenneme gideceği bir dönem yaşamış, %31'i cinsel yönelimini düzeltilebilecek bir şey olarak yaşadığı bir dönem yaşamış, %31'i duygularının geçici olduğuna inandığı bir dönem yaşamış, %37'si cinsel yönelimini unutmaya çalışmış, %33'ü ise eşcinsel olduğunu bildiği insanlardan uzak durduğu bir dönem yaşamıştır.[29]
Ayrımcılık ve şiddet
Marmara Üniversitesi Fizik Bölümü öğrencisi[30]Ahmet Yıldız, 15 Temmuz 2008 tarihinde İstanbul'un Üsküdar ilçesinde nefret cinayeti kurbanı olmuştur.[31] Babası Yahya Yıldız tarafından işlendiği iddia edilen[32] cinayet, kimilerine göre Türkiye'nin ilk geynamus cinayetidir.[33] Ahmet Yıldız cinayetten yaklaşık 1 yıl önce tehdit aldığı gerekçesiyle savcılığa ailesi hakkında suç duyurusunda bulunmuştur.[34] Yıldız, 15 Temmuz 2008 gecesi dondurma almak için gittiği kafede saldırganı görerek otomobiline binip kaçmaya çalıştığı sırada 5 el atılan ateşten göğsüne isabet eden 3 kurşun nedeniyle ölmüş, kurşunlardan biri dönemin AK Parti'den milletvekili adayı olan Ümmühan Daraca'nın sol bacağını sıyırmıştır.[35][36]
2009 yılında Trabzon il hakemi Halil İbrahim Dinçdağ, eşcinsel olduğu için meslekten ihraç edilmiştir. Gerekçe olarak Dinçdağ'a GATA'dan verilen askerliğe elverişli değildir (çürük) raporu gösterilmiştir.[37] Hakemin kimliğinin gizlenmesine dair mahkeme kararına rağmen, haber medyada "Trabzonlu hakem H.İ.D." şeklinde verildiği için kısa zamanda kimliği deşifre edildi.[37] Dinçdağ, hakemlik lisansı elinden alınıp, kimliği deşifre edildikten sonra hiçbir yerde işe alınmadığını ve Karadeniz mafyası tarafından ölümle tehdit edildiğini belirtti.[37]
"Koskoca dünyaya sığdıramadılar evladımı."
Melek Okan, Bursa'da öldürülen trans kadın İrem'in annesi, 2010[38]
2010 yılında Bursa'da yaşayan ve internet üzerinden tanıştığı kişilerle cinsel ilişkiye giren trans seks işçisi İrem, evinde bıçaklanarak öldürüldü.[38] Bu cinayet sonrası Gökkuşağı Derneği Başkanı Öykü Evren Özen tarafından yapılan açıklamada bu tarihe kadar Bursa'da beş yıl içinde yedi trans cinayeti işlendiği dile getirildi. İrem'in katili, Öykü Evren Özen'in kişisel çabalarıyla 28 yıl hapis cezası almıştır.[38]
Temmuz 2012'de Diyarbakır'da yaşayan 17 yaşındaki bir gencin (R.A.), babası ve amcası tarafından öldürülmesinin nefret cinayeti olduğu dillendirildi. Kaosgl.org ile FemînKurd.Net kaynaklı habere göre, R.A.'nın eşcinsel olduğunu öğrenen aile bireylerinin, 17 yaşındaki genci eşcinsel kimliği nedeniyle nefret saikiyle öldürdüğü belirtildi.[39]
28 Haziran 2015'e denk gelen on üçüncü İstanbul Onur Yürüyüşü, İstanbul Valiliği'nin engeliyle karşılaştı. Yürüyüşün Ramazan ayına denk gelmesi nedeniyle kutlamalar engellenmek istenince polis, İstiklal Caddesi'ne girişi yasaklayarak kutlamalara katılanlara karşı tazyikli su, biber gazı ve plastik mermi kullandı. Kaos GL editörü Yıldız Tar, polislerin LGBTİ bireylere karşı homofobik küfürler ettiğini söyledi. Yürüyüşe katılan CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal ve HDP İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, barışçıl gösterilerin engellenmesine yaptıkları açıklamalarla tepki gösterdi.[40] Polisin müdahalesi iki kişinin yaralanmasına sebep oldu ve bir kişi gözaltına alındı.[41]
Eşcinsellere yönelik önyargı Türkiye'de pek çok alanda mevcuttur.[42] Eşcinsellere yönelik önyargı sebebiyle 2000'li yılların başlarından itibaren idari kurumlar, gey barlara polis baskını, LGBTİ+ derneklerine kapatma davaları, eşcinsel bireylere ev baskınları, dergi ve internet sitesi sansürleri gibi pek çok ayırımcı uygulama gerçekleştirmiştir.[43] Benzer şekilde, 2010'lu yıllarda Onur Yürüyüşü yasakları ve il sınırlarındaki tüm LGBTİ konulu etkinlik yasağı gibi yasaklamalar gerçekleştirilmiştir.[44][45][46]Kaos GL Derneği'nin araştırmalarına göre, kamu kuruluşlarına iş başvurusunda bulunan ve cinsel kimliğini saklamayan LGBTİ'lerin 2017 yılında %27'si,[47] 2018 yılında %8'i,[48] 2019 yılında %11'i[49] işe alım sürecinde ayrımcılığa maruz kalmıştır. Çalışmada, başvurdukları kurumların önyargılı olduğunu düşünen LGBTİ'lerin, cinsel kimliklerini gizlemeye daha fazla eğilimli olduğu, dolayısıyla başvuran kişilerin işverenlere açılmaları durumunda bu oranın daha yüksek olacağı belirtilmektedir.[48]
2002 yılında ise Türkiye başbakanı Recep Tayyip Erdoğan katıldığı bir televizyon programında “Eşcinsellerin de kendi hak ve özgürlükleri çerçevesinde yasal güvence altına alınması şart. Zaman zaman bazı televizyon ekranlarında onların da muhatap oldukları muameleleri insani bulmuyoruz” açıklamasında bulunmuştur.[51]
Askerlik
Türkiye'de 20 ile 40 yaş arasındaki her erkeğin askere gitmesi zorunludur.[52]TC Anayasası'nın 72. maddesinde ise "Vatan hizmeti, her Türk'ün hakkı ve ödevidir" ibaresi yer almaktadır. Türkiye'de eşcinsel erkekler, askerlikten men edilmektedir ki bu uygulamada, Kuzey Atlantik Paktı'nın (NATO) yegâne; Avrupa devletleri içinde ise tek üyesidir.
TBMM'deki görüşmenin ardından 30 Ocak 2013'te yasalaşan TSK Disiplin Kanunu ile “gayri tabii mukarenet” olarak damgalanan eşcinsel ilişki “suç” olarak kabul edildi. TSK Disiplin Kanunu'nun önceki halinde de “gayri tabii mukarenet” ifadesiyle damgalanan eşcinsel ilişki suç listesinde yer alıyordu. Askeri Ceza Kanunu'nun 153. maddesi kapsamında yer alan “eşcinsellik suçu” yeni TSK Disiplin Kanunu'nda olduğu gibi korundu.[53]
Alenen yani bariz ve açık biçimde eşcinsel olmak askerlik yapmaya engeldir. Ancak yine de bu durumun psikolojik test ve muayenelerle, çoğu kez de görsel kanıtlarla ispatlanması istenmektedir. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Sağlık Yeteneği Yönetmeliği’nde yapılan değişiklik ile birlikte artık askerlik muayeneleri aile hekimleri tarafından yapılacak. Yönetmelik ile getirilen “cinsel kimlik ve/veya davranış örüntülerinin kişilerin tüm yaşamlarında ileri derecede belirgin olma şartı” eşcinsellerin pembe tezkere olarak bilinen askerlikten muaf belgesini alması zorlaştırmaktadır.
Kişinin askerlik görevini ifa ederken askeri ortamda ilişkide bulunulması halinde "emre itaatsizlikte ısrar" suçu; eğer kendinden alt rütbede olan biriyle ilişki kurmuş ise "memuriyet nüfuzunu kötüye kullanma" suçu işlemiş sayılmaktadır.
İnsan Hakları İzleme Örgütünün ele aldığı bir raporda muafiyet isteyen eşcinsel erkeklerin, eşcinselliğe ilişkin mitler üzerine kurulu psikolojik ve anal muayenelere katlanmak zorunda kaldıkları ve bazen pasif partner olarak anal ilişkide çekilmiş fotoğraflarını göstermeye zorlandıkları belirtilmiştir.[54] Muaf olma sürecinde anal muayene, ilişkinin fotoğrafla belgelenmesi, "Minnesota testleri ve çocukluk analizleri" gibi geçerliliği tartışmalı metotlar bulunmaktadır.[55][56] Almanya'da yayımlanan 1 Kasım 2010 tarihli sayısının 113. sayfasında Der Spiegel dergisi, yayımladığı bir makalede TSK'nın eşcinsellerden askerlik hizmetlerinden muaf tutulmaları için eşcinselliklerini fotoğraf ve görüntülerle belgelemelerini istediği, sonra da bu fotoğrafları arşivlediği, böylece TSK'nın "dünyanın en büyük porno arşivine sahip olduğu" şeklinde ifadelere yer vermiştir fakat TSK yaptığı açıklamada şunları belirtmiştir: "Eşcinsel olduğunu beyan edenlerden kesinlikle durumunu belgelemek maksadıyla fotoğraf veya görüntü istenmemektedir. Kişi fotoğraf veya görüntü getirse dahi bunlar, askerliğe elverişlilik kararında dikkate alınmamaktadır. TSK’nın bu tarz fotoğrafları arşivlediği iddiası da kesinlikle doğru değildir".[57]
Emre Azizlerli'nin çektiği Türk ordusu ve geyleri konu alan ve BBC World'de yayınlanan Pembe Tezkere (The Pink Certificate) adlı belgeselde, TSK'nın eşcinsellerin kimliklerini kanıtlamak zorunda oluşunu, "küçük düşürücü sıkıntı çektiren bir iş" olarak ele alırken, Türk ordusu hastanelerinin hala Amerikan Psikiyatri Derneği'nin 1968'den kalma belgelerini kendilerine rehber alarak, homoseksüelliği bir hastalık olarak tanımladığı iddiasında bulunmuştur.[58]
Eşcinsel evlilik
Türkiye Cumhuriyeti, hiçbir çeşit eşcinsel birlikteliğini tanımamakla birlikte ülke dışında yapılan evlilik ya da benzer tür birliktelikleri de tanımamaktadır.[59] Türk Medeni Kanunu madde 134 Birbiriyle evlenecek erkek ve kadın, içlerinden birinin oturduğu yer(deki) evlendirme memurluğuna birlikte başvururlar. Evlendirme memuru, belediye bulunan yerlerde belediye başkanı veya bu işle görevlendireceği memur, köylerde muhtardır. diyerek evliliği kadın ve erkek arasında kısıtlar.[60]
Yeni Anayasa çalışmaları sırasında muhalefetteki BDP, evlilik politikalarında eşcinsel evliliği de içerecek bir serbestleşme çağrısı yaptı, ana muhalefet partisi CHP de bu düşünceye destek çıktı. Meclisteki en büyük parti AKP, başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın partinin kurulduğu 2002 yılında LGBT vatandaşlar için de tamamen eşit yasalar yapılması fikrini desteklediğini belirtmesine karşın öneriye karşı çıkmıştır.[61][62] Türkiye'de eşcinselliğe yaklaşıma dair yapılan bir ankette, katılımcıların %3.6'sı eşcinsel evlilikleri desteklediğini belirtmiştir.[63]
İfade özgürlüğünün kısıtlanması
Haziran 2015'teki İstanbul Onur Yürüyüşü, Müslümanların kutladığı Ramazan Bayramı ile çakışınca İstanbul Valiliği tarafından etkinlikten yalnızca birkaç saat önce güvenlik gerekçeleri öne sürülerek yasaklandı. Böylece İstanbul'daki yürüyüş 13 yıldır ilk kez polis müdahalesiyle karşılaştı. Sonraki dört yılda düzenlenmeye çalışılan yürüyüşler de tekrar engellendi ve yürüyüşe katılan aktivistler gözaltına alındı.[64]
Kasım 2017'de ülkenin başkenti Ankara'da LGBT konulu tüm etkinliklere süresiz yasak getirildi. Ankara Valiliği yasağa gerekçe olarak "genel sağlığın ve ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunmasını" ve bununla birlikte "birtakım toplumsal hassasiyet ve duyarlılıkları" öne sürerken Ankara'daki LGBT sivil toplum dernekleri Pembe Hayat ve Kaos GL kararın hukuku ihlal ettiğine ve ayrımcılığı desteklediğine dikkat çekti.[65] Çeşitli haber kuruluşları yasağı, 2016'daki darbe girişiminden sonra ilan edilen olağanüstü hâl ile birlikte azalan sivil hak ve özgürlüklerin bir parçası olarak değerlendirdi.[66]
Tartışmalar ve aktiviteler
2005 yılında Ankara Valiliği'nin kapatma istemiyle Kaos GL aleyhine açtığı dava, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, "Eşcinsel olmak ahlaksız olmak anlamına gelmez" gerekçesiyle Kaos GL lehine sonuçlanmıştır. Ardından ILGA genel sekreteri tarafından Recep Tayyip Erdoğan'a "Hükümetin başı olarak gey, lezbiyen, biseksüel ve transseksüel haklarının insan hakları olduğunu bizzat ve açıkça belirtmeniz arzu edilen bir şeydir" yazılı mektup gönderilmiş, ancak mektup cevapsız kalmıştır.[67]
29 Mayıs 2008 tarihinde mahkemece verilen Lambdaistanbul derneğinin kapatılması kararına tepki çekmek için basın açıklaması yapılmış ve toplantıya Mor ve Ötesi grubunun davulcusu Kerem Kabadayı ile BDP İstanbul milletvekili Ufuk Uras da katılmıştır. Uras, basın açıklamasında Anayasa değişikliği içerisinde LGBT haklarına da dikkat çekmiş, "Farklı cinsel tercihler dendiğinde bir duvarla karşılaşıyorsunuz. Homofobinin nasıl bir sapkın yaklaşım olduğunu görüyoruz. Militarizmin izin verdiği kadar yaşam alanını asla kabul etmiyoruz. Özgürlükçü bir siyasete davet ediyoruz. Medyanın da cinsiyetçi tavırlarını sorgulaması lazım. Kabullenilmiş çaresizliği kabullenmememiz lazım. Eşitlik her türlü özgürlüğün ön koşuludur. Farklı cinsiyetlerle ilgili düzenlemeler Anayasa değişikliğinde yer almalı. Bununla ilgili ilk adımın atılabileceğini düşünüyorum" demiştir. Kabadayı ise derneğin kapatılması kararını eleştirerek, "Eğer ahlak aranıyorsa siyasi ve iş ahlaklarında aransın. Bacak aralarından kafalarını çıkarıp etrafa bakarlarsa daha iyi olacaktır. Bizim burada bulunmamız bir meydan okumadır" demiştir.[68]
"Ben eşcinselliğin biyolojik bir bozukluk, bir hastalık olduğuna inanıyorum. Tedavi edilmesi gereken bir şey bence."
Aliye Kavaf, Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı, 2010
2002-2013 yılları arası 58. HükümetSağlık Bakanı olarak görevini sürdüren Recep Akdağ, Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf'ın "Eşcinsellik hastalık, tedavi edilmeli" demesi üzerine,[11] "Eşcinselliğin hastalık olup olmadığını bilim adamlarına sormak lazım. Konu biraz çetrefilli" demiştir.[12] Selma Aliye Kavaf, katıldığı bir konferansta Kaos GL derneği üyeleri tarafından "Özür dile" ve "Eşcinsellik hastalık değildir" pankartları ile protesto edilmiştir.[13][14][69] Ayrıca Kavaf, birçok gazete yazarı tarafından eleştirilmiş, karikatür dergisi Penguen kapağında eşcinsellik üzerine sözleri karikatürize edilmiştir.[16] Kavaf ile aynı partiden milletvekili olan Nursuna Memecan ve Egemen Bağış, Kavaf'ın sözlerine katılmadıklarını belirtmiş,[17] bakanın açıklamasına bir tepki de CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen'den gelmiştir. Sevigen, "Herkesin bir gerçeği var. Biz sayın Bakan'ın ne olduğunu araştırıyor muyuz? Sayın Bakan'ın sülalesinin, ailesinin geçmişinde ne tür ilişkiler var diye bakıyor muyuz? İnsanlar kendi tercihlerinden dolayı baskı altına alınmayı, taciz edilmeyi, öldürülmeyi hakediyorlar mı? Bunun sebebi kim olacak? Bunu söylemek bir bakana, bir anneye yakışıyor mu? Üzüntü duydum. Eşcinsellik bir hastalık değildir. Dünyanın hiçbir yerinde hastalık olduğu kabul edilmiyor. Türkiye'de de uzmanlar bunun bir hastalık olmadığını söylüyorlar" demiş ve 58. Hükûmet Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'a atıfta bulunarak, Başbakan Erdoğan'ın sık sık tekrarladığı 'Yaradılanı severim Yaradan'dan ötürü' sözlerine rağmen bu tutumu çok yanlış demiştir. Sevigen, bir röportajında "Eşcinseller kuvvet komutanı olabilir mi?" sorusu üzerine, "Olabilir, eşcinselliğin bir hastalık olmadığı bilinmeli" karşılığını vermiştir. Sevigen'in sözleri üzerine Pembe Hayat Derneği ve Kaos GL üyesi bir grup LGBT, bakan Selma Aliye Kavaf'a tepki göstermek üzere, TBMM'de, İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen'i ziyaret etmiştir.[18][19]
14 Mayıs 2010 tarihinde Kanaltürk'de yayınlanan Ters Cephe adlı programda Taraf gazetesi yazarı Rasim Ozan Kütahyalı’nın CHP aleyhine iddialarına karşılık verirken CHP milletvekili Mehmet Sevigen, "Yarın savcılığa gidip hesaplaşalım. Bir tane gazeteci adı versin beynime kurşun sıkarım. Senin için de homoseksüel diyorlar, ne diyorsun? Yarın savcılıktan telefon tutanaklarımı alıp gözüne sokacağım senin." demiştir. Sevigen sözlerinin ardından Kaos GL'ye yaptığı açıklamada, ‘Maksadını aşan sözlerim için özür dilerim. Eşcinsel haklarına desteğim artarak devam edecektir. Çok üzgünüm.’ demiştir.[70]
24-30 Haziran tarihleri arasında düzenlenen 21. İstanbul Onur Yürüyüşü etkinliklerinin son günü 30 Haziran'da LGBT'lerce "Onur Yürüyüşü" düzenlenmiş, İstiklal Caddesi'nden başlanarak Taksim Meydanı'na kadar devam eden geleneksel yürüyüşte çeşitli pankart, döviz ve sloglanlarla Gezi Parkı protestolarına[71] destek verilmiştir.[72]
Özet tablosu
Aynı cinsiyet arasında cinsel etkinlikler yasal mı?
^abBir Alan Araştırması: Eşcinsel ve Biseksüellerin Sorunları. Ne Yanlış, Ne de Yalnızız!. İstanbul: Lambdaistanbul. Mart 2006. s. 56.|erişim-tarihi= kullanmak için |url= gerekiyor (yardım)