Meşrutiyetin 24 Temmuz 1908'de yeniden ilan edilmesiyle başlayan ve 21 Aralık 1918'de Mebuslar Meclisinin tasfiyesiyle sona eren dönemdir. II. Abdülhamid ve V. Mehmet Reşad dönemlerini kapsar.
1908-1909: II. Abdülhamid
Girit ve Yunanistan, 1908
Girit devrim avantajını kullanarak Yunanistan ile birlik ilan etti.
Arnavutlar ve Latin harfleri, 1909
On dokuzuncu yüzyılın sonlarında Arnavut aydınlar Arnavut edebiyat dilini standartlaştırma ve bu okullarda kullanılacak talepleri yapmaya başladı. 1879 yılında İstanbul'da toplum katılımı ile Arnavut yazarları ders kitaplarını düzenlemeye çalıştılar. O zamanda Bulgaristan, Mısır, İtalya, Romanya ve ABD'de Arnavut göçmenler toplumun çalışmalarına destek verdi. Osmanlıda Yunanlar Ortodoks Arnavutların eğitimi ile egemendi, Yunan ve Osmanlı özellikle Arnavutça dilinde eğitim bastırmak istediler. Sorun 1886 yılında Konstantinopolis'in ekümenik Patrik Arnavut yazma okuma ile ulaşanları dinden aforoz tehdit ettirmesi ile boyut değiştirdi. Rahipler duaları Arnavutça okununca Allah'ın anlamayacağını savunuyordu.[1]
1909 yılına gelince; Tiran ve Elbassan Arnavutları anayasal harekete katılan ilk gruplar arasında yer aldı. Ancak, Balkanlar'da ulusal sınırları değişen nedeniyle, Arnavutlar marjinalize edilmiş oldular. Sonuç olarak, 1908 yılında Manastır'da toplantı Arnavut aydınlar standart komut olarak Latin alfabesini seçti. İkinci Meşrutiyet'in sonrasında, 1909, Sultan II. Abdülhamid talepleri kabul etti.
Yeni hükûmet, Arnavutların birliğini kırmak için İslami dayanışma çağrısında bulundu. Müslüman din adamları Arap alfabesini empoze etmeye çalıştılar. Arnavutlar bunu zorla "Osmanlılaştırma" olarak gördü ve bu kampanyaya teslim olmayı reddetti.
İstanbul'da yönetime karşı yapılmış büyük bir ayaklanmadır. Ayaklanmanın bastırılmasından muhalefet hareketi önemli kayıplara uğradı. Bundan sonra Meclis-i Umumi Milli adı altında birlikte toplanan Heyet-i Mebusan ve Heyet-i Ayan'ın 27 Nisan'da II. Abdülhamid'in tahttan indirilmesini, yerine V. Mehmed'in geçirilmesini kararlaştırdı.
20. yüzyılın başında Kuzey Afrika'da sadece Trablusgarp Osmanlı egemenliğinde kalmıştı. (Daha önce Cezayir'i ve Tunus'u ve Fas'ı Fransızlar işgal etmiş, Mısır'ı da İngilizler işgal etmişti).
İtalya'nın gelişen sanayisi için hammadde ve pazar araması, bunun için de Osmanlının elindeki Trablusgarp'a asker çıkarmalarıdır.
Trablusgarp'ı ele geçirmekte zorlanan İtalyanlar On İki Ada ve Rodos'u işgal ettiler. Bu sırada Balkan Savaşı patlak verince Osmanlı Devleti barış imzalamak zorunda kaldı. İtalyanlarla Uşi (Ouchy) Antlaşması imzalandı (1911). Antlaşma neticesinde, Osmanlı'nın Kuzey Afrika'daki son toprağı olan Trablusgarp ve Bingazi İtalya'ya bırakıldı.
Rusya'nın Panslavist politikası ve sıcak denizlere inme düşüncesi doğrultusunda Balkan Devletlerini Osmanlıya karşı kışkırtması sonucu çıkmıştır.
İngiltere, Osmanlı-Almanya yakınlaşmasından rahatsızlık duyuyordu. Çünkü Almanya, hem Avrupa'nın güçlü bir devleti hem de İngiltere'nin sömürgelerine göz diken bir tavırda idi. İngiltere, Almanya tehlikesine karşı daha zayıf durumda olan Rusya'yı kullanmaya karar verdi.
Osmanlı'nın Trablusgarp'ta savaşıyor olmasını fırsat olarak gördüler ve Rusların kışkırtmasıyla Sırbistan, Yunanistan, Karadağ ve Bulgaristan aralarında anlaşarak Osmanlı Devleti'ne savaş açtılar.
Osmanlı Ordusunun bir bölümü savaştan önce terhis edilmişti. Bu duruma bir de subaylar arasındaki siyasi çekişmeler eklenince Osmanlı Devleti bütün cephelerde yenildi.
Makedonya, Batı Trakya, Edirne ve Kırklareli işgal edildi. Arnavutluk bağımsızlığını ilan etti.
Sonuçta, Balkanların yeni haritasını belirlemek amacıyla Londra Konferansı toplandı (1912). Londra Konferansında Osmanlı Devleti Midye-Enez Çizgisi'nin batısında kalan topraklarını kaybetti (Makedonya, Batı Trakya, Edirne, Kırklareli). Ayrıca Bozcada, Gökçeada, Midilli, Sakız, Sisam, Ahikerya, İpsara, Limni, Bozbaba, Semadirek dışındaki Ege adaları Yunanistan'a geçti.
I. Balkan Savaşı
Savaşta koleraya yakalanan askerler
Birinci Balkan Savaşı sırasında Balkanlardan göçen muhacirler, İstanbul
Yunanistan Krallığı veliahtı Konstantin'e kılıcı teslim eden Esad Paşa
I. Balkan savaşında en çok toprağı Bulgaristan almıştı. Bu durumdan memnun olmayan Yunanistan, Sırbıstan, Karadağ ve Romanya Bulgaristan'a savaş açtılar. Bu durumdan faydalanan Osmanlı Devleti de savaşa girerek Edirne ve Kırklareli'yi Bulgarlardan geri aldı.
Osmanlı Devleti Bulgaristan ile İstanbul Antlaşması'nı, Yunanistan ile Atina Anlaşmalarını imzaladı (1913). İstanbul ve Atina Antlaşmalarında Bulgaristan ve Yunanistan'da yaşayan Türklere "Azınlık" statüsü verildi. Balkan Savaşlarından sonra Talat, Cemal ve Enver Paşaların devlet idaresindeki etkinliği arttı.
II. Balkan Savaşı
Sırp
Yunan
Askeri hareketler
Parti içi çekişmeler ve Bâb-ı Âli, 1913
Balkan Savaşı yenilgisinin sonuçlarıyla karşı karşıya kalan Osmanlı ıslahat programı konusunda İngiltere, sınır anlaşmazlıkları konusunda da İran'la arasında doğan sınır sorunlarını çözmeye çalıştı. Bir yandan da hem İttihat ve Terakki'ye karşı gelişen muhalefetle, hem de İttihat ve Terakki içindeki çekişmeler vardı. 23 Ocak 1913 günü Enver Bey ve Talat Bey'in başını çektiği bir grup İttihat ve Terakki üyesi tarafından hükûmet binası Bâb-ı Âli'nin basılmasıyla gerçekleştirilmiş askerî darbe. Bu baskın sırasında Harbiye NazırıNâzım Paşa öldürülmüş, SadrazamKâmil Paşa'ya zorla istifası imzalattırılmıştır. Darbe sonrasında iktidar İttihat ve Terakki'nin eline geçmiştir. 11 Haziran 1913 günü Beyazıt Meydanı'nda makam otomobilinin içindeyken dönemin uğradığı silahlı saldırı sonucu dört ay on dokuz gün sadrazamlık yapan Mahmud Şevket Paşa öldürüldü.
1914
Avusturya-Macaristan Veliahtı Saraybosna'da bir Sırp tarafından öldürüldü. Bunun üzerine Avusturya Sırbistan'a savaş ilan etti, Rusya Sırbistan'ın yanında yer aldı. Fransa Rusya'yı destekledi. Almanya ve İngiltere'nin de katılmasıyla savaş genişledi.
Almanya ve İtalya'nın gelişen sanayileri için hammadde ve pazara ihtiyaç duymaları, bu nedenle İngiltere ve Fransa'nın sömürgelerine göz dikmeleri, Fransa'nın 1871'de kaybettiği Alsas-Loren Bölgesini Almanlardan geri almak istemesi, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun Rusların Panslavist politikasından rahatsız olması gibi nedenlerden dolayı yapılmıştır.
İtalya savaş başladıktan sonra grup değiştirerek, İtilaf Devletleri'nin yanında savaşa katılmıştır.
29 Ekim 1914'teki Karadeniz Baskını ile fiilen I. Dünya Savaşı'na katılan Osmanlı 11 Kasım 1914 tarihli padişah iradesiyle resmen savaşa girmiş ve bu kararını 14 Kasım'da duyurmuştur.
Osmanlı ile ilintili olarak Rus İmparatorluğunu savaşta temel amacı kaynak ve ticaret yollarının kontrolü olmuştur. Bunun için Boğazlar'ı ve Doğu Anadolu'yu ele geçirmek ve İran (Petrol alanları) üstünde hakimiyetini sağlamak amacını güdüyordu.
Osmanlı ile ilintili olarak İngilizler ellerinde bulunan sömürgelerin korunması, deniz yollarının kontrol altında tutulması, küresel şirketlerin hakimiyeti ve en önemlisi Ortadoğu Enerji Koridoru'na sahip olmak stratejileri gitmiştir.
1916 yılında, Osmanlı hakimiyeti altındaki Arapların başlattığı Arap Ayaklanması veya bağımsızlık mücadelesi. Bu dönemde Osmanlı İmparatorluğu karşısına Ermeni Ulusal Hareketinin örgütleri Ermeni milisleri (partizan gerilla müfrezeleri) ile karşı faaliyetler yürütmüş, ayrıca Rus İmparatorluğunda oluşan Ermeni Gönüllü Tugaylarına katılmışlar.
Paylaşım, 1918-1922
1918-1922: VI. Mehmed
8 Ekim 1918'de savaşın kaybedileceğinin anlaşılması üzerine Talat Paşa başkanlığındaki İttihat ve Terakki kabinesi istifa etti. Yerine Ahmet İzzet Paşa başkanlığında bir kabine kuruldu ve bu kabine savaşı bitiren Mondros Mütarekesi'ni 30 Ekim 1918'de imzalandı. Ahmet İzzet Paşa'nın "artçı" kabinesinin de sadece 25 gün süren iktidardan sonra istifası üzerine Padişah diplomat Ahmet Tevfik Paşa'yı 13 Kasım'da sadrazamlığa getirdi.
I. Dünya Savaşı sonunda İtilaf Devletleri ile Mondros Mütarekesi imzalanmıştır. Osmanlı İmparatorluğu adına Bahriye Nazırı Rauf Bey Limni adasının Mondros Limanı'nda Agamemnon zırhlısında 30 Ekim 1918 akşamı imzalanmıştır.
1 Kasım 1922'de Türkiye Büyük Millet Meclisi "Türkiye Büyük Millet Meclisinin, hukuku hâkimiyet ve hükümranının mümessili hakikisi olduğuna dair" 308 numaralı kararname ile saltanatın kaldırılması gerçekleşmişti.
^Isolationist States in an Interdependent World
AuthorHelga Turku Publisher Ashgate Publishing, Ltd., 2009 ISBN 0-7546-7932-2, ISBN 978-0-7546-7932-5 Length 182 pages page 64 [1]