Urla Olayları, Yunan kuvvetlerinin İzmir'e çıkmasından kısa süre sonra Urla'da gerçekleşen olaylardır. Yunanlar İzmir'in işgalinden sonra zaman kaybetmeden Bornova ve Karşıyaka'yı işgal ettiler. Buraların işgalini tamamladıktan sonra, Seferihisar, Urla, Karaburun ve Çeşme ilçelerinin bulunduğu yarımadaya yöneldiler. O tarihte Urla kasabasında 1914 istatistiklerine göre 9.321 Müslüman ve 24.711 Rum yaşamaktaydı.
İşgalin ikinci günü 16 Mayıs'ta Urla'da yaşayan Rumlar, Yunan ordusunun İzmir'e çıktığı haberini duyunca, çok önceden silahlanmış olan 800 kadar yerli RumUrla'da bulunan Türk köylerine saldırmaya, tecavüz ve talana başladılar. Kuşçular, Kızılcaköy, Devederesi gibi Urla çevresindeki köyler yakılmış ve yağmalanmış. Urla iskelesine yanaşan bir Yunan torpidosundan karaya çıkan Yunan askerleri, Urla'nın önemli yerlerin kontrol altına aldılar.
Bu sırada Urla'da 56. Tümene bağlı 173. Alay vardı. Bu alay 100 kadar askerden oluşuyordu, fakat depo, cephanelik gibi yerlere dağınık haldeydi. Rum saldırısı başladığında 173. Alay Komutanı Yarbay Kazım Beyin kullanabileceği sadece 18 er mevcuttu.
Yarbay Kazım Bey birkaç jandarma ile takviye gelince, erleri ile ilk Rum saldırısını püskürtmeyi başardı.[2] Bu olayı duyan yerli Türk halkı, kasabadaki bulunan silah deposuna girip tüfekleri ve cephaneyi aldı ve 120 kişilik bir milis kuvveti kuruldu.[2] Böylece Batı Anadolu'da ilk Kuvâ-yi Milliye birliği doğmuştur.[2]
Bu milis kuvveti 173. Alay'ın yardımına geldi. Rum çeteleri ile alayın çarpışmaları 16-17 Mayıs günleri boyunca sürdü. İzmir'den gelen Yunan ordusuna bağlı bir bölük ve bir İngilizyüzbaşının olaylara müdahale etmesiyle 17 Mayıs akşamı ateş kesildi. Bu sırada Urla iskelesine yanaşan bir Yunan savaş gemisinden daha fazla asker kıyıya çıkmaya başlamıştı.
Takviye alan Yunan askerleri, Türk milislerini bastırarak Urla'yı kontrol altına aldı. Urla'daki Türk askerlerinin ve yerli halkının bu ilk silahlı direnişi, Batı'daYunanlarla ilk çarpışma' kabul edilmektedir. Burada yaşanan olaylar, Mondros Mütareke Antlaşması hükümlerine rağmen, Türk askerî birliklerinin ilk mütecaviz ve işgalcilere karşı koyma hareketiydi.[3]
18 Mayıs günü silahlarına el konulan 173. Alay subayları ve erleri, esir alınarak İzmir'de üç gün önce tutuklanmış Türk askerlerinin yanına götürülmüştür.[3]