Portekiz İmparatorluğu (Portekizce: Império Português), denizaşırı Portekiz (Ultramar Português) veya Portekiz Sömürge İmparatorluğu (Império Colonial Português) da denilen, denizaşırı koloniler, fabrikalar (y. 1445) ve daha sonra Portekiz tarafından yönetilen denizaşırı topraklardan oluşuyordu.
Portekiz İmparatorluğu, tarihteki ilk küresel imparatorluktur. Batı Avrupa'daki koloni imparatorluklarından, 1415 ile 1999 yılları arasında sömürgeciliği en uzun süre sürdüren devlettir.
Portekiz İmparatorluğu, 1415 yılında bir Portekiz filosunun Kuzey Afrika'daki zengin ticaret merkezi Ceuta'yı ele geçirmesiyle başlamıştır. Bunu Atlas Okyanusu'ndaki ilk keşifler izlemiş, Azorlar ve Madeira'nın keşfiyle ilk sömürgecilik hareketleri başlamıştır.
Fakat 16. yüzyıl sonundan itibaren Hollanda, İngiltere, İspanya, Fransa ve Arap koloni imparartorlukların yükselişiyle ve askeri ve ekonomik güçleri ile rekabet edemeyip uzun bir gerileme sürecine girmişti.
1755 Lizbon Depremi sonucu, Portekiz'i son derece olumsuz etkileyen bu afet, Portekiz'de politik tansiyonun yükselmesine, ekonominin çökmesine ve zaten gerileyen koloni imparatorluğunun 18. yüzyılda büyük ölçüde yıkılmasına yol açtı. 19. yüzyılda en büyük sömürgesi Brezilya da ayrılıp bağımsızlığını ilan edince sadece Afrika'da ve Asya'da önemsiz veya küçük sömürgeleri kalmıştı.
İmparatorluğun ilk dönemlerinde denizcilik faaliyetleriyle birçok yeri keşfedip sömürge ve koloniler kurmuştur ama daha sonra iç çekişmeler dış siyasi baskılar yüzünden zayıflayarak sömürgelerini kaybetmiştir. Sömürgelerini kaybetmesine rağmen Brezilya, Angola ve Mozambikte kültürel izler bırakmıştır. Bu devletlerin ve başka sömürgelerinin resmi dili Portekizcedir.
1999 yılında Asya'daki ilk ve son sömürgesi MakaoÇin'e katılınca bu uzun dönem kapanmış oldu.
Arka Plan (1139–1415)
Portekiz Krallığı'nın kökeni reconquista 'ya yani İber yarımadasının Moors'dan kademeli olarak yeniden fethine dayanır.[1] 1139'da ayrı bir krallık olan Portekiz, 1249'da Algarve'ye ulaşarak Mağribi topraklarının yeniden fethini tamamladı ancak Portekiz'in bağımsızlığı 1411'de Ayllón Antlaşması imzalanana kadar komşu Kastilya tarafından tehdit edildi.[2]
Varlığına yönelik tehditlerden arınmış ve diğer Avrupa devletleri tarafından yapılan savaşlardan etkilenmeyen Portekiz'in dikkati, denizaşırı ülkelere ve Kuzey Afrika'nın Müslüman topraklarına yönelik askeri sefere yöneldi.[3]Marinid Sultanlığı'nda (günümüzün Fas'ı) İslam'a karşı Hristiyan haçlı seferini sürdürme fırsatı vermesi, askeri sınıfa zafer ve savaş ganimetleri vaadi [4] ve Portekiz ticaretini büyütme ve Portekiz'in ekonomik gerilemesini gidermek için bir şans olması gibi ilk saldırılarının birkaç olası nedeni vardı.[3]
1415'te Akdeniz'de stratejik konumlu Kuzey Afrika Müslüman yerleşim bölgesi ve Sahra ötesi altın ve köle ticaretinin son limanlarından biri olan Septe'ye saldırıldı.
Fetih askeri olarak başarılıydı ve Portekiz'in İber Yarımadası'nın ötesine yayılmasının ilk adımlardan oldu[5] ama kısa süre sonra onu kuşatan Müslüman güçlere karşı savunmanın maliyetli olduğu ortaya çıktı. Portekizliler burayı iç bölgelere daha çok yayılmak için üs olarak kullanamadılar[6] ve Sahra-ötesi kervanları yalnızca ikinci yoldan gitmek için rotalarını Septe'ye değiştirdiler ve/veya başka Müslüman limanlarını kullandılar.[7]