Roma (Latince: Rōma) veya Roma komünü, İtalya'nın, Lazio bölgesinin ve aynı zamanda Roma ilinin başkentidir. Roma hem şehir hem de özel komün statüsü taşır. Tiber ve Aniene nehirleri arasında ve Akdeniz'e yakındır. Yaklaşık 2,7 milyon nüfuslu şehirde, Katoliklerin ruhani lideri Papa'nın yaşadığı bağımsız devlet Vatikan da yer almaktadır. Bu sebeple Roma'ya bazı kaynaklar tarafından iki devletin başkenti de denilmektedir.
Roma, İtalya'nın en kalabalık şehri ve 1285.3 km²lik yüzölçümüyle Avrupa'nın en geniş yüzeye yayılmış başkentlerinden biridir. Milano, Napoli, Torino, Bologna, Palermo, Katanya, Floransa, Cenova ve Bari'nin toplamından daha geniş bir yüzölçümüne sahiptir. Roma Büyükşehir'in toplam nüfusu 4 milyondur.
75 milyar avroluk gelirle İtalya'nın toplam millî hasılasının %6,5'ini tek başına kazanır.
Roma, 2019 yılında 10,1 milyon turist ile dünyanın en çok ziyaret edilen 11. şehri, Avrupa Birliği'nde en çok ziyaret edilen üçüncü şehir ve İtalya'nın en popüler turizm merkezi olmuştur.[2] 1960 Yaz Olimpiyatları'na ev sahipliği yapan Roma, aynı zamanda Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), Dünya Gıda Programı (WFP) ve Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu (IFAD) gibi Birleşmiş Milletler'in çeşitli uzman kuruluşlarına ve Akdeniz için Birlik'in Parlamenter Meclisi Sekreteryası'na da ev sahipliği yapar.[3] Önemli kuruluşların yanı sıra şehirdeki ünlü uluslararası markaların varlığı, Roma'yı önemli bir moda ve tasarım merkezi haline getirmiştir ve şehirde bulunan Cinecittà Stüdyoları birçok Akademi Ödüllü filmin seti olmuştur.[4]
Etimoloji
Antik Romalılar tarafından aktarılan kent efsanesine göre,[5] Roma isminin kökeninin, kentin kurucusu ve ilk kralı Romulus'tan geldiğine inanılmaktadır.
Ancak Romulus'un adının Roma'nın kendisinden türemiş olması da muhtemeldir.[6] 4. yüzyılın başlarında, Roma adının kökeni hakkında alternatif teoriler ortaya atılmıştır. Dilsel köklerine odaklanan ancak belirsizliğini koruyan birkaç hipotez geliştirilmiştir:
Rumon veya Rumen'den gelir, bu da Yunanca ῥέω (rhéō) 'akmak' fiili ve Latince ruō fiili 'acele etmek' ile ilişkilidir.
Güç anlamına gelen Yunanca ῥώμη (rhṓmē) kelimesinden gelmektedir.
Tarih
Erken dönem
Yaklaşık 14.000 yıl öncesinden Roma bölgesinde insan yaşamına dair arkeolojik kanıtlar bulunsa da, çok daha genç olan yoğun moloz tabakası Paleolitik ve Neolitik yerleşimleri gizlemektedir. Taş aletlerin, çanak çömleklerin ve taş silahların kanıtları, yaklaşık 10.000 yıllık insan varlığının kanıtını oluşturmaktadır. Birkaç kazı, Roma'nın gelecekteki Roma Forumu alanının üzerine inşa edilen Palatino Tepesi'ndeki pastoral yerleşimlerden büyüdüğü görüşünü desteklemektedir. Günümüzde, şehrin Palatine'nin yukarısına yerleşmiş olan en büyük köyün etrafına birkaç köyün daha toplanması yoluyla ("Sinokizm") yavaş yavaş geliştiği konusunda genel bir fikir birliği bulunmaktadır. Bu toplanma tarımsal verimliliğin geçim seviyesinin üzerine çıkmasıyla kolaylaşmış ve bu da ikincil ve üçüncül faaliyetlerin kurulmasına vesile olmuştur. Bunlar da güney İtalya'daki Yunan kolonileriyle ticaretin gelişmesini hızlandırmıştır. Arkeolojik kanıtlara göre MÖ 8. yüzyılın ortalarında meydana gelen bu gelişmeler kentin "doğumu" olarak kabul edilebilir. Palatine Tepesinde yapılan son kazılara rağmen, Romulus efsanesinin öne sürdüğü gibi, Roma'nın MÖ 8. yüzyılın ortalarında kurulduğu görüşü, uç bir hipotez olarak kalmaktadır.[7][8]
Roma'nın kuruluş efsanesi
Antik Romalılar tarafından aktarılan geleneksel hikâyeler, şehirlerinin tarihini efsane ve mitlerle açıklarlar. Bu mitlerin en bilineni ve belki de tüm Roma mitlerinin en ünlüsü, bir dişi kurt tarafından emzirilen ikizler Romulus ve Remus'un hikâyesidir.[5] İki kardeş bir şehir kurmaya karar verirler, ancak bir tartışmadan sonra Romulus kardeşini öldürür ve şehir adını alır. Romalı tarihçilere göre, bu olay MÖ 21 Nisan 753'te gerçekleşmiştir.[9] Bu efsane, Truvalı mülteciAeneas'ın İtalya'ya kaçmasını ve Julio-Claudian Hanedanının adaşı olan oğlu Ascanius aracılığıyla Romalıların soyunu bulmasını sağlayan, daha önce kurulmuş ikili bir gelenekle uzlaştırılmalıydı.[10] Bu, MÖ 1. yüzyılda Romalı şair Virgil tarafından başarıldı. Ayrıca Strabon, şehrin Evander tarafından kurulan bir Arkadia kolonisi olduğuna dair eski bir hikâyeden bahseder. Strabon, Lucius Coelius Antipater'in Roma'nın Yunanlar tarafından kurulduğuna inandığını da yazar.[7][8]
Bir efsaneye göre Roma, Romulus tarafından kurulduktan sonra 244 yıl boyunca önce Latin ve Sabin kökenli hükümdarlar, daha sonra Etrüsk krallar tarafından monarşik bir sistemle yönetildi.[9]
MÖ 509'da Romalılar son kralı şehirlerinden kovdular ve oligarşik bir cumhuriyet kurdular. Roma daha sonra patrisyenler (aristokratlar) ve plebler (küçük toprak sahipleri) arasındaki iç mücadelelerle ve orta İtalya nüfuslarına karşı sürekli savaşla karakterize edilen bir döneme giriş yaptı. Roma, Latium'da otorite kurduktan sonra, merkezi bölgeden Magna Graecia'ya kadar İtalyan Yarımadasının fethi olarak adlandırılabilecek birkaç savaşa öncülük etti.[11]
MÖ 2. yüzyılın başlarından itibaren, iki grup aristokrat arasında iktidar çekişmesi vardı: Senato'nun muhafazakar bölümünü temsil eden optimatlar ve iktidarı ele geçirmek için pleblerin yardımına dayanan Popularesler. Aynı dönemde küçük çiftçilerin iflas etmesi ve büyük köle malikânelerinin kurulması şehre yapılan büyük çaplı göçlere neden olmuştur. Bu dönemde devam eden sürekli savaş ortamı, Roma'da profesyonel bir ordunun kurulmasına sebep oldu. Bu nedenle, 2. yüzyılın ikinci yarısında ve MÖ 1. yüzyılda hem dışarıda hem de içeride çatışmalar yaşandı: Tiberius ve Gaius Gracchus'un başarısız sosyal reform girişiminden ve Jugurtha'ya karşı savaştan sonra,[13]Gaius Marius ve Sulla arasında ilk iç savaş başladı. Bunu Spartaküs yönetimindeki büyük bir köle isyanı[14] ve ardından Sezar, Pompey ve Crassus ile ilk Triumvirate'in kurulması izledi.[14]
Galya'nın fethi, Sezar'ı son derece güçlü ve popüler hale getirdi ve bu da Senato ve Pompey'e karşı ikinci bir iç savaşa yol açtı. Zaferinden sonra Sezar, kendisini ömür boyu diktatör olarak ilan etti.[14]
İmparatorluk
MÖ 27'de Octavianus, princeps civitatis oldu ve Augustus unvanını alarak, prensler ile senato arasında bir diarşi olan principatus'u kurdu.[15]Neron'un saltanatı sırasında, Büyük Roma Yangını'ndan sonra şehrin üçte ikisi harap oldu ve Hristiyanlara yönelik zulüm başladı.[16][17][18] İlk iki yüzyıl boyunca imparatorluk Julio-Claudian, Flavius ve Antonin hanedanlarının imparatorları tarafından yönetildi. Bu dönem aynı zamanda, İsa Mesih tarafından birinci yüzyılın ilk yarısında Yahudiye'de vaaz edilen ve havarileri tarafından imparatorlukta popüler hale getirilen Hristiyanlığın yayılmasıyla da karakterize edildi. Antoninler dönemi, toprakları Atlas Okyanusu'ndan Fırat'a ve Büyük Britanya'dan Mısır'a kadar uzanan İmparatorluğun zirvesi olarak kabul edilir.[19]
Sasani İmparatorluğu, 230'lardan 260'lara kadar birkaç kez doğudan istila etti. İmparator Diocletianus (284), devletin restorasyonunu üstlendi. Prensliği sona erdirdi ve devlet gücünü artırmayı amaçlayan Tetrarşiyi tanıttı. En belirgin özelliği, Devletin kent düzeyine kadar eşi görülmemiş müdahalesiydi. Enflasyonu kontrol etmek için, uzun sürmeyen fiyat kontrolleri uyguladı.
Diocletianus ve Maximianus'un 305'te tahttan çekilmesinden sonra, Tetrarşi terk edildi. Büyük Konstantin, 324'ün sonunda Doğu imparatoru Licinius'u mağlup ettikten sonra, 325-330 yılları arasında çeşitli bakanlıkların yetkilerini rasyonelleştirerek bürokraside büyük bir reform yaptı. 313 tarihli Milano Fermanı, Licinius'un doğu eyaletlerinin valilerine yazdığı bir mektubun bir parçasıydı, Hristiyanlar da dahil olmak üzere herkese ibadet özgürlüğü tanıdı, birkaç kilisenin inşasını finanse etti ve din adamlarının hukuk davalarında hakem olarak hareket etmesine izin verdi.
Üç imparator: Gratianus, II. Valentinianus ve I. Theodosius adına yayınlanan Selanik Fermanı ile 380 yılında İznik İnancı biçimindeki Hristiyanlık imparatorluğun resmi dini haline geldi.
Orta Çağ
MS 210'da bir milyondan fazla olan nüfus, 273'te 500.000'e[20]Gotlar Savaşı'ndan sonra (535-554) 35.000'e geriledi. MS 300 yılına kadar kentin nüfusunun genellikle 1 milyon olduğu (tahminler 2 milyondan 750.000'e kadar değişmektedir) MS 400'de 750-800.000'e, MS 450'de 450-500.000'e ve MS 500'de 80-100.000'e kadar düştüğü düşünülmektedir.[21]
Papa olarak adlandırılan Roma Piskoposu, hem havariler Petrus hem de Pavlus'un orada şehit olması nedeniyle Hristiyanlığın ilk günlerinden beri önemli bir kişi olmuştur. Roma Piskoposları da Roma'nın ilk Piskoposu olarak kabul edilen Petrus'un halefleri olarak görülüyordu. Böylece şehir, Katolik Kilisesi'nin merkezi olarak artan bir öneme sahip oldu.
846'da Müslüman Araplar şehrin surlarına saldırdılar ve şehir surlarının dışında bulunan Eski Aziz Petrus Bazilikası'nı yağmalamayı başardılar.[22]Karolenj gücünün çöküşünden sonra, Roma feodal kaosa kapıldı. Birkaç soylu aile; papaya, imparatora ve birbirlerine karşı savaştı. Bu dönemde yaşanan skandallar papalığın kendisini reform ettirmeye zorladı. Papa'nın seçilmesi kardinallere bırakıldı ve din adamlarının reformu denendi.
Bu dönem, birçok Papa'nın kayırmacılık ve simya ile meşgul olması dolayısıyla papalık yolsuzluğuyla da ün salmıştı. Papaların yozlaşması ve inşaat projeleri için büyük harcamalar, kısmen Reformasyona ve dolayısıyla Karşı Reforma yol açtı. Zengin papalar döneminde Roma bir sanat, şiir, müzik, edebiyat, eğitim ve kültür merkezine dönüştürüldü. Roma, zenginlik, ihtişam, sanat, öğrenim ve mimari açısından zamanın diğer büyük Avrupa şehirleriyle rekabet edebilecek hale geldi.
Rönesans dönemi, Michelangelo'nun Pietà'sı ve Borgia Apartments'ın freskleri gibi eserlerle Roma'nın çehresini önemli ölçüde değiştirdi. Roma, Medici ailesinin her iki üyesi olan Papa II. Julius (1503-1513) ve halefleri X. Leo ve VII. Clemens dönemlerinde en yüksek ihtişam noktasına ulaştı.
Roma, bu yirmi yıllık süreçte dünyanın en büyük sanat merkezlerinden biri haline geldi. İmparator I. Konstantin tarafından yaptırılan eski Aziz Petrus Bazilikası yıkıldı ve yenisinin yapımına başlandı.[23] Şehir, Montorio'daki San Pietro tapınağını inşa eden ve Vatikan'ı yenilemek için büyük bir proje planlayan Ghirlandaio, Perugino, Botticelli ve Bramante gibi sanatçıların eserlerine ev sahipliği yaptı. Roma'da İtalya'nın en ünlü ressamlarından biri haline gelen Raphael, Villa Farnesina'da freskler, Raphael'in Odaları ve diğer birçok ünlü tabloyu burada yarattı. Michelangelo, Sistine Şapeli'nin tavanının dekorasyonuna başladı ve II. Julius'un mezarı için ünlü Musa heykelini yaptı.
Geç modern dönem
Papaların egemenliği, Fransız Devrimi'nin etkisi altında kurulan kısa ömürlü Roma Cumhuriyeti (1798-1800) tarafından kesintiye uğradı.
İtalya'nın geri kalanı 1861'de Floransa'daki geçici başkentle İtalya Krallığı olarak birleştikten sonra Roma, İtalya'nın yeniden birleşmesi umutlarının odağı haline geldi. O yıl Roma, Papa'nın kontrolünde olmasına rağmen İtalya'nın başkenti ilan edildi. 1860'larda Papalık Devletlerinin son kalıntıları, III. Napolyon'un dış politikası sayesinde Fransız koruması altındaydı. Fransız birlikleri, Papalık kontrolündeki bölgede konuşlandırıldı. 1870'te Fransa-Prusya Savaşı'nın patlak vermesi nedeniyle Fransız birlikleri geri çekildi. İtalyan birlikleri, Porta Pia yakınlarındaki bir gedikten şehre girerek Roma'yı ele geçirmeyi başardılar. 1871'de İtalya'nın başkenti Floransa'dan Roma'ya taşındı.[24] 1870 yılında, tamamı antik kentin çevrelediği bölgede yaşayan 212.000 nüfuslu şehrin nüfusu, 1920 yılında 660.000'e yükseldi. Bu nüfusun önemli bir kısmı kuzeyde, surların dışında, Vatikan bölgesinde ve Tiber Nehri çevresinde yaşıyordu.
I. Dünya Savaşı'ndan kısa bir süre sonra 1922'nin sonlarında şehir, Roma'ya Yürüyüş'e öncülük eden Benito Mussolini liderliğindeki İtalyan Faşizminin yükselişine tanık oldu. Mussolini 1926'da demokrasiyi ortadan kaldırdı ve yeni bir İtalyan İmparatorluğu ilan etti. 1938'de İtalya'yı Nazi Almanyası ile ittifaka soktu. Mussolini faşist rejimi, klasik Roma'nın yeniden doğuşunu ve yüceltilmesini kutlamak amacıyla geniş caddeler ve meydanlar inşa etmek için şehir merkezinin oldukça büyük kısmını yıktırdı.[25] Savaşlar arası dönemde şehrin nüfusu 1930'larda bir milyonu hızlı bir şekilde aştı. II. Dünya Savaşı sırasında, sanat hazineleri ve Vatikan'ın varlığı nedeniyle, Roma'nın durumu diğer Avrupa şehirlerinin trajik kaderlerinden farklı oldu. II. Dünya Savaşı'nın sonlarında Roma, Müttefikler tarafından defalarca bombalandı.[26] Bu bombardımanlar sonucunda Aziz Lawrence Basilikası gibi tarihi yapılar büyük hasar görmüş, binlerce sivil hayatını kaybetmiştir.[26] İtalya 1943'teki İtalya ve Müttefikler arasında ateşkes anlaşması sonucunda şehir Almanlar tarafından işgal edildi. Bu dönemde Papa, Roma'yı açık şehir ilan etti. Bu ilan 4 Haziran 1944'e kadar devam etti.
Roma, 1950'lerde ve 1960'ların başında yeniden yapılandı ve modernleşti. İtalyan ekonomik mucizesi olarak adlandırılan dönemle birlikte şehir büyük ölçüde gelişti. Nüfus artışındaki yükselen eğilim, komünün 2,8 milyondan fazla sakini olduğu 1980'lerin ortalarına kadar devam etti. Bundan sonra, insanlar yakındaki varoşlara taşınmaya başladıkça nüfus yavaş yavaş azaldı.
Yönetim
Yerel yönetim
Roma, "Roma Capitale" adlı özel bir komünü oluşturur.[27] İtalya'nın 8.101 komünü arasında hem yüzölçümü hem de nüfus bakımından en büyüğüdür. Bir belediye başkanı ve bir belediye meclisi tarafından yönetilir.
İdari ve tarihsel alt bölümler
Şehir, 1972'den beri municipi adı verilen idari bölgelere ayrılmıştır.[28] Bu bölgeler şehirdeki ademi merkeziyetçiliği artırmak için idari nedenlerle yaratılmışlardır. Her belediye beş yılda bir halk tarafından seçilen bir başkan ve yirmi beş üyeden oluşan bir konsey tarafından yönetilir. Kuruldukları ilk zamanlarda 20 olan belediye sayısı, daha sonra 19'a,[29] 2013'te ise 15'e kadar düşmüştür.[30]
Roma ayrıca rioni olarak adlandırılan idari olmayan birimlere de ayrılmıştır. Tarihi şehir, Prati ve Borgo hariç tümü Aurelianus Surları içerisinde yer alan 22 rioni'ye bölünmüştür.
Roma'nın orta kısmının rakımı 13 metre ile 139 metre arasında değişmektedir. Roma Komünü, birçok yeşil alan dahil olmak üzere yaklaşık 1.285 kilometrekarelik bir alanı kaplamaktadır.[32]
İklim
Roma'ya yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve nemli geçen Akdeniz iklimi hakimdir.[33] Yıllık ortalama gündüz sıcaklığı 21 °C'dir. En soğuk ay olan Ocak ayında ortalama sıcaklık gündüz 12,6 °C, gece ise 2,1 °C'dir. En sıcak ay olan Ağustos ayında ortalama sıcaklık gündüz 31.7 °C, gece ise 17.3 °C'dir.
Aralık, Ocak ve Şubat aylarında günlük ortalama sıcaklık yaklaşık 8 °C'dir. Roma'nın en soğuk ayları bu aylardır. Bu aylardaki sıcaklıklar genellikle gündüz 10 ila 15 °C ve geceleri 3 ila 5 °C arasında değişir. Roma'da yıl boyunca kar yağışı nadir olarak gerçekleşir. Bazı kışlarda hafif kar veya fırtınalar meydana gelebilir.[34][35][36]
Roma iklimi
Aylar
Oca
Şub
Mar
Nis
May
Haz
Tem
Ağu
Eyl
Eki
Kas
Ara
Yıl
En yüksek sıcaklık (°C)
20,2
23,6
27,0
28,3
33,1
36,8
40,0
39,6
37,6
31,4
26,0
22,8
40,0
Ortalama en yüksek sıcaklık (°C)
12,6
14,0
16,5
18,9
23,9
28,1
31,5
31,7
27,5
22,4
16,5
13,2
21,4
Ortalama sıcaklık (°C)
7,4
8,4
10,4
12,9
17,3
21,2
24,2
24,5
20,9
16,4
11,2
8,2
15,3
Ortalama en düşük sıcaklık (°C)
2,1
2,7
4,3
6,8
10,8
14,3
16,9
17,3
14,3
10,5
5,8
3,1
9,1
En düşük sıcaklık (°C)
−9,8
−6
−9
−2,5
3,7
6,2
9,8
8,6
5,4
0,0
−7,2
−5,4
−9,8
Ortalama yağış (mm)
69,5
75,8
59,0
76,2
49,1
40,7
21,0
34,1
71,8
107,0
109,9
84,4
798,5
Kaynak: İtalyan Meteoroloji Enstitüsü[37] (1971–2000)
Demografi
MÖ 550'de Roma, Taranto'dan sonra İtalya'nın en büyük şehriydi. Yaklaşık 285 hektar (700 dönüm) bir alana ve tahmini 35.000 kişilik bir nüfusa sahipti. Diğer kaynaklar, nüfusun MÖ 600'den 500'e kadar 100.000'in biraz altında olduğunu gösteriyor.[38][39]Roma Cumhuriyeti MÖ 509'da kurulduğunda, nüfusunun 130.000 kişi olduğu belirlenmiştir.
İtalya Krallığı 1870'te Roma'yı ilhak ettiğinde, şehrin nüfusu yaklaşık 225.000 idi. Bu sayı, I. Dünya Savaşı arifesinde 600.000'e kadar yükseldi. Mussolini'nin Faşist rejimi, şehrin demografisinin aşırı yükselişini engellemeye çalıştı, ancak 1930'ların başlarında bir milyon kişiye ulaşmasını engelleyemedi.
2010 yılının ortalarında, şehirde 2.754.440 kişi yaşarken, Roma bölgesinde yaklaşık 4,2 milyon insan yaşıyordu. Roma'da ikamet eden bir kişinin ortalama yaşı, 42 olan İtalyan ortalamasına kıyasla 43'tür. 2002 ile 2007 arasındaki beş yılda, Roma'nın nüfusu %6,54, İtalya'nın tamamı ise %3,56[40] oranında büyümüştür. Roma'nın şu anki doğum oranı, İtalya'daki 9,45 doğum ortalamasına kıyasla 1.000 kişi başına 9,10 doğumdur.
Roma'nın kentsel alanı, yaklaşık 3,9 milyon nüfusuyla idari şehir sınırlarının ötesine uzanır. Roma metropol bölgesinde 3,2 ila 4,2 milyon insan yaşamaktadır.
Etnik gruplar
STAT tarafından yürütülen en son istatistiklere göre, nüfusun yaklaşık %9,5'i İtalyan kökenli değildir.[41] Göçmen nüfusun yaklaşık yarısı, çeşitli diğer Avrupa kökenlilerden (çoğunlukla Rumen, Polonyalı, Ukraynalı ve Arnavutlardan) oluşur ve bu da nüfusun toplam 131.118'ini veya %4.7'sini oluşturur. Geriye kalan %4.8'lik kısım ise başta Filipinliler (26.933), Bangladeşliler (12.154) ve Çinliler (10.283) olmak üzere Avrupa kökenli olmayanlardır.
Din
İtalya'nın geri kalanı gibi, Roma halkı da ağırlıklı olarak Hristiyandır. Şehir yüzyıllar boyunca önemli bir din ve hac merkezi, pontifex maximus ile antik Roma dininin temeli ve daha sonra ise Vatikan ve papanın merkezi olmuştur. Hristiyanların Roma'ya gelişinden önce, klasik antik çağda Religio Romana şehrin başlıca diniydi. Romalılar tarafından kutsal sayılan ilk tanrılar geleneğe göre, Jüpiter ve Roma'nın ikiz kurucuları Romulus ve Remus'un babası olan Mars'tır.
Daha sonra Aziz Petrus ve Aziz Pavlus'un kentte şehit edilmesi ve ilk Hristiyanların gelmeye başlamasıyla Roma'da Hristiyanlık yayılmaya başlamış ve MS 313 yılında Eski Aziz Petrus Bazilikası inşa edilmiştir. Bazı kesintilere rağmen (Avignon Papalığı gibi), Roma yüzyıllar boyunca Katolik Kilisesi'nin ve Papa olarak da bilinen Roma Piskoposu'nun evi olmuştur.
Yüzyıllar boyunca Roma mimarisi büyük ölçüde gelişim göstermiştir. Roma, bir dönem kemer, kubbe ve tonoz gibi yeni formlar geliştirerek klasik mimaride dünyanın ana merkezlerinden biri olmuştur.[43] 11, 12 ve 13. yüzyıllarda Romanesk üslup, Roma mimarisinde de yaygın olarak kullanılmış olup, daha sonra şehir Rönesans, Barok ve neoklasik mimarinin ana merkezlerinden biri haline gelmiştir.
1870 yılında Roma, yeni İtalya Krallığı'nın başkenti oldu. Bu süre zarfında, antik dönem mimarisinden etkilenen bir yapı tarzı olan neoklasizm, Roma mimarisinde baskın hale geldi. Bu dönemde, bakanlıklar, elçilikler ve diğer devlet kurumlarına ev sahipliği yapmak için neoklasik tarzda birçok büyük saray inşa edildi. Roma neoklasizminin en bilinen sembollerinden biri, I. Dünya Savaşı'nda ölen 650.000 İtalyan askerini temsil eden Meçhul Askerin Mezarı'nın bulunduğu II. Vittorio Emanuele Abidesi veya "Vatan Sunağı"dır.
1922-1943 yılları arasında İtalya'da hüküm süren Faşist rejim, papalık döneminde inşa edilen eski yolların, evlerin, kiliselerin ve sarayların yıkılmasına neden olan yeni yolların ve meydanların inşasını emretti.
Roma'daki en önemli Faşist bölge, 1938'de Piacentini tarafından tasarlanan EUR bölgesidir. EUR ilk olarak 1942 dünya fuarı için tasarlandı ve "E.42" ("Esposizione 42") olarak adlandırıldı. EUR'nun temsil eden binalar Palazzo della Civiltà Italiana (1938-1943) ve Rasyonalist tarzın örnekleri olan Palazzo dei Congressi'dir. Ancak burada dünya fuarı hiç gerçekleşmedi, çünkü İtalya 1940'ta İkinci Dünya Savaşı'na katıldı ve binalar 1943'te İtalyan ve Alman orduları arasındaki savaşta kısmen yıkıldı, daha sonra bölge terk edildi.
Çeşmeler ve su kemerleri
Roma, Klasik ve Orta Çağ'dan Barok ve Neoklasik'e kadar tüm farklı tarzlarda inşa edilmiş sayısız çeşmesi ile ünlü bir şehirdir. Şehrin çeşmeleri halka iki bin yıldan fazla bir süredir içme suyu sağlamaktadırlar.
17. ve 18. yüzyılda, Roma papaları, Roma çeşmelerinin altın çağını başlatarak, diğer yıkık Roma su kemerlerini yeniden inşa ettirdiler. Rubens'in resimleri gibi Roma'nın çeşmeleri de Barok sanatının yeni tarzının ifadeleri oldu. Çeşmeler alegorik figürler, duygu ve hareketle doluydular. Bu çeşmelerde heykel ana unsur haline geldi ve su sadece heykelleri canlandırmak ve süslemek için kullanıldı.[44]
Eğitim
Roma'da çok sayıda akademi, kolej ve üniversite bulunmaktadır. Özellikle Antik Roma ve Rönesans dönemlerinde Floransa ile birlikte önemli bir entelektüel eğitim merkezi olmuştur.[45]
Roma'da birçok üniversite ve kolej vardır. Şehirde kurulan ilk üniversite 1303 yılında kurulan La Sapienza'dır. 140.000'den fazla öğrencisiyle dünyanın en büyük üniversitelerinden biridir. La Sapienza 2005 yılında Avrupa'nın en iyi üniversiteleri sıralamasında 33.[46] 2013 yılında Dünya Üniversite Sıralamasında 62. sırada yer alarak İtalya'daki üniversiteler arasındaki en yüksek dereceye ulaşmıştır.[47] La Sapienza'daki aşırı kalabalığı azaltmak için, 1982'de Tor Vergata ve 1992'de Roma Tre isimli iki yeni devlet üniversitesi kurulmuştur. Roma, aynı zamanda İtalya'nın en önemli lisansüstü üniversitesi olan LUISS School of Government'a da ev sahipliği yapmaktadır.[48]
Üniversitelerin yanı sıra Roma'da birçok kütüphane bulunmaktadır. Bunlardan başlıcaları şunlardır: 1604'te açılan ve açıldığında İtalya'nın ilk halk kütüphanesi olan Biblioteca Angelica, 1565 yılında kurulan Biblioteca Vallicelliana, 1701'de açılan Biblioteca Casanatense, 1876'da açılan ve İtalya'daki iki ulusal kütüphaneden biri olan Biblioteca Nazionale Centrale di Roma, Biblioteca del Ministero degli Affari Esteri, Biblioteca dell'Istituto dell'Enciclopedia Italiana, Biblioteca Don Bosco, dünyanın en eski ve en önemli kütüphanelerinden biri olan Vatikan Kütüphanesi. Bunların yanı sıra Roma'daki çeşitli yabancı kültür enstitülerine bağlı birçok kütüphane vardır. Bunların arasında Amerikan Akademisi, Fransız Akademisi ve Bibliotheca Hertziana - Max Planck Sanat Tarihi Enstitüsü bulunmaktadır.
Kültür
Eğlence ve sahne sanatları
Roma, önemli bir müzik merkezdir. Çeşitli müzik konservatuvarları ve tiyatroları dahil olmak üzere birçok müzik sahnesine sahiptir. Şehir dünyanın en büyük müzik mekanlarından biri olan Parco della Musica''ya ev sahipliği yapar. Buna ek olarak şehirde bir de Roma Opera Binası bulunmaktadır. Şehir ayrıca 1991'de Eurovision Şarkı Yarışması'na ve 2004'te MTV Avrupa Müzik Ödülleri'ne ev sahipliği yapmıştır.
1960 ve 1970 yılları arasında Roma, şehirde çalışan birçok oyuncu ve yönetmen nedeniyle “yeni Hollywood” olarak kabul edildi. Roma'daki Via Vittorio Veneto bu dönemde ön plana çıkmıştır.
Turizm
Roma günümüzde arkeolojik ve sanatsal hazinelerinin ölçülemez enginliği, eşsiz geleneklerinin cazibesi ve muhteşem manzarasının görkemi nedeniyle dünyanın en önemli turistik yerlerinden biridir. Roma'nın ön plana çıkmasının sebebi şehirde birçok müze, su kemeri, çeşme, kilise, saray, anıt ve tarihi bina bulunmasıdır.
Roma, Londra ve Paris'ten sonra AB'de en çok ziyaret edilen üçüncü şehirdir ve yılda ortalama 7-10 milyon turisti ağırlar. Bu sayı kutsal yıllarda ikiye katlanmaktadır. Yakın zamanda yapılan bir araştırmaya göre, Kolezyum (4 milyon turist) ve Vatikan Müzeleri (4.2 milyon turist) dünyanın en çok ziyaret edilen 39. ve 37. yerleridir.[49]
Roma dünyanın başlıca arkeolojik araştırma merkezlerinden biridir. Şehirde, Amerikan Akademisi ve İsveç Enstitüsü gibi çok sayıda kültür ve araştırma enstitüsü bulunmaktadır.[50][51] Şehir, Roma Forumu, Trajan'ın Pazarı, Trajan Forumu, Kolezyum ve Pantheon dahil olmak üzere çok sayıda antik sit alanı içerir.[52] Roma'nın tartışmasız en ikonik arkeolojik alanlarından biri olan Kolezyum, bir dünya harikası olarak kabul edilir.[53][54]
Şehir, farklı dönemlerden geniş ve etkileyici bir sanat, heykel, çeşme, mozaik, fresk ve resim koleksiyonuna sahiptir. Roma şehri, mimari, resim, heykel ve mozaik çalışmaları gibi önemli Roma sanatı biçimleriyle ilk olarak Antik Roma döneminde önemli bir sanat merkezi haline gelmiştir. Metal işçiliği, madeni para ve değerli taş oymacılığı, fildişi oymaları, heykelcik camı, çanak çömlek ve kitap illüstrasyonları, Roma sanatının 'küçük' biçimleri olarak kabul edilmektedir.[55] Papalar görkemli bazilikalar, saraylar, meydanlar ve kamu binalarının inşası için büyük miktarda para harcadıklarından, Roma daha sonra Rönesans sanatının önemli bir merkezi haline gelmiştir. Bu sayede Roma, Floransa'dan sonra Avrupa'nın en önemli Rönesans sanat merkezi olmuştur. Şehir barok dönemden büyük ölçüde etkilenmiş ve Bernini, Caravaggio, Carracci, Borromini ve Cortona gibi sayısız sanatçı ve mimara ev sahipliği yapmıştır.[56] Bugün şehir, sayısız sanat enstitüsü ve müzesiyle önemli bir sanat merkezidir.[57]
Moda
Roma aynı zamanda dünya moda başkentlerinden biri olarak da tanınmaktadır. Milano kadar önemli olmasa da Roma, 2009 Global Language Monitor'e göre Milano, New York ve Paris'ten sonra dünyadaki dördüncü en önemli moda merkezidir.[58]
Roma'nın mutfağı, yüzyıllar boyunca sosyal, kültürel ve politik değişim dönemlerinde gelişme göstermiştir. Roma, Antik Çağ'da önemli bir gastronomi merkezi haline gelmiştir.
Rönesans döneminde Roma, zamanın en iyi şeflerinden bazılarının papalar için çalıştığı için bu dönemde mutfak merkezi olarak tanındı. Bunun bir örneği, Vatikan mutfağında IV. Pius için çalışan bir şef olan Bartolomeo Scappi'dir. Scappi, 1570 yılında Opera dell'arte del cucinare adlı yemek kitabını yayınlayarak ün kazanmıştır. Kitapta Rönesans mutfağından yaklaşık 1000 yemek tarifini listelemiştir.[59]
Modern çağda şehir, kuzu eti ve sebze ürünlerine dayalı kendine özgü mutfağını geliştirdi. Buna paralel olarak, MÖ 1. yüzyıldan beri şehirde bulunan Roma Yahudileri, kendi mutfaklarını, cucina giudaico-romanesca'yı geliştirdiler.
^"The Great Fire of Rome". Secrets of the Dead (İngilizce). 29 Mayıs 2014. 4 Nisan 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Nisan 2019.
^Society, National Geographic (18 Haziran 2014). "Great Fire of Rome". National Geographic Society (İngilizce). 30 Mart 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Nisan 2019.
^Rome in Late Antiquity, Bernard Lancon, 2001, pp. 14, pp. 115-119 0-415-92976-8; Rome Profile of a City, Richard Krautheimer, 2000, pp. 4, 65 0-691-04961-0; Ancient Rome, The Archaeology of the Eternal City, Editors Jon Coulston and Hazel Dodge, pp. 142-165 978-0-947816-55-1
^"Basilica of St. Peter". Catholic Encyclopedia. Newadvent.org. 1 Şubat 1912. 10 Ocak 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Şubat 2010.
^"Pope Pius IX". Catholic Encyclopedia. Newadvent.org. 8 Mart 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Şubat 2010.
^Cederna, Antonio (1979). Mussolini urbanista (İtalyanca). Bari: Laterza. ss. passim.
^"Isvroma.it". Isvroma.it. 18 Nisan 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Şubat 2010.
^James E. Packer (January–February 1998). "Trajan's Glorious Forum". Archaeology. 51 (1). Archaeological Institute of America. 16 Şubat 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ekim 2010.
^I H Evans (reviser), Brewer's Dictionary of Phrase and Fable (Centenary edition Fourth impression (corrected); London: Cassell, 1975), p. 1163