Sanatta mozaik; bir yüzeyin, farklı renklerdeki küçük parçacıkların yan yana getirilmesi yöntemiyle süslenmesi ve bu şekilde üretilmiş eserdir. Taş, cam, tuğla, metal veya deniz kabuğu gibi çok çeşitli malzemelerden mozaik yapılabilir. Kakmacılıktan farklı olarak, mozaik sanatında parçacıklar yüzeydeki çukurcuklara yerleştirilmez, yüzeye yapıştırıcı ile tutturulur.[1]
Etimoloji
TürkçeyeFransızca "mosaïque"ten geçen mozaik sözcüğünün kökeni Latince musaicum (mozaik, Müzlerin eseri) kavramıdır. Bunun nedeni Orta Çağ mozaiklerinde çoğunlukla sanat perisi Müzlerin resmedilmiş olmasıdır.[2]
Tarihçe
Mozaiğin tarihi antik çağlara uzanır. Sümer kenti Uruk'ta MÖ 3. binyıla ait, mozaiğe benzer duvar kaplamaları bulunmuştur.[1] Koni şeklindeki terakota kaplamaların kenarları kırmızı, siyah ve beyaz renktedir. Bu kaplama malzemeleriyle zikzak hatlar ve yamuk gibi çeşitli geometrik şekiller oluşturulmuştur. Bu kaplamalar estetik görünümünün yanı sıra güneşte kurutulmuş tuğlaları yağmur ve rüzgârdan koruyordu. Ancak bu teknik zamanla yok olmuştur ve sonraki dönemlerdeki mozaiğin gelişimi ile alakası yoktur.[1]
Roma İmparatorluğu zamanında daha çok şehir kaldırımlarında, meydanlarda, ev avlularında kullanılan, sırlı seramikten yapılmış mozaiklerin parçaları birkaç milimetre kadar küçük olabilmektedir. Gaziantep Arkeoloji Müzesinde bulunan ve Zeugma antik şehrindeki villalardan çıkarılan mozaikler bu dönem eserlerinin en güzel örnekleri arasındadır. Hatay'ın Antakya ilçesi de Roma dönemine ait seçkin bir mozaik koleksiyonunu barındırır.
Mozaiğe çok farklı zamanlarda ve çok farklı kültürlerde rastlanmasına rağmen, altın devrini 4.-14. yüzyıllarda Bizans'ta yaşadığı söylenebilir. Bu dönemde Bizans'ta başlıca resim sanatı mozaik olmuştur.[1]
Duvar ve tavan mozaikleri konusunda uzmanlaşan Bizanslılar ise parçacık olarak İtalya'da üretilen ve kalın, renkli camdan oluşan plakalar (smalti) kullanmakla ünlüdürler. Bu dönemde, camlar, ışığı daha iyi yönlendirebilmek için farklı açılarda ve sıvasız olarak yerleştirildi. Bazı desenlerde, camların arkasına gümüş ya da altın yapraklar yapıştırıldı. Daha çok dini görüntüler betimleyen Roma mozaiklerinin aksine Bizanslılar aristokrasinin de mozaiklerini yarattılar.
İslam kültürü ise mozaik desenlerine getirdiği matematiksel zenginlikle ünlüdür. Yer yer cam küpler ve taşlar kullanılmış olsa da, İslami eserlerde, genelde, desen için özellikle üretilmiş, daha sonra, kenarları elde zımparalanarak boşluksuz yan yana oturacak şekle sokulmuş çini plakalar kullanılmıştır (zillij).
Antoni Gaudi, Guell Parkındaki koltukları mozaikle kaplayarak tekniğe yeni bir uygulama kanalı açmıştır. Bu mozaikler, farklı amaçlarla yaratılmış seramik ürünlerin yeniden düzenlenmesiyle meydana geldikleri için kolaj tekniginin ilk örneği olarak da gösterilebilir. Gaudi'nin uyguladığı seramik kaplama tekniğinin özgün adı "trencadis" tir ve Katalanca bir sözcüktür. Kullanılmayacağı, bir işe yaramayacağı varsayılan seramik ve cam parçalarıyla bir binanın giydirilmesidir. Aralarında Chagall ve Picasso'nun bulunduğu birçok modern sanatçı da eserlerini mozaik şeklinde ortaya koymuş, mozaik eserlerin konularına zenginlik katmışlardır. Günümüzde mozaikler mobilya dekorasyonundan yer kaplamalarına, bina kaplamalarından oda bölmelerine kadar birçok farklı yerde kullanılmaktadır. Konular soyut kavramlardan hiperrealist portrelere kadar çeşitlilik kazanmıştır.