Saray, hükümdarların veya dinî liderlerin ikâmet ettiği büyük ve gösterişli yapı.[1] Günümüzde zaman zaman otel veya kamu hizmetinde kullanılan bazı büyük yapıları tanımlamakta da kullanılır.
Etimoloji
Saray sözcüğü Türkçeye Farsçaseray sözcüğünden geçmiştir.[2] Saray sözcüğünün Batılı dillerdeki karşılığı olan ve TürkçeyeFransızcadan geçen palas sözcüğü de Türkçede zaman zaman otel vb. büyük ve gösterişli yapıları tanımlamak için kullanılır.[3] Palas sözcüğünün kökeni Roma'daki Palatino Tepesi'ne dayanır.[4]Roma imparatorları, ikâmetgâhlarını bu tepe üzerine inşa ederlerdi.[4]
Tarihçe
Yapımları çok masraflı olan, çok fazla insan ve hayvan gücü gerektiren saraylar; tarih boyunca hükümdarların zenginliğinin, gücünün ve bulundukları bölgenin gelişmişliğinin bir simgesi olmuştur. Bu nedenle arkeologların en çok ilgi gösterdiği yapılardandır.[4]
Bilinen en eski saraylar Teb şehrinde MısırfiravunlarıIII. Thutmose (saltanat: MÖ 1504-1450) ve III. Amenhotep (saltanat: MÖ 1417-1379) tarafından yaptırılmıştır.[4] Özellikle Amenhotep'in dikdörtgen bahçesi duvarlarla çevrili, labirentlerle birbirlerine bağlı ufak ve karanlık odalardan oluşan sarayının benzerlerine sonraki dönemlerde Doğu medeniyetlerinde de rastlanır. Asur'daki Nimrūd, Nineveh ve Khorsabad'da Mısır'dakilerden çok daha büyük saraylar inşa edildi. Örneğin II. Sargon'un sarayı (saltanat: MÖ 721-705) 9 hektar genişliğindeki bir platform üzerinde kurulu idi. İki sıra duvarla korunan yapının merkezinde devâsa iki salon vardı ve bunların çevresinde dağınık olarak yerleştirilmiş odalar ve salonlar bulunuyordu.[4]
Hükümdarların tanrısal kişilikler olduğuna inanılan dönemlerde saray, dinsel bir merkez niteliği kazanmış ve her dönemde ülke gücünün bir simgesi olmuştur. Bu simgelem, günümüz ülkelerinin devlet başkanlığı konutları ve bakanlık hizmet binalarında da görülebilmektedir.
Türk kültüründe saray
Türkler tarihte yerleşik yaşama geçmenin, kendilerinin sonu olacağını düşünmüşlerdir ve sürdürdükleri göçebe yaşamdan dolayı hükümdarlar da sarayda değil, çadırda yaşamıştır.[5] Yerleşik yaşama geçildiğinde saray dahil olmak üzere tüm yapılarda sadece ahşap kullanılmış ve bu nedenle Türk kültüründeki ilk saraylar günümüze kadar ulaşamamıştır. Anadolu Beylikleri döneminden saraylara dair pek bir iz bulunamamış, Anadolu Selçuklu Devleti’nden birkaç kalıntı günümüze ulaşmıştır.[5]
Osmanlı İmparatorluğu’nda saray ve saray kültürü özellikle önem kazanmış, hatta 19. yüzyılda batılılaşma hareketinin yönetimde saray-merkezliliği yavaşça kaldırması ve yaşam düzeninin değişmeye başlaması üzerine yeni saraylar inşa edilmiştir.[5]