Tiberius Sempronius Gracchus (MÖ 169 veya 164 - MÖ 133, Roma), Romalı komutan, politikacı ve tribün. Gracchus kardeşlerin büyüğü.[1] Agrarian Reformu da denen toprak reformunun mimarı.[2]
İlk yılları
Büyük bir Romalı figür olan Scipio Africanus Major'un kızı Cornelia ile Tiberius Sempronius Gracchus'un en büyük çocuğu olan Tiberius Gracchus
Gaius Gracchus ve Sempronia'nın abisidir. Soylu bir aileye doğan Tiberius, annesinin akrabalık ilişkilerinin sayesinde (Cornelii Scipiones) erken yaşta siyasi bir kariyere hazırlandı ve Appius Claudius Pulcher'in kızı Claudia ile evlendi. Özellikle Doğu'daki fetihlerle Helen kültürü deneyimleyen bir Romalı üst sınıf oluşmuştu. Antik Yunan kültürü ve anlayışına yatkın bir eğitim almıştı. Stoacılıktan etkilendiğine inanılmaktadır, zira bu felsefenin inatçı ve idealist bir kişiliğe sahip olmasında payı olabilir.[2] Babasının ölümü sonrası anneleri Cornelia, kardeşi ve kendisinin eğitimine ciddi şekilde eğilmiş ve Tiberius'un politik kariyeri için onu, Tiberius'un kuzeni olan Aemilianus Scipio'nun gözetimine vermişti.[1]
Erken kariyeri
Her soylu Romalı erkek gibi ilk kariyeri askeri memur olarak başladı. Anne tarafından akrabası olan Scipio Aemilianus Africanus Minor'un komutası altında Kartaca ile yapılan Üçüncü Pön Savaşı'nda Roma için hizmet etmiştir. Askerleri tarafından sevilen Tiberius ilk görevinden çarpıcı bir başarı elde ederek Kartaca surlarını ilk aşan kişi olmuş ve kuzeni tarafından Corona Muralis'e (duvar tacı) layık görülmüştür.[1] MÖ 137'de konsül Mancinus'un yönetiminde Numantialılara karşı olan seferde quaestor olarak görev aldı. Bu sefer büyük başarısızlıkla bitmişti, konsül Mancinus'un ise savaş alanından esir düşmemek için kaçması orduyu başıboş bıraktı. Koca bir roma ordusu ve komuta kademesi Numantia birliklerince kuşatılmış vaziyetteydi. Tiberius pratik bir fikirle kargaşa büyümeden Numantialılarla müzakereye oturdu ve ordunun imhasını önleyerek bir barış anlaşması imzaladı. 20 bin askerin hayatını kurtarmış ve bozgunu önlemişti. Bu başarısı Roma'da pek önemsenmedi, zira senato barış anlaşmasını onaylamamıştı. Scipio Africanus Minor'un ısrarıyla senato anlaşmayı onaylamayınca, Mancinus'un hakkında dava açıldı ve suçlu bulundu, Tiberius ise felaketi önleyen tavrı sayesinde kovuşturmaya uğramadı. Bu olaylar onu akrabaları olan Scipiolardan uzaklaştırdı ve Claudialarla daha fazla yakınlaştı.[1][2]
Tribünlük faaliyetleri
Genç yaşında gördüğü savaşlar ve aldığı askeri görevler sonucu Tiberius Roma ekonomisinin mevcut düzene ayak uyduramadığını ve askeri insan gücünün sınırlı kaldığını düşünüyordu. Uzak bölgelere olan sefer sayısının artması ve çalışan erkek gücünün sürekli bu uzak diyarlarda örselenmesi sonucu kırsal üretim tıkanıklık ve giderek daralma yaşadı. Bunların yanında Gracchus özellikle Roma'da servet akışının bozuk olduğunu (gelirin âdil paylaşılmadığını) ve bunun da sosyo-ekonomik anlamda Cumhuriyet'in düzenli işleyişini zedelediğini düşünmekteydi. Bu bozukluk temelde etkin üreticiler olan köylü vatandaşları hedef alıyor ve onların topraklarını işleyemez, gelir elde edemez bir şekilde sefalete düşmelerine yol açıyordu. Ayrıca Gracchus, aristokratların kamu toprakları içinde 125 hektardan fazla ellerinde bulundurdukları toprakların haksız kazanç yaratığını ileri sürüyordu. Kısaca Roma askeri sisteminin toprak sahibi üreticilere dayandığını ve cumhuriyet dönemi başından beri orduya her toprak sahibinin kendi masraflarını ödeyerek katıldığını hatırlamak gerekir. Burada asıl sorun, giderek uzun süren savaşlar sonucunda Roma'daki aristokrat bir kesimin sivrilerek kapitallerini büyütmesi ve bu savaşlarda yitip giden, fakirleşen köylü sınıfınsa zamanla topraklarını aristokratlara kaybedip büyük çiftliklerde yevmiyeyle çalışır hale gelmesi veya şehirlerde sefalete düşmüş hale gelmeleriydi. Topraksız kalan köylüler hem üretimin düşmesine hem de ordunun güç kaybetmesine neden oluyordu, Tiberius artık bunun katlanılamaz bir sorun olduğuna kanaat getirmişti.[1]
Bu noktada özellikle Ager Publicus da denen Roma Cumhuriyeti'nin ilk kurulduğu yıllardan yakın zamanlara kadar fethettiği ve kamulaştırdığı toprakların son 30 yıl içinde bırakılmış olanlarına ve haksızca aristokratlarca gasp edilenlerine bu topraksız köylüler yerleştirilecekti. Bu sayede tüm Akdeniz üzerinde hakimiyet kuran cumhuriyet, insan gücü sorunu yaşamayacaktı. Özellikle senatonun içindeki Scipioların başını çektiği hizipten güçlü bir muhalefet geleceği belliydi. bu yüzden muhaliflerini yatıştıracak tavizler de vererek bir yasa hazırlayacak ve halk meclisine sunacaktı. MÖ 133'te tribün seçilen Tiberius, yasanın geçmesi için büyük bir güvence elde etmişti. Bu reformlardan faydalanmak umuduyla etrafında bir destekçi grubu vardı, söylendiği gibi Claudia ailesi. Bir yasa genel teamülde senato tavsiyesi üzerine halk meclisinde oylanırken; Tiberius senatoyu aradan çıkartıp bu teamülü ihlal etti. Scipio Africanus Minor İspanya'da savaştayken; destek alabileceği tek konsül Publius Mucius Scaevola'ydı. Yasa tartışılıp oylanacaktı, halk meclisi üyelerinin çoğu hatta köylüler de oylama için şehre geliyordu. Bu sırada bir diğer tribün Octavius veto hakkını kullanarak oylamaları durdurdu. Bu hamleye Tiberius'un cevabı şok ediciydi. Halk meclisini acil toplantıya çağırarak tribün Octavius'u azletti. Bu yani bir tribünün yetkilerinin askıya alınması Tiberus'un destekçilerini de memnun etmemişti. Yasa kargaşa içinde geçti. Senato için yapacak bir şey artık yoktu, sadece yasanın iğdiş edilmesini sağlayabilirlerdi. Tiberius için asıl sorun yeni toprak sahibi yapacağı köylülerin sermayesi sorunuydu. Üretime geçmeleri için bir birikim gerekiyordu ve Tiberius senato'dan gelir bölüşümü talep icrasını talep etti ve bu konuda senato ayak diretmişti. En yaşlı üye Scipio Nasica oldukça komik bir rakam önerdi ve Tiberius'un bu engellemeye de cevabı sert oldu. MÖ 134'te ölen Bergama kralı tüm servetini ve topraklarını Roma'ya miras bırakmıştı. Scipio herkesi hayrete düşürecek şekilde bu miras alınan paraya tribün olarak el koyduğunu ve topraksız köylülere verilmek üzere toprak komisyonuna verileceğini ilan etti. Bu noktada aristokratlar dehşete düşmüştü, Tiberius'u tribünlük sonrası yargılamakla tehdit ettiler ki, kendisi hemen hiçbir araçla kendisini savunamazdı zira soyluların önceliği olan Comitia Centuriata'da yargılanabilirdi. Tiberius bu noktada bir hata yaptı ve mö 132 yılı tribünlük seçimi için adaylığını koydu ki, yüzlerce yıldır Roma'da ertesi sene aynı kişi yine seçilmiyordu ve gücün adil dağılımı adına bu teamül halini almıştı. Scipio Nasica ve yandaşları zamanın konsülü Scaevola'yı bu yeni adaylığı durdurması adına ikna etmeye çalıştıysa da konsül kaçamak yanıtlar verip müdahale etmedi ve senatodaki hizip bir ayaklanma başlattı.[2]
Ölümü
Tiberius yeni adaylığı adına kendisini dinleyen geniş halk kitlelerine Capitol'de söylev verirken; senato'da ise aristokratlar bir araya gelip bu süreci yukarıdan takip ediyorlardı. Senatoda Tiberius'un tek adamlık iktidarı hedeflediği, Cumhuriyet düşmanı olduğu iddia edilmiş ve konsülden olağanüstü hal ilan etmesi istenmiştir. Bu noktada konuşma yapan Tiberius'a senatodakilerin kendisi hakkında düşünceleri iletilince Tiberius yandaşlarına seslenmeye çalışsa da kalabalık nedeniyle sesini duyuramamıştır ve mecburen eliyle başını işaret ederek hayatının tehlikede olduğunu anlatmaya çalışmıştır. Bu hareket ise senatodaki kalabalığa aktarıldığında her şey çığırından çıkmıştır, zira Tiberius yandaşlarından tacını istiyor diyerek senatörler yandaşlarıyla beraber ellerine sopalar, tabure ayakları vs. alarak Capitol'e akın etmişlerdir. Kalabalık, aristokratların öfkeli şekilde saldırısını gördüğünde istemsiz olarak yolu açınca aristokratlar doğrudan Tiberius ve yandaşlarına acımasızca saldırmışlardır ve akabinde ortaya çıkan şiddet olaylarında Tiberius ve 20 yandaşı dövülerek öldürülmüştür. Kardeşi Gaius abisinin cenazesini almak için senatörlere gittiyse de sonuç alamadı ve Tiberius ile yandaşlarının cesetleri Tiber nehri'ne atılmıştır.[1] Bu olay artık bir dönüm noktası olmuştu, zira Roma'da siyasi meselelerde linç kültürü ortaya çıkmış ve demokrasi vahşi bir güç yarışının ortasına düşmüştü. MÖ 132'de Tiberius'un birkaç yandaşı kurulan bir mahkemeyle cezalandırılmasına rağmen, senato toprak komisyonunu dağıtmadan devamını sağlamıştır.[2]
Kaynakça