Geç Hititler veya Geç Hitit Devletleri, Anadolu'nun Demir Çağı'ndaki Luvice, Aramice ve Fenikece konuşan siyasi varlıklarıdır. MÖ 1200'lerde batıdan gelen Ege Göçleri'nin saldırılarından kurtulabilen Hititler güney ve güney - doğu Toroslar'ın dağlık bölgelerine çekilerek yaşamışlar ve her biri bağımsız beylikler kurmuşlardır.[1] Geç Hitit Devletleri MÖ 11. yüzyıldan itibaren hem siyasal hem de kültürel anlamda Arami etkisi altına girdiler ve zamanla Aramileştiler. Geç Hitit Devletleri Urartu ve Asurlular'a bağımlı olarak yaşadılar. MÖ 7. yüzyılda[1] ise Asurlular bu devletlerin siyasal varlığına son verdi. Bu tarihten sonra bu devletlerin her biri Asur eyaleti oldu. Karkamış, Pattin(Unqi), Sam'al, Gurgum, Kummuhu, Milid, Keveh (Karatepe deki müstahkem mevki ile birlikte), Hilakku ve Tabal devletleri; Geç Hitit Devletleridir.
Geç Hitit Uygarlığı
Geç Hitit Devletleri'nin ticaret ve zenginliğiyle en ünlü kenti Karkamış'tır. Sanat, mimari ve giyim kuşam bakımından Hitit İmparatorluğu geleneğini sürdürdüler. Geç Hititlerin sanatının bilinen en iyi örneği Konya'nın Ereğli ilçesi yakınlarındaki İvriz Kabartması'dır. Bu kabartmada Tuvana(Kemerhisar) kralı Warpalawa ile Fırtına tanrısı Taru tasvir edilmiştir. Zamanla Asur etkisine giren Geç Hititler sanatının son evresinde iki yenilik görülür. Bunlardan birisi dönemin özgün mimarlık örneği olan hilani denilen girişi sütunlu, dikdörtgen planlı malikane tarzı yapılardır. Diğeri ise kabartmalı ve üzerinde yazıların yer aldığı mezar stelleridir. Steller üzerindeki figürler, Geç Hitit devlerinde toplumun sınıflı olduğunu ve en azından elit kesimin okur-yazar olduğunu gösterir. Geç Hitit sanatının önemli özelliklerinden biri ise mimari ile yontuculuğun birlikte uygulanmasıdır. Sur duvarlarındaki kapılar, saray cepheleri kabartmalı taş bloklarla (ortostad) kaplanmıştır.
Geç Hitit krallıkları kültürünün ortak bir özelliği de Hitit hiyeroglif yazısıdır. Bu devirde Hitit çivi yazısı kabartmalarda kullanılmamıştır.
Coğrafya
Geç Hitit Devletlerinin yayılım sahası, kısaca Tuz Gölü'nün güneydoğusu ile Fırat Nehrinin batısı arasında kalan bölgedir. Tabal ülkesinin yayılım sahası klasik dönemin Kapadokya'sıdır (Kappadokia). Kayseri, Aksaray, Niğde ve Nevşehir illerini içine alır. Tabal ülkesi batıda Frigya ile, doğuda Milid ülkesi, güneyde de Hilakku ile sınır komşusuydu. Tabal başlangıçta 24 yerel krallığın oluşturduğu bir konfederasyondu. Milid ülkesinin başkentin kalıntıları Malatya'nın 7 km. Güneydoğusundaki Arslantepe'de ortaya çıkarılmıştır. Melid, batıda Tabal, doğuda Urartu, güneyde Asur devleti'nin komşusuydu ve bu ülkeleri birbirine bağlayan yol üzerinde bulunuyordu. Gurgum ülkesi, Maraş bölgesidir. Bu ülke Asurlular tarafından ele geçirilince Marqasi Eyaleti adını alacaktır. Sam'al krallığının başkenti Gaziantep ilinin İslahiye ilçesi yakınlarındaki Zincirli harabeleridir. Sakçagözü, Zincirli'nin kuzeydoğusunda Keferdiz mahallesi yakınlarındadır. Burada birçok kabartma ve heykeller bulunmasına rağmen, bu eserler üzerinde yazı olmadığı için bu krallığın o dönemki adını bilemiyoruz. Karkamış kentinin kale ve yukarı şehir kalıntıları Gaziantep ili Karkamış ilçesinde yer alırken; aşağı şehir Suriye’de Cerablus’da bulunmaktadır. En güçlü Geç-Hitit devleti olan Karkamış’ın önemi Mezopotamya, Anadolu ve Mısır’ı bağlayan yolların kavşak noktasında bulunmasından ileri geliyordu. Kummuhu ülkesi, klasik dönemin Kommagene bölgesidir ve yaklaşık olarak Adıyaman ili topraklarını kapsar. Kuzeyden Milid, batı ve güneybatıdan Gurgum, Sam’al ve Arpad, güneyden ise Karkamış Krallığı ile komşu idi. Pattin krallığının ismi yakın zamanlara kadar yanlış olarak Hattina biçiminde okunurken bugün Pattin adı kullanılmaktadır. Pattin ülkesi Hatay ilinde Antakya ve Amik ovasını kapsamakta idi. Bu ülke Arami etkisine girdikten sonra Unqi adını almıştır. Keveh ülkesi, Ovalık Kilikya olarak bilinen Çukurova’dır. Bu ülke yazıtlarda Danuna ülkesi olarak da adlandırılmaktadır. Keveh, şehir krallıklarından oluşan bir konfederasyondu. Adana ve Tarsus şehirleri, Que ülkesindeydi. Asur belgelerinde Keveh ülkesi olan geçen bu ülke Luvice Hiyeroglif yazıtlarda Hiyawa Ülkesi olarak geçmektedir. Azatiwataya, Karatepe kentidir. Karatepe-Arslantaş, Kilikya Ovasının kuzeydoğu köşesinde, Ceyhan nehrinin batı yakasında, Osmaniye ili Kadirli ilçesi’ne 20 km mesafede yer alır. Sumer ve Akkad belgelerinde Amanum, Hitit belgelerinde Amana, Asur yazıtlarında Hamanu”, Yunanca Amanos ve Latince “Amanus” adlarıyla geçen Amanos Dağları (Nur Dağları), Sam'al ve Azatiwataya (Karatepe) arasında doğal bir engel oluşturuyordu. Azatiwataya, Que ülkesine bağlı şehir krallıklarından biriydi. Hilakku ülkesi Dağlık Kilikya'dır. Kilikia adının Hilakku'dan geldiği kabul edilmektedir. Bugün bu bölgeye Taşeli Platosu adı verilmektedir. Bölgenin doğu sınırını yakın bir zamana dek Lamas çayı denilen Limonlu Çayı (antik Lamos çayı) oluşturur. Bu çaya Hititler döneminde Lamiia Nehri deniliyordu. Hilakku, kısaca Keveh ülkesinin kuzey ve kuzeybatısındaki dağlık bölgedir. Batıda Göksu Havzası, kuzeyde Kapadokya'nın güneyi, doğuda Kilikya geçitleri ile sınırlıdır. Assur askeri seferlerinin batı sınırını Silifke Çayı adı da verilen Göksu Nehri (antik Kalykadnos / Hititler döneminde Hulaia Nehri) oluşturur. II. Şarrukin'in yıllıklarında Göksu'nun batısındaki bölge ve şehirler ile ilgili hiçbir bilgiye rastlanmamaktadır.
Geç Hitit Devletleri'nin listesi
Kuzeyde yer alan grupta Hitit hükümdarları iktidarda kalmıştı. Güneydeki grupta ise yaklaşık olarak MÖ 1000 yılında Aramiler iktidara geldiler. Bu devletler her ne kadar birleşik devletler olarak görünseler de, aslında bağımsız krallıklardı.[2][3]
Mezopotamya Devletlerinin Anadolu'ya olan ilgisi Akkad Krallığı dönemine dek uzanır. Akkad kralı Şarrukin (Sargon, 2334-2279), Amanos Dağları'nı aşarak Anadolu içlerine girmiştir. Yazıtlara göre Şarrukin Tuz Gölü'nün güneyindeki Puruşhanda adlı kentte oturan Akkadlı tüccarların yardım istemesi üzerine, Orta Anadolu'ya sefer yapan ilk kraldır. Şarrukin'in torunu Naram-Sin'in (2254-2218) orduları da Güneydoğu Anadolu Bölgesine, Diyarbakır taraflarına ulaşmıştır. Asur Devletinin, Anadolu'ya olan ilgisi ise Eski Assur Krallığı dönemine kadar uzanır. Assur (Aşşur) kenti, MÖ 1920-1750 yılları arasında yaklaşık 150 yıl süren organize bir ticaret faaliyetine önderlik etmişti. Ticaretin Anadolu'da oluşturduğu en büyük merkez Kayseri yakınlarındaki Kaniş/Neşa (Kültepe) idi. Burada Assurlu tüccarların evleri ve dükkânlarını da içine alan büyük bir pazar yeri(karum) oluşturulmuştu. Ticaret, büyük oranda tüccar aileler tarafından yürütülmekteydi. Merkezi Assur Devleti bu ticaret ilişkilerini doğrudan yönetmemekte, bir şekilde denetleyip vergi almaktaydı. Assurlu tüccarlar, tekstil ürünleri, kalay, değerli taş, takı gibi eşyaları pazarlamakta karşılığında da altın ve gümüş almaktaydılar.
Büyük Hitit Devleti'nin kurulmasından itibaren ise Anadolu'nun bu güçlü devleti Mezopotamya ile ilgilenmeye başlamış, I. Murşili Mezopotamya'ya sefer düzenleyerek Babil kentini ele geçirmişti(1595). Kral Telipinu Metninde bu olay şöyle anlatılmaktadır:
...Mursili...Halpa (Halep) üzerine yürüdü ve Halpa’yı yakıp yıktı. Halpa’dan aldığı tutsakları ve onların mallarını Hattusa’ya getirdi. Ondan sonra Babil’e yürüdü ve Babil’i yakıp yıktı...Babil’den aldığı tutsaklarla onların mallarını Hattuşaş’a götürdü.
Ancak Mezopotamya'da Hitit egemenliği geçici olmuştur. Uzun yıllar Mitanni egemenliğini kabul etmek zorunda kalan Asur kenti; 14. yüzyıl ortalarından itibaren Büyük Hitit Devleti'nin Mitanni Devletini zayıflatması ile yeniden önem kazanmaya başlamıştır.
Büyük Hitit Devletinin hükümdarı I. Şuppiluliuma (1344-1322), Mitanni Devletini yenilgiye uğratır, ancak yok edemez. Asur Devletine karşı tampon devlet olarak varlığını korumasına izin verir. Karkamış kentini ele geçiren I.Suppiluliuma, küçük oğlu Piyassili'yi oranın beyi olarak atar. Piyassili, kral II. Arnuwanda, kral II. Murşili, Mısırlılar tarafından öldürülen Zannanza ve Halpa'ya (Halep) kral olarak atanan Telipinu'nun kardeşidir. Karkamış Beyi Piyassili (Şarri-Kuşuh), ağabeyi II. Murşili'nin hükümdarlığı döneminde, onun yanında Batı Anadolu'daki Arzawa seferine katılır. Arzava Devletine son verilerek yerine Batı Anadolu'da küçük beylikler kurulur. Piyassili, bir müddet sonra hastalanarak ölür. Piyassili'nin soyu Karkamış'ı yönetmeye devam eder.
1274'te Mısır hükümdarı II. Ramses ile Hitit hükümdarı Muwatalli arasında yapılan ünlü Kadeş Muharebesinde kesin bir sonuç alınamaz. II. Ramses zafer kazandığını iddia etse de, Hititler bu savaştan daha karlı olarak çıkmıştır. Sonuç olarak bu iki büyük devlet de bu savaştan yıpranarak çıkmıştır. Barış antlaşması, Muwatalli'nin kardeşi III. Hattuşili'nin döneminde bu hükümdarla II. Ramses arasında yapılır (1259).
1270 yılında Assur Kralı I. Şulmanu-aşared, Mitanni Devletinin Kralı II. Sattuara'yı yenerek bu devleti ortadan kaldırır. I. Şulmanu-aşared, Doğu Anadolu'daki Uruatri kabileleriyle de savaşır.Bu dönemde Orta Assur kralları, batıda Fırat nehrine, kuzeyde de Yukarı Dicle bölgesi ve Toroslara kadar olan alanı kontrol altına alırlar.
III. Hattuşili'nin oğlu IV. Tuthaliya (1237-1209), Amurru kralı ile yaptığı bir antlaşmada Asur Devletinden kendi ülkesine denk güçlü bir devlet olarak bahseder:
Ve bana eşit olan krallarla, Mısır kralı ile Babil kralı ile Assur kralı ile (silinmiş: ve Ahhiyawa kralı ile), ben majeste dost isem, sen de dost olacaksın. Eğer ben dost değil isem, sen de dost olmayacaksın.
Bu belge sayesinde Hitit, Mısır, Babil ve Assur Devletlerinin o dönemdeki büyük devletler olduğunu anlamaktayız. Metinde Hititler tarafından Ahhiyawa Devleti'nin adının önce yazılıp daha sonra silinmiş olması da ilginçtir.
Ancak iki ülke arasındaki barış dönemi kısa sürer. Assur Kralı I. Tukulti-Ninurta (1244-1208), IV. Tuthaliya'yı yenilgiye uğratır ve Hititlerden 28800 esir alır. I. Tukulti-Ninurta yine bu dönemde Babil kralı IV. Kaştiliaş'ı yenerek bu kenti elegeçirir. Tanrı Marduk'un heykeli Assur'a getirilir. Kuzeyde de Nairi toplumları üzerine yağma amaçlı seferler düzenler. Dicle'nin doğusunda Kar-Tukulti Ninurta adını verdiği yeni bir başkent kuran I. Tukulti-Ninurta, oğlu tarafından öldürülmüştür. Yeni başkent de bu kralın ölümünden sonra terkedilmiştir.
Deniz Kavimlerinin (Şekeleş, Şardana, Ekveş, Turşa, Peleset, Denyen) İstilası sonucunda bütün Akdeniz dünyasında dengeler değişir (1200). Anadolu, Kıbrıs, Suriye, Filistin ve Yunanistan etkilenir. Bu dönemde Büyük Hitit Devleti yıkılır (1185/ 1178). Son Hitit hükümdarı (IV. Tuthaliya'nın oğlu olan) II. Şuppiluliuma'dır. Büyük Hitit Devleti'nin yıkılmasından önce Anadolu'da Kaska, Wilusa, Mira, Seha Nehri Ülkesi, Hayasa, Isuwa, Masa, Lukka, Karkisa, Hapalla, Pala, Tumanna Devletlerinin mevcut olduğunu biliyoruz. Tarhuntassa, Amurru, Ugarit, Alasiya (Kıbrıs) Halpa ve Karkamış beylikleri ise doğrudan Hitit Devletine bağlıydı. Zamanla Anadolu ve Suriye'de Geç-Hitit Devletleri (Karkamış, Tabal, Milid, Gurgum, Sam'al, Kummuhu, Pattin, Keveh, Hilakku) ve Arami Beylikleri (Arpad = Bit-Aguşi, Bit-Bahiyani, Bit-Zamani, Bit-Adini, Bit-Halupe, Hama, Dimaşk = Şam, Hatarikka) kurulur. Geç-Hitit Devletleri, Hitit Devletinin siyasal ve kültürel mirasçıları olmuşlardır. Hüküm süren krallar, Sapalulme (Suppiluliuma), Mutallu(Muwattali), Lubarna (Labarna) gibi isimler almışlardır. Asur Devleti de bu ülkelerin topraklarını Hatti Ülkesi olarak adlandırmıştır. Ancak bu dönemde Hitit çivi yazısı bir daha kullanılmaz olmuş, Luvi Hiyeroglif yazısı ise yoğun olarak kullanılmaya devam etmiştir. Geç-Hitit Devletlerinin nüfusunu ağırlıklı olarak Luviler olmak üzere, Hitit ve Hurri kalıntıları ile Aramiler oluşturuyordu. Ege Göçleri neticesinde Hitit, Babil'deki Kassit, Mitanni devletleri gibi teşkilat ve kültürce büyük devletler ortadan kalkmış, uygarlık gerileyerek karanlık bir çağa girilmiştir. Mısır Devleti de, Suriye ve Filistin bölgeleri üzerindeki egemenliğini kaybederek zayıflamıştır. III. Ramses, Balkanlar, Yunanistan, Batı Anadolu ve Akdenizin kıyı şeridini etkileyen bu büyük göç dalgasını yaratan toplumları yenilgiye uğratarak Mısır'ı istiladan korumuştur. III. Ramses, Medinet Habu yazıtlarında:
Yabancı ülkeler adalarında düzen hazırladılar. Birdenbire ülkeler ortadan kalktı ve kargaşa içinde dağıldı. Hatti’den, Kode’den, Karkamış’tan, Arzava’dan, Alasiya’ya hiçbir ülke, ordularının önünde duramadı. Amurru’da bir yerde ordugah kuruldu. Halkını perişan ettiler ve toprakları hiç varolmamışa döndü. Mısır’a doğru ilerliyorlardı. Konfederasyonları Peleset (PRST), Tjekker, Şekeleş, Denyen ve Weşeş birleşmiş topraklar konfederasyonuydu, demiştir.
Ancak her ne kadar III. Ramses, Karkamış kentinin yıkıldığını belirtse de, Karkamış kenti yıkılmamıştır. Bu kentte I. Şuppiluliuma'nın küçük oğlu Piyassili'nin soyundan gelen krallar hüküm sürmekteydi. Assur Devleti ise bulunduğu coğrafi konumdan dolayı bu yıkımdan en az hasarla kurtulmuştu.Yine aynı dönemde Suriye'ye asırlarca sürecek olan Arami göçleri başlamış, Assur Devletini en çok uğraştıran bu Arami tehdidi olmuştu. Bu olaylar sonucunda Bronz Çağı sona ermiş, Demir Çağı başlamıştır.
Büyük Hitit Devleti'nin yıkılmasını izleyen yıllarda, Karkamış Devleti, Karkamış ve Milid'i kapsamaktaydı. Ayrıca Samsat'ın kuzeyinde, Fırat'ın doğu yakasında yer alan Lidar Höyük'te Karkamış kralı Kuzi-Teşup'a ait mühür bulunmuştur. Yaklaşık olarak MÖ 1164'te Assur Devleti, Alzi ve Kutmuhi memleketlerine sokulan Muşkilerle (Muşku) savaşır. Daha sonraki yüzyıllarda Assurlular, Phrygia Devletini de Muşki olarak adlandıracaklardır. I. Aşşur-reş-işi (1132-1115), Ahlamu Aramilerine karşı seferler yapmış, onları yendiğini yazıtlarında belirtmesine rağmen gerçekte onların yarattığı tehlikeyi önleyememiş ve Asur Devleti üzerinde Arami baskısı gittikçe artmıştır. I. Tukulti-apil-Eşarra (1114-1076), zamanında Assur Devleti'nin askeri ve siyasi bakımdan güç kazanmıştır. Bu kral, Milid şehri üzerine yürümüş ve şehri savaş yapmadan teslim almış ve haraca bağlamıştır. Ancak Assur Kralı geri çekilince, Milid Devleti vergisini vermemiştir. Bunun üzerine yeni bir sefer düzenleyen I. Tukulti-apil-Eşarra, Milid Kralı Allumari'yi teslim alır ve vergiye bağlar. I.Tukulti-apil-Eşarra, Büyük Hatti Kralı olarak adlandırdığı Karkamış Kralı II. İni-Teşup'tan da haraç alır. Bu adlandırma Karkamış'ın Geç-Hititler dönemindeki önemini belirtir. Aynı dönemde Kummuhu'nun başında bulunan Kili-Teşup esir edilmiştir. I. Tukulti-apil-Eşarra, 28 kez Fırat'ı aşarak Aramilerle savaşır. Kendisi bu savaşların başarılı olduğunu belirtse de, seferlerin hemen hemen her yıl yenilenmesi Arami tehlikesinin ortadan kalkmadığının bir kanıtıdır. I. Tukulti-apil-Eşarra, kuzeyde de Muşkilerle savaşır. Yazıtlarında Alzi ülkesinden güneye inen Muşkilerin 20 bin kişilik ordusunu yendiğini ve 5 Muşki Kralını esir aldığını belirtir.
Bundan sonra hızla zayıflayan Assur devletinin yeniden güçlenmeye başlaması II. Aşşur-dan (934-912) ve oğlu II. Adad-Nirari'nin (911-891) dönemlerinde gerçekleşmiştir. Bu yeni döneme Yeni Assur Dönemi adı verilmektedir. II. Adad-Nirari, Arami Bit-Bahiyani Devletini ele geçirir. Habur bölgesine seferler düzenler. Babil'i yenilgiye uğratan Assur orduları Dur-Kurigalzu ve Sippar'ı ele geçirir. 920'ye doğru Sam'al devleti Aramileşir. II.Tukulti-Ninurta (890-884) da Muşkilerle savaşır. Amedi'yi (Diyarbakır) başkent yapan Arami asıllı Bit-Zamani kabilesi üzerine sonuç alınamayan seferler düzenler. Savaşçı bir kral olan II. Aşşur-nasir-apli (883-859), MÖ 876-866 yılları arasında Amanos Dağlarına gelmiştir. Bu kral yıllıklarında, Amanos Dağlarına (Hamanu Dağı)çıkarak sedir, servi, ardıç ve çam kütüklerini kestirdiğinden ve bir stelini buraya diktiğinden sözeder. 870 yılına doğru Karkamış kralı Sangara, II. Aşşur-nasir-apli'ye vergi vererek, ülkesini istiladan korur. 866 yılında Kummuhu Kralı Qatazilu ve Pattin Kralı Lubarna, Assur hükümdarı II. Aşşur-nasir-apli'ye vergi verirler. II. Aşşur-nasir-apli, genişleyen ülkesini Assur kentinden yönetemeyeceğini düşünerek daha kuzeyde Kalhu kentini başkent yapar. Kalhu'daki sarayının açılış törenine bir Karkamış elçisinin katılmış olması, Karkamış devletinin bağımsız olduğunun bir göstergesidir. Açılış törenine Milid’den gelen elçiler de katılmıştır. II. Aşşur-nasir-apli 882, 879 ve 866 yıllarında Güneydoğu Anadolu ve Yukarı Dicle bölgesine ilerler. Tuşhan’da (Üçtepe) bir eyalet merkezi kurulur. Bit-Zamani kabilesinin etkinliği azaltılır. Nairi krallarından vergi alır. Bit-Adini üzerine de 4 sefer düzenleyen II.Aşşur-nasir-apli, 877-867 yılları arasında Fırat’ın batısına geçerek, Akdeniz kıyılarına ulaşmış ve yazıtlarında silahlarını Akdeniz kıyılarında yıkamakla övünmüştür. Bu seferler sırasında Milid memleketini(Malatya) ele geçirmiştir. II. Aşşur-nasir-apli dönemindeki yazıtlarda Muşkiler üzerine yapılan seferlerden de sözedilmektedir.
Halefi III.Şulmanu-aşared (“III.Shalmaneser”, 858-824) ise 34 yıllık saltanatında en az 34 sefer gerçekleştirmiştir.
Bu sefer sırasında Gurgum kralı Mutallu'nun üzerine yürüyen III. Şulmanu-aşared, Lulubi'yi ele geçirmiştir. Kummuhu kralı Qatazilu ve Gurgum kralı Mutallu, III. Şulmanuaşared'e savaşsız teslim olur ve Assur Devletine haraç öderler. Daha sonra Sam'al ve Pattin üzerine yürüyen III. Şulmanu-aşared, Sam'al kralı Hayanu, Bit-Adini kralı Ahuni, Pattin kralı Sapalulme, Que kralı Kate, Hilakku kralı Pihirim ve Karkamış kralı Sangara'yı yenilgiye uğratır. Amanos eteğinde bir stelini yaptırır. Kurkh Monolitinde bu olay şöyle anlatılır:
Hamanu (Amanos) sıradağlarından hareketle Arantu (Orontes/Asi) Irmağını geçtim ve Pattinli Sapalulme’nin müstahkem kenti Alisir’e yaklaştım. Pattinli Sapalulme hayatını kurtarabilme pahasına Bit-Adini kabilesinden Ahunu’yu, Karkamışlı Sangara’yı, Sam’allı Haiyanu’yu, Queli Kate’yi, Hilakkulu Pihirim’i, Iasbuqulu Burunate ve Iahanlı Adanu’yu müttefikleri olarak ordusunun içine aldı. Efendim Tanrı Aşşur’un emriyle onların birleşik darmadağın ettim. Kenti kuşattım, teslim aldım ve değerli savaş ganimetlerini, sayısız savaş arabalarını ve koşum atlarını ülkeme taşıdım.
Bu savaş sonunda Assur Devleti; Pattin Devletinin Taia, Hazazu, Nulia ve Butamer şehirlerini elegeçirir. Assurlular, silahlarını törenle Akdeniz'de yıkarlar. Kral, Amanoslardan kereste elde eder ve bölgeye anıtını diker. 857 yılında Pattin, Sam'al ve Karkamış Devletleri; III. Şulmanu-aşared'e vergi vererek, bağlılıklarını bildirdiler. Assur Devleti için ekonomik önemi bulunan Sam'al ülkesinin kralı Hayanu'nun verdiği haraç listesinde, gümüşün yanında sedirin de bulunması dikkati çekmektedir. Arpad Devleti ve Fenikeliler de hediyeler sunarak bağlılıklarını bildirdiler. Fenikelilerin gönderdiği hediyeleri Balawat (İmgur-Enlil) Kapısına işleten III. Şulmanu-aşared, Sam'al, Belen Geçidi ve Al Mina'da üç adet zafer anıtı diktirir. III.Şulmanu-aşared zamanında Arami Bit-Adini devleti tümüyle Assur'a bağlanır. Başkenti Til-Barsip'in adı Kar-Şulmanu-aşared olarak değiştirilir (856). 853 yılında Halpa(Halep) kenti alınır. Anadolu, Mezopotamya ve Mısır üzerindeki bütün geçişler Kuzey Suriye üzerinden yapılmakta idi. Assurlular bu bölgenin denetimini ele geçirmek istiyorlardı. Karkar Savaşı'nda (853) Assur Devleti; Başta Musri (Mısır?, Kilikya'da bir devlet?), Iruleni komutasındaki Hama (Hamath), Arpad (Bit-Aguşi), Kral Ahab komutasındaki İsrail, Ammon, Gindibu komutasındaki Arap ve Kral Hadad-ezer (II. Ben-Hadad/Adad-İdri / II. Bar Hadad) komutasındaki Dimaşk (Şam) Devletlerinin bulunduğu 11 ülkeden oluşan bir koalisyon ile savaştı. İki tarafında çok ağır kayıp verdiği bu savaşta, III. Şulmanu-aşared'in zafer kazandığı iddialarına rağmen, bir sonuç alınamadı. Assur ilerlemesi birkaç yıl için darbe yedi.
853 yılında Karkamış kralı Sangara, Milid kralı Lalli, Gurgum kralı Qalparunda (Halparutas) ve Kummuhu Kralı Kundaşpi, Assur'a haraç öder. 851 yılında Kalde isyanı bastırılır. 849 yılında III. Şulmanu-aşared, Fırat Irmağını yeniden geçerek, Hama (Hamath), Şam (Dimaşk), Karkamış ve Arpad Devletlerine saldırır ve onları mağlup eder. Ertesi yıl (848) III. Şulmanu-aşared, Karkamış ve Arpad Devletlerine tekrar saldırır ve yine mağlup eder.845 ve 841 yıllarında da Suriye'ye seferler düzenlenirse de bir sonuç alınamaz. III. Şulmanu-aşared, 848, 844, 842, 840, 837 ve 833 yıllarında Amanos Dağına yine seferler düzenler. Bu seferler sonucunda III. Şulmanu-aşared, Pattin Devletinden vergi alır. Sedir ve servi ağaçlarından ordusu için gerekli olan kereste temin eder. III. Şulmanu-aşared diktirdiği yazıtlarda, Amanos Dağlarını yedi kez geçtiğini belirtir. III.Şulmanu-aşared, 844 yılında Urartulara karşı ve vergisini ödemeyen Milid Kralı Lalli'ye karşı bir sefer düzenler. Lalli, Assur kralına hediyeler vererek ülkesini istiladan kurtarır. III.Şulmanu-aşared Fırat nehri kenarına krallık tasvirini diktirir. 840 yılında Urartu Devletine karşı yine bir sefer düzenlese de başarılı olamaz.
Danuna (Keveh) Devletinin işgali altında bulunan Sam'al kralı Kilamuwa, Assur Devletinden yardım ister. III. Şulmanu-aşared, Keveh Seferlerini başlatır. Keveh Kralı Kate, Asurlularla savaşır. III. Şulmanu-aşared'in Birinci Keveh Seferi ile (839), Keveh'de ilk Assur İstilası gerçekleşir. Keveh kralı Kate'ye ait Kisuatni, Lusanda ve Abarnani adlı şehirler ele geçirilir. 838 yılında III. Şulmanu-aşared, Fırat'ı yeniden geçtiğini, Hatti ülkesinin tümünden haraç aldıktan sonra Tabal ülkesine indiğini, kral Tuatti'nin şehirlerini yakıp yıktığını anlatır. Bu dönemde Tabal Ülkesi, 24 yerel krallıktan meydana gelen bir konfederasyondur. III. Şulmanu-aşared, İkinci Keveh Seferine çıkar(837). Keveh kralı Kate mağlup ve esir edilir. Kate, kızını Assur kralına vererir ve Assur Devletine bağlılık gösterir. Timur ve Pahri şehirleri tahrip edilir. III. Şulmanu-aşared, aynı yıl Tabal’a gene bir sefer düzenler ve Tabal ülkesi kralları kendisine sunduğu hediyeleri kabul eder. Bir yıl sonra (836) aynı ülke üzerine yeni bir sefer düzenler. Bu sefer sırasında Fırat’ı geçerek, Milid ülkesinden de haraç alır. 835 yılında III. Şulmanu-aşared, Fırat nehrini bir kez daha geçer ve Milid kralı Lalli’nin elindeki Uetash şehrini fetheder. Milid ülkesi; Assur, Urartu ve Batı Anadolu’nun kesiştiği bir noktada olduğundan, Geç-Hitit Devletleri döneminde büyük önem taşımıştır.Kuzey Suriye’yi Anadolu’ya bağlayan yollar buradan geçiyordu. Bölgede demir ve bakır yatakları bulunuyordu. 834 yılında Üçüncü Keveh Seferi'ni düzenleyen III. Şulmanu-aşared’in, Dördüncü Keveh Seferinde (833), bölgenin yerel krallardan Tulli’nin kraliyet şehri Tanakum kuşatılır. Tarsus (Tarsa/ Tarzi) fethedilir, başına Kate’nin oğlu Kirri geçirilir. Keveh ülkesine yapılan seferler, askeri ve politik gerekçelerin yanında, sedir ağacı temin etmek gibi ekonomik bakımdan da önem taşıyordu. Assurlular bu seferlerle Akdeniz ticaretini tehditlerden kurtardıkları gibi Toroslarda bulunan gümüş ve mermer yataklarının kontrolünü de sağlıyorlardı. Keveh ülkesi, Tabal ülkesine düzenlenen seferler için bir üs durumundaydı. 832 yılında Dimaşk (Şam) kuşatılırsa da alınamaz. 832 yılından sonra Assur devletinin batıdaki seferleri kral yeri ordu komutanı (turtanu) Dayyan-Aşşur tarafından yönetilir. 829 yılında Pattin Kralı II. Lubarna, Surri tarafından devrilir ve öldürülür. III. Şulmanu-aşared, Surri’yi öldürtür ve kendi adamı Sasi’yi, Pattin Kralı yapar. Bu dönemden sonra Pattin Devleti hızla Aramileşerek “Unqi” adını alır. Aynı yıl Asur Devleti, Tabal üzerine yeni bir sefer düzenler. III. Şulmanu-aşared'in son dönemlerinde, eyalet valileri yönetim bölgelerinde yerel krallar gibi davranmaya başlamışlardı. Bu durum Asur devletinin, bu eyaletler üzerindeki kontrolünü zayıflatmıştı. Bu ortam dan yararlanan ve tahtı ele geçirmek isteyen III. Şulmanu-aşared'in kardeşi Aşşur-danin-apla'nın önderliğindeki isyana 27 büyük kent katılmıştı. III. Şulmanu-aşared öldüğünde (824) bile isyanlar henüz bitmemişti. Bu dönemde toplanamayan vergiler ve çevre krallıklardan alınamayan haraç ve ganimetler nedeniyle ekonomi gittikçe kötüleşmişti. III. Şulmanu-aşared'in ölümüyle Assur Devleti yüzyıllık bir duraklama dönemine girer. V. Şamşi-Adad (823-811), Nairi ve Babil'e seferler düzenlemiş, Kuzey Suriye'de kaybedilen toprakların bir bölümü yeniden kazanılmakla birlikte, devletin zayıflaması sürmüştür. Bu dönemde Sam'al kralı Kilamuwa, Danuna (Keveh) saldırısına karşı V. Şamsi-Adad'ı yardıma çağırır. III. Adad-nerari (810-783) tahta çıktığında henüz çocuk yaştaydı. Hükümdarlığının ilk beş yılında naip olarak üleyi yöneten annesi Şammuramat, daha sonra da ülke yönetiminde etkili olmuştu. Yunanca Semiramis olarak bilinen Şammuramat, Herodotos Tarihi'nde bu adla anılır. Hamath-Arpad sınırı belirlenir. Daha sonra Assurlular Arpad'a saldırır. 808 yılında Bit-Bahiyani'nin başkenti Guzana elegeçirilir ve burası bir eyalet haline getirilir. MÖ 805 yılında III. Adad-nerari, aralarında Gurgum Kralı Palalam oğlu Qalparunda'nın da bulunduğu sekiz kralın oluşturduğu bir ittifakı yener. Kummuhu-Gurgum sınırını, Kummuhu Kralı Uspilulume lehine düzenler. Assur Devleti zayıflarken, kuzeydeki Urartu Devleti güç kazanmış ve bütün Doğu Anadolu’ya hakim olmuştu. Milid ve Kummuhu krallıkları bu dönemde Urartu Devleti tarafından haraca bağlanmışlardı. Urartu Devleti kral Minua (MÖ 810-786) ve oğlu kral I.Argişti’nin (786-764) yönetiminde en parlak dönemini yaşıyordu. Malazgirt(Manavazkert/ Manzikert) kenti adını kurucusu Urartu kralı Minua’dan almaktadır. Minua, Milid ülkesine karşı bir sefer düzenler. 796 yılında Assur’a karşı oluşturulan bir ittifakta Gurgum Krallığı yine yer almıştır. Yine aynı yıl Dimaşk (Şam) kralı Bar-Hadad, Que, Unqi, Gurgum, Sam’al, Milid ve Arpad Krallıkları; Hamath (Hama) kralı Zakkur’a karşı bir ittifak oluşturur. Ancak bu savaşı Hamath kralı Zakkur kazanır. Zakkur döneminde Hamath krallığı hızla Aramileşir. MÖ 782 yılında Urartu kralı I. Argişti, Milid kralı Hilaruada’yı yenilgiye uğratır. Urartu Devleti bu savaş sonunda Tabal Devleti ile sınırdaş olur. III. Adad-nerari’den sonra gelen üç kral döneminde de Assur Devleti gerilemeye devam etmiş, kral V. Aşşur-nirari ve tüm ailesi çıkan bir isyanda öldürülmüştür (MÖ 746). Urartu Kralı II.Sarduri (MÖ 764-735) de yine aynı Milid kralı Hilaruada’yı yenilgiye uğratmıştır. II. Sarduri, Milid seferinden sonra Kummuhu üzerine yürüyerek Kummuhu kralı Kuştaşpi’ye boyun eğdirmiştir. Urartular da, yenilgiye uğrattıkları Geç-Hitit Devlerini vassal hale getirmişler ve onlardan ağır vergi ve haraç almışlardır. Karkamış Krallığının başına da Urartuların desteği ile Yariris geçer. Yine bu döneme ait Halep’te ele bulunmuş bir stelde Karkamış Kralı Kamanis için: "Karkamış ve Malizi şehirlerinin yöneticisi" olarak bahsedilir. Malizi, Malatya’nın (Milid) diğer bir adı olduğu için, bu dönemde burada Karkamış egemenliği söz konusudur. Assur Devletini Ön Asya’nın en önemli siyasi gücü haline getiren III. Tukulti-apil-Eşarra ("Tiglatpileser", 745-727), 743 yılında Urartu Devletini ve müttefiklerini (Tabal kralı Wassusarma, Gurgum kralı Tarhulara, Milid kralı Sulumal, Kummuhu kralı Kuştaşpi, Keveh kralı Urukki, Arpad kralı Mat'ilu, Karkamış kralı Pisiris), Kummuhu ülkesindeki Halpa'da (Adıyaman-Gölbaşı) yapılan savaşta yener. 73 bin esir alınır. Kummuhu kralı Kuştaşpi, Assur hakimiyetini tanır. Milid kralı Sulumal, Gurgum kralı Tarhulara ve Kummuhu kralı Kuştaşpi affedilir. Savaştan önce bu koalisyon, kendileriyle birlikte hareket etmeyen Sam'al kralı Barşur'u öldürtmüşlerdi. Koalisyonu dağıtan Assur kralı, Sam'al krallığının başına II. Panamuwa'yı getirir. Ancak ondan da haraç alır. Geç-Hitit Devletleri böylelikle Assur'un üstünlüğünü kabul eder. Ayrıca bu ittifakta Unqi'nin yer almaması bu devletin Assur yanlısı olduğunun bir göstergesidir. Halpa yenilgisi Urartu Devleti'nin Doğu Akdeniz ve Kuzey Suriye ticaretinden ve bölgenin maden kaynaklarından yoksun bırakmıştır. Özellikle Karkamış üzerindeki Urartu etkisi kırılmış ve bu ülkenin kralı Pisiris, Assur'a vergi vermeyi kabul ederek ülkesinin devamını sağlamıştır. Arpad'ı kuşatan III. Tukulti-apil-Eşarra, bu kenti ele geçirir (741). Böylelikle Bit-Agusi devleti sona erer. Böylelikle yalnızca haraç almaya yönelik eski politikalar terkedilmiş, ele geçirilen bölgeler doğrudan Assur eyaleti haline getirilmeye başlanmıştır. Unqi kralı Tutamnu'nun vergi vermeyi reddetmesi üzerine Assurlular bu bölgeye sefer düzenler. Unqi Devleti, Assur Egemenliğine boyun eğer ve bir Assur eyaleti haline getirilir (738).
^Tübinger Bibelatlas / Tübingen Bible Atlas. Siegfried Mittmann, Götz Schmitt (eds.), Stuttgart: Deutsche Bibelgesellschaft, 2001, Map B IV 13-14
^O.R. Gurney, The Hittites. Harmondsworth: Pelican, 2nd ed., 1976 = 1954. p. 39-46.
^Bakınız: Tayinat Website 2 Nisan 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. by the Department of Near & Middle Eastern Civilizations at the University of Toronto