Bu kavmin en önemli boylarını Odris Krallığı, Getae ve Daklar teşkil etmekteydi. Trakya bölgesinin her üç ülkesinde de, Traklardan günümüze kalabilmiş tek yapılar kral mezarları olan yığma tepelerdir (tümülüs).
Troya şehri Trakların bir kısmına başkentlik yapmıştır. Kral ve üst kesim burada yaşarken çiftçiler at yetiştiricileri ve asker aileleri başkente Trakya'dan hizmet etmekteydi. Truva destanında şehirdeki üstün Trakya atlarının salıverilme operasyonundan bahsedilir.
Truva savaşında ağır yara alan halkın bir kısmı buradan göç etmiştir ve kalanlar bir daha bölgeye eskisi kadar hâkim olamamıştır. Göç edenlerin gittikleri yer ise İtalya istikametidir. Bu göçmenler orada Yunanlar tarafından Tyrrhenoi veya Tyrrsenoi adlarıyla bilinmişlerdir.
İznik Ayasofya tarihini belgeleyen belgesel yönetmeni Tekin Gün çekimler sırasında, İznik ve çevresinde yapılan yüzey çalışmalar ve Semavi Eyice'nin araştırmalarında bir antik kentin ortaya çıktığını o bölgede Trak kavmi göçlerinden görmekteyiz." dedi.[2]
MÖ I. milenyumda, Eski Traklar Avrupa’daki en kalabalık olan milletlerdenmiş. Çok fazla boylara ayrılmış olan Traklar, hem Balkan Yarımadası’nın doğu tarafında, hem de Küçük Asya’nın kuzeybatısının bölgelerine yerleşmiştir. güney Doğu Trakya’da Odrysianlar, Rodoplar bölgesinde Bessiler, kuzeydoğu bölgelerinde Getaeler, bugünkü kuzeybatı Bulgaristan’da Triballiler ve Küçük Asya’da Bitinler en kuvvetli boy gruplarındandır. Trakya’nın bereketli ovalarında ziraat geliştirilmiştir, dağ bölgelerinde ise hayvancılık. Cevher madenciliği, metal işleme, çömlekçilik, dericilik ve oymacılık iyi derecede geliştirilmiştir.[3]
Kabileler
Astai: Yıldız dağlarında oturmuş olanlar Apsintiler:Enez doğusunda oturmuş olanlar Binnai:Meriç'in orta ve aşağısında oturmuş olanlar Bessalar:Rodop ile Haimos arasındaki vadilerde oturmuş olanlar Bettegerriler: Edirne civarında oturmuş olanlar Bisaltlar: Akte Yarımadası'nda oturmuş olanlar Bistanlar: Ege kıyılarında oturmuş olanlar Briantlar:Semadirek adası karşısında oturmuş olanlar Danthaletler: Yukarı Vardar bölgesinde oturmuş olanlar Darsiler: Aşağı Vardar mecrasında oturmuş olanlar Digerler: Rila Vadisi'nin kuzeyinde oturmuş olanlar Drugeriler: Orta Meriç bölgesinde oturmuş olanlar Hedonlar: Aşağı Vardar vadisinde oturmuş olanlar Tynler: İğneada ve Midye bölgesinde oturmuş olanlardır. Trakların en savaşçı halkıdır. Kainoiler: Marmara sahilinde oturmuş olanlar Kebreniler: Arisbos çayı üzerinde oturmuş olanlar Kikonlar: Biston gölü civarında oturmuş olanlar Kovpiller: Dedeağaç bölgesinde oturmuş olanlar Kalopothaklar: Enez'in güneyinden Gelibolu Yarımadası'na kadar olan bölgede oturmuş olanlar Ladepsoylar:Ergene Vadisi'nde oturmuş olanlar Mygdonlar: Axias ile Vardar arasında oturmuş olanlar Nipsoylar: Kıyılara yakın yerlerde oturmuş olanlar Odomantlar: Aşağı Vardar Vadisi'nde oturmuş olanlar Odrysler: Tunca Vadisi'nden sahile kadar olan bölgede oturmuş olanlar Paitler: Aşağı Meriç'ten Melas Nehri'ne kadar olan bölgede oturmuş olanlar Pieresler: Makedonya'dan sürülmiş olanlar Pyrageriler:Arsuz bölgesinde oturmuş olanlar Saioylar: Taşoz civarında oturmuş olanlar Sapailar: Bistanis gölü ve Rodopların içine kadar olan bölgede oturmuş olanlar Satrailer: Rodoplarda oturmuş olanlar Selletler: Balkanlarda oturmuş olanlar Serdailer:Sofya civarında oturmuş olanlar Setonlar: Pallene Yarımadası'nda oturmuş olanlar Sintoylar: Axias ile Vardar arasındaki dağlık bölgede oturmuş olanlar Trallesler: Yukarı Nestos'ta oturmuş olanlar Hypsaltalar: Odryslerin komşusu olup Meriç bölgesinde yaşamış olanlar
Etimoloji
Traklar ve Makedonlar
Trakya bölgesine bir dönemde Tur ve Ok boyları yerleşmiş olduğundan, Trakya sözünün Tur- Ok-Öyü (Tur ve Ok‟ların bölgesi) kök sözcüklerinden Turokya ve zamanla Trakya şekline dönüştüğünü anlıyoruz.[4][5] M.Ö. 4,000 yıllarından itibaren doğu ve batı Trakya'yı Bulgaristan'ı ve Makedonya'yı kapsayan geniş bölgede Trak (Tur-Ok) halkı yaşıyordu. Traklar, bölgenin Roma işgaline uğradığı M.S. 46 yılına kadar varlıklarını sürdürmeyi başardılar.[4] Yunanca U sesi bulunmadığından bölgeye hakim olan Yunan kültürü Turokya adını Thrakia şeklinde telaffuz etmiştir.[4][5]Günümüz Bulgaristan’ına ve ötesine yayılan antik Thrakia’daki birçok kavim –dil ve kültür açısından akraba olsalar da- ender olarak siyasi birlik içine giriyorlardı. Korku yaratan savaşçılar ve ustaatlılardan oluşan bu kavimler, Troya Savaşı’nda Yunanlara karşı mücadele etti. M.Ö. 73’te bir Thrak, esirlerin Romalılara karşı ayaklanmasına önderlik ederek ölümsüzleşti. Bu kişi, Spartaküs adıyla bilinen gladyatör olduğu sanılmaktadır.''.[4]
Traklarda Kutsalın Göstergesi
Gerçekler ve Yanılgılar
Prof.Dr. Engin Beksaç, Traklar'ın bir Hint-Avrupalı ya da steplerle bağlantılı bir Avrupa ulusu olduğunu, Orta Avrupa'nın içlerinden gelen bir kültür dalgasıyla, steplerden gelen bir başka kültürün karışmasıyla şekillenmiş bir geçmişleri olduğunu ve özellikle Orta Avrupa'nın kültür ortamıyla joğrafya'da şekillenen kültürler, Romanya'nın kuzeyinde ve Moldova'da yapılan
çalışmalarda gördüğümüz gibi Tei kültürü olarak bilinen bir kültüre dönüşüm sağlıyor ve bu yolla da güneye doğru ilerleyen bir kültür olarak Trakya'ya giriyor. Trakların Trakya‟ya giriş süreci genellikle MÖ 1500'ler civarı olarak verilmekte; fakat bunun daha erken tarihlere gidebilmesi mümkün.[6][7] Trakya'da yapmış olduğumuz yüzey araştırmaları sırasında bazı bölgelerde karşımıza çıkan verilerden elde ettiğimiz sonuçlar, bu bölge bağlantılarını netlikle ortaya koymaktadır. Trakların yayılım alanı güneyde Ege Denizi civarından kuzeyde Tuna Nehri civarına, doğuda Doğu Trakya‟dan batıda Vardar Ovası‟na kadar yayılan geniş bir bölge. Heredot‟un dediği gibi, Traklar Hintlerden sonra dünya üzerinde en geniş nüfusa sahip ulus olarak antikçağda yerini almış. Yine antik tarihçi Heredot'a göre, “Bunlar Traklar birleşebilseydi, karşılarında kimse duramayacaktı”. Trakların gerçekten de her zaman birleşme sorunları oldu; ama şu anda düşünmek durumunda olduğumuz konu, Trak dili olarak bildiğimiz dilin gerçekten bütün bölgelerde aynı tip lehçelerle mi konuşulduğu. Bu konuda muhtemelen bazı sorunlar var. Dile ilişkin elimizde çok fazla veri olmamasına rağmen, bazı izlerden yola çıkarak bölgesel bazı farklılıkların olduğunu ve bunların da Trak topluluklarını oluşturan grupların kültür kimliği ve ulusal kimliğini tayin ettiğini söylemek mümkündür. Genel niteliği itibarıyla Trakların büyük kabilelerine baktığımız zaman çok sayıda kabile ismine rastlıyoruz; fakat bu isimlerin tarihsel verilerde karşımıza çıkan bazı örneklerde birbirleriyle örtüşmesi ve zaman içinde aynı topluluklara farklı isimlerle temas edilmesi de mümkün görünmektedir.[6][8][9][10]
Araştırma kazıları
İlk yüzey araştırmalar 2000 yılında antik bölgenin Tekirdağ ili Karaevlialtı mevkisindeki Heraion-Teikhos Antik Kenti’nde başlamış, Trak medeniyetine ait buluntular çıkmış fakat kaçak kazıların tahrip ettiği anlaşılarak arkeolojik araştırmalar yapıldığı alanı tel örgü ile çevrilerek daha geniş ve kapsamlı bilimsel çalışmalar başlatılmıştır.[11]