Irmak ana kaynaklarını Doğu Anadolu Bölgesidağlarından ve dipten sızma yoluyla Elazığ'daki Hazar (Gölcük) gölünden alır.[2]Türkiye'nin önemli akarsularındandır. Toplam uzunluğu 1900 km'dir. Türkiye topraklarında kalan bölümün uzunluğu ise 523 km'dir. En önemli kolları Batman ile Yanarsu, Botan, Habur, Büyük Zap ve Küçük Zap'tır. Debisi ortalama 360 m³/sn dir. Eylül ayı ortalarında 55 m³/sn ile en küçük, Şubat sonunda 2263 m³/sn akımı ile büyük değişiklik gösterir. Akarsuda genellikle yaz sonu kuraklığı ve güz başı yağış noksanlığı nedeniyle su azalır. Buna rağmen kış sonu yağışı ile ilkbahar başındaki karların erimesinden oluşan su ile kabarır.
Dicle, GüneydoğuToroslarda Maden Dağları kesiminde, Hazarbaba Dağı'nın güney tarafında, Yıldızhan yanındaki bir kaynaktan çıkar. Eskiden Hazar Gölü'nden beslenirdi. Şimdi gölle bağlantısı kesilmiştir. Kaynaktan çıktıktan sonra Maden ilçesinin önünden geçerek, Maden Çayı adını alır ve güneydoğuya doğru dar ve derin vadilerden geçip Diyarbakır şehrinin bulunduğu lav sahanlığının doğu kesimine paralel akar. Burada ırmak vadisinin tabanı 600 m'ye iner. Diyarbakır'ın güneyinde 8 km mesafede doğuya yönelir. Bundan sonra kuzeyden Toros Dağları yamaçlarından inen başlıcaları Diyarbakır havzasında doğan Anbarçayı, Kuruçay, Pamukçayı ve Hazroçayı, Batman ve Yanarsu ile birleşir. Güneyden ve Mardin eşiğinden inen sel yatakları Göksu ve Savur Çayı Dicle'ye katılır. Raman Dağının güney eteklerinde dar boğazlardan geçerek Botan Suyu ile birleşerek onun doğrultusunda güneye döner.
Dicle Irmağı, güneye doğru akarken Cizre ilçesinin içinden Habur Suyu kavşağına kadar 40 km uzunlukta Türkiye-Suriye arasında sınırı meydana getirir. Habur Suyu ile birleştikten sonra Irak topraklarına girer. Dicle, Irak toprağında çöküntü çukurdan akarak, dar boğazları aşar Musul'da Büyük ve Küçük Zap sularıyla birleşir. Mezopotamya ovasına iner, bundan sonra Bağdat yakınlarında Fırat'a 35 km yaklaşır. Burada yine İran'dan gelen Piyale Irmağı ile birleşir. Bu birleşmeden sonra tekrar Fırat'a yaklaşır ve Kurna yakınında Basra'nın 64 km yukarısında Fırat'la birleşerek Şatt'ül-Arab ismini alır. Basra Körfezi'ne dökülür.
Dicle Irmağının suları yaz mevsimi sonlarına doğru azalır. Nisan ayında, nehrin yukarı çığırındaki dağlarda karların erimesinden suları çoğalır, en yüksek seviyesine ulaşır. Dicle, marttan mayısa kadar üç ay içinde, bütün yıl akıttığı suyun hemen yarısını akıtır. Rejimi düzenli değildir. Bu bakımdan bazı yıllar haddinden fazla taşarak birçok zararlara sebep olur. Bu sebeple zararlarını önlemek maksadıyla Dicle'nin Mezopotamya'da kalan kıyılarına daha M.Ö. 3000 yıllarında setler yapılmıştır. Bu setler suların taşmasını önlediği gibi ekilen arazilerin yazın sulanmasını da sağlamıştır. Fakat setlere rağmen büyük taşmalar önlenememiştir. Yirminci asırda çalışmaları ancak 1939'da başlamış ve Kut Barajı yapılmıştır. 1958'de Samarra ve 1961'de de Dokham Barajı yapılarak suların taşması önlenmiştir. Bugün sadece Samarra ve Amarra arasında bir milyon hektarlık arazi ekilebilir hale sokulmuştur.
Dicle, eski Mezopotamya sınırını meydana getiren ırmaklardan biridir. Fırat ile birlikte Eski Ahit'te Aden Bahçesi'nde bulunduğu belirtilen 4 nehirden birisidir.[3] Uzunluğu Fırat'tan daha kısa olmakla beraber suyu daha çoktur. Dicle, günümüzde de sulama kanallarıyla sulama sağladığı gibi, orta büyüklükteki taşıtlar nehrin ağzından Bağdat'a kadar, daha küçük boy taşıtlarsa Musul'a kadar giderek ulaşıma katkıda bulunmaktadırlar. Bu ırmaklardan ulaşım bakımından çok faydalanıldığı tarihî kalıntılardan anlaşılmaktadır. Dicle kıyısında eskiden kurulmuş Amed (Diyarbakır), Hasankeyf, Ninova, Nemrut, Asur şehirlerinin eski kalıntıları bunun en sağlam belgesidir.
Dicle ırmağı üzerinde Kralkızı, Batman ve Dicle gibi önemli Hidroelektrik santraller kurulmuştur. Ilısu Barajı'nın temeli 05.08.2006 tarihinde Başbakan Erdoğan tarafından atılmış olup, Türkiye'nin baraj gölü açısından 2., enerji üretimi bakımından 4. büyük barajı olan Ilısu'nun tamamlanmasıyla Dicle ırmağı üzerinde Cizre Barajı'nın yapımına başlanacaktır.
Etimoloji
Nehrin Sümerce ismi İdigna veya İdigina 'dır, akan su anlamındadır. Sonradan bu isim Elamcayati-gi-ra ve bundan sonra eski Farsçaya Tigra ve eski Yunanca Tigris olarak geçmiştir. Sümerce isim Akatçayaİdiklat olarak geçmiştir, bu isimde İbranicedeHiddekel, SüryanicedeDiklatArapçadaDicle olmuştur.
Modern Türkçe ve Farsçada Dicle, Kürtçede dicle, dîjle'dir.
Dünyada Diclenin bilinen adı Tigris'tir. Dünya dillerinede Yunancadan geçmiştir. Yunancada kelimelerin sonuna gelen –is eki gelir ve "Tigris"ten çıkarılınca geriye kök kelime Tigr kalıyor.[kaynak belirtilmeli]