Ege Denizi (Yunanca: Αιγαίο Πέλαγος: "Egéo Pélagos") veya Türkçe diğer adı ile Adalar Denizi, Balkan ve Anadolu Yarımadaları arasında, Akdeniz'e bağlı bir denizdir. Marmara Denizi ve Karadeniz'den Çanakkale ve İstanbul Boğazları ile ayrılan bu denizin kuzey sınırları karalarla çizilmiş olmakla birlikte, güney sınırlarını Yunanistan'a bağlı adalar olan Rodos ve Girit çizer. Ege Denizi'nin tüm kıyıları Türkiye ve Yunanistan ile çevrilidir. Karadeniz üzerinden taşınan petrol ürünlerinin dünya pazarına ulaşmasında başlıca yoldur.
Köken bilimi
Ege Denizi ile ilgili kelime kökeni konusunda ortak bir görüş yoktur. En yaygın ve eski görüş, ismin mitolojik köken anlatısıdır. Buna karşın, daha sistematik yapılan modern araştırmalar, kelimenin kökeni konusunda başka bakışların da ortaya çıkmasını sağlamıştır. Ege kelimesinin Türkçeye nasıl geçtiği konusunda ise, kelimenin bu denizin Fransızcadaki karşılığı olan "Mer Égée"den Türkçeye geçtiği düşünülmektedir. 1941 yılındaki 1. Coğrafya Kurultayı'nda Ege ismi, coğrafi adlandırmalarda standartlaşmayı sağlamak için resmi olarak seçilmiş ve bu sayede yaygınlaşmıştır.[1]
Ege Denizi ismi
Yunanca görüşü
Mitolojik inanışa göre ismin kökeni, Aegeus efsanesine dayandırılmaktadır. Bu efsaneye göre Atina'da düzenlenen bir bayram olan Panathenaia'da Girit Kralı Minos'un oğlu Androgues öldürülür. Buna karşılık Girit kralı Atina'dan her yıl yarı insan yarı boğa olan Minotaur'a kurban edilmek üzere yedi kız ve yedi erkeğin gönderilmesini talep eder. Bundan hoşlanmayan Atina kralı Aegeus, oğlu Theseus'a Minotaur'u öldürme görevi verir. Bu görevi başarması halinde geri dönerken gemisine beyaz bayrak çekmesini, başaramaması halinde ise siyah bayrak çekmesini ister. Girit'e giden kralın oğlu Theseus, görevini başarıyla sonlandırır ve zafer sarhoşluğuyla geri dönerken babasının söylediklerini karıştırır ve gemisine yanlışlıkla siyah bayrak çeker. Bunu gören kral oğlunun başarısızlığa uğradığını düşünerek kendini denize atarak intihar eder. Bu olay sonunda kralın atladığı yer olan Atina Körfezi'ne "Aegeus Pontos" (Ege Denizi-Aegeus'un Denizi) denilmeye başlar ve isim yaygınlaşır.
Bazı tarihi görüşler ise "Pelagos" ismi üzerine yoğunlaşır. Tarihi açıdan, Yunan soyunun öncüsü sayılan Hellenler, Yunanistan bölgesinde yaşayan yerli bir halk değil, Balkanlardan gelen bir halktır. Batı Anadolu ve Yunanistan'da erken dönemde Pelasg adlı başka bir kavim yaşamaktadır. Hellenlerin denizin bu ilk sakinleri nedeniyle Pelasg Denizi olarak adlandırdığı savunulur. Kimi dil bilimsel görüşlerde deniz anlamının pontus sözcüğünden değil, kesin olmakla beraber anlamın Yunanca dalgalar anlamına gelen "aiges" kelimesinden türemiş olabileceğini söyler.[2]
Anadolu görüşü
Ege isminin etimolojik olarak Yunan dili ile açıklanamayan bir isim olduğu Bilge Umar'ın "Türkiye'deki Tarihsel Adlar" isimli eserinde savunulmaktadır. Aynı kitapta bu ismin eski Anadolu dillerinden olan Luvi dilinden gelen bir miras olduğu savunulmaktadır. Yunanca "Aigaion Pelagos" kelimesinin, Luvice toprak anlamına gelen "Aia/İa" kelimesinden türediğini iddia eder ve adı ana tanrıça kültü ile ilişkilendirir.[3]
Adalar Denizi ismi
Adalar Denizi ya da takımada anlamından gelen Arşipel adı denizin teknotik yapısı neticesinde sahip olduğu çok sayıda adadan gelen tamamen coğrafya kökenli bir isimdir. Yabancı dillerde "Archipelago" olarak geçen adlandırma, "üzerinde pek çok ada bulunan deniz; adalar grubu; takımadalar" anlamındadır.[4]
Ege Denizi'yle Türkler ilk olarak 1081 yılında karşılaşmış ve bu denize "Adalar Denizi" ismini vermişlerdir. Bu dönemden sonra Aydınoğulları ve Osmanlı kaynaklarında bu denizden "Adalar Denizi" şeklinde bahsedilmektedir. Piri Reis'in 1519 yılında tamamladığı kitabı "Kitab-ı Bahriye" de, Piri reis şu ifadeyi kullanır: "Şunu bilmek gerektir ki, 'adalar arası' denen yere "Erso Peloga" derler".[1][4] Bu şekilde denizin Türkçe ve yabancı ismini belirtir. Bir başka Osmanlı yazarı Katip Çelebi de benzer şekilde 1656 yılında yazdığı "Tuhfetü'l-Kibar Fi Esfari'l-Bihar" (Deniz Savaşları Hakkında Büyüklere Armağan) adlı eserinde Ege Denizi için "Adalar Arası" derler ifadesini kullanır.[1][4] Avrupa'daki örnekler içinde de Archipelago ismi oldukça yaygındır. Bu ismi tercih eden kimi eserler ve yapımcıları[5]
Natoliae Quae Olim Asia Minor Mova Descripto Abraham Ortelius (1584)
Turcia Turci Cive İmperli, Gerard De Jode (1593)
Carte Particolare dei Archipelago, Sir Robert Dudley (1661)
20.yy örneklerine bakarsak, 1913 yılında Ali Tevfik tarafından tamamlanan Memalik-i Osmaniye'nin Coğrafyası adlı eserde Adalar Denizi adı kullanılmaktadır. Aynı kaynağa göre 1931 yılında Latin harfleriyle basılan ve Mektep Haritaları Mürettibi Muallim Abdülkadir, Kuleli Askeri Lisesi Coğrafya Muallimi kaymakam Mehmet Rüştü ve Kandilli Lisesi Muallimlerinden
Hattat Süreyya tarafından hazırlanan "Mükemmel Umumi Atlas" da Ege Denizi, Adalar Denizi adıyla belirtilmiştir.[4] Aynı isim 1938 yılında Faik Sabri Duran'ın yazdığı lise 3. sınıf "Türkiye Coğrafyası" adlı ders kitabıda sayfa 70 ve 338'de sunulan haritalarda yer almıştır ve 26. sayfasında da geçmiş Ege bölgesi için ise Garbi Anadolu ifadesi kullanılmıştır. Ancak aynı kitabın farklı bir sayfasında Ege Denizi ifadesi de kullanılmıştır.[1]
Ege denizi yaklaşık 214.000 kilometrekare (83.000 sq mi)'lik bir alanı kaplar. Ege denizinin boyu yaklaşık 670 kilometre (420 mi) ve eni 390 kilometre (240 mi)'dir.
Ege denizinin en derin yeri Kerpe Adası'nın batısında 3.639 metre (11.939 ft) derinlikte bir yerdir.
Ege Denizi Anadolu ve Yunanistan Yarımadası arasında bulunan irili ufaklı 3.000 kadar ada ve ada görünümündeki kara parçalarına da içine alan yarı kapalı bir denizdir. Anadolu Yarımadasının batı kıyılarının çok fazla girintili ve çıkıntılı olması ve bu kıyılara çok yakın konumda çok sayıda ada bulunması, Ege denizinin daha önce büyük bir kara parçası olduğunu düşündürmektedir. Ege denizinin, başka yerlerde çok az görülen, girintili çıkıntılı kıyılara; bu kıyılarda bulunan çok sayıdaki koy, körfez, boğaz ve yarımadaya sahip olma gibi bir başka özelliği daha vardır.
Ege Denizi, yakın bir geçmişte “Aegeis” ya da “Egeid” adı verilen bir kara parçasının, büyük bir bölümünün sular altında kalmasıyla oluşmuştur; üstündeki adaların çokluğu nedeniyle “Adalar Denizi” diye de adlandırılır.
Ege'de gelgit önemsizdir ve yol açtığı düzey genişliği ancak bazı dar boğazlarda, rüzgârlarla meydana gelen yığılmaların da etkisiyle 30–40 cm'yi bulur. Adalar arasındaki bazı dar ve dolambaçlı boğazlar şiddetli ve karmaşık yerel akıntılara neden olur. Bunların en ünlüsü Eğriboğaz Körfezi'nde görülür.
Ege Denizi'nde, kuzeyde Saros Körfezi'nden başlayarak güneye doğru “S” biçiminde uzanan, tabanının derinliği yer yer 1000 m'yi aşan bir oluk yer alır.
Ege Denizi'nde çok sayıda ada bulunur. Toplam yüzölçümleri yaklaşık olarak 23.000 km² olan bu adalar her yana serpilmiş gibi görünmelerine karşın, belli bir düzen ve gruplaşma gösterirler.
Denizi üstünde egemen olan Akdeniz iklimi bu büyük su kütlesinin etkisiyle bazı değişikliklere uğrar: Ege Denizi'nin etkisi donlu günlerin sayısını azaltır. Denizi suyu sıcaklıkları da genelde kuzeyden güneye doğru artar. Bu artış kışın daha çok belirlidir. Kıyı ve adalarda kışları yağışlı bir Akdeniz iklimi görülür.
Yazın bütün Ege Denizi ısınır. Kuzey ve güney yüzey suları arasındaki sıcaklık farkı, 1°-2 °C'a iner. Sıcaklığın en yüksek olduğu ayda Ege Denizi'nin her yanında deniz suyu sıcaklığı 23°-24 °C arasındadır.
Ege Denizi'nde yıllık yağış tutarı kuzeyden güneye gidildikçe azalır. Yağışlar genellikle kış aylarında toplanmıştır. Komşu karalarda olduğu gibi, Ege Denizi alanında da yazlar çok kuraktır. Yazın Ege Denizi'nin her yanında, kuzeyden ve kuzeydoğudan “etezyen” adı verilen şiddetli bir rüzgâr eser.
Ege Denizi, biyoloji ve hidroloji özellikleri bakımından Karadeniz ile Akdeniz arasında bir geçiş alanı oluşturur.
Bölümleri
Genel olarak, Türkiye tarafından kullanılmasada, dünyada farklı kaynaklara göre Ege Denizi 3 alt kol barındırır. Bunlar;
Trakya Denizi, Ege Denizinin kuzey kısmı oluşturur. Kabaca Limni Adasının kuzey'i ve Yunanistan'ın Halkidiki yarımadasının doğusu kapsar.
Güneyden Afrika Plakası, batıdan Anadolu Plakası tarafından sıkıştırılan Ege Deniz tabanı, volkanik faaliyetlerini hala sürdüren ve tarihsel olarak 7-8 büyüklügünde pek çok deprem yaratan teknotik açıdan aktif bir bölgedir.[6] Denizin kuzeyi, KAF fay sisteminin Marmara Denizi'nin altından Ege Denizi'ne kadar uzanan fay hatlarıyla doludur. Orta kısımlarda, Türkiye'nin Ege bölgesindeki grabenlere paralel birçok fay hattı, denizin içine kadar uzanır.[7] Güneyde ise yay şeklinde Yunanistan kıyılarında, Rodos ve Türkiye kıyılarına uzanan aktif hatlar vardır.
Volkanik açıdan Santorini, tarihsel olarak en bilinen örnektir. Ayrıca, antik çağda Limni adası açıklarında teknotik bir hareketlilik sonucu batan bir adadan (Chryse Island) söz edilir.
Akdeniz içinde Ege Denizi
Ege Denizi kıyısındaki en kalabalık yerleşim yeri olan İzmir'in görünüşü
1999 Atina depremi sırasında ölenler için yapılmış bir anıt.
Ege Plakası
Volkanik bir yapısı olan Santorini Adasının ortası bir yanardağ patlamasıyla sulara gömülmüştür.
Ege Denizindeki volkanik kuşak
Hidrografi
Ege yüzey suyu daha az yoğun Karadeniz çıkışıyla yer değiştirmeden önce Türkiye'nin batı kıyısı boyunca kuzeye doğru hareket eden çok tuzlu (hipersalin) Akdeniz suyu ile saat yönünün tersine okyanus döngüsünde dolaşır.
Yoğun Akdeniz suyu, Karadeniz girişinin altında 23-30 metre (75-98 ft) derinliğe kadar iner, ardından Çanakkale BoğazındanMarmara Denizi'ne 5-15 cm/s (2-6 in/s) hızlarda akar. Karadeniz çıkışı, kuzey Ege denizi boyunca batıya doğru hareket eder sonrasında Yunanistan'ın doğu kıyısı boyunca güneye doğru akar.[8]
Ege Denizi'nin fiziksel oşinografisi, esasen bölgesel iklim, Güneydoğu Avrupa'ya akan büyük nehirlerin tatlı su deşarjı ve Çanakkale Boğazı yoluyla Karadeniz yüzey suyu çıkışındaki mevsimsel değişimler tarafından kontrol edilir.
1991 ve 1992 yıllarında yapılan Ege denizi analizi[9] üç farklı su kütlesi olduğunu ortaya çıkardı:
Ege Denizi'nin Yüzey Suyu – 40-50 metre (130-160 ft) tabaka kalınlıklarında, yazın 21–26 °C arasında kışın ise kuzeyinde 10 °C (50 °F) ve güneyinde 16 °C (61 °F) sıcaklıktadır.
Ege Denizi'nin Orta Suyu – 40 ila 50 m ila 200-300 metre (660-980 ft) arasında ve 11 ila 18 °C arasında değişen sıcaklıklardadır.
Ege Denizi'nin Dip Suyu – 500–1000 m'nin altında derinlikte, (13–14 °C) çok değişmeyen sıcaklıklarda ve (%3,91–3,92) tuzluluktadır.
İklim
Ege Denizi'nin iklimi büyük ölçüde Yunanistan ve Batı Türkiye'nin iklimini yansıtır yani çoğunlukla Akdeniz iklimi'dir.
Köppen iklim sınıflandırması'na göre Ege'nin çoğu Sıcak-yazlı Akdeniz iklimi (Csa) olarak sınıflandırılır. Yazları sıcak ve kurak, kışları ise ılıman ve yağışlıdır. Ancak yaz aylarındaki sıcaklıklar büyük su kütlesinin varlığı nedeniyle kurak veya yarı kurak iklimlerdeki kadar yüksek değildir. Bu durum en çok batı ve doğu Ege kıyılarında ve Ege adalarında görülür.
Ege Denizi'nin kuzeyinde iklim Soğuk yarı kurak(BSk) olarak sınıflandırılır ve yazları Sıcak-yazlı Akdeniz ikliminden daha soğuktur.
Etezien rüzgarları Ege havzasında baskın hava etkisidir.
Aşağıdaki tabloda bazı büyük Ege şehirlerinin iklim koşulları vardır:
Ege kıyısındaki bazı büyük şehirlerin iklim özellikleri
Çanakkale Boğazı'ndan ve altüst akıntısıyla gelen ve besin tuzları, oksijen ve plankton bakımından zengin olan Karadeniz suları, kuzeydeki balık yaşamını olumlu yönde etkiler. Ege Denizi, oksijen bakımından zengin olmasına karşın, fosfat ve nitrat bakımından yoksuldur. Bu yüzden güney bölümü, dünyanın balık bakımından en yoksul denizlerindendir. Buna karşın denizin güney bölgesinde süngercilik, tarihsel olarak yapılan bir diğer iş koludur.
Yeraltı Kaynakları
Denizin kuzeyinde Batı Trakya açıklarında, Yunanistan tarafından 60 yıl boyunca işlenen bir petrol rezervi vardır.[12] Ama artık ömrünü doldurmuştur.
Hukuki durum
Ege Denizi'nin orta bölümleri, her ne kadar arada Yunanistan'a ait adalar olsa da, Türkiye ana kıta topraklarından 200 deniz mili daha yakında bulunmasından ötürü Türkiye'nin münhasır ekonomik bölgesi içinde kalır. B.M. Uluslararası Deniz Sözleşmesi'nin ilgili maddelerine göre; münhasır ekonomik bölge adı verilen ve petrol, madenler ve deniz servetlerini çıkarma hakkını veren bölge alanları tayin edilirken, bu münhasır ekonomik bölge sınırlarının belirlenmesinde adalar dikkate alınmamakta ve bu ekonomik alanın son hudutları, ana kıta topraklarından uzaklığıyla ölçülmektedir. Böylece Türkiye devleti, arada kalan Midilli, Sakız, Sisam ve Rodos gibi adaların 6 deniz mili karasularının üzerinden atlayarak bulunan Ege denizi orta bölümleri üzerinde—karasuları egemenliği anlamında değil—fakat ekonomik hakları bakımından deniz kaynakları ve deniz tabanı mülkiyetine sahip bulunmaktadır. Uluslararası Lahey Adalet Divanı da bu doğrultuda (Adaların deniz ekonomik bölgelerinin olamayacağı şeklinde.) çeşitli ülkelerle ilgili kararlar vermiştir. Böylece Türkiye ülkesinin denizaltı yataklarını işletme hakları kendi kıyılarından çok uzaklara, Limni, Naksos ve Girit adaları yakınlarına kadar uzanmaktadır.
^Aksu, A.E.; Yaşar, D.; Mudie, P.J.; Gillespie, H. (April 1995). "Late glacial-Holocene paleoclimatic and paleoceanographic evolution of the Aegean Sea: micropaleontological and stable isotopic evidence". Marine Micropaleontology. 25 (1): 1-28. Bibcode:1995MarMP..25....1A. doi:10.1016/0377-8398(94)00026-J.
^Yagar, D., 1994. Late glacial-Holocene evolution of the Aegean Sea. Ph.D. Thesis, Inst. Mar. Sci. Technol., Dokuz Eyltil Univ., 329 pp. (Unpubl.)Şablon:Rs