Avrupa Güvenlik ve İş Birliği Teşkilatı (AGİT), (İngilizce: Organization for Security and Co-operation in Europe, OSCE), Avrupa Güvenlik ve İş Birliği Konferansı adı altında 1970'li yılların başında, Soğuk Savaş koşullarındaki Avrupa'nın bölünmüşlüğüne son verilmesi, güvenlik ve istikrarın sağlanması ve katılan devletler arasında bu amaca yönelik iş birliğinin geliştirilmesi düşüncesiyle kurulmuş teşkilattır.
AGİT'in görevi Doğu ve Batı arasında çok taraflı bir müzakere ve diyalog forumu olarak belirlenmiştir. 1975'ten 1990'a kadar AGİT, yeni yükümlülüklerin ele alındığı ve uygulamaların gözden geçirildiği bir dizi konferans ve toplantılar şeklinde devam etmiştir. 1990 yılında yapılan Paris Zirvesi, Soğuk Savaş sonrası dönemde ortaya çıkan tehlikeleri karşılamayı amaçlayan bir kurumsallaşmanın başlangıcını işaret etmiştir.
Avrupa'da güvenlik ve istikrar, 1950'lerin ortasından itibaren Doğu Bloku tarafından ortaya atılan bir fikirdir. Almanya'nın bölünmüşlüğü ve Berlin sorunu soğuk savaş döneminde Avrupa'nın sınırlarını yasallaştırma girişimine neden olmuştur.
Bu çerçevede 1955'lerde Varşova Paktı tarafından yapılan Avrupa güvenliği anlaşma önerisi Batılılar tarafından kabul edilmemiştir. Doğu Blokunun bu yöndeki önerileri 1970'lerin başında ABD ile SSCB arasında imzalanan SALT 1 Antlaşması ve Batı Almanya'nın, Polonya ve Çekoslovakya ile olan Doğu sınırlarını tanıması ve Doğu Almanya ile ilişkiye girmeyi kabul etmesi sonucu meydana gelen yumuşama ortamı ile değer kazanmaya başlamıştır. Bu koşullarda Batı Avrupa güvenliği konusunda görüşmelere girişmeyi kabul etmiştir. Avrupa Güvenlik ve İş birliği Konferansı, 15 Ocak 1973 tarihinde Helsinki'de çalışmalarına başlamıştır. İki yılı aşkın bir süre devam eden konferans 1 Ağustos 1975'te Helsinki Nihai Senedi'nin 33 Avrupa ülkesi ile ABD ve Kanada tarafından Devlet ve Hükûmet Başkanları düzeyinde imzalanmasıyla sonuçlanmıştır.
35 imzacı devlet arasındaki ilişkilere rehberlik edecek 10 temel ilke ortaya konmuştur. Bunlar:
Egemen eşitlik ve egemenliğe saygı,
Kuvvet kullanmaktan veya kuvvet kullanma tehdidinden kaçınma,
Sınırların ihlâl edilmezliği,
Devletlerin toprak bütünlüğünün korunması,
Anlaşmazlıkların barışçıl yollardan çözümü,
İçişlerine karışmama,
İnsan hakları ve temel özgürlüklere saygı,
Halkların eşit haklardan ve kendi kaderlerini tayin hakkından yararlanması,
Devletler arasında iş birliği,
Uluslararası hukuktan doğan yükümlülüklerin iyi niyetle yerine getirilmesi.
AGİT'in temelini oluşturan Helsinki Nihai Senedi'nde; katılımcı devletlerin karşılıklı ilişkilerinde izleyecekleri temel ilkelerdir. Bunların başında devletlerin egemen eşitliği, sınırların dokunulmazlığı, içişlerine karışmama, toprak bütünlüğüne ve insan haklarına ve temel özgürlüklere saygı yer almaktadır. İnsan hakları ve temel özgürlüklere saygının, güvenliğinde bir unsuru haline getirilmesi, Sovyetler Birliği’nin ve komünist sistemin çözülmesinde etkili bir araç olmuştur.
Helsinki Nihai Senedi üç temel bölüme ayrılmıştır:
Avrupa güvenliği ile ilgili sorunlar
Çevre, teknoloji, bilim ve ekonomi alanlarında iş birliği
İnsan haklarının geliştirilmesi
Nihai Sened, siyasi diyaloğu sürdürmek, iş birliğini geliştirmek için yeni standart ve normlar koyacak AGİT andlaşmalarının uygulanmasını gözden geçirecek düzenli olarak izleme toplantıları düzenlenmesini de karara bağlamıştır. İzleme toplantıları Belgrad, Madrid ve Viyana'da yapılmıştır. Bu toplantılara katılan devletler, insan hakları ve devletler arasında güveni artırıcı önlemler konusunda yeni yükümlülükleri kabul etmişlerdir. Bu toplantılara ilave olarak demokratik kurumlar, insan hakları, sorunların barışçıl çözümü, çevre, medya, bilim, kültür ve ekonomik iş birliği gibi spesifik konularda uzmanlar toplantısı gerçekleştirilmiştir.
Helsinki toplantısından sonra AGİT diplomatik bir konferans olmaktan ileri gitmemiştir. Bu konferansı esnek tutabilmek için daimi bir yapılanmaya gidilmemiş, 1989-1990 yıllarında devletler, AGİT organlarının oluşturulması gerektiği üzerinde anlaşmışlardır.
1970-1980 yılları arasında AGİT’in en büyük avantajı sorunlara kapsamlı yaklaşma yeteneği olmuştur. AGİT insan hakları ile genel güvenlik ve iş birliği arasındaki bağa önem vermiştir. Bu nedenle AGİT kendi vatandaşlarının temel özgürlüklerini sistematik olarak ihlâl eden devleti uluslararası alanda güvenilemeyen ve hatta diğer ülkelerinin güvenliklerine potansiyel bir tehdit olarak değerlendirmiştir.
Nihai Senet “sosyalist” sistemi ortadan kaldırıcı sihirli bir formül taşımamaktadır. AGİT kompleks ve kapsamlı bir sürecin bir unsuru olarak görülmüştür. AGİT'in sağladığı gelişmeler değişen gerçekliğin bir sonucudur. AGİT Varşova Paktı ülkelerinde yaşanan demokratik değişikliklere moral desteği ve siyasi bir platform sağlamıştır. Nihai Senet, uluslararası hukuk açısından bağlayıcı bir belge olarak görülmemekte, siyasi bağlayıcılığı bulunduğu ileri sürülmektedir. AGİT'in Nihai Senet'te ifadesini bulan, güvenlik, insani boyut ve ekonomik konulardan ilk ikisi büyük bir gelişme göstermiştir.
AGİT'e taraf devletler arasında itimadın geliştirilmesi ve askerî faaliyetlerde şeffaflığın sağlanması ve böylece askerî çatışma tehlikesinin giderilmesi düşüncesiyle kabul edilen güven ve güvenlik artırıcı önlemler Nihai Senet'te yer almış ve bunlar daha sonra Avrupa Silahsızlanma Konferansı (1986) ve Güven ve Güvenlik Artırıcı önlemler müzakerelerinin temelini oluşturmuştur. Bu sürecin en önemli sonucu Avrupa'da Konvansiyonel Silahlı Kuvvetler Andlaşması'nın imzalanmasıdır.
II. Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa'da meydana gelen bloklaşmanın koşullarında başlatılan AGİT süreci, 1975 yılından soğuk savaş bitimine kadar Doğu-Batı ilişkilerinin en önemli forumu haline gelmiştir. AGİT süreci bu dönemde Doğu ile Batı arasında bir ölçüde sürtüşme ve çatışma forumu niteliğinde cereyan ederken, Sovyetler Birliği'nin dağılması ve Doğu Avrupa'daki demokratikleşme hareketlerinin başladığı 1989'dan itibaren farklı bir niteliğe bürünmüştür. Bu tarihten sonra AGİT toplantılarında, çatışma ve sürtüşmelerin yerini önemli ölçüde iş birliği ve diyalog almıştır.
AGİT geleneksel bloklararası siyasetin geride kalmaya başlamasıyla ortaya çıkan geçiş dönemine uygun, geniş katılımlı, çok boyutlu ve tecrübe edilmiş bir sürece dayanan yeni bir düzenin kurulmasına yardımcı olabilecek bir forum olarak görülmüştür.