Tarihte genellikle Misya ve Karesi adlarıyla bilinen Balıkesir yöresi, zamanla Roma, Bizans, Anadolu Selçuklu, Karesi Beyliği ve Osmanlı egemenliğinde kalmıştır. Temel geçim kaynağı tarım ve hayvancılık olup bamya, börülce, kavun, zeytin, zeytinyağı, kelle peyniri gibi tarımsal ürünleri ile ayrıca daha çok yerli turizmde öne çıkan sahil kasabalarıyla meşhurdur. Yağcıbedir halısı, kolonyası, kaymaklı, kozak üzümü, Ayvalık tostu, Susurluk ayranı, saçaklı mantısı ve höşmerimdiğer bilinen yöresel ürünleridir.
Köken bilimi
Balıkesir, adını günümüzde ikiye ayrılan eski merkez ilçesinden almaktadır. İlin eski adı Karesi olup 24 Ekim 1926 tarih ve 4248 sayılı Kararname ile Balıkesir olmuştur.[1]Balıkesir kelimesinin kökenine dair çeşitli rivayetler mevcuttur. Roma İmparatoruHadrianus, Balıkesir şehri çevresinde sahip olduğu bir bölgede avcılık yaptığı için Adriyanutere lakabını almıştır. Ardından yine burada bir şato yaptırmıştır. Bu şatonun adı Paleo Kastro olarak bilinmektedir. Balıkesir adının bu kelimeden geldiği düşünülmektedir[2]Paleo Kastro'nun anlamı ise Eski Hisar'dır.[3] Bazı kaynaklar Balıkesir kelimesinin Balak Hisar veya Balık Hisar kelimelerinden geldiğini söylemektedir. Eski Türkçede balık kelimesi şehir anlamına geldiği için Balık Hisar kelimesinin anlamı Hisar Şehri'dir. Fakat Balıkesir il merkezinde hisar veya harabe yoktur. Ayrıca Balıkesir şehrinde Hisariçi Mahallesi bulunmaktadır.[4] Bir rivayete göre bölgeye akın yapan Pers hükümdarı Balı-Kisra'dan gelmektedir. Bazı kaynaklara göre ise balı çok, güzel anlamına gelen Bal-ı Kesr kelimesinden türediği belirtilmektedir.[5] Yeni ortaya atılan bir teze göre ise, Bağıkesir'den geldiğine yöneliktir. Zira 17. yüzyıla değin şehir merkezinde en önemli tarım faaliyetinin bağcılık olduğu Balıkesir kadı sicilleri ve tereke kayıtlarından doğrulanmaktadır.[6]
Tarihçe
Balıkesir genelindeki pek çok höyük, mağara ve düz yerleşim yerlerinde yapılan araştırmalarda bu topraklara MÖ 8000-3000 yılları arası yerleşildiği ortaya çıkmıştır.[7] Havran'a 8 km. mesafedeki İnboğazı mağaralarında Paleolitik, Neolitik ve Kalkolitik devirlerinden kalma kalıntılar bulunmuştur. Babaköy (Başpınar) kazılarında, Yortan mezarlığında, Ayvalık Dikili yolu üzerindeki Kaymak Tepe'de Bakır Çağı'na ait kalıntılar ve yerleşim yerleri bulunmuştur.[8] Bu bölgede ilk defa adı geçen şehir Agiros (Achiraus)'dur.[9]Anadolu Selçuklu Devleti'nin yıkılmasından sonra bölgede Karesi Beyliği kurulmuş,[10] ardından bölge Osmanlı Devleti'nin eline geçmiştir.[11]
Balıkesir'in bulunduğu bölgenin adı eski çağlarda Misya'dır. Bu kelimenin Lidya dilindeki anlamı Kayın Ağacı'dır.[12] Bölgenin sınırları zamanla çeşitli değişikliklere uğramış olup, kuzeyde Marmara Denizi, batıda Çanakkale Boğazı ve Ege Denizi, doğuda Atranos Çayı ve güneyde de Lidya ile çevrilmiştir. Keşiş Dağından itibaren Marmara Denizi sahilini takiben Çanakkale Boğazı'na kadar olan kısıma Küçük Misya, geri kalan kısma ise Büyük Misya denilmiştir.[13] Büyük Misya; Pergam (Bergama), Adramitiyum (Edremit), Arjiza (Balya-Pazarköy), Assos (Behramkale), Teruvad (Truvada), Gargar, Antandos (Avcılar civarı), Belodos (Dursunbey) ve Adriyanatere (Balıkesir) şehirlerinden oluşmaktadır. Küçük Misya ise Sizik (Belkız), Lâmpesak (Lapseki), Perkot (Bergoz), Abidus, Milotopolis (Mihaliç), Apoloni, Periyapos (Kara Biga), Poimanenon[14] (Eski Manyas), Artemea (Gönen), Zeleya (Sarıköy), Artas (Erdek) ve Panormos (Bandırma) şehirlerinden oluşmaktadır.[15]
MÖ 3000-1200 yılları arasında bu bölgede farklı diller konuşan Pelasg ve Leleg kolonileri kurulmuştur.[7] Bu bölgede yaşayan Misyalıların soyu da Pelasglardan gelmektedir.[13] Misyalılar bu bölgeye geldiklerinde Bitinyalıları yendikten sonra Misya'ya hakim olmuşlardır.[16] Serbest yaşamayı sevdikleri için şehir kurmamışlardır.[17]
MÖ 1120'lerde[18]Hitit kralı IV. Tuthalya devrinde, Misya Hitit egemenliğine girmiştir.[19] Hititler bölge için Assuva adını kullanmıştır.[12] MÖ 1200 yıllarında Akalar ile Troya arasında çıkan ve dokuz yıl süren Truva Savaşı'nda, başlarında Khromis ve bilici Ennomos bulunan Misyalılar Troya'yı destekleyerek Troya'nın egemenliğine girmişlerdir.[20] Troya'nın dağılmasından sonra Misya, Lidya egemenliğine girmiştir.[21] MÖ 546 yılında,[15]Büyük Kiros ve halefleri zamanında Misya, Ahameniş İmparatorluğu'na dahil olmuştur.[22]Büyük İskenderMÖ 334 yılında Biga Çayı civarında Ahameniş İmparatorluğu ile yaptığı Granikos Savaşı'nı kazanarak Misya'yı ele geçirmiştir.[23] Bu tarihten sonra Misya halkı paralı asker olarak ün kazanmıştır. O dönemde Mısır ordusunda bile Misya süvari birliği vardır.[24] İskender'in ölümünden sonra kumandanları birbirleri ile savaşmıştır. Savaş sonunda Misya'yı Lisimakus ele geçirmiştir. O da Korupedyon Savaşı'nda I. Selevkos Nikator tarafından öldürülmüştür. Misya, Nikator'un eline geçse de Lisimakus'un emrinde çalışmış Paflagonyalı Fletairos, Bergama'yı ele geçirmiş,[23] Misya'ın bir kısmına da egemen olmuştur.[7] Fletairos'tan sonra yeğeni I. Eumenes geçmiştir. MÖ 278 yıllarında Galyalılar Misya'ya gelmiştir. I. Eumenes'ten sonra Bergama Krallığı'nın başına geçen I. Attalos, Misya'nın geri kalan kısmını da ele geçirmiştir.[25] Bergama Krallığı egemenliğinde Misya ekonomik yönden rahat bir dönem yaşamıştır.[15] MÖ 133 yılında Misya, Bergama kralı III. Attalos'un vasiyeti ile Roma İmparatorluğu hakimiyetine geçmiştir.[26]
Roma ve Bizans dönemi
Misya Roma egemenliğine girdikten sonra MÖ 133 yılında konsül Manius Aquillius tarafından Roma'ya bağlı Asya Eyaleti kurulmuş[27] ve Misya'nın bir kısmı bu eyalete bağlanmıştır.[28] Romalılar Misya'yı, uzun süre vergi ve kölelikle sömürmüş, baskı altında tutmuşlardır. Bunlara karşı halkın da desteklediği Pontus kralı VI. Mithridates'in başlattığı hareket başarılı olduysa da çok uzun sürmemiş ve MÖ 85 yılında bölge tekrar tamamen Roma idaresine girmiştir.[15]
Kavimler Göçü'nün etkisi nedeniyle M.S. 395 yılında Roma İmparatorluğu doğu ve batı diye ikiye ayrılmış[29] ve Misya yeni kurulan Doğu Roma İmparatorluğu'un yani Bizans'ın egemenliğine girmiştir. Misya topraklarının büyük bir kısmı Bizans egemenliği döneminde Opsikion Theması'nda yer almıştır. 675 yılında İstanbul Kuşatması sırasında Araplar, Misya'ya saldırmışlardır. 716-718 yıllarındaki İkinci İstanbul Kuşatması'nda Suriye sahillerinden hareket eden Araplar, Bergama ve Edremit yörelerini yağmalamışlardır.[30]
Selçuklular dönemi
1015 yılından itibaren Selçuklu Türkleri, Bizans İmparatorluğu egemenliğindeki Anadolu'da görülmeye başlamıştır.[31] 1048 tarihli Pasinler Muharebesi ile Türklerin Anadolu'ya yaptığı akınlar hız kazanmıştır. 1071 tarihli Malazgirt Meydan Muharebesi'den sonra da Türkler Anadolu'ya yerleşmeye başlamışlardır.[32]Kutalmışoğlu Süleyman Şah, İzmit çevresi ve Marmara sahillerinde[33] Malazgirt Meydan Muharebesi'nden dört yıl sonra 1075 yılında İznik merkezli Anadolu Selçuklu Devleti'ni kurmuştur.[34] 1076 yılında[31] da Misya'nın şehirlerinden Sizik ve Edincik'i ülkesine ilhak etmiştir.[35] 1081 yılında Türkler nehir yolu ile Apollonia (Gölyazı)'ya gelen bir Bizans birliğini yok etmişlerdir. Fakat başka bir Bizans birliği Sizik ve Poimanenon (Manyas)'ı Türklerden geri almıştır.[36] 1085 yılında Süleyman Şah doğudayken, ona bağlı emirlerinden biri olan İlhan Bey, kısa bir süre önce ellerinden çıkmış olan Sizik, Apollonia, Poimanenon ve Edincik'i geri almıştır.[37]
1086 yılında Süleyman Şah'ın Halep'i kuşatması üzerine kardeşi Melikşah tarafından görevlendirilen Tutuş, Ayn Seylam (Ayn Selm veya Aynı Salem) mevkiinde Süleyman Şah'ı yenmiş,[38] bunun üzerine Süleyman Şah, 5 Haziran 1086 tarihinde intihar etmiştir.[39] Ardından vezir Ebu'l-Kasım devletin başına geçmiştir. Sizik'i üst edinerek Marmara sahillerinin hakimi olmuştur.[40] 1090 yılında I. Aleksios'un Eufuryanis Alexaders'ı göndermesiyle bölgede savaşlar olmuştur.[41] Ebu'l-Kasım, Gemlik'i alarak burada gemiler yaptırmaya başlasa da burası Bizans'ın eline geçmiştir.[42]
Ebu'l-Kasım'dan sonra Anadolu Selçuklu Sultanı olan I. Kılıç Arslan, Marmara kıyılarını ve Edremit Körfezi'ne kadar olan kısmı ülkesine ilhak etmiştir.[32] Kılıç Arslan'ın kayınpederi İzmir Beyi Çaka Bey ise Edremit'ten Abydos'a kadar olan kıyılar ile Sakız ve Midilli Adası'nı ele geçirmiştir.[43] Fakat verilen bir ziyafette Kılıç Arslan tarafından öldürülmüştür.[44] Kılıç Arslan, bölgeyi 1099 yılında gelen Haçlılar'a karşı savunmuştur. 1107 yılında Kılıç Arslan ölünce Türkler Batı Anadolu'dan çekilmek zorunda kalmştır. Misya'yı yeniden ele geçiren Bizanslılar, Marmara sahillerinde bulunan bütün Türkmenlere savaş açmışlardır.[31] 1115 yılına kadar bölgede Türk-Bizans çekişmesi yaşanmıştır. 1175 yılında Eskişehir ovasında toplanan 100.000 çadır Türkmen'in bir kısmı bu bölgeye gelmiştir.[7] 1206 yılında Türkmenler Misya kentlerine akın etmeye başlamış ve Bizans ahalisi bölgeyi terk ederek Türkmenler bölgeye yerleşmiştir.[45] 1237 yılında II. Gıyaseddin Keyhüsrev, Misya'daki uç beylerini teftiş etmiştir.[46] 1280'li yıllarda, daha sonra Karesi Beyliği'ni kuracak olan ve soyu Danişmend Gazi'den gelen Karesi Bey, babası Kalemşah ve büyük bir Türkmen grubu Misya'ya gelmiştir.[47] Bunların yanında Germiyanoğlu Yakup Bey de vardır.[7]
Kara İsa adıyla da bilinen[48] Karesi Bey, muhtemelen 1296-1297 yıllarında Erdek, Biga, Edremit, Bergama, Çanakkale hariç büyük Misya sahasını Germiyan kuvvetlerinin desteğiyle ele geçirmiştir.[49][50] 1306 yılında (bu tarih kesin değil) bir grup Türkmen, Ece Halil önderliğinde Trakya üzerinden Karesi topraklarına gelmiştir.[51] Karesi Bey'den sonra yerine oğlu olan Aclan Bey'in geçtiği söylense de Aclan Bey'in kimliği henüz netlik kazanmamıştır. Aclan Bey'in oğlu olduğu düşünülen Demirhan Bey hükümdar olduğu dönemde kardeşi Yahşi Bey de Bergama taraflarını yönetmektedir.[52] Diğer kardeşi Dursun Bey ise Osmanlı hükümdarı Orhan Gazi'ye sığınmıştır.[53] Dursun Bey, Orhan Gazi'ye Karesi Beyliği'ne saldırırsa Balıkesir, Edincik ve Bergamayı vereceğini[54] ve kendisinin sadece Kızılca Tuzla ile Makhram'ı alacağını söylemiştir. Makhram denilen yer ise Makhramion yani Behram Kale batı yakınında, Strabon'un andığı Tragasai Tuzlası'dır.[55] Bu teklifin üzerine Orhan Gazi, Dursun Bey ile birlikte Balıkesir'e doğru gelmiştir. Orhan'ın hareketini duyan Demirhan Bey, Balıkesir'den Bergama'ya kaçmıştır. Burada Dursun Bey kaleden atılan bir ok yüzünden ölmüştür.[56] Karesi'nin Osmanlı'ya ilhakı 1361 yılında[57] Çanakkale'nin alınmasıyla tamamlanmıştır.[58] Karesi ümerâsı, Osmanlı egemenliğine geçtikten sonra Orhan Bey'in oğlu Süleyman Gazi'ye Rumeli'ye geçişinin gerek hazırlık döneminde gerekse icraat sırasında yardım etmişler ve destek olmuşlardır.[59]
Osmanlı Devleti dönemi
Karesi Beyliği'nin tarih sahnesinden çekilişi ve yerini henüz devlet olma aşamasında bulunan Osmanlı Beyliği'ne bırakışı, ileride güçlü bir devlet hâline gelecek olan Osmanlılar için askeri ve siyasi genişleme açısından önemli bir adım olmuştur.[60]
Karesi, Osmanlı'ya ilhak olduktan sonra müstakil bir sancak yapılıp[62] yönetimi Süleyman Gazi'ye verilmiştir.[63]Yıldırım Bayezid, Saruhanoğulları Beyliği'ni 1390'da ele geçirdikten sonra Saruhan ve Karesi'yi birleştirerek oğlu Ertuğrul'a vermiş, daha sonra buranın yönetimine Bayezid'in oğullarından bir diğeri olan İsa Bey getirilmiştir.[64] Bir süre sonra Saruhan ve Karesi tekrar ayrılmıştır.[65] 1393 yılında Karesi Sancağı, aynı yıl kurulan Anadolu Eyaleti'ne bağlanmıştır.[66] 1402 tarihli Ankara Muharebesi'nde Karesi kuvvetleri, Osmanlı büyük ordusunun sağ kolunda bulunmuştur.[67] Yenilginin ardından Balıkesir'in bulunduğu bölge Timur ordusunun saldırılarına maruz kalmıştır.[68] Timur'un kendilerine bağımsızlık verdiği öteki beylikler gibi Karesi Beyliği, yeniden bir canlanma dönemi yaşamamıştır.[69]
Anadolu'nun genelinde yaşanan kıtlık, 1494 ile 1503 yılları arası Balıkesir genelinde de yaşanmıştır. 1525 yılından 1527 yılına kadar 3 mahsul yılında çekirge felaketi yaşanmıştır.[70] 21 Eylül 1577 (H. 8 Recep 985) tarihinde ise bu yörede çok şiddetli bir deprem olmuştur.[71] 1596'dan 1610'a kadar olan dönemde, Anadolu'daki Celali isyanları sonucu doğudan batıya doğru göç eden yörüklerin bir kısmı Balıkesir yöresine gelmiştir.[72] 1816 yılına gelindiğinde Karesi Sancağı, Anadolu Eyaleti'nden ayrılarak kurulan Hüdavendigâr ve Kocaeli Eyaleti'ne bağlanmıştır. Ardından 1841 yılında, bu eyaletin yenilenmesiyle kurulan Hüdavendigâr Eyaleti'ne bağlanmıştır.[73] Bu arada 1821 yılında Ayvalık Rumları, Yunan İsyanı'na katılmışlardır. Bunun üzerine Balıkesir Mutasarrıfı, bölgedeki konar göçer aşiretleri Rumların üzerine salmıştır. Bu aşiretler içinde en büyüğü başlarında Davasoğlu isimli biri bulunan Kepsut Çepnileri'dir. Ardından isyan bastırılmıştır.[74]
1845 yılında Karesi ile Saruhan Sancağı'nın birleşmesiyle yeni bir eyalet kurulsa da bu eyalet 1847 yılında kaldırılmış, Karesi yeniden Hüdavendigâr Eyaleti'ne bağlanmıştır.[75] 1867 yılında Hüdavendigâr, vilayet olmuştur. Karesi, 1881-1888 yılları arasında vilayet olmuştur.[76]29 Ocak 1898 tarihinde Balıkesir'de çok şiddetli bir deprem olmuştur.[77] 1909 yılında Karesi, bağımsız bir sancak olmuştur.[78]
O yeşil toprağın ey yüzler ağartan Karesi, Şimdi binlerce şehîdin kanayan makberesi. Sana hasret kalan evlâdın için dünyâda Varsa kahrolmadan ârâm edecek yer, neresi? Hani gök kubbenin altında görülmüşmü eşin? Dağların bağ, hele vâdilerin altın deresi! Ey benim her taşı bir ma'bed-i iman yurdum, Seni er-geç bana mutlak verecek ma'budûm!.
I. Dünya Savaşı'ndan sonra Yunanlar, 15 Mayıs 1919 tarihinde İzmir'i zapt etmişlerdir. Ertesi gün bu haber telgraf ile Balıkesir'e de ulaşmıştır.[80] 17 Mayıs günü Balıkesir şehrindeki Alaca Mescit'te toplantı yapılmasına karar verilmiş[81] ve ertesi gün burada Vehbi (Bolak) Bey önderliğinde 41 kişiden oluşan Balıkesir Redd-i İlhak Cemiyeti kurulmuştur.[82] Yunan orduları, 29 Mayıs 1919 tarihinde Ayvalık taraflarına küçük bir çıkarma yapmışlardır.[83] 26-31 Temmuz ve 16-22 Eylül tarihlerinde I. ve II. Balıkesir Kongreleri düzenlenmiş ve bölgede Kuvâ-yi Milliye birlikleri kurulmuştur.[84] 22 Haziran 1920 tarihinde Yunan orduları Soma-Akhisar cephesine karşı taarruza geçmiştir.[85] Bu cephenin dağılmasının ardından Yunan orduları, 30 Haziran 1920 tarihinde hem Balıkesir şehrini[86] hem de Bigadiç'i ele geçirmişlerdir.[87] 18 Eylül 1922 tarihinde Erdek'in de Yunan işgalinden kurtulmasıyla Balıkesir tamamen Türklerin eline geçmiştir. Bilinenin aksine Büyük Taarruz; İzmir'in değil Erdek'in kurtuluşu ile sona ermiştir.[3]
Cumhuriyet dönemi
1923 yılında bütün sancakların il olmasıyla Karesi ili kurulmuştur.[3] 1926 yılında ilin adı Balıkesir olmuştur.[1] 15 Kasım 1942 tarihinde Balıkesir'de 7 şiddetinde deprem olmuştur. Bu depremin sonucunda büyük can ve mal kaybı yaşanmıştır.[88]1980 İhtilali sonucu 12 Eylül 1980 günü sabah saatlerinde ilde sıkı yönetim başlamış, 19 Temmuz 1984 günü saat 17.00'de sona ermiştir.[89] İlde yaşanan önemli olaylardan biri de Susurluk Kazası olayıdır. 3 Kasım 1996 tarihinde Susurluk ilçesinin Çatalceviz mevkiinde meydana gelen bu olay Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en önemli skandallarından biridir. 17 Ağustos 1999 depreminden sonra dönemin Kandilli Rasathanesi Müdürü Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara, 19 Ağustos günü Marmara'da yeni bir depremin olabileceğini söylemesi üzerine aynı gün Balıkesir valisinin talimatı ile Balıkesir'de evler boşaltılmıştır.[90] Balıkesir, 2014 Türkiye yerel seçimlerinin ardından büyükşehir olmuştur.[91]
Nüfus
Bu veriler Balıkesir ilinin şehir merkezinin nüfus verileridir. İl nüfusu için Balıkesir (il) sayfasına bakınız.
2012 yılında Balıkesir büyükşehir statüsü kazanıp ilin tamamı büyükşehir sınırlarına girmiştir ve merkez ilçe Altıeylül ve Karesi ilçelerine ayrılmıştır.
Balıkesir halkının büyük çoğunluğu Sünni olup halkın bir kısmı Alevi inancına sahiptir. Dolayısıyla ilde camilerin yanı sıra cemevleri de vardır. Son araştırmalara göre ilde toplam 1595 adet cami vardır.[113] 1995 yılında bu sayı 1513'tür.[114] Ayrıca il sınırları içinde tarihi kiliseler de vardır.[115]
İldeki önemli inanışlardan biri 6 Mayıs günü kutlanan Hıdırellez'dir.[116] Hıdırellez günü öncesi ateş yakılır, ilk baharın çeşitli günlerinde köylerde hayırlar yapılır. Bazı hayırlarda Yağmur Duası okunur. Yatır inancı da kültür hayatında önemli bir yere sahiptir. Şehir, kasaba ve köylerde birçok yatır vardır. Dede veya baba adları ile anılan bu yatırlarda devlet ve ilim adamları, din ve tasavvuf erbapları, şehitler, saz şairi, âşıklar, meslek pirleri, eşkıya ve destan kahramanları yatmaktadır. Buralar halk tarafından ziyaret edilmekte olup buralara çeşitli inançlara bağlı olarak uygulamalar yapılmaktadır.[117] Hasan Baba ve Sarıkız, ildeki en ünlü ermişlerdir.
Köy düğünleri başta olmak üzere düğünlerde çeşitli uygulamalar yapılmaktadır. Sokakta yapılan düğünler, köylerde daha yaygın olsa da şehir ve kasabalarda da yapılır. Eskilerden gelen bir inanca göre iki bayram arası nikâh olmaz. Şayet yapılırsa geçimin olmayacağına inanılır.[118]
Balıkesirli erkeklerin geleneksel kıyafetleri şimdikinden çok farklıdır. Eskiden erkeklerin başlarına, kenar kısmında işleme veyahut süs bulunan sarıklı fes giydikleri ve Bursa, Horasan kumaş ve şallarından yapılan kuşakları bele sarıp üzerine tabanca veya hançer koydukları bilinmektedir. Pantolon niyetine giyilen şalvarlar ise el tezgâhlarında dokunmuş olup pamuk ve yünlü şayaklardan yapılmış salta ile patura yakındır. Ayakkabılar genellikle mest, lapçın, kaloş ve çizmedir. Kadınların geleneksel kıyafetleri de farklıdır. Kadınlar başlarına türbanların iç içe geçmesiyle yapılan ve hotoz adı verilen kenarlarına zincir takılmış gümüş para ile sıralanan başlık giydikleri bilinmektedir. Sırtlarında ise kenarları oyalı veya sırmalı üç etekli entari bulunmaktadır. Sokağa çıkarken başlarına üstlük veya çar adı verilen örtü giyerlermiş. Geçmiş yıllarda da özellikle köylü kadınlarının giydiği ferace ve yaşmak, bugün hâlâ köylü kadınlarınca giyilmektedir.[119]
İlde erkeklerin oynadığı halkoyunları Ağır Zeybek, Kırık Zeybek ve Kaşıklı Zeybek olmak üzere üçe ayrılmaktadır. Bunların içinden Bengi ve İkili Güvende ünlüdür. Oyunlarda genellikle neşe, yas, aşk, kahramanlık, askerlik gibi konular ele alınmıştır. Türkülerden ise İki Keklik ünlüdür. İldeki ünlü yemekler keşkek, sura, tirit, saçaklı mantı, tavuklu mantı ve peynirli patlıcandır. Çorbalardan düğün çorbası ünlüdür. Tatlılardan ise Balıkesir kaymaklısı, höşmerim ve zerde tatlısı ünlüdür. Ayvalık tostu da meşhurdur. Kıyı kesimlerde yemeklerde zeytin yağı kullanılmakta, iç kesimlerde ise çiçek yağı ve tereyağı kullanılmaktadır.[120] Ayrıca ilde kış aylarında deve güreşleri düzenlenir.[121] Bölgede Batı Anadolu ağzı konuşulmaktadır.[122]
Turizm
Balıkesir, denize sahip olduğu için deniz turizmi gelişmiştir. Marmara'da veya Ege'de kıyıya sahip ilçeler ile adalar, başlıca turizm merkezleridir. Buralarda çeşitli plajlar ve oteller mevcuttur.[5] İl, 1970'li yıllarda Türkiye'nin gelişme bakımından en önde giden turizm bölgesi haline gelmiştir.[123] Balıkesir'in turizm beldeleri, genelde iç turizm talebini karşılar. İl kış turizminden mahrum olsa da kaplıca turizmi yapılmaktadır. Gönen, Edremit, Manyas, Susurluk, Bigadiç, Sındırgı ilçelerinde ve Merkez'e bağlı Pamukçu Beldesi'nde kaplıcalar bulunmaktadır. Bu kaplıcalar sayesinde ildeki turizm süresi uzamaktadır.[124] İlde turizme katkısı olan cami, kilise, harabe gibi çeşitli tarihî eserler mevcuttur.[5] Kazdağı çevresinde oksijen yoğunluğu fazladır.[125]
İlde birçok etkinlik düzenlenmektedir. Dağlık yerlerde dağ sporları yapılmaktadır.[126] Yine kıyı yöresinde yelkencilik yapılmaktadır. Ayvalık'ta, Edremit'teki Kazdağları ile Şahinderesi Mevkii'nde ve Merkez'deki Çengeloğlu Mevkii'nde avcılık yapılmaktadır. Avcılığa dair ilde kulüpler de bulunmaktadır.[123]
İlde en çok rağbet gören spor futboldur. Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde İdman Yurdu ile Çalışma Derneği kurularak sporsal faaliyetlere başlanılmıştır. İleriki dönemlerde ildeki futbolcular büyük şehirlerde çalışmışlardır.[131] 1966 yılında ilin kendi futbol kulübü olan Balıkesirspor kurulmuştur. Diğer önemli futbol takımı olan Bandırmaspor, 1965 yılında kurulmuştur. Basketbol dalında Bandırma Banvitspor önemlidir. En büyük spor tesisleri Atatürk Stadı ve Bandırma Stadı'dır.[132] Balıkesir'de güreşin de önemli bir yeri vardır. Kurtdereli Mehmet Pehlivan en önemli güreşçidir.
Önemli spor tesisleri: Atatürk Stadyumu (15.800), Bandırma 17 Eylül Stadyumu (10.410), Ayvalık Hüsnü Uğural Stadyumu (5.000), Edremit Şehit Hamdibey Stadyumu (5.000), Teksüt Kara Ali Acar Spor Salonu (3.000, Kurtdereli Spor Salonu (1.600), Atatürk Olimpik Yüzme Havuzu (500).
KardeÅŸ ÅŸehirler
Balıkesir'in altı tane kardeş şehri bulunmaktadır.[133]
^Ekmeleddin İhsanoğlu (2000). "İki tarafın bakış açısından Türk-Arap münasebetleri". İslâm Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi. ss. s. 50.
^Tuncer Baykara (1988). "Anadolu'nun Tarihi Coğrafyasına Giriş I. Anadolu'nun İdarî Taksimatı". Türk Kültürü Araştırmaları Enstitüsü Yayınları. ss. s. 85.
^Mahmut Kaplan (2006). "Manisa şehri bilgi şöleni". Emek Matbaacılık. ss. s. 5.
^Özer Ergenç (2006). "XVI. Yüzyılın sonlarında Bursa". Türk Tarih Kurumu. ss. s. 119.
^Güler Eren, Kemal Çiçek, Halil İnalcık, Cem Oğuz (1999). "Osmanlı". Yeni Türkiye Yayınları. ss. c. 5.KB1 bakım: Birden fazla ad: yazar listesi (link)
^Behset Karaca (2000). "XV. ve XVI. yüzyıllarda Teke Sancağı". Fakülte Kitabevi. ss. s. 232.
^İsmail Hakkı Uzunçarşılı (2000). a.g.e. ss. s. 120.