Mustafa Kemal Atatürk (Kurucu ve Koruyucu Genel Başkan) İsmet İnönü (Koruyucu Başkan) Sâmih Rif'at (Kurucu Başkan)[4] Ruşen Eşref Ünaydın (İlk Genel Sekreter) Abdülkadir İnan (Başuzman) Agop Dilâçar (Batı Dilleri Başuzmanı)
Türk Dil Kurumu (TDK), Türkçeyi incelemek ve Türkçenin gelişmesi için çalışmak amacıyla 12 Temmuz 1932'de Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulan kurumdur. Türkiye'nin başkenti Ankara'da yer alan kurum, Türk dili üzerine çalışmaların yapılıp yayımlandığı bir merkezdir. Türk Dil Kurumu 1955'ten başlayarak çeşitli dallarda ödüller verdi. Ödüller her yıl 26 Eylül Dil Bayramı'nda Ankara'da yapılan törenle sahiplerine verilirdi. Ödül verilen dallar farklı yönetmeliklere göre zaman zaman değişirdi. 1983'te Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu bünyesine alındıktan sonra Türk Dil Kurumu ödülleri kaldırıldı. Günümüzde "Türk Diline Hizmet Ödülleri"ni vermektedir.
Türk Dili Tetkik Cemiyetinin gereği, "Türk dilinin öz güzelliğini ve varsıllığını ortaya çıkarmak, onu yeryüzü dilleri arasında değerine yaraşır yüksekliğe eriştirmek" olarak belirlenmiştir. Atatürk'ün sağlığında 1932, 1934 ve 1936 yıllarında yapılan üç kurultayda hem Kurumun yönetim organları seçilmiş, hem dil siyaseti belirlenmiş, hem de bilimsel bildiriler sunulup tartışılmıştır. 26 Eylül-5 Ekim 1932 tarihleri arasında Dolmabahçe Sarayı'nda yapılan Birinci Türk Dili Kurultayı için yayımlanan bildiride Kurultay'a yalnız uzmanların, Türkçe-edebiyat öğretmenleri ile yazarların değil halktan da dileyenlerin katılması istenildiği için yayımlanan bildiride "Kadın erkek, her Türk yurttaş; Türk Dili Tetkik Cemiyeti üyesidir. Kendini Kurultay'a çağrılmış saymalıdır." denilmişti.[18] Kurultay'ın sonunda Kurumun "lügat-ıstılah, gramer-sentaks, derleme, lenguistik-filoloji, etimoloji, yayın" adları ile altı kol hâlinde çalışmalarını sürdürmesi kabul edilmişti.[19]
Atatürk'ün kendisi de Türk dili üzerindeki yerli ve yabancı araştırmaları inceleyerek, dönemindeki bilginleri Türk dili üzerinde araştırmalar yapmaya yönlendirmiştir. Nitekim Türk dilinin en eski anıtları olan Göktürk yazılı metinlerin ilk iki cildi onun sağlığında yayımlanmış; 1940'larda yayın yaşamına çıkabilen Dîvânu Lügâti't-Türk ve Kutadgu Bilig gibi yapıtlar üzerinde yine onun sağlığında çalışılmaya başlanmıştır. Daha sonra birçok cilt hâlinde ortaya çıkacak olan Tarama ve Derleme Sözlüğü'yle ilgili çalışmalar da Atatürk'ün sağlığında başlamıştır. Tarama Sözlüğü, 13. yüzyılda başlayan Batı Türkçesinin eski eserlerinin taranmasıyla; Derleme Sözlüğü, Anadolu ağızlarında kullanılan kelimelerin derlenmesiyle oluşturulmuş büyük sözlüklerdir. Çağdaş Türkçenin dilbilgisi, sözlüğü, yazımı ve terimleriyle ilgili çalışmalar da Atatürk tarafından ilgiyle izlenmiştir.
Türk Dil Kurumunun kuruluşuyla birlikte çağdaş Türkçede Atatürk'ün öncülüğünde özleştirme akımı başlamıştır. Atatürk'ün ölümünden sonra Öz Türkçe akımı Türk aydınları arasında sürekli tartışılan bir konu olmuştur. Türk Dil Kurumu bu akımın öncülüğünü yapmayı 1983'e dek sürdürmüştür.
Atatürk, ölümünden kısa bir süre önce yazdığı vasiyetname ile mal varlığının bir bölümünü Türk Dil Kurumu ile Türk Tarih Kurumuna bırakmıştır. Fakat Atatürk'ün vasiyetnamesine aykırı davranılarak 1983'te Türk Dil Kurumu devletleştirilmiştir.[20][21]
Türk Dil Kurumu, 1940'ta Bakanlar Kurulu kararıyla "kamu yararına çalışan dernekler" statüsü kazandı. 1951'de Demokrat Parti iktidarının bütçe görüşmeleri sırasında kurumun ödeneğinin kesilmesine karar verildi.[22] Bir başka önemli yapı değişikliği 1982-1983 yıllarında gerçekleştirilmiştir. 1982'de kabul edilen ve şu anda da yürürlükte olan Anayasa ile Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu bir Anayasa kuruluşu olan Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu çatısı altına alınarak devletleştirilmiş ve dernek tüzel kişiliklerine son verilmiştir.
Atatürk, 1 Kasım 1936'da Türkiye Büyük Millet Meclisinin 5. dönem 2. yasama yılının açılış konuşmasında Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumunun geleceği ile ilgili dileklerini şu sözlerle dile getirmişti:
Başlarında değerli Eğitim Bakanımız bulunan Türk Tarih Kurumu ile Türk Dil Kurumunun her gün yeni gerçek ufuklar açan, ciddi ve aralıksız çalışmalarını övgü ile anmak isterim. Bu iki ulusal kurumun, tarihimizin ve dilimizin, karanlıklar içinde unutulmuş derinliklerini, dünya kültüründe başlangıcı temsil ettiklerini, kabul edilebilir bilimsel belgelerle ortaya koydukça, yalnız Türk ulusunun değil, bütün bilim dünyasının ilgisini ve uyanmasını sağlayan, kutsal bir görev yapmakta olduklarını güvenle söyleyebilirim. (Alkışlar) Tarih Kurumunun Alacahöyük'te yaptığı kazılar sonucunda, ortaya çıkardığı beş bin beş yüz yıllık maddi Türk tarih belgeleri, dünya kültür kahraman tarihinin yeni baştan incelenmesini ve derinleştirilmesini gerektirecektir. Birçok Avrupalı bilim adamının katılması ile toplanan son Dil Kurultayının aydınlık sonuçlarını görmekle çok mutluyum. Bu ulusal kurumların az zaman içinde ulusal akademilere dönüşmesini dilerim. Bunun için, çalışkan tarih, dil ve bilim adamlarımızın, bilim dünyasınca tanınacak orijinal eserlerini görmekle mutlu olmanızı dilerim.[23]
Atatürk: "Ülkesini, yüksek istiklalini korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır."
1933 yılında yapılan bir toplantı
Amaçları
TDK'nin 2003-2007 Stratejik Plan Raporu'na göre amaçları şunlardır:[25]
Türkçeyi bilim, kültür, edebiyat ve öğretim dili olarak geliştirmek ve yaygınlaştırmak.
Türkçenin her alanda doğru, güzel ve etkili kullanılmasına katkıda bulunmak.
Türk dilinin zenginliklerinin korunup işlenerek gelecek kuşaklara aktarılmasını sağlamak.
Akademik altyapıyı ve kurumsal donanımı güçlendirerek Kurumun Türk dili alanındaki bilimsel yetkinliğini ortaya koymak.
Tartışmalı başlıklar
Kurum, Suriye İç Savaşı sırasında bazı basın kuruluşlarında Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esad'ın adının Beşşar Esed şeklinde yazılmasıyla başlayan tartışmada Beşşar Esed adının tercih edilmesini önermiştir.[26]
2013 Taksim Gezi Parkı Protestoları sırasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından eylemcilere çapulcu denmesinin ardından[27] bu yorum büyük tepki çekmiş[28][29][30] tepkilerden sonra ise Türk Dil Kurumunun, çapulcu kelimesinin tanımını "Başkasının malını alan, yağma, talan eden kimse, talancı, yağmacı, plaçkacı" tanımından "Düzene aykırı davranışlarda bulunan, düzeni bozan, plaçkacı" olarak değiştirdiği iddia edilmiştir.[31] Ancak, Türk Dil Kurumu Başkanlığı (TDK), sözlüklerindeki "çapulcu" sözcüğünün anlamında herhangi değişiklik yapılmadığını bildirdi. Kurumun hazırladığı ve şu anda satışta olan 11. baskı Türkçe Sözlük'ün 2010'da yayımlandığına işaret edilen açıklamada, "Bu sözlükte 'çapulcu' sözcüğünün tarifi neyse internet sayfamızdaki sözlüğümüzde yer alan tarif de aynıdır. Herhangi bir değişiklik söz konusu değildir." ifadelerinden herhangi bir değişikliğin gerçekleşmediği ortaya konmuştur.[32][33]
Kurumun, 2012-13 Mısır protestoları sonrasında görevden alınan Muhammed Mursi'nin durumu kamuoyu tarafından irdelenirken sözlükteki darbe tanımının değiştirildiğinin sav edilmesi üzerine[34] tepki almış, karar Türkiye P.E.N. Yazarlar Derneği tarafından eleştirilerek TDK yönetimi istifaya davet edilmiştir.[35] Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Mustafa S. Kaçalin'in 20 Haziran 2013 Perşembe günü Anadolu Ajansına yaptığı açıklamada "Son günlerde günlük hadiseler dolayısıyla halkımızda bazı kelimelere karşı merak ve hassasiyet uyanmıştır. Önce 'çapulcu', ardından 'darbe' kelimesinin, ülke gündeminin etkisinde kalınarak verilen ani kararlarla değiştirildiği yönündeki asılsız haberler, doğru ile yanlışın birbirine karışmasına sebebiyet vermiş ve Kurumumuz sözlü ve yazılı olarak zaman zaman hakarete varan haksız ithamlarla karşı karşıya kalmıştır. Bütün bu gelişmeler Kurumumuzca bir açıklama yapılmasını zaruri kılmıştır." ifadelerine yer vererek değişiklik yapılmadığını kanıtlarıyla ortaya koymuştur.[33]
10 Mart 2015 tarihinde, "müsait" sözcüğünün karşılığını "flört etmeye hazır olan, kolayca flört edebilen (kadın)" olarak vermesi tepki görmüştür.[36][37] TDK tarafından yapılan açıklama şu şekildedir: "TDK’nin üç gün süren toplantısında bir yandan Türkçenin Etimoloji Sözlüğü’nün düzenlenişi üzerine konuşmalar yapılmış, öte yandan da Türkçe Sözlük’ün mevcut maddelerinin tanımı görüşülmüş, Sözlük’teki tanımların baştan sona dikkatle yeniden okunmasına, düzenlenmesine karar verilmiştir. Sözlükçünün görevi bir kelimeye kendi başına, masa başında yeni bir anlam katmak değil, yazı dilinde ve günlük dilde kullanılışlarına bakıp var olanı tespit ederek sözlüğe yansıtmaktır.
Kelime ilk defa 1918’de tespit edilmiştir. Teklz. Flörte temayülü olan: Ne müsait kız. Bana tuhaf tuhaf gülüyor. Eliyle manasını anlamadığım işaretler yapıyor. Ömer Seyfeddin. “Nakarat”, Yeni Mecmua, C. 3, S. 63, 3 Teşrinievvel 1918, s. 218.
Kelimenin bu anlamı ilk defa Meydan Larousse Ansiklopedisi’nde (1972, 1981, C. 9, s. 155, sol sütun) aşağıdaki şekilde yer almıştır. Belli ki müsait sözünün bugünlerde söz konusu edilen anlamı 1983’te yayımlanan 7. baskıya bu yolla girmiş olmalıdır. Söz konusu anlam tam da bu hâliyle ilk kez 1983’te Türkçe Sözlük’e girmiştir (682. sayfa, sol sütun).
O dönem sözlüğü hazırlayanların hangi düşünce ile bu anlamı müsait kelimesine ilave ettiklerini bilemiyoruz. Ancak kesin olan, bu anlam, 1983’ten beri Sözlük’ün her baskısında aynı şekilde devam etmiştir. Yani bir iki günlük bir konu veya iş değildir, 32 yıldan beri bu anlam sözlükte aşağıdaki şekliyle mevcuttur. müsait s. (müsa:it) Ar. musā‘id 1. Uygun, elverişli: Müsait bir gün geleceğim. 2. tkz. Flört etmeye hazır olan, kolayca flört edebilen (kadın).
Aşağıdaki sözlüklerde ise TDK Sözlük’ünde verilen anlam aynı şekilde yer almıştır. Karacan Büyük Sözlük ve Genel Kültür Ansiklopedisi, [1982], C. 5 (L-R), s. 1521, sol sütun. Milliyet Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedi, 1986, C. 16, 8466, sol sütun. Dil Derneği, Türkçe Sözlük, 2. baskı, 2005, s. 1394, sağ sütun. Ali Püsküllüoğlu, Türkçe Sözlük, Genişletilmiş 5. baskı, 2004, s. 1276, sol sütun. Türkçenin derlemi (corpus) üzerine hazırlanmış en geniş çalışmaya baktığımızda müsait’in 560 kez geçtiğini görürüz. Ancak söz konusu edilen ikinci anlam bu 560 örnek arasında karşımıza çıkmaz. Türkçe Sözlük’te teklifsiz konuşmaya (tkz.) özgü bir kullanım olarak kaydedilen bu anlam belli ki bir tür argo kullanımdır. Büyük bir ihtimalle de 1980'li yıllarda bu anlam, belirli bir çevrede kullanılmış olabilir. Bugün bu anlam herkesçe bilinen bir anlam değildir. Belki de bir döneme özgü, moda sözlerdendir. Bir yönden cinsiyet ayrımcılığı güden, bir yönden de bu anlamıyla kullanılışı neredeyse hiç bilinmeyen bu kelime, Türkçe Sözlük’ün yeni baskısında ve Genel Ağ ortamındaki kullanımlarında gerekli taramalar yapıldıktan sonra yeniden düzenlenecektir. Kamuoyunda tartışmalara sebep olan bu ve benzeri konularla ilgili TDK olarak çalışma yapılacak ve kamuoyuyla paylaşılacaktır."[38]
Çalışmaları
Bugün Türk Dil Kurumu; 20'si Yükseköğretim Kurulu, 20'si Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu tarafından seçilen 40 asil üyeye sahiptir. Üyelerin büyük çoğunluğu Türk üniversitelerinde çalışan Türkologlardır. Cumhurbaşkanı tarafından atanan TDK Kurum Başkanı ve 40 asil üye, Bilim Kurulunu oluşturur. Kurumun bilimsel çalışmaları bu kurul tarafından planlandığı gibi yönetim işlerini üstlenen Yürütme Kurulu ile bilimsel çalışmaları yürüten Kol ve Komisyonların üyeleri de bu kurul tarafından seçilmiştir. Bilimsel çalışmaları yürüten kollar şunlardır:
Ağız Araştırmaları Bilim ve Uygulama Kolu
Çağdaş Türk Yazı Dilleri Bilim ve Uygulama Kolu
Dil Bilgisi ve Dil Bilimi Bilim ve Uygulama Kolu
Güncel Türkçe Sözlük ve Yazım Kılavuzu Bilim ve Uygulama Kolu
Terim Bilimi Bilim ve Uygulama Kolu
Türkçenin Eğitimi ve Öğretimi Bilim ve Uygulama Kolu
Türk Edebiyatları Bilim ve Uygulama Kolu
Yayın Kolu
Yazıt Bilimi Bilim ve Uygulama Kolu
Bilimsel çalışmaları yürüten komisyonlar şunlardır:
Etimolojik Sözlük Projesi Yürütme Komisyonu
Etkinlik Değerlendirme Komisyonu
Kütüphane ve Yazma Eserler Komisyonu
Proje Değerlendirme Komisyonu
Osmanlı Türkçesi Sözlüğü Komisyonu
Türkiye Türkçesinin Tarihsel Sözlüğü Komisyonu
Türkiye Türkçesi Ağızları Atlası Projesi Yürütme Komisyonu
Türkiye Türkçesinin çağdaş sözlüğünü sürekli geliştirerek yayımlayan Türk Dil Kurumu, Yazım Kılavuzu'na da son şeklini vererek 27. baskısını 2012 yılında yayımlamıştır. 2023 yılı içinde 12. baskısı çıkmış olan Türkçe Sözlük'te 100 bin civarında madde başı sözcük yer almıştır.
Son dönemde, yılda 30-40 bilimsel eseri yayın dünyasına kazandıran Türk Dil Kurumunun üç süreli yayını da bulunmaktadır. Güncel dil konularını ve geniş kitlenin anlayacağı dilde yazılmış araştırmaları içine alan Türk Dili dergisi ayda bir yayımlanmaktadır. Altı ayda bir yayımlanan Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi; Kazak, Kırgız, Tatar vb. Türk topluluklarının dil ve edebiyatlarıyla ilgili araştırmalara yer verir. Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten ise tamamen bilimsel araştırmaları içine alır ve yılda bir sayı yayımlanır.
Türk Dil Kurumunun tamamladığı ve yürütmekte olduğu projeler şunlardır:
Türk Dili ile İlgili Yabancı Dillerdeki Temel Eserlerin Tercüme Edilmesi
Türkiye Türkçesi Köken Bilgisi (Etimolojik) Sözlüğü’nün Hazırlanması
Türk İşaret Dili Sisteminin Oluşturulması, İşaret Dili Sözlüğü’nün Hazırlanması
Uzaktan Öğretim Yöntemiyle Yabancılara Türkçe Öğretimi Yazılımı
Farklı Kültürlerin Temel Düşünce ve İlim Eserlerinin Türkçeye Çevirisi
Türk Dili Belgesel ve Film Yapımı
Türkiye Türkçesi ve Tarihi Devirleri Yazı Dilleri Grameri
Türk Dünyası Destanlarının Tespiti, Türkiye Türkçesine Aktarılması ve Yayımlanması
Karşılaştırmalı Türk Lehçe ve Şiveleri Sözlüğü ve Grameri Saha Araştırmaları
Göktürk Yazı Belgesi Yazıt ve Anıt Albümü
Türkiye Türkçesi Sözlükleri
Yöneylem Araştırması Terimleri Sözlüğü
Yeni Türkçe-Sırpça Sözlük
Dil İlişkileri Açısından Halaççanın Durumu
Türkçenin Ulu Çınarı Dünya Şairi Ali Şir Nevai
Karaçay-Balkarca: Derlem Tabanlı Bir İnceleme
Türkiye Türkçesinin Açık Erişimli Sesletim Sözlüğü Araştırmaları
Hive-Ürgenç Oğuz Ağızları Araştırmaları
Yüzyıl Türkçenin Söz Varlığı
Türkiye Türkçesi Ağızları Atlası
Türk Dil Kurumu; 1.514'ü aşan yayını, 42 Bilim Kurulu üyesi, 23 uzmanı, 88 çalışanı ve varsıl bir araştırma kütüphanesiyle çalışmalarını sürdürmektedir.
Süreli yayınlar
Türk Dili - İlk sayısı Ekim 1951'de yayımlanmış aylık dil ve edebiyat dergisidir.
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi - Uluslararası hakemli bir dergidir. Altı ayda bir yayımlanır.
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten - Tamamen bilimsel araştırmaları içine alır. Yılda iki sayı yayımlanır.[39]
2 Kasım 2011 tarih ve 28103 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 664 sayılı Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile genel sekreterlik kadrosu sonlandırıldı.
Kaynakça
^ab"Türk Dil Kurumu - Tarihçe". TDK Resmî Sayfa. Çankaya, Ankara: Türk Dil Kurumu Başkanlığı. 27 Nisan 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Mart 2015.
^"TDK Ana Sayfası". TDK Resmî Web Sitesi. Çankaya, Ankara: Türk Dil Kurumu Başkanlığı. 15 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Mart 2015.
^"TDK - Tarihçe". TDK Resmî. Çankaya, Ankara: Türk Dil Kurumu Başkanlığı. 27 Nisan 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Mart 2015. Türk Dil Kurumu 800'e ulaşan yayını, 40 Bilim Kurulu üyesi, 17 uzmanı, 56 çalışanı ve zengin bir araştırma kütüphanesiyle Türkiye'nin saygın bilim kuruluşlarından biri olarak çalışmalarını sürdürmektedir.
^Türk dili. Türk Dili Tetkik Cemiyeti. Nisan 1933. s. 6. 27 Mart 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Mart 2023. Reis: Samih Rifat Bey, Umumî Kâtip: Ruşen Eşref Bey
^Türk Dili. Türk Dili Tetkik Cemiyeti. Eylül 1934. s. 22. 27 Mart 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Mart 2023. İhtısas Kâtibi Aptülkadir Süleyman Bey
^"İNAN, Abdülkadir". TDV İslâm Ansiklopedisi. 24 Eylül 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Mart 2023. 1955’te emeklilik haklarından mahrum edilerek görevden alındı. Aynı yıllarda Türk Tarih Kurumu’nun aslî üyesi olan ve Türk Dil Kurumu’nda da başuzman olarak çalışan İnan’ın buradaki vazifesine de dilde tasfiyecilik hareketine taraftar olmadığı için son verildi.
^Canpolat, Mustafa (Ağustos 2004). "Anılarla Türk Dil Kurumu"(PDF). LXXXVIII (632). Türk Dil Kurumu. s. 121. 27 Mart 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi(PDF). Erişim tarihi: 27 Mart 2023. Abdülkadir İnan doğu dilleri başuzmanıydı. Dilaçar Bey de batı dilleri başuzmanıydı.
^Prof. Dr. Afet İnan, Yayına Hazırlayan: Arı İnan, Remzi Kitabevi, İstanbul 2005, s. 124: "1980 ihtilalinden sonra çıkarılan bir yasayla TTK ve TDK'nin (Atatürk'ün vasiyeti de hiçe sayılarak) özel statüleri değiştirilmiştir."
^"TBMM Albümü - Cilt. 1, sf. 86"(Albüm). TBMM Resmî. Ankara: TBMM Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü Yayınları No: 1. Haziran 2010. 4 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Mart 2015.
^abNail Tan (Temmuz 2019). 1932’den 2012’ye Türk Dil Kurumu"TÜRK DİLİ - Dil ve Edebiyat Dergisi"(PDF). CXVII (811). Türk Dil Kurumu. ss. 41, 47. 19 Ağustos 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi(PDF). Erişim tarihi: 21 Mart 2023.
^"Başkan Yardımcısı". Türk Dil Kurumu. 11 Mart 2024. 28 Eylül 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Mart 2024.