Fenerbahçe erkek atletizm takımıFenerbahçe'nin erkek atletlerden oluşan şubesidir. Takım 2.500 oturma kapasitelik Burhan Felek Spor Salonu'nu kullanmaktadır.
Fenerbahçe atletizmde Türk sporunun da bir anlamda lokomotifi oldu. Nitekim 2020'ye kadarki Olimpiyat Oyunları'nda Türkiye'nin bu spor dalında elde ettiği üç madalya da Fenerbahçeli atletlerce kazanıldı: 1948 Londra - Ruhi Sarıalp (bronz), 2004 Atina - Eşref Apak (gümüş) ve 2016 Rio de Janeiro - Yasmani Copello Escobar (bronz). Keza Fenerbahçeli atletler Dünya, Avrupa ve Balkan Şampiyonaları ile Akdeniz Oyunları'nda Türk millî takımına sayısı hayli kabarık madalyalar kazandırdılar.
Fenerbahçe atletizm takımı, Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası'nda 10 kez takım halinde Avrupa şampiyonluğuna ulaştı. Bu şampiyonlukların 3'ü A takımı (1993, 1999, 2009), 4'ü genç takımı (2013, 2014, 2017, 2019) ve 3'ü genç kros takımı (2009, 2010, 2011) tarafından kazanıldı.
Tarihçe
Kuruluş ve serpilme dönemi (1913-1938)
Türkiye'de modern atletizm yarışmaları 1913 yılında başlarken, Fenerbahçeli sporcular da bu yarışlarda boy göstererek başarılar kazandılar. Nitekim; Fenerbahçe Kulübü'nün 26 Ekim 1913 tarihinde Maarif Nazırı Ahmet Şükrü Bey'in himayesinde Union Club Sahası'nda düzenlediği Spor Bayramı programında yeralan iki yarışı da (100 ve 800 m) Fenerbahçeli Bedri Yıldırım ve Tripo birincilikle bitirdiler. 1 Mayıs 1914 tarihinde İstanbul Jimnastik Kulübü'nün düzenlediği yarışlarda ise Mahmut Bey gülle atmada altın madalya kazandı.[1]
Birinci Dünya Savaşı Türk ve Fenerbahçe atletizmini atalete sürüklerken, savaşın bitimine (1918) doğru görülen istisnaî canlanmada da Fenerbahçeli sporcular göze çarptılar ve 17 Mayıs 1918 tarihindeki Spor Bayramı'nda iki birincilik (Hançeris 400 ve 1.500 metrede) ve üç ikincilik (Nubar yüksek atlama ve cirit atmada, Anoraki ise üç adım atlamada) kazandılar.
Kurtuluş Savaşı yılları Fenerbahçe atletizmini bir kez daha atalete gömdüyse de, savaşın zaferle bitmesi sonucunda faaliyetler tekrar canlandı. Tüm spor faaliyetlerinin eşgüdümünü sağlamak üzere kurulan Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı'na 1922 yılında dahil olan Türkiye Atletizm Federasyonu'nun faaliyete geçmesiyle Türkiye'de ilk düzenli ve atletizmdeki tüm kategorileri kapsayan atletizm yarışmaları başladı. Bunu Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ile azınlık kulüpleri Beyoğluspor ve Kurtuluş'un (1896 yılında İstanbul Rumları tarafından Tatavla Heraklis adıyla kurulan ve Türkiye'nin en eski spor kulübü olan Kurtuluş 1906 yılında Atina'da düzenlenen Ara Olimpiyatları'nda Osmanlı Devleti'ni temsil etmişti[2]) yarışmalara getirdiği rekabet havası izledi. Nitekim, Fenerbahçe Kulübü ilk kez 21 Ekim 1923'te 30 sporcusunun katılımıyla bir Atletizm Bayramı düzenledi. Paris'te düzenlenen 1924 Yaz Olimpiyatları'nda 4x100 metrede yarışan Türk millî takımından Said Odyak ve Hüseyin Tarık Fenerbahçeli sporculardı.[3] Olimpiyatlar dönüşü ilk kez düzenlenen İstanbul Şampiyonası'nda (ferdî) Fenerbahçe'den Hakkı Gürtay (5.000 m), Hüseyin Sermet (yüksek atlama) ve Sadık Ceylan sırıkla atlamada birinci gelerek Sarı-lacivertlilerin bu spordaki ilk resmî şampiyonları oldular. 1926'daki ikinci şampiyonada yüksek atlamada birinci olan Haydar Aşan'ın Galatasaray'a transferi, Sadri Usuoğlu önderliğinde aynı yıl sarı-lacivertli kulübe giren Robert Lisesi atletlerinin ayrılması ve Hüseyin Sermet'in ABD'ye gidişiyle Fenerbahçe'de atletizm 1927 yılında ciddi bir sarsıntı geçirdiyse de, Üsteğmen Edip Berkkan'ın 1928 Eylül'ünde 20 gençle başlattığı çalışmalar Fenerbahçe'de atletizmi kalıcı bir şekilde canlandırdı.[4] Bu kadronun ilk başarısı da 11 Ekim 1929'da İttihatspor Sahası'nda ilk kez düzenlenen İstanbul Kulüplerarası Atletizm Şampiyonası'nda 122 puanlı Beşiktaş'ın arkasından 92 puanla kazanılan İstanbul ikinciliği oldu.
Altın dönem (1939-1965)
Fenerbahçe'nin atletizmdeki bu altın dönemi Türk atletizminin de doruk yıllarına karşılık gelir. Türkiye'nin güreş sporu haricinde Olimpiyatlardaki (1948 Londra, üç adım atlama) ilk madalyasını kazandıran ve 1951 Avrupa Şampiyonası'nda aldığı madalyanın üzerine 1990'ların sonuna kadar bir tane bile eklenemeyen Ruhi Sarıalp, uzun mesafelerde Dünya Ordulararası, Akdeniz ve Balkan şampiyonluklarına ulaşan Ekrem Koçak, 1947'de Atina'da düzenlenen Doğu Akdeniz Şampiyonası'nda 4x400 metre bayrak yarışında son adam olarak yarışan ve 25 metre önündeki Yunan atleti bir sprintle sollayarak göğüs farkı ile yarışı kazanan ve bu başarısı bizzat dönemin Başbakanı Şükrü Saraçoğlu'nun telgrafıyla kutlanan Doğan Acarbay, İnönü Stadyumu'nda 25.000 kişinin izlediği şampiyonada ise 1.97 cm ile Türkiye rekoru da kırarak şampiyon olan Erdal Akkan, yine Atina'da 200 metre Doğu Akdeniz şampiyonu olan Kemal Aksur, 1939'da Balkan Oyunları'nda 100 ve 200 metrelerde iki birincilik kazanarak Yunan Kralı'na iki defa İstiklal Marşı'nı dinletmek gururunu yaşatan Muzaffer Baloğlu, Ordulararası Dünya Şampiyonalarında Türkiye'ye atletizmde Dünya şampiyonlukları ve rekorları hediye eden Muharrem Dalkılıç, on defa İstiklal Marşı'nı çaldırtmış, on yedi defa Türk Bayrağı'nı göndere çektirmiş Osman Coşgül, aynı zamanda Dünya İstatistikçiler Birliği üyesi Turhan Göker, Amerika Kıtası'nda yılda bir defa yapılan Amerika Şampiyonası'nda 1947'de 5.000 metrede üçüncülük madalyası kazanan tek Türk atleti Eşref Aydın, 1956,57 ve 58 yıllarında Aydın Onur'u renklerine katan Fenerbahçe Onur ile birçok birinciliğe imza atmıştır. Aydın Onur 25 yıldır kırılamayan 100 mt Türkiye rekorunu 1960'ta Kahire'de kırmıştır. Türkiye'ye Balkan şampiyonlukları yaşatan Melih Kotanca hep Fenerbahçeli atletlerdir.
Duraklama dönemi (1966-1983)
Fenerbahçe atletizm şubesinin yaşadığı malî bunalım 1960'ların ikinci yarısından itibaren sarı-lâcivertli takımı esaslı bir şekilde etkilemeye başladı. 29 Mart 1964 tarihli Kongre raporunda "Kulübün bu ağır yüke ilânihaye katlanamayacağı, ilgililerin bu fedakârlığı desteklemeleri gerektiği, ancak bu uyarılara kulak verilmediği" kaydedilmekte, "mali zorluk nedeniyle 1963'te sekiz birinci sınıf atletin takımdan ayrıldığına" değinilmekteydi.[5]Türkiye Atletizm Federasyonu bu soruna eğilip Antrenör Şevki Koru'yu Fenerbahçe'ye tahsis ederek (dönemin parasıyla) 5.000 Tl destekte bulunduysa da, bu katkılar ihtiyaçların çok gerisindeydi.[6] Fenerbahçe'nin atletizmde gerilemesi Türk atletizmini de derinden sarstı ve uzun mesafe ile maraton koşuları haricinde Balkan, Akdeniz, Avrupa ve Dünya şampiyonalarında geçmiş çeyrek yüzyıldaki başarılar bir hayli seyrekleşti.
1965 yılında Fenerbahçe Stadı'nın yeni inşaat için yıkılması üzerine atletizm pistinin de kullanılamaz hale gelmesi de sarı-lacivertli takımı etkilediyse de, bu tesis açığı 1967 yılında onarılan ve açılışı Vali Vefa Poyraz tarafından Türkiye-Bulgaristan yarışlarıyla yapılan Dereağzı Tesisleri'yle bir nebze giderilebildi. 1968 yılında İstanbul şampiyonluğunu kazanan Fenerbahçe, Türkiye Şampiyonalarında 1970'e kadar iddiasını koruduysa da, 1971'de Şube Kaptanının istifası ve 22 atletin ayrılmasıyla 1970'lerin sonuna kadar sürecek bir bocalama dönemi başladı. Nitekim, 1968'den 1984'e kadar İstanbul şampiyonluklarından uzak kalan takım, Türkiye Şampiyonalarında da 1979 yılına kadar ilk iki sıranın uzağında kaldı. Bu durgun dönemin teselli mahiyetindeki başarıları ise kros takımının 1966, 1967, 1968, 1969, 1972, 1974 ve 1976'daki İstanbul ve 1966, 1967, 1972 ve 1974'teki Türkiye şampiyonlukları oldu. Muharrem Dalkılıç, Mehmet Tümkan, Hikmet Şen ve Mehmet Yurdadön gibi Türk atletizminin ünlü uzun mesafe şampiyonları (ilk üç isim 1964 Tokyo, 1972 Münih ve 1984 Los Angeles Olimpiyatları'nda Türkiye'yi temsil etmişlerdi) Fenerbahçe formasıyla bu şampiyonluklara önemli katkılar sağladılar. Fenerbahçe Kulübü de 1975 yılında düzenlediği Uluslararası Atletizm Bayramı da durgun dönemin diğer bir parlak anı olarak tarihe geçti.
Fenerbahçe atletizm şubesi 1979 yılında okullarla daha sıkı işbirliği halinde bir atılım yaptı. Kros takımı İstanbul ve Türkiye şampiyonu olurken pist takımı da İstanbul ve Türkiye ikinciliğine ulaştı. 1981-1982 yıllarında ise Fenerbahçe Lisesi'yle kurulan işbirliği sarı-lacivertli takımın genç ve yıldız takımlarının da yıllar sonra canlanmasını sağladı.[7] 1983 yılına girildiğinde, Kulüp Başkanı Ali Şen'in amatör branşlara verdiği önemin de yardımıyla, Mehmet Terzi (Türkiye'nin 1983 Akdeniz Oyunları ve 1984 Balkan Şampiyonası'nda atletizmdeki tek altınını kazanmış ve 1983'te "Yılın Sporcusu" seçilmişti), Mehmet Yurdadön (1983 yılında Büyük Atatürk Koşusu'nu 8. kez kazanmıştı) , Sermet Timurlenk ve Zeki Atlı'dan oluşan kros takımı Türkiye'deki geçilmezliğini korurken, pist takımı da yıllar sonra şampiyonluklara hazır hale gelmişti. Keza, 7-8 Mayıs 1983 tarihlerinde (8 yıl sonra) düzenlenen "Fenerbahçe Atletizm Bayramı" da bir anlamda sarı-lâcivertlilerin müteakip yıldan itibaren başlayacak altın yıllarının habercisi oldu.
İkinci altın dönem (1984-günümüz)
1984'te 18 yıl aradan sonra ezeli rakibi Galatasaray'ı geride bırakarak İstanbul ve Türkiye Şampiyonluğuna ulaşan takım 1985 ve 1987 şampiyonluklarını da kazandı. 1987'de son kez yapılan Türkiye Şampiyonası yerine aynı yıl ilk kez sekiz kademeli Deplasmanlı Atletizm Ligi düzenlendi. 1987'den beri her yıl düzenlenen Atletizm Ligi'nde sarı-lacivertliler 25 yılda 19 şampiyonluk kazanarak tam anlamıyla bir hegemonya kurdular. 1948 Londra Olimpiyatları'nda Ruhi Sarıalp tarafından kazanılan bronz madalyanın 2004'te bu defa bir başka Fenerbahçeli atlet Eşref Apak tarafından kazanılması sarı-lacivertli takım için ayrı bir gurur kaynağı olmuştur.