Osmanlı ordusuna savaşın başından sonuna kadar Yavuz Sultan Selim başkumandanlık etti. Memlûk ordusuna ise Mercidâbık Muharebesi'ne kadar Kansu Gavri, onun bu savaşta ölümü üzerine II. Tomanbay komuta etti. Tomanbay, Osmanlılar Mısır'ı ele geçirdikten sonra kaçtı ve sonrasında yakalanıp Nisan 1517'de Kahire'de idam edildi. Sefer sonunda, 267 yıl hüküm süren Mısır merkezli Memlûk Sultanlığı yıkıldı ve Osmanlı İmparatorluğu, Orta Doğu'nun Müslüman merkezlerine hükmetmeye ve kutsal Mekke ve Medine şehirlerini koruma altına almaya başladı. I. Selim'in bu seferi, İslamî uygulamaların imparatorluk yönetimi üzerindeki etkisini artırdı ve Arapça konuşan bu bölge ile Anadolu ve Balkanlar'daki Osmanlı bölgeleri arasında etkileşimi kolaylaştırdı.
29 Kasım'da, henüz I. SelimAmasya'da iken, Şah İsmail'den bir elçi heyeti geldi.[7] Gelen elçi heyeti barış talep etmekte ve Şah İsmail'in Çaldıran Muharebesi'nde esir düşen hanımını geri istemekteydi.[8]Şah İsmail'in bu diplomatik girişimlerini hile olarak yorumlayan Sultan I. Selim, elçileri alıkoyarak hapsettirdi ve Safevî sorununun ancak şiddet ile çözüleceğini düşünerek sefer hazırlıklarına devam etti. Bu sırada Fırat'ın kuzeyindeki Anadolu topraklarının fethi için uğraşıldı.[9] 19 Mayıs 1515'te Erzincan mevkiindeki Kemah zaptedildi ve I. Selim, birçok sebepten ötürü ikinci harekâtını erteleme kararı aldı.[10][11][12]
1480'de Osmanlılar sayesinde Dulkadir Beyliği'nin başına geçen ve aynı zamanda Yavuz Sultan Selim'in de anne tarafından dedesi olan[13]Alaüddevle Bozkurt Bey, Osmanlı-Safevî-Memlûk gibi üç büyük devletin arasında ayakta kalabilmek için denge politikası gütmekteydi. Her ne kadar Osmanlı kaynaklarında Safevî yanlılığı ile suçlansa da,[14] coğrafi konumu ve diğer iki ülkenin yayılmacı politikasına karşı son zamanlarda Memlûkler ile yakınlaşıyordu.[15] I. Selim, İran Seferi için davet ettiği dedesinin sefere katılmayıp bir de üstüne Memlûkler ve Safevîler ile iş tuttuğuna dair haberler alınca, Amasya dönüşü Sinan Paşa komutasındaki bir orduyu Elbistan'a yolladı.[15]
I. Selim henüz İstanbul'a dönmeden önce, Bıyıklı Mehmed Paşa'yı cephe komutanı olarak Bayburt'ta bırakmıştı.[17] Sultan I. Selim'in Anadolu'ya dönmesini fırsat bilen Şah İsmail, önce başkenti Tebriz'i kurtardı, sonra da Nur Ali Halife'ye kuvvetleriyle Erzincan dolaylarına taarruzunu emretti.[18] Casusları sayesinde bundan haberdar olan Bıyıklı Mehmed Paşa, süratle kuvvetlerini toparladı ve Tunceli'de Safevî ordusunu karşıladı. 1515 yılının Haziran ayında gerçekleşen Ovacık Muharebesi'nde Safevî ordusu bozguna uğradı ve Nur Ali Halife savaş meydanında öldü. Aynı zamanda Ustaclu Karahan komutasındaki bir Safevî ordusu, isyan eden Diyarbakır'ı kuşattıysa da Bıyıklı Mehmed Paşa'nın Eylül 1515'te bölgeye varması sonucu Mardin'e çekildi. Bir yıl boyunca çok şiddetli çarpışmalar gerçekleşti ve sonrasında iki ordu, 1516'nın Mayıs ayında Mardin'in Koçhisar bölgesinde karşılaştı. Burada gerçekleşen Koçhisar Muharebesi oldukça şiddetli geçti. Önemli kurmaylarını savaş meydanında bırakan Safevî ordusu, akşam üzeri ağır kayıplar vererek dağıldı.[19][20][21]
Fatih Sultan Mehmed döneminden (1451-1481) beri Osmanlılar ile Memlûkler arasında siyasi sorunlar baş göstermekteydi. Sultan II. Bayezid döneminde (1481-1512) bu sorunlar sıcak çatışmaya bile varmış ve Adana civarında Osmanlı-Memlûk Savaşı yaşanmıştır. Bu savaşta her iki devlet de bir sonuç alamasa da aralarındaki husumet bitmemiş; Dulkadiroğulları'nın ilhakı ve Sultan Selim'in Doğu ile güttüğü sert dış politikası, aradaki gerilimi tırmandırmıştır.[24]
11 Temmuz'da İstanbul'a ulaşan padişah Selim, askeri hukukla ilgili düzenlemeler ve çıkan bir İstanbul yangını ile uğraştıktan sonra tekrar siyaset ile ilgilenmeye başladı.[25]Divan toplandı, Avrupalı elçiler kabul edildi ve Nur Ali Halife'nin kesik başı İstanbul'a ulaştı.[26] Birinci sefer sırasında yaşanan olaylar ve ikinci sefer, tartışmalara yol açmaktaydı ve bu yüzden padişah Selim, bir süreliğine dinlenmek için Edirne’ye geçti.[27]
Sadrazam Hadım Sinan Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu ile Canberdi Gazâlî komutasındaki Memlûk ordusu arasında 1516 sonlarında, Filistin'in Gazze şehri yakınlarında gerçekleşen Gazze Muharebesi, Osmanlı ordusunun zaferiyle sonuçlandı ve böylece Filistin toprakları da Osmanlıların eline geçti.
Emecen, Feridun (2016). Yavuz Sultan Selim. İstanbul: Kapı yayınları. ss. 152-334. ISBN9786055147624.
T.C. Gnkur. ATASE (1990). TSK tarihi cilt III kısım II Yavuz Sultan Selim ve Mısır Seferi eki. Ankara: Genelkurmay basımevi. ss. 49-149.
Danişmend, İsmail Hami (1971). İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi II. İstanbul: Doğu kütüphanesi. ss. 24-49. ISBN9789944397704.
Hoca Sadeddin Efendi (1584). Tâcü’t-Tevârîh IV. ss. 273-339. ISBN9789751710949.
Uzunçarşılı, İsmail Hakkı (1988). Osmanlı Tarihi IV. Ankara: TTK yayınları. ss. 266-283. ISBN9789751600127.
Elhossary, Amar (2015). Memlük kaynaklarına göre Yavuz ve Kanuni dönemlerinde Mısır ve Şam'da çıkan isyanlar. İstanbul: Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi. (Yüksek Lisans Tezi)
Haydar Çelebi, Ruzname, (16'ncı yüzyıl)
Emecen, Feridun (2009). "Selim I". TDV İslam Ansiklopedisi. 23 Şubat 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi.
Emecen, Feridun (2008). "Ridaniye Savaşı". TDV İslam Ansiklopedisi. 29 Eylül 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi.