Türk basınında edebiyatçı köşe yazarı kuşağının son temsilcisi olan Altan, dünyanın en çok köşe yazısı yazmış yazarları arasında kabul edilir.[kaynak belirtilmeli] "Enseyi karartmayın" sloganıyla tanınır. Roman, oyun, mizah yazısı, anı, fıkra, inceleme ve gezi yazısı türlerinde eserler vermiştir.
Türkiye İşçi Partisi kontenjanından XIII. dönem İstanbul milletvekili olarak 1965-1969 arasında mecliste görev yapan Altan, dokunulmazlığı kaldırılan ve sonra da iade edilen ilk milletvekili olmuştur. 1980'lere kadar solun ve sosyalizmin popüler ismi olmaya devam etmiş; daha sonra görüşleri liberal bir çizgiye kaymıştır.
22 Haziran 1927'de İstanbul'da doğdu. Dedesinin babası Kırım'dan göç eden arabacı Ahmet Kıpçakski, annesinin babası olan dedesi ise Tatar Hasan Paşa idi.[6] Babası hukukçu Halit Bey, annesi Nurhayat Hanım'dır.
Lise öğrenimini Galatasaray Lisesi'nde tamamladı. İlk işleri, lise öğrencisi iken Foto Süreyya'nın yayınladığı Foto Magazin dergisinde çıktı.[7] 1943-1944'te Çınaraltı, Varlık, İstanbul ve Kaynak dergilerinde şiirleri ve düz yazıları çıktı.
Gazeteciliğe dönemin CHP yayın organı Ulus gazetesinde muhabir olarak başladığı. Bu dönemde Çocuk Esirgeme Kurumu'nun dergisine Shakespeare'den tercümeler yaptı. Yeni Adam dergisinde Maupassant'dan tercüme ettiği "Küçük Fıçı" adlı hikâyesi yayınladı. Varlık dergisinde şiirleri, Seçilmiş Hikâyeler dergisinde yazıları ve tercümeleri çıktı.[7]
Ulus'tan sonra gazeteciliğe Hür Ses'te "Şeytanın Gör Dediği'' başlığı altında fıkra yazarak devam etti. Daha sonra Halkçı, Tan, Akşam, Milliyet, Yeni Ortam, Hürriyet, Güneş gazetelerinde ve Çarşaf dergisinde köşe yazıları yazdı. Balkabağı adını taşıyan haftalık bir mizah dergisi çıkardı ve radyoda "Çetin Altan Diyor ki…" adlı bir program hazırladı. Özellikle dönemin devrimci gençleri arasında çok popüler oldu.[7]
1959 yılında Abdi İpekçi'nin teklifi üzerine Peyami Safa'nın yerine Milliyet gazetesinde yazmaya başlaması, yazarlık hayatında önemli bir dönemeçtir.[7] "Taş" başlığı altındaki taşlama yazıları gazetenin tirajını 75 binden 215 bine yükseltti.[7] Edebiyatçı köşe yazarı kuşağının son temsilcisi olan Altan, aynı dönemde bir tiyatro yazarı olarak da ünlendi.[7] Daha sonra Devrim, Akşam, Hürriyet, Güneş, Sabah, Milliyet gazetelerinde köşe yazıları yazdı. Dünyanın en çok köşe yazısı yazmış yazarlarındandır.
Çetin Altan 1965-1969 arasında Türkiye İşçi Partisi'nden (TİP) milletvekilliği yaptı. Önce dokunulmazlığı kaldırılan, sonra da iade edilen ilk milletvekili oldu. Milletvekilliği sırasında Akşam gazetesinde yazmayı sürdüren Altan, sosyalizm ve TİP yanlısı yazılar kaleme aldı.[7] 1966'da Akşam gazetesinden ayrılan ekiple birlikte Ant dergisini çıkardı. Meclisteki sivri dilli konuşmalarıyla sık sık gündeme geldi. 1968 yılında meclisteki bir konuşması sırasında başlayan tartışma Nâzım Hikmet'e kadar sıçramış ve başta o dönemin Adalet Partisi milletvekili Cavit Şadi Pehlivanoğlu ve Hamit Fendoğlu olmak üzere Adalet Partisi milletvekilleri ile karıştığı kavga ile çokça gündeme gelmiştir.[8] Altan, bu dönemdeki anılarını 1969'da Devrim gazetesinde "Ben Milletvekili İken" başlığı altında mizahi olarak anlattı ve aynı adla kitaplaştırdı.
Atatürk'ün Sosyal Görüşleri ve "Türk Sosyalistlerinin El Kitabı" alt başlığını taşıyan "Onlar Uyanırken" adlı kitapları milletvekilliği döneminde yayımlandı.
1973 yılında Büyük Gözaltı romanı Orhan Kemal Roman Armağanı'nı aldı. 1974'te çıkan Bir Avuç Gökyüzü romanı müstehcenlik suçlamasıyla toplatıldı. Viski (1975), Küçük Bahçe (1978) adlı iki roman daha yayımladı. Romanlarının hepsi Fransızcaya çevrilmiş; Büyük Gözaltıİsveççe, Yunanca, Bulgarca ve İspanyolca; Bir Avuç Gökyüzü ise İspanyolca ve Rumence dillerinde yayınlanmıştır. Büyük Gözaltı Fransız liselerinde seçmeli ders kitabı olarak okutuldu.[kaynak belirtilmeli] Altan, köşe yazılarını topladığı kitaplardan biri olan Bir Yumak İnsan ile 1978'de Türk Dil Kurumu Ödülü'nü aldı.
1980'li yıllarda görüşleri sosyalist çizgiden uzaklaşıp liberal bir çizgiye kayan Çetin Altan 1980'de Milliyet gazetesinde köşe yazılarına tekrar başladı.[9] 1982'de bu gazeteden ayrılarak Güneş'te yazmaya başladı, aynı yıl Paris'te küçük bir apartman dairesi kiraladı. Siyasete dayanmadan sadece kalemiyle kazandığı parayla Paris'te yaşamak arzusunda idi.[7] 1986'da Hürriyet'e geçti fakat sütununun kendisinden habersiz olarak değiştirilmek istenmesi üzerine gazeteden ayrıldı 1993'te Sabah gazetesinde yazmaya başladı.
Yazarın tümü oynanmış oyunlarından basılı olanlar; Çemberler, Mor Defter, Suçlular, Dilekçe ve Tahtaravalli, basılmamış olanlar ise, Beybaba, Yedinci Köpek, Islıkçı ve Telefon Kimin İçin Çalıyor 'dur. Kavak Yelleri ve Kasırgalarda çocukluk anılarını anlatan Altan'ın Aşk Sanat ve Servet ve Atatürk'ün Sosyal Görüşleri adlı iki incelemesi vardır. Rıza Bey'in Polisiye Öyküleri ile polisiye türünde eser veren yazar Zurnada Peşrev Olmaz 'da mizahi yazılarını topladı. 2027 Yılının Anıları ise onun fütürist bir çalışmasıdır.[10] Gezi yazıları Al İşte İstanbul ve Bir Uçtan Bir Uca adlarıyla yayınlandı. Tarihinin Saklanan Yüzü ise onun Osmanlı tarihi üzerine yaptığı bir araştırmadır.
Tüm yapıtlarından örneklerin toplandığı Seçmeler 1992'de yayımlandı. 1997'de Seçmeler genişletilerek Dünyada Bırakılmış Mektuplar adıyla tekrarlandı. Son 15 yılın günlük gazete yazıları da Şeytanın Gör Dediği kitabıyla okuyucuya ulaştı. Yazar son olarak çocuklar için özel bir yapıtı gerçekleştirdi: Alfabe.
Elli yıllık yazı yaşamında yazılarından ötürü pek çok kez mahkemeye verilen Altan hakkında ağır cezada 300'den fazla dava açıldı. 1972 yılında gözaltı süresi 24 saat olmasına karşın 15 gün gözaltında tutuldu. Üç kez tutuklandı, iki kez mahkûm oldu ve iki yıl cezaevinde yattı. Son olarak hakkında 159. Maddeye dayanılarak açılan davada tek celsede beraat etti.
Hayat hikâyesi, 1998 yılında eşi Solmaz Kamuran tarafından İpek Böceği Cinayeti adlı kitapta kaleme alınmıştır.[11] Yazarın roman ve tiyatrolarını ele alan en kapsamlı çalışma, Cumali Büker'in "Çetin Altan'ın Roman ve Oyunlarında Aydın ve Küçük Burjuvazinin Sorunları" adlı yüksek lisans tezidir.