ÇerkesSoykırımı[11][12] (Çerkes Sürgünü olarak da bilinir) veya Tsitsekun[13][14][a] (Adigece: ЦӀыцӀэкӀун),[b] 19. yüzyılda, Çarlık Rusyası tarafından Çerkeslere gerçekleştirilen sistematik toplu katliam ve sürgün.[1] Olaylardan Çerkeslerin %80-97'si,[18][19][20][20] yaklaşık 1,5 milyon kişi, etkilenmiştir.[1][21][22]Grigori Zass gibi Rus generaller Çerkes sivillerin toplu katliamını yücelttiler,[23][24][25] bilimsel deneylerde kullanılmalarını savundular[23][26] ve askerlerinin kadınlara tecavüz etmesine izin verdiler.[23] Rus kuvvetlerinin hamile kadınların karınlarını deşmek gibi çeşitli yöntemler kullandığı bildirildi.[23][27]
Rus-Çerkes Savaşı sırasında Rus İmparatorluğu sistematik olarak Çerkes nüfusunu yok etme stratejisi uyguladı.[1] Sadece Çerkesler arasında Ruslaştırmayı ve Rusya'nın diğer bölgelerine yerleşmeyi kabul eden küçük bir kısım olaylardan hiç etkilenmedi. Reddeden geri kalan Çerkes nüfusu çeşitli şekillerde dağıtıldı veya toplu halde öldürüldü.[28] Bazı durumlarda Çerkesler Hristiyanlığı kabul etmeye zorlandı. Çoğu durumda Çerkes yerleşim yerleri bulundu ve yakıldı, sistematik olarak aç bırakıldı veya tüm nüfusu katledildi.[1] Yok edilmesi planlanan halk genel olarak Çerkesler olsa da, Kafkasya'nın diğer Müslüman halkları da etkilendi.[29]
Rus ordusunda asker olan Lev Tolstoy, Rus askerlerinin gece köy evlerine saldırdığını bildirdi.[30] Olaylara tanık olan İngiliz diplomat William Palgrave, "tek suçlarının Rus olmamak olduğunu" ekliyor.[31] 1864'te Çerkesler tarafından İngiliz İmparatorluğu'ndan insani yardım talep eden bir dilekçe imzalandı.[32][33][34] Aynı yıl, 1864'te savaşın bitiminden önce hayatta kalan nüfusa karşı toplu sürgün başlatıldı ve büyük ölçüde 1870'lerde tamamlandı.[35] Bazıları, ayrılmayı beklerken kalabalıklar arasında salgın hastalıklardan öldü. Diğerleri, yoldaki gemiler fırtınalar sırasında battığında[22] veya kâr odaklı nakliyecilerin kârı en üst düzeye çıkarmak için gemilerini aşırı yüklediği durumlar nedeniyle öldü.[36] Akademisyenler, Rus hükûmetinin kendi arşiv rakamlarını dikkate alarak, bu süreçten Çerkes nüfusunun %80-97'sinin etkilendiğini tahmin ediyorlar.[37][38][39]
Hayatta kalıp sürgün edilen Çerkesler Osmanlı Devleti'ne yerleştirildi.[40][41]Osmanlı arşivleri, 1879'da yaklaşık 1 milyon Çerkes muhacirin Osmanlı topraklarına girdiğini, ancak bunların yaklaşık yarısının kıyılarda hastalıklar nedeniyle öldüğünü gösteriyor.[42] Osmanlı arşivlerini destekleyen 1897 Rus nüfus sayımı, orijinal sayının onda biri olan yalnızca 150.000 Çerkes kaydediyor.[43][44] 1929 baharında Kafkasya'ya bilimsel çalışma üzerine giden Gürcü tarihçi Simon Canaşia'nın karşılaştığı 91 yaşında bir ihtiyar, Karadeniz'in "karpuz gibi" insan vücut parçaları ile dolduğunu, kargaların kadın saçı ve erkek sakallarına yuva yaptığını aktarmıştır.[45]
2023 itibarıyla Gürcistan, Çerkes soykırımını tanıyan tek ülkedir.[46]ABD'nin Wayne şehri[47] ve Doğu Türkistan Sürgün Hükûmeti de resmî olarak Çerkes soykırımını tanımıştır.[48][49] Ukrayna meclisi ise tanımayı tartışmaktadır.[50] Rusya, Çerkes soykırımını aktif olarak reddediyor ve olayları rızaya dayalı bir göç olarak sınıflandırıyor (Rusça: Черкесское мухаджирство, 'Çerkes muhacirizmi'). Rus hükûmeti soykırımın tanınması için çalışan aktivistleri ve konuyla ilgilenen akademisyenleri "aşırılık yanlısı", "terörist" veya CIA ajanı olarak tanımlamaktadır.[51] Çerkesler her yıl 21 Mayıs'ı Çerkes Yas Günü olarak anarlar.[52][53][54] 21 Mayıs'ta tüm dünyadaki Çerkesler, özellikle Kayseri ve Amman gibi büyük Çerkes nüfusa sahip şehirlerin yanı sıra İstanbul gibi diğer büyük şehirlerde Rus hükûmetini protesto ediyor.[55][56]
3. yüzyıldan beri Hristiyan olan Çerkesler[57][58][59] 16. yüzyılda İslam'a geçmeye başladı.[60] Rusya Çerkeslere düşman gözüyle bakmaya başladı.[61] Çerkesya konumu itibarıyla Rusya, İngiltere, Fransa ve Osmanlı İmparatorluğu arasındaki güç mücadelesinin ortasında kilit bir stratejik bölgeydi. Rusya gözünü Karadeniz boyunca genişleyerek sıcak denizlere inmeyi hedefliyordu. İngiltere ise Rusya'yı engellemek istiyordu. Rusya, İran'ın düşüşünü kolaylaştırmak için Karadeniz'de tersanelere ihtiyaç duyacaktı, bu da kıyı şeridiyle Çerkesya'yı hedef haline getirdi. Ancak Müslüman olan Çerkeslerin Ruslara karşı Osmanlıları tercih etmeleri Rus İmparatorluğu'nu rahatsız ediyordu. Çerkesya'nın stratejik önemi o kadar büyüktü ki, 1853'te Karadeniz Rus ticareti için çok önemli hale geldi ve ihracatının üçte birinden sorumluydu.[62][63]
II. Katerina döneminde Rus ordusu Çerkes topraklarına girmeye başladı ve Rusya, Çerkesya'yı hızla ilhak etmek amacıyla kaleler inşa etmeye başladı. 17 Temmuz (O.S.), 1763'te Rus kuvvetleri, Doğu Çerkesya'daki Mezdeug (günümüz Mozdok) kasabasına girerek orayı bir Rus kalesine dönüştürdü. Böylece Çerkesler ile Rus İmparatorluğu arasındaki düşmanlıklar başladı. Rus ordusu beklemediği kadar sıkı bir direnişle karşılaştı. Rus-Çerkes savaşı sırasınca iki taraf da birbirine pek çok baskınlar düzenledi.
Katliamların başlangıcı
Fyodor Bursak ve Pavel Tsitsianov
1799'da Rus general Fyodor Bursak Batı Çerkesya'ya saldırılar düzenledi. Bu saldırının daha önceki saldırılardan farkı, Bursak'ın askerlerine "ayrım yapmadan, ister düşman ister barışçıl olsun, tüm Çerkes köylerini yok etme" emri vermesiydi.[1] 1802-1806 yılları arasında Pavel Tsitsianov benzer saldırılar düzenledi. Tsitsianov Çerkeslerin "Rusya'ya kıyasla ne kadar önemsiz olduklarını" göstermek istiyordu.[64] 1805'te General Glazenap 80 köy yaktı. Askerlerine "halkı korkutarak boyun eğdirme ve dağlılardan intikam alma" emrini verdi.[65] Bir köy yakma harekâtı başlatıldığında, Rus ordusu önce köye girip yağmalıyor, sonra direnenleri, şikayetçileri öldürüyor ve son olarak da köyü ateşe verip gidiyorlardı. 1810'da yaklaşık 200 köy yakıldı. 1805 ile 1807 yılları arasında General Bulgakov'un ordusu tek başına 280'den fazla köyü yaktı.[66] 1763'te 350.000 olan Kabardey'in nüfusu 1817'de sadece 37.000'di.[67]
1808'de bir Rus komisyonu, Rus İmparatorluğu'na karşı Çerkes direnişini sona erdirmek için Çerkeslerin anavatanlarından tamamen çıkarılması gerektiğine karar verdi.[25][68] Bu, Rus hükûmetinde henüz çoğunluk görüşü olmasa da, hızla yayılıyordu. Şubat 1810'da General Fyodor Bursak'ın kuvvetleri Sop Nehri yakınlarındaki bir Çerkes köyüne girdiler ve köyü yakmaya başladılar. Nehir taşmaya başlayınca bir sonraki köye saldırma planlarını ertelemeye karar verdiler.[25][69] Aralık ayında Şapsığ bölgesinde de aynı yöntemler uygulanmış ve birkaç köy yakılmıştı. Bazı sivillerin ormana kaçması üzerine bölgedeki ormanlar yakıldı.[69] 1811'de Rusya'daki St. Petersburg'a, işgal altındaki bölgelerdeki Çerkeslerin temel hakları için dilekçeler gönderildi.[65]
Aleksey Yermolov
1817'de Rus veteran general ve savaş kahramanı Aleksey Yermolov, Kafkasya'ya atandı. Sorunu çözmesi ve savaşı Rusların lehine değiştirmesi bekleniyordu. Yermolov, Çerkeslerin isteyerek teslim olmayacakları ve resmi bir askerî strateji olarak "terör"ün etkili olacağı sonucuna vardı.[70] Terör yöntemleri zaten kullanımda olsa da ancak Yermolov'un emriyle resmiyet kazanmış ve eski generaller bazen aşırıya kaçarlarsa cezalandırılsa da savaş kahramanı Yermolov için böyle bir şey mümkün değildi. Bu nedenle Yermolov uygun gördüğü gibi hareket edebilirdi. Rus generaller, halkı şok ederek teslim olmaları için Çerkes köylerini ve kasabalarını yok etmeye ve insanları katletmeye başladı.[71][72][70]
Yermolov yönetimindeki Rus birlikleri, direniş savaşçılarının saklandığı düşünülen köyleri yok ederek, suikastlar, adam kaçırmalar ve bütün aileleri infaz ederek misilleme yaptı.[71] Çerkes direnişi yiyecek için köylere bel bağladığından, Rus ordusu da sistematik olarak ekinleri ve hayvanları yok etti ve Çerkes sivil çiftçileri öldürdü.[70][72] Çerkesler, bölgedeki tüm Çerkesleri kapsayan bir federasyon oluşturarak yanıt verdi.[70]
Mayıs 1818'de, Yermolov'dan emir alan General Ivan Petrovich Delpotso komutasındaki Rus kuvvetleri tarafından Tram köyü kuşatıldı, yakıldı ve sakinleri öldürüldü:[73]
Bu sefer kendimi bununla sınırlıyorum. Gelecekte suçlu eşkıyalara acımayacağım, köyleri yıkılacak, malları alınacak, karıları ve çocukları öldürülecek.
— Ivan Petrovich Delpotso
Köylerin içindeki her şeyle birlikte tamamen yok edilmesi, Rus ordusu ve Kazak birlikleri tarafından standart bir eylem haline geldi. Buna rağmen Çerkes direnişi devam etti.[74] Eylül 1820'de Rus kuvvetleri, Doğu Çerkesya sakinlerini zorla sürgün etmeye başladı. Kabardey'in tamamı (Doğu Çerkesya) daha sonra Rus Çarının mülkü ilan edildi.[75] General Yermolov daha sonra Kabardey'deki çabalarını hızlandırdı. Yalnızca Mart 1822'de 14 köy Yermolov tarafından yok edildi.[76] Şubat 1824'te General Vlasov liderliğindeki Rus ordusu 4 Çerkes köyüne[77] saldırdı ve onları yerlilerle birlikte tamamen yok etti. Bu köyler, Rus İmparatorluğu ile barış içinde olmalarıyla ünlüydü, Çerkesler tarafından vatan haini olmakla suçlanıyorlardı, ancak yine de Rus saldırılarının hedefi oldular. Çerkesler bir açıklama istediler; ki verilmedi.[69] Bu olaylardan sonra Rusya ile barış içinde olan köyler dahi savaşmaya başladı. 1828'de General Emanuel, 6 Natuhay Çerkes köyünü ve daha birçok Şapsığ Çerkes köyünü yok etti. Daha sonra Kuban'ı geçti ve 210 köyü daha yaktı.
Bu katliam taktikleri Çerkesleri daha fazla sinirlendirdi. Bunun ardından birçok Çerkes prensi, hatta yüzyıllardır rekabet içinde olan prensler el ele vererek daha sıkı direnmeye başladı, bu sırada pek çok işgalci Rus ordusu yenilgiye uğradı, bazıları tamamen yok edildi. Avrupa'da, özellikle İngiltere'de, Ruslara karşı direnen Çerkeslere karşı büyük bir sempati oluşmaya başladı.[78]
14 Eylül 1829’da Edirne Antlaşması imzalandı.[79] Bu antlaşmaya göre, Osmanlı İmparatorluğu Çerkesya dahil olmak üzere Kafkasya'yı Rus toprağı olarak tanıyordu.[80] Çerkesler bu antlaşmanın Ruslar tarafından Osmanlı'yı kötülemek için uydurulduğunu düşünüyorlardı ve gerçekliğine inanmadılar. Antlaşmanın gerçek olduğu doğrulandıktan sonra Çerkes elçileri İngiltere, Fransa ve Osmanlı topraklarına gönderilerek antlaşmanın Çerkesler için geçersiz hükmünde olduğu bildirildi.[81]
1831'de Rus hükûmeti, Natuhay kabilesinin tamamen yok edilmesi planını değerlendirdi; Natuhayların nispeten barışçıl olmasına ve hatta Ruslarla ticaret yapmalarına rağmen. 1831'in sonlarında, Rus General Frolov ve görev gücü birkaç köyü yok etti. 20 Kasım gecesi başlayarak, köylerin toplarla kuşatıldığı ve bombalandığı bir "korku harekatı" başlatıldı. Hedefler evler ve camilerdi. Operasyon bir raporda şöyle anlatıldı:[69]
…Bu operasyonda 10 asker kaybettik, bir subay ve 16 asker yaralandı. Çatışma mahallinde süngülerle öldürülen 150'den fazla dağlı cesedi ve topçu atışı nedeniyle öldürülen 50'ye kadar kadın ve çocuk vardı…
Başka bir raporda General Rosen, Aralık 1831'de 381 Çerkes'i esir aldığını ayrıntılı olarak anlatıyor ve köylere ateş ederek 100 erkek ve 50 kadını öldürmekle övünüyor. Ayrıca raporunda, Midvideiv adlı bir Rus askerinin, camiyi yakmasına engel olmaya çalışan bir Çerkes'i öldürdüğünü övgü ile anlatıyor.[82]
Ruslar araziyi değiştirerek Çerkes direnişine karşı koymak istediler. Bir yol ağı kurdular ve bu yolların etrafındaki ormanları temizlediler, yerli köyleri yok ettiler ve genellikle Ruslar veya diğer Ortodoks Slav halklarından oluşan yeni çiftçi toplulukları yerleştirdiler. Giderek daha kanlı hale gelen bu durumda, köylerin toptan yok edilmesi standart bir taktik haline geldi.[83]
General Yermolov kendi sözleriyle "Çerkes topraklarına ihtiyacımız var ama Çerkeslerin kendilerine ihtiyacımız yok" diyordu.[84] Yermolov ve Bulgakov gibi Rus askeri komutanları, savaş alanında şan ve fetih yoluyla zenginlik elde etmek için kendi çıkarları doğrultusunda hareket ederek, Çar'ı sık sık aldatmışlar ve Çerkes gruplarının Rusya ile barış yapma girişimlerini gizlemişlerdir.[1] 1837'de bazı Çerkes liderler, daha fazla kan dökülmemesi gerektiğini savunarak Ruslara beyaz bir barış teklif etti. Bu teklife cevaben General Yermolov komutasındaki Rus ordusu 36 Çerkes köyünü yaktı.[84]
Grigori Zass
1833'te Grigori Zass, merkezi Batalpashinsk kalesinde bulunan Kuban Askeri Hattının bir kısmının komutanlığına atandı. Zass, Çerkesleri Ruslardan ve diğer Avrupalılardan daha aşağı bir ırk olarak görüyordu.[80][85] Zass'ın ana taktiği saldırılara orantısız biçimde cevap vermekti, küçük bir Çerkes saldırısına karşılık yıl boyunca onlarca köyün yok edilmesiyle sonulanan bir "ceza seferi" başlatabilirdi. Ona göre Çerkeslerle baş etmenin tek yolu onları "vahşi hayvanlar gibi" korkutmaktı. Zass, insanları diri diri yakmak, kafa kesip kazığa geçirmek, kalabalık köyleri yerle bir etmek, kasıtlı olarak salgın hastalıklar yaymak ve toplu tecavüz dahil olmak üzere bu düşünceye dayanan yöntemler kullandı.[86][87][88] Kopmuş Çerkes vücut parçalarından oluşan bir koleksiyona sahipti.[86][89] Böylece Çerkesler arasında korku ve şok yayarak onları teslim olmaya zorluyordu. Bu yöntemin başarısı nedeniyle başkomutan olarak atandı ve tam yetki verildi.[90]
Ağustos 1833'te Zass, Çerkes topraklarına ilk seferini yönetti. Köylerin yanı sıra birden fazla kasaba da yok edildi. Kasım ve Aralık ayları arasında Besleney bölgesine saldırdı ve Besleney'in başkenti Qanoqo köyü de dahil olmak üzere Besleney bölgesindeki çoğu yerleşim yerini yok etti. 1834-1835 yılları arasında özellikle Abzeh, Besleney ve Şapsığ bölgelerinde Çerkes nüfusunu yok etmeye devam etti. 1834'te Albay Zass, General Rosen'e Çerkesya seferini detaylandıran bir rapor gönderdi:[91]
…Ot toplamaya giden üç vahşi dağlı yakaladım. Gönüllü olarak bize teslim olmak istemediler, ben de yok edilmelerini emrettim.…
Daha sonra bir mahalleyi nasıl yok ettiğini anlatıyor:[91]
…Vahşiler paniğe kapıldı ve silahlarını geride bırakarak evlerinden kaçmaya başladı. Ormana kaçmaya çalıştılar ama çoğu Kozaklar tarafından öldürüldü… Askerler savaşa hazır dizildi, top mermileriyle temizlik devam etti ve oraya iki piyade tugayı gönderdim. Ancak sadece 11 tanesini daha canlı yakalayabildiler ve geri kalanlar ya öldürüldü ya da yakıldı. İşte böyle mahalleyi yıkıp yıktık…
Zass, bir zaferden sonra genellikle birkaç köyü yakar ve gösteriş yapmak için sığırlara ve atlara el koyardı. Düşmanın moraline çok dikkat ediyordu. Raporlarında sık sık köylerin yok edilmesiyle övünür, sivillerin toplu katliamını şiirsel bir üslupla yüceltirdi.[92] Raporlarında yaygın olarak "köy yerle bir edildi", "köyle birlikte direnenler ateş ve kılıçla bir oldu", "köy halkı tamamen yok edildi" gibi ifadeler bulunmaktadır. Zass, Berlin'deki anatomi profesörü arkadaşlarına kopmuş Çerkes vücut parçaları gönderdi.[93]
Rus subay Nikolay İvanoviç Lorer, Zass'ın çadırında Çerkes kafaları topladığını ve etlerini kaynattığını söyledi.[86] Ayrıca çadırının dışında bir tepede mızraklara saplanmış Çerkes kafaları vardı. Çerkes kültüründe insanın başıyla birlikte gömülmesi gerektiğine, yoksa cehenneme gideceğine dair bir inanç vardı, bu nedenle Zass, Çerkes kellelerini toplamaktan ve asla geri vermemekten veya onları yüksek fiyatlara satmaktan özel bir zevk alıyordu. Savaştan sonra Ruslar Çerkes kellelerini keserek Zass'a ulaştırıyordu.[94][95][96] Zass'ın ordusu, kendi isteği üzerine eski suçlulardan oluşuyordu. Kuvvetlerinin Çerkeslerle istediklerini yapmasına izin verdi. Zass, tüm Çerkeslerden "vahşiler", "haydutlar", "yağmacılar" veya "hırsızlar" olarak bahsetti.[97][98][99][100][101][102][103] Çerkes ağıtlarında Zass, kasabalardan rastgele Çerkes erkekleri seçip onları bir eğlence biçimi olarak diri diri yakan, hamile kadınların karını kesen bir figür olarak geçmektedir.[104]
Zass liderliğindeki alayların askeri başarıları, yüksek komuta tarafından büyük beğeni topladı ve Zass ödüllendirildi. 1834-1835 yılları arasında özellikle Abzeh, Besleney, Şapsığ ve Kabardey bölgelerinde Çerkes nüfusunu yok etmeye devam etti. 1835'te terfi etti. Tüm Kuban hattı emrine verildi. 1836'nın sonlarında Çerkesya Ermenileri Rusya'ya bağlılıklarını ilan ettiler ve Zass'tan kendilerine yaşayacak bir yer vermesini istediler. 1839'da Zass bir Ermeni kolonisi kurdu. Ermenilere yer açmak için Çerkes köyleri yok edildi. Bu yıl Armavir'in resmi kuruluş yılı olarak kabul edilmektedir. 1842'de Zass, aralarında Pavel Grabbe'nin de bulunduğu üstleriyle bir tartışma yaşadı, Kafkasya'yı sonsuza dek terk etmek zorunda kaldı ve sonunda 1848'de istifa etmek zorunda kaldı.
Son dönem
1857'de, Dmitry Milyutin hayatta kalan Çerkeslerin sürgün edilmesi gerektiğini savunduğu belgeyi yayınladı.[105] Milyutin'e göre, mesele Çerkes topraklarını ele geçirmek değil, Çerkeslere son vermek olmalıydı.[105][106][107]
Çar II. Aleksandr öneriyi kabul etti[105] ve Milyutin savaş bakanı olarak terfi edildi.[105][106] Buna ek olarak Rostislav Fadeyev öneriyi destekleyerek, "Çerkesleri evcilleştirmek mümkün değil,[108] yarısını tamamen yok edersek, diğer yarısı silahlarını bırakacaktır."[108] fikrini ortaya koydu. Osmanlı'ya yönelik Çerkes göçleri, küçük gruplar halinde 19. yüzyılın ilk yarısında da yapılmıştı. Osmanlı'nın Karadeniz kıyılarına yerleşen, tarım ve ticaretle geçinen 370 Çerkes ailesi vardı. Ancak hiçbir zaman Çerkes milletinin tamamen sürülmesi söz konusu olmamıştı. Bu dönemde Rus siyasetçi Viktor Koçubey, bölgeyi ziyaret eden Amerikanlara şöyle demişti:[70]
Bu Çerkesler tıpkı sizin Amerikan Kızılderilileriniz gibi - evcilleştirilemezler ve uygarlaşmamışlar ... onları yalnızca imha etmek sessiz tutabilir.
— Viktor Pavloviç Koçubey
1859 yılında, Ruslar Osmanlı hükûmeti ile detayları görüşmeye başladılar.[109][110] Ruslar Kafkasya'da Çerkes varlığını yok etmek istiyordu, Osmanlılar ise Balkanlardaki isyanlara karşı bir güç olarak Müslüman nüfusa ihtiyaç duyuyorlardı. Böylece 1860 yılında iki taraf 50.000 Çerkesin sürgün edilmesinde karar kıldı, ancak Ruslar bu rakama sadık kalmayacaklardı.[111]
1861'den 1864'e kadar sürgünleri gerçekleştirme sorumluluğu Yevdokimov'a verildi.[112][113] Rus askeri Ivan Drozdov'un anılarına göre, Rus ordusu çoğunlukla Çerkeslerin yaşadığı bölgeleri ayrım gözetmeksizin yok etmeyi tercih etti. Eylül 1862'de bir Çerkes köyüne saldırdıktan ve bazı sakinlerinin ormana kaçtığını gördükten sonra General Yevdokimov ormanı altı saat boyunca bombaladı, ardından hayatta kalan kimsenin kalmadığından emin olmak için ormanı ateşe verdi.[114] Drozdov, Çerkeslerin ailelerinin ve köylerinin geri kalanının kaçmasına izin vermek için kendilerini toplara feda etmeye yemin ettiklerine kulak misafiri olduğunu bildirdi.[115]Lev Tolstoy'un bildirdiğine göre Rus askerleri gece Çerkes köylerine dalıyorlardı.[116] Bölgede bulunan Britanyalı diplomat Sir Pelgrave durumu "yok olmalarını izlemek üzücü, tek suçları Rus olmamaktı" şeklinde yorumlamıştı.[31]
Bu dönemde Çerkes entelektüelleri ve askerî liderleri arasındaki bir toplantıda geleneksel meclis toplantılarını terk edip tam anlamıyla Avrupaî bir meclis kurulması gerektiği kararı alındı ve 13 Haziran 1861 tarihinde Çerkes Meclisi kuruldu.[117] Meclisin merkezi olarak günümüzde Soçi olarak bilinen Şaçe bölgesi seçildi. Meclis başkanı ve Çerkesya başkanı olarak Gerandıqo Berzeg seçildi.[118] Tüm Çerkesya'nın ortak hükûmeti bu meclis idi.[117][119][120][121] Osmanlı ve İngiliz delegasyonları, tutarlı bir devlette birleşirlerse bağımsız bir Çerkesya'nın tanınacağını vadettiler.[122] Ancak Rus General Kolyobakin hızla Soçi'yi istila etti ve meclisi yerle bir etti.[123][114]
1862'de Çerkesler, davalarını savunmak için Britanya'daki büyük şehirlere bir liderler heyeti göndererek Londra, Manchester, Edinburgh ve Dundee gibi büyük İngiliz ve İskoç şehirlerini ziyaret ettiler.[124] Ziyaretler başta İskoçlar olmak üzere Britanyalılar tarafından destekle karşılandı.[125] Politikacılar ve gazeteler "Çerkes davasını" ele almaya ve "Çerkesya'yı katliamdan kurtarmak için" müdahale çağrısında bulunmaya başladılar ve bir noktada Parlamento, Rusya ile savaşmaya ve mücadele eden Çerkesya üzerinde bir manda kurmaya girişmeye yaklaştı.[126]Ancak sonunda, bu tür girişimler İngiliz hükûmet politikasını değiştirmede başarısız oldu. Londra'nın eylemsizliğine kızan birçok kişi tarafından organize edilen Çerkes Yardım Komitesi, Çerkes yetimler için şilte, battaniye, yastık, yün ve giysi temini için 2.067 £ toplamayı başardı. Ancak Komite daha sonra Rus düşmanlığı ile suçlandı ve kapatıldı.[127]
1863 sonbaharında, Rus operasyonları metodik hale geldi. Çerkesler ormana kaçtıktan sonra, köyleri ve yiyecekleri yakılacak, ardından bir veya iki hafta sonra hiç Çerkes kalmadığından emin olmak için arama yapılacak ve orman yakılacaktı. Bu süreç, General Yevdokimov bölgedeki tüm Çerkeslerin vurularak, aç kalarak ya da yanarak öldüğüne ikna olana kadar tekrarlanacaktı.[128]
İngiltere Kraliçesi ve İmparatoru Majestelerine en alçakgönüllü dilekçemiz şu şekildedir:
Rus Hükûmeti'nin, dünyanın yaradılışından bu yana bizim evimiz ve ülkemiz olan Çerkesya'yı hukuka aykırı bir şekilde boyunduruk altına almak ve ilhak etmek için uğraşmaya başlamasının üzerinden seksen yıldan fazla bir süre geçti. Eline düşen çocukları, çaresiz kadınları, yaşlıları koyun gibi keser. Kafalarını kavun keser gibi süngü ile uçurur, uygarlığın ve insanlığın sınırlarını aşan, tarif edilemeyen, yapmadığı hiçbir baskı ve zulüm yoktur.
Nesilden nesile canımız ve malımız pahasına, bizim için canımızdan daha değerli olan vatanımızı savunmak için bu hükûmetin zalimane uygulamalarına karşı çıkmaktan kaçınmadık. Ancak son birkaç yılda, Yüce Allah'ın bize uygun gördüğü kuraklık ve yine onların kendi yıkımlarının neden olduğu kıtlıktan yararlanarak denizden ve karadan yapılan şiddetli saldırılarla bize büyük sıkıntı verdiler. Savaşlarda, dağlarda açlıktan, deniz kıyısındaki sefaletten ve denizde beceri eksikliğinden kaybedilen hayatlar çoktur.
Bu nedenle, Rus hükûmetinin ülkemize yönelik acımasız saldırılarını püskürtmek ve ülkemizi ve halkımızı birlikte kurtarmak için, insanlığın koruyucusu ve adaletin merkezi olduğunu duyduğumuz İngiliz hükûmeti ve halkının arabuluculuğunu ve değerli yardımını istiyoruz.
Ancak, ülkemizin ve halkımızın korunması için bu yardımı karşılamak mümkün değilse, o zaman düşmanın saldırıları ve kıtlık sonucu çaresiz ve sefil çocuklarımızın ve kadınlarımızı güvenli bir yere götürmek için bize kolaylıklar sağlanması için sizden ricada bulunuyoruz.
Ve bu iki istekten hiçbiri dikkate alınmazsa, hükûmetlerin merhametine ve lütfuna yaptığımız çağrılara rağmen bu çaresiz durumumuzda tamamen yok edilirsek, o zaman Âlemlerin Rabbi karşısında hakkımızı aramaktan vazgeçmeyeceğiz. Zayıfları korumak maksadıyla saltanatını, kuvvetini ve kudretini Majestelerine emanet etti O.
Ekselanslarından (Sir Henry Bulwer), büyük İngiliz Hükümetine ve şanlı İngiliz ulusuna çaresizlik ve sefalet durumumuzu bildirme aracı olması için yalvarıyoruz ve bu nedenle Ekselanslarına en mütevazı dilekçemizi sunmaya cesaret ettik. Bu dilekçenin bir nüshası da Bâb-ı Ali Hükûmetine ve diğer Devletlerin Elçiliklerine sunulmuştur.
Çerkesya Halkı tarafından imzalanmıştır. 29 Şevval, 1280
1864'te Maykop yakınlarındaki Khodz vadisinde Çerkes halkı Rus birliklerine direndi.[131][132] Savaş sırasında erkeklere kadınlar da katıldı.[131][132] Ağır toplara ve diğer modern silahlara sahip Rus birlikleri, olaylara tanık olan bir Çerkes tarihçinin "kan denizi" olarak tanımladığı bir sahnede tüm erkekleri, kadınları ve çocukları öldürdü.[131]
Mart 1864'te kuşatılmış bir Çerkes ordusu teslim olmayı reddetti ve toplu intihar etti. İki ay sonra, 21 Mayıs 1864'te, 20.000 kişilik Çerkes ordusu ile 100.000 kişilik bir Rus ordusu arasında Qbaade Muharebesi gerçekleşti.[133] Rus kuvvetleri dört taraftan ilerledi. Çerkes güçleri hattı kırmaya çalıştı, ancak birçoğu cepheye ulaşmayı başaramadan Rus topçuları ve piyadeleri tarafından vuruldu. Kalan savaşçılar militan olarak savaşmaya devam ettiler ve kısa sürede yenildiler.
Rus ordusu zaferi kutlamaya başladı ve bir askeri-dini geçit töreni düzenlendi, 100 Çerkes savaşçı otorite kurmak için halka açık bir infazda kolları ve bacakları kesilerek idam edildi.[134] Muharebenin yaşandığı yerin günümüzdeki ismi "Krasnaya Polyana", yani kızıl çayır, adını tepeden nehre akan Çerkes kanından alır. Qbaade muharebesinin ardından Çerkes sürgünü hız kazanmış oldu.[135]Mihail Nikolayeviç ise askerlerini böyle tebrik etmişti:[136]
Bu 1864 yılında, tarihte eşi benzeri olmayan bir iş başarıldı: dağlı sakinlerinin hiçbiri eski ikamet yerlerinde kalmıyor ve bölgeyi yeni Rus nüfusuna hazırlamak için temizlik önlemleri alınıyor.
— Mihail Nikolayeviç Romanov
Boşalan toprakların Ruslaştırılması
25 Haziran 1861'de Çar II. Aleksandr, "Kuzey Kafkasya Yerleşimi" başlıklı bir imparatorluk fermanı imzaladı:[137]
Artık Tanrı'nın yardımıyla, Kafkasya'nın tamamen fethi meselesi sonuca yakındır. Düşman dağlıları işgal ettikleri verimli ülkelerden tamamen kovmak ve bir Rus Hristiyan nüfusunu sonsuza kadar yerleştirmek için sadece birkaç yıllık ısrarlı çabalar gerekiyor. Bu eylemi gerçekleştirmenin onuru, esas olarak Kubanski silahlı kuvvetlerinin Kozaklarına aittir.
— II. Aleksandr
Çar Aleksandr, kolonizasyon sürecini kişisel teşvik etti. 1861 baharından 1862'ye kadar, eski Çerkesya'da 35 Kazak stanitsası kuruldu ve 5.480 aile toprağa yerleşti. 1864'te Transkuban bölgesinde on yedi yeni Kazak stanitsa kuruldu.[138] Çerkeslerden "temizlenen" tüm topraklara Ruslar, Kazaklar, Karaçay-Balkarlar ve Ermeniler yerleştirildi.
Sürgün
Limanlardaki vaziyet
Hayatta kalan Çerkeslerin sürgünü 1860'lı yıllarda başladı.[139] Yevdokimov'un birlikleri, Çerkes köylerini yok ettikten sonra, kalan Çerkesleri kıyıya kaçmaya zorladı. Kıyıya sürülen Çerkesler burada Osmanlı İmparatorluğu'na gönderilmeyi beklediler.[140][141] Yevdokimov'un tehcir operasyonları sırasında ölen Çerkeslerin sayısı kesin olarak bilinmemekle birlikte modern tahminler en az 625.000 ile başlamaktadır.[142] Bazıları, ayrılmayı beklerken kalabalıklar arasında salgın hastalıklardan öldü. Diğerleri, yoldaki gemiler fırtınalar sırasında battığında[22] veya kâr odaklı nakliyecilerin kârı en üst düzeye çıkarmak için gemilerini aşırı yüklediği durumlar nedeniyle öldü.[36]
Olaylara şahit olan Rus tarihçi Adolf Berge durumu böyle açıklamıştı:[143]
Novorossiisk limanında gördüklerimi asla unutmayacağım, on yedi bin dağlı kıyıda toplanmış, yılın geç, sert ve soğuk zamanı, evsiz, yiyeceksiz ve doğru dürüst giyecek giysisi olmayan bu insanlar tifüs ve çiçek hastalığının pençesindeydiler. Zayıf bir kadın cesedi çöplüğe iki bebeğiyle beraber atılmış, birisi hayat mücadelesi içinde, diğeri annesinin göğsünde besin arıyor. Kim bunu görür de etkilenmez ki? Böyle sahneler hiç de nadir değildi.
Yolda gözlerimiz insanı şok eden bir görüntüyle karşılaştı. Köpeklerin kısmen parçalayıp yedikleri kadın, çocuk, yaşlı cesetleri; açlıktan ve hastalıktan bir deri bir kemik kalmış, neredeyse ayakları üzerinde duramayacak kadar güçsüz, bitap düşmüş ve daha canlıyken köpeklere yem olan sürgünler.
— Ivan Drozdov
Başlangıçta, 17 Mayıs 1863'te Çar II. Aleksandr, göç etmeyi "seçenlerin" kendi yollarının bedelini ödemesi gerektiğine karar verdi.[145] Yolculuk masraflarını karşılamak için Çerkesler bazen sığırlarını, eşyalarını ve hatta kendilerini köle olarak satmaya zorlandılar.[146][147]
Çerkesler tipik olarak, kiralanmamış gemileri kullanarak ayrılmaya zorlandılar, böylece kendilerini bu tür gemilerin kaptanları tarafından suiistimallere maruz bıraktılar.[148] Bazı durumlarda 1.800 kadar Çerkes hayvan ve ev eşyalarıyla birlikte tek bir gemiye tıkıştırıldı. Çoğu durumda, bu tür gemiler battı. Eğer gemiler batmadıysa, bu tür kalabalık ortamlar hastalıkların yayılmasına ve susuzluğa müsait hale geliyor ve gidecekleri yere vardıklarında sadece yolcularının cesetlerini barındırıyordu. Bu tür gemiler, gözlemciler tarafından "yüzen mezarlıklar" olarak anılıyordu.[149][150]
Kötü niyetli kaptanların elindeki suistimaller de bildirildi. Bir vakada, Kıbrıs'a giden bir gemi, parçalanmış ve başları kesilmiş cesetlerle bulundu ve mültecilerin hala canlıyken bağlanıp denize atılmalarına ilişkin dedikoduları doğruladı. Bu gemide yolcuların sadece üçte biri hayatta kalabilmişti.[151]
Başka bir Rus gözlemci olan Olshevsky, durumdan en çok Yevdokimov komutasındaki Rus komutanlığını sorumlu tuttu:[152]
Vatanlarından sürülen Abzehler ve Şapsığlar neden bu kadar korkunç acılar ve ölümler yaşadılar? Bunun nedeni, yalnızca birliklerimizin aceleci ve erken hareket etmesiydi. Dakhovsky Müfrezesi bir veya iki hafta sonra hareket etseydi bu olmayacaktı.
Şartlara rağmen Yevdokimov komutasındaki Rus kuvvetleri Çerkesleri kıyıya sürmeye devam etti. Ocak ayında Yevdokimov Ubıh köylerini yok etti ve Ubıhlara kıyıya gitmekten veya kışın donmaktan başka çare bırakmadı. Mart ayında Çerkeslerin Tuapse limanındaki mülteci kalabalığı yirmi bine yaklaştı.[153]
Çerkes kıyılarını terk edenlerin sadece bir kısmı Osmanlı limanlarına ulaşabildi.[32] Osmanlı kıyılarına ulaşmayı başaran kesimden çok daha fazlası kısa süre sonra orada hastalıklardan öldü.[154] Bir İngiliz görgü tanığı olan Laurence Oliphant The Times gazetesi için şunları yazdı:[155]
Erkek, kadın ve çocuk yığınları tam anlamıyla deniz kıyısını kapladı. Hepsi zayıf ve aç görünüyor. Çoğu çıplak. Birkaçı ölü.
Taşıma gemileri
1864'te Bâb-ı Âli, kıyılarında meydana gelen insani felaket nedeniyle Rus hükûmetinden tehcirleri durdurmasını defalarca istedi. Osmanlı talepleri defalarca reddedildi.[145] Birçok gemi, aralarında mevcut olan hastalık nedeniyle Çerkesleri taşımayı reddetti.[36] Nisan 1864'te Rus gemileri kendilerini nakliyeye sunmayı bıraktı ve tüm süreci Osmanlıların üzerine attı; ve General Yevdokimov yiyecek, su veya tıbbi yardım için hiçbir çaba sarf etmedi.[156] Rusya, tehcir edilenlerin hayatta kalmasının öncelik olmadığını açıkça ortaya koyduğunda, Osmanlı ve İngiliz gemileri Çerkesleri taşımak için geldi.[157][158]
Osmanlı kıyılarına varmayı başaran nüfusun büyük kısmı hastalıklar sebebiyle öldü.[159] Trabzon'daki Rus konsolosu, 240.000 Çerkes'in geldiğini ve kısa bir süre sonra 19.000'inin öldüğünü ve ölüm oranının günde yaklaşık 200 kişi olduğunu bildirdi.[160]
25 Mayıs 1864'te, İstanbul'daki İngiliz büyükelçisi Henry Bulwer, İngiliz hükûmetinin kendi gemilerinden bazılarını bu amaçla getirmesi gerektiğini, çünkü Osmanlıların kendi başlarına yeteri kadar gemiye sahip olmadığını savundu; ve 29 Mayıs'ta bir Moldavya, bir Alman ve bir İngiliz gemisi ve sekiz Yunan gemisinin Çerkeslerin taşınmasına yardım ettiği bildirildi.[161][162]
Genel olarak, Rus hükûmetinin kendi arşiv rakamlarını ve Osmanlı rakamlarını dikkate alan hesaplamalar, süreçte Çerkes ulusunun %90,[163] %94[164] veya %95-97'lik[38] kısmının yok olduğunu tahmin ediyor. Daha önceden 100.000 nüfusa sahip olan Güneybatı Çerkes Soçi bölgesi, olayların ardından 98 nüfusa sahipti.[25][165][166][167][168] Sayıları 300.000 kadar olan Şapsığ kabilesi, ormanlara ve ovalara kaçmayı başaran 3.000 kişiye düşürüldü. 140 Şapsığ ise Sibirya'ya sürgün edildi.[70]
Hayatta kalıp sürgün edilen Çerkesler Osmanlı Devleti'ne yerleştirildi.[23]Osmanlı arşivleri, 1879'da yaklaşık 1 milyon Çerkes muhacirin Osmanlı topraklarına girdiğini, ancak bunların yaklaşık yarısının kıyılarda hastalıklar nedeniyle öldüğünü gösteriyor.[42] Osmanlı arşivleri doğruysa bu, Çerkes soykırımını 19. yüzyılın en büyük soykırımı yapar. Osmanlı arşivlerini destekleyen 1897 Rus nüfus sayımı, orijinal sayının onda biri olan yalnızca 150.000 Çerkes kaydediyor.[43][44]
Soykırımın ardından başlatılan sürgünün ana hedefi Çerkesler olsa da, olaylardan Abhaz, Abazin, Çeçen, İnguş,[169][170]Oset[171] ve diğer Müslüman Kafkas[172] toplulukları da etkilenmiştir. Abhaz ve Osetlerin durumunda sadece Müslümanlar sürgün edildi, Hristiyanlar affedildi.[173] En az 22.000 Çeçen ve Müslüman Oset de Türkiye'ye geldi.[174] Kuzeybatı Kafkasya'daki diğer iki Müslüman halk, Karaçay ve Balkarlar, başından beri Rusya'ya sadık oldukları için süreç boyunca çok sayıda sürgün edilmedi. Bu arada Abhazya, 19. yüzyılın sonunda etnik Abhaz nüfusunun %60'ını kaybetti.[175] Buna ek olarak İnguşların %80'inin 1865'te Orta Doğu'ya gitmek üzere İnguşetya'yı terk ettiği tahmin ediliyor.[176][177] Küçük Arştin halkı ise tamamen yok oldu.[178][179]
Bazı kaynaklar, Abhaz ve Abaza nüfusunun sınır dışı edilmesini Çerkeslere yönelik operasyonun bir parçası olarak görüyor.[1][180] Az sayıda kaynak da Çeçenlerin, İnguşların, Arştinlerin[178][179][181] ve Osetlerin[174] sınır dışı edilmesini Çerkeslerinkilerle gruplandırıyor.
Rus arşivlerine göre ki pek çok araştırmacı muhtemelen bu arşivlerin taraflı olduğuna ve büyük bir olasılıkla düşük tutulmuş olduğuna dikkat çeker, 1863-64 yılları süresince 418.000 Çerkes Osmanlı'ya sürülmüştür.
İngiliz savaş tarihçisi W.E.D. Allen'a göre, o zamanki Osmanlı topraklarına yerleştirilmiş olan Çerkeslerin sayısı 600 binden fazladır.[182] Amerikalı Justin McCarthy, sürülen Çerkes ve diğer Kafkas topluluklarının sayısının 1.200.000 dolayında olabileceğini, bunun ancak 800 bin kadarının hayatta kalabildiğini belirtiyor. Sürgüne katılan nüfusun en az dörtte birinin yolculuk, kamp yaşamı ve yeni yerleşim yeri sırasında öldüğü kabul edilmektedir. Rusların doğrudan öldürdüğü Çerkes sayısı ise 600 binden fazla olarak tahmin edilmektedir.[183] Shenfield'e göre ise felakette ölenler bir milyondan fazlaydı ve muhtemelen 1,5 milyona yaklaşıyordu.[184]
Dünya güçlerinin tepkisi
Osmanlı İmparatorluğu
Fabio Grassi, Osmanlı politikasının eldeki şartlara göre başarılı sayılabileceğini savunuyor. Grassi, çökmekte olan Osmanlı İmparatorluğu'nun Çerkesleri zor durumdaki Müslüman kardeşleri olarak gördüğünü ancak onlara yardım etmek için hiçbir şey yapamadıklarını belirtiyor.[185] Rosser-Owen, Osmanlıların yalnızca pragmatik kaygıları önemsediğini savunuyor. Sürgünle ilgili sorunlarının insani ya da kardeşlik nedenlerinden değil, mülteci seli konusunda ne yapacaklarını bilememelerinden kaynaklandığını belirtiyor. İngiliz konsolosluk personelinin Çerkes mültecilere yardım etmeye çalışırken çektikleri zorluklara dikkat çekiyor. Daha sonra, 1867'de Osmanlıların konuyu daha iyi halletmeye başladığını belirtiyor.[185]
Diğer akademisyenler ise Osmanlıları daha çok eleştirmektedir. Tarihçi Walter Richmond, Osmanlı hükûmetini çifte ajan oynamakla, sorumsuz olmakla ve "sürgünün yol açacağı sonuçlara aldırış etmemekle veya habersiz olmakla, Çerkesleri sürgünü kabul etmeye teşvik etmekle" suçluyor.[1] Shenfield, Richmond'a katılıyor ve Osmanlıların tepkisini "fena halde yetersiz" olarak tanımlıyor.[186] Marc Pinson, Osmanlı hükûmetini Çerkes muhacirlere karşı tutarlı bir politika oluşturmaya çalışmamakla suçluyor.[187]
Birleşik Krallık
Richmond, İngilizlerin bir noktada Rusya'ya savaş ilan etmeyi düşünmelerine rağmen yalnızca kendi kazanımlarını önemsediklerini savunuyor. İngilizlerin Çerkesya'yı kullandığını ve terk ettiğini belirtir.[188] Ayrıca, Batı Avrupa'nın Çerkesya'da ortaya çıkan duruma duyduğu öfkenin, ancak bu durum onlar için siyasi olarak bir tehdit haline geldikten sonra ortaya çıktığını savunuyor.[126]
İskoçya
İskoçya, Çerkeslerin son derece popüler olduğu birkaç yerden biri olarak kabul edilir. "Çerkes davası" o kadar popülerdi ki, bir noktada "Çerkesya'yı kurtarma" hareketi ulusal bir hareketti. Rosser-Owen, İskoç örgütlerinin hayırsever çabalarının ve Çerkeslerin iyiliğiyle ilgili kaygının en yoğun olarak İskoçya'da yaşandığını, çünkü Çerkeslerin Rusya'ya karşı mücadelesinin İskoç tarihindeki geçmiş travmalara benzediğini vurguluyor.[189]
Uluslararası yardım çabaları
Çerkesler için İngiltere ve İskoçya'da bağışlar toplandı.[127] Sürecin ilk aşamalarında Osmanlı halkı tarafından da yardım çalışmaları yapılmıştır. Yardım çoğunlukla Müslümanlardan geldi, ancak Hristiyanlardan da geldi. Bulgaristan'da Vidin'de Müslüman ve Hristiyan halk tahıl üretimini artırmak ve yerel Çerkes mültecilere göndermek için gönüllü olurken, Kıbrıs'ta Müslüman nüfus Çerkes yetimleri barındırdı. Osmanlı hükûmeti Çerkesler için camiler inşa ettirmiş ve onlara öğretmen temin etmiştir. Padişah, Özel Çantasından 50.000 £ bağışladı. İngiliz raporlara göre bu para Çerkeslere ulaşmadı ve memurlar tarafından cebe atıldı.[190]
Çerkeslerin yerleştirilmesi
Osmanlı yetkilileri genellikle yeni gelenlere herhangi bir destek sunmakta başarısız oldu. İç Anadolu'nun yaşanması zor dağlık bölgelerine yerleştirildiler ve onlara küçük ve yorucu işler verildi. Birçoğu vardıklarında anında köle olarak satın alındı ve tecavüze uğradı.[191]
İmam Şamil'in oğlu Muhamed Şafi, Çerkeslerin Anadolu'ya vardıklarında karşılaştıkları durum karşısında dehşete düşerek durumu araştırmaya gitti:[192]
"Dağlıları kandırmayı bırakması için Sultan Abdülmecid'e yazacağım. Hükümetin kendi çıkar takıntısı bundan daha açık olamazdı. Türkler, muhtemelen mültecileri askeri amaçlar için kullanmayı umarak sürgünü teşvik ettiler. Ancak mülteci çığıyla karşılaştıktan sonra, kaplumbağaya döndüler ve Türkiye'nin şanı için ölmeye hazır olan dağlıları utanç verici bir şekilde yavaş ölüme mahkum ettiler".
— Muhammed Şafi, İmam Şamil'in torunu
101 yıllık bir savaş vermiş ve Ortodokslar tarafından gerçekleştirilen bir soykırımdan sağ kurtulmuş Çerkesler, Osmanlı nazarında intikama aç eğitimli savaşçılardı. Osmanlılar kontrolü sağlamak için Çerkesleri kasıtlı olarak Ortodoks Hristiyanların çoğunlukta olduğu isyankar bölgelere yerleştirdiler. Bu bölgeler kısa bir süre önce çok sayıda yaklaşık yüz bin Kırım Tatar mülteciyi kabul etmişti.[193]
Osmanlı yetkilileri, Varna'da durumun özellikle kötü olduğunu, 80.000 Çerkes'in şehrin dış mahallelerine, hava koşullarına veya hastalığa karşı korumasız ve yiyeceksiz kaldıkları yerlere yerleştiğini bildirdi. Çerkes ölümlerinin sayısı o kadar fazlaydı ki, Türklerin Çerkes cesetlerini gömmeye ayak uyduramadığı ve bu işi yapmak için hükümlüleri işe aldığı bildirildi. Bir Çerkes, Osmanlı valisine "Bu Sibirya'da yaşamaktansa gerçek Sibirya'ya gitmeyi tercih ederiz ... burada insan ölebilir, yaşayamaz" diye yazmıştı.[194]
Çerkeslerin yerleştirildiği yerler
Çerkes yerleşim birimleri, Osmanlı İmparatorluğu'nun neredeyse tüm Avrupa bölümünü kapladı. Sürgünün sonunda, Balkanlarda yaklaşık 250.000 Çerkes vardı.[195][196] Pek çok durumda, Osmanlı hükûmeti tarafından Çerkeslere toprak tahsis edildi, ancak yerel halk evlerinden vazgeçmeyi reddetti ve Çerkesler ve Çeçenler ile Bulgar, Sırp, Arap, Bedevi, Dürzi ve Ermeniler arasında çatışmaların çıkmasına neden oldu. Çerkeslerden özellikle Araplar ve Ermeniler nefret ediyordu.[197] Sonunda, Çerkeslerden korku o kadar arttı ki, Hristiyan topluluklar, Çerkeslerin yanlarına yerleştirileceğini duyunca protesto etmeye başladılar.[198]
Bulgaristan
Bulgaristan'da tahminen 150.000 Çerkes vardı.[199] 1863'te Abzeh Çerkesleri Bulgaristan'a geldi.[200] İlk geldiklerinde Çerkesler, her ikisinin de Slav dili konuşmaları ve Ortodoks Hristiyan olmaları nedeniyle Bulgarları Rus zannettiler. Karışıklık giderilene kadar onlarca Bulgar köyü Çerkeslerin saldırısına uğradı. Sadece 1861-1862 yıllarında Danube'de 41.000 Çerkes vardı.[201] Çerkeslerin kendi köylerini oluşturdukları bugünkü Vidin, Vratsa, Montana, Şumnu, Dobriç ve Veliko Tırnovo bölgelerine kitleler yerleştirildi ve bir kısmı da Bulgar veya Türk köylerine yerleşti. Vratsa, Montana ve Plevne bölgesinde Çerkesler Tatar köylerine de yerleştirilmişti. Güney Bulgaristan'da, en kalabalık Çerkes topluluğu Yambol, Burgaz ve kısmen bugünkü Stara Zagora bölgesinde yaratıldı.
Çerkes çeteleri ve Türk çeteleri, ortak İslam inançları ve Ortodoks Slavlara karşı ortak kinleri nedeniyle hızlı bir şekilde ittifaklar kurdular. Pek çok durumda, Çerkes çeteleri Türk köylerini Bulgar çetelerinden korudu ve bunun tersi de geçerli.[202] Çerkesler, Rus yanlısı oluşumlara karşı her zaman Osmanlı'nın yanında yer alarak bölgedeki çatışmaların aktif katılımcılarıydı. 1876'da Bulgar isyancılar tarafından bin Çerkes katledildi ve Çerkesler, Hristiyan nüfusa karşı eşkıyalık başlatarak misilleme yaptı.[203] Bu olay Avrupa'da Bulgarlara karşı sempati oluşturdu.[202][204] Avrupa'da Çerkeslere duyulan sempati ise çoktan ölmüştü, artık bir Osmanlı nüfusu olan Çerkesler barbar vahşiler olarak görülüyorlardı. 93 Harbi sırasında Çerkesler, Türk ordusu tarafından düzensiz süvari birlikleri olarak kullanıldı. 1877 yazında, Nova Zagora savaşına Türk tarafında ağırlıklı olarak Çerkes düzensiz süvarileri katıldı. Çerkesler, Şipka, Loveç ve Plevne savaşlarında aktif rol aldılar.
Bulgaristan'daki Çerkesler, 1876'daki Bulgar İsyanına şiddetle karşı çıktılar.[200][205] Buna karşılık Avrupa ülkeleri Çerkeslerin bölgeyi terk etmesini talep etti.[206] Çerkesler bir "Müslüman tehdidi" olarak görüldü ve Rus-Türk savaşının sona ermesinin ardından Rus orduları tarafından Bulgaristan'dan ve Balkanlar'ın diğer bölgelerinden sürüldü. Geri dönmelerine izin verilmedi,[207] bu yüzden Osmanlı yetkilileri onları Arap topraklarına ve Anadolu'ya yerleştirdi. Çerkesler Araplarla düzenli olarak çatışma yaşadılar ve bölgede isyankâr Araplara karşı Osmanlı devletinin polis gücü rolünü oynadılar.[208]
Anadolu
Çerkesler Anadolu'nun hemen hemen her yerine yerleştirildiler.[201][209][210][211] Türkiye'nin doğusunda, Ege Denizi boyunca, Amasya, Samsun, Kilikya, Mezopotamya, Çarşamba yarımadası yakınlarındaki bölgeler ile Adapazarı, Düzce, Eskişehir ve Balıkesir, Kars, Erzincan.[212] Anadolu'da Çerkesler Ermeniler ile yoğun çatışmalara girdiler.[213]
Levant
Bulgaristan'dan sürülen Çerkesler Ürdün,[214] Suriye,[215][216] Irak[217] ve Arabistan bölgesine de yerleştirilmişlerdir.[218]
Geri dönme dilekçeleri
Bazı Çerkes toplulukları, Kafkasya'ya yeniden yerleşmek için İstanbul'daki Rus büyükelçiliğine dilekçe verdi.[219] Kısa süre sonra, Osmanlı İmparatorluğu'nun her yerinde Rus konsoloslukları bu tür dilekçelerle boğuldu. Bu dilekçelerin hepsi reddedildi.[220] Sürgün, sıradan insanlar için zorluklar eşlik etti. Sürgün sırasında Karadeniz'de ölen çok sayıda akrabalarının vücut parçalarının balıklar tarafından yenildiğine inanan Çerkeslerin çoğu hala Karadeniz kökenli balık yemiyor. Sürgünlerden bazıları ve onların soyundan gelenler başarılı oldular ve Osmanlı İmparatorluğu içinde yüksek mevkiler kazandılar. Jön Türklerin önemli bir kısmı Kafkas kökenliydi.
Soykırım olarak sınıflandırılması
2010 öncesi
Sürgün sürecinde Rus hükûmeti Çerkeslere yönelik katliamları gizlemeye çalıştı. Bu süreçte "temiz dil" kavramları kullanılıyordu, Rus kaynaklarında "Nihai zapt etme" ve "zararlı nüfusun azaltılması" gibi kavramların kullanımı yaygındır. Rus hükûmeti köylerin yakılması, sürgün edilmesi ve katliamlarla ilgili ne Rus halkına ne de uluslararası topluma bilgi vermedi. Kafkasya'dan gelen haberlerde yalnızca gelişen Kozak yerleşimlerindeki başarılara ilişkin hikâyeler yer alıyordu. Karadeniz kıyısındaki Çerkes tehcir kamplarında yiyecek ve ilaç sıkıntısı olduğuna dair raporların Çar'a ulaşmasının ardından Çar, durumu kontrol etmek için yetkililer gönderdi, geri dönenler "her şeyin tamamen yolunda olduğunu" bildirdi. Ancak Rus generaller kendi aralarında iletişim kurarken eylemlerini gizlemek için hiçbir çaba göstermediler. Bazı raporlarda[91] Grigori Zass gibi generaller açıkça sivil nüfusu yok etmekle övünüyorlar veya vahşeti övüyorlardı.[51][221]
2010: Arşivlerin açılması
Rus-Çerkes savaşına ilişkin bu raporları içeren belgeler Tiflis'te halka kapalı arşivlerde saklanıyordu. Gürcistan, 21. yüzyılın başında Rusya ile Gürcistan arasında yaşanan siyasi çatışmanın bir parçası olarak arşivleri açmaya karar vererek, bu belgelere erişime izin verdi.[51] Arşiv materyalini daha kapsamlı bir şekilde duyurmak için Gürcistan'da 20-21 Mart 2010'da bir konferans düzenlendi. Konferansa hem Çerkes hem de Çerkes olmayan akademisyenler ve tarihçiler geniş katılım gösterdi, ancak Rusya Federasyonu vatandaşlarının katılmasını engellemek için büyük çaba gösterdi.[51] Konferansın ardından Gürcistan parlementosu oy birliğiyle Çerkes soykırımını tanıdı.[46][51]
Rus tepkisi
Buna yanıt olarak Moskova, 14 Şubat 2011'de kendi konferansını düzenledi. "Rus-Kafkas savaşı diye bir şeyin olmadığı, aksine bunun küçük bir çatışma olduğu" sonucuna vardılar ve olayları ifşa etmeye yönelik tüm hareketi "Kuzey Kafkasya'da kaos yaratma" girişimi olarak reddettiler.[51] Kremlin adına konuşan Rus sivil toplum kuruluşları, Gürcülerin soykırım sırasında Rus İmparatorluk Ordusu'nda görev yapması nedeniyle Gürcistan hükûmetinin bu konu hakkında konuşmaya hakkı olmadığını savundu.[51]
Rus tarihçi Alexei Malashenko, Çerkeslerin soykırımı tanıma çabalarının terörizmle bağlantılı olduğunu iddia etti.[51][222] Daha ılımlı Rus tarihçileri, olayların gerçekliğini kabul etmekle beraber 1948'den önce gerçekleştiği için soykırım olarak tanımlanamayacağını iddia etmiştir.[223] Rus hükûmeti soykırımın tanınması için çalışan aktivistleri ve konuyla ilgilenen akademisyenleri aşırılık yanlısı, terörist veya CIA ajanı olarak göstermeye devam etti.[51]
Sonuç olarak Rusya Çerkes soykırımını görmezden gelmektedir.[51] Rusya'da Çerkes soykırımını reddetmek için bir başkanlık komisyonu kuruldu.[224] Rusya'da olaylar rızaya dayalı bir göç olarak sınıflandırıyor (Rusça: Черкесское мухаджирство, 'Çerkes muhacirizmi'). Şubat 2020'de Rusya'nın Ankara büyükelçisi Aleksey Yerhov, Çerkes Soykırımını "güzel bir masal" olarak nitelendirdi.[225] Çerkeslerin iş bulmak için Türkiye'ye göç ettiğini söyleyen Yerhov, KAFFED'in baskıları sonucu özür diledi.[226][227]
Siyasi pozisyonlar
Boris Yeltsin
Eski Rusya Devlet Başkanı Boris Yeltsin, Mayıs 1994'te yaptığı açıklamada, Çerkeslerin Çarlık güçlerine karşı direnişinin meşru olduğunu ve üzücü kayıplar olduğunu belirtti. Ama herhangi bir soykırımı kabul etmedi.[228]
Çerkes Organizasyonları
1997 ve 1998'de Rusya'daki Çerkes politikacılar, durumu yeniden gözden geçirmesi ve özür dilemesi için Rus Parlamentosuna başvurdu; bugüne kadar Moskova'dan herhangi bir yanıt gelmedi. Ekim 2006'da Rusya, Türkiye, İsrail, Ürdün, Suriye, ABD, Belçika, Kanada ve Almanya'nın Çerkes örgütleri, Avrupa Parlamentosu başkanına Çerkes halkına yönelik soykırımı tanıma talebiyle bir mektup gönderdiler.[229]
5 Temmuz 2005 tarihinde, Rusya Federasyonu'ndaki çeşitli Çerkes halklarının temsilcilerini bir araya getiren bir örgüt olan Çerkes Kongresi, Rusya'yı Çerkeslere karşı uyguladığı çarlık politikaları için önce kabul edip sonra özür dilemeye çağırdı.[230] Temyiz başvuruları, "resmi çarlık belgelerine göre 400.000'den fazla Çerkesin öldürüldüğüne, 497.000'inin Türkiye'ye kaçmak zorunda kaldığına ve sadece 80.000'inin kendi ülkelerinde hayatta kaldığına" işaret ediyordu.[231] Rus hükûmeti dilekçeyi reddetti.[230]
2010'da arşivlerin açılması ve konuyla ilgili araştırmaların başlaması, Çerkesleri felaketin soykırım olarak tanınmasını talep etmeye yöneltti. Son zamanlarda, tarihçiler ve Çerkes aktivistler, tehcir ve toplu katliamların, o zamanlar henüz kullanılmamış olsa bile, günümüzün soykırım kavramının kesinlikle bir örneği olarak kabul edilebileceğini öne sürdüler. Rus askerlerinin köyleri sistematik olarak katletmesine[232] ve bu toprakların Rusya tarafından sömürgeleştirilmesine dikkat çeken Çerkes aktivistler, bunun bir soykırım olduğunu iddia ediyorlar.
1 Aralık 2015'te, Romanya'nın ulusal günü olan Büyük Birlik Günü'nde çok sayıda Çerkes temsilci, Romanya hükûmetine Çerkes soykırımını tanımasını isteyen bir talepte bulundu. 239 imzanın yer aldığı belge Arapça, İngilizce, Rumence ve Türkçe dillerinde yazılmıştı. Benzer talepler daha önce Çerkes temsilciler tarafından Estonya, Litvanya, Moldova, Polonya ve Ukrayna'ya gönderilmişti. Dilekçelere cevap verilmedi.[233][234]
Gürcistan
21 Mayıs 2011'de Gürcistan Parlamentosu, Rusya İmparatorluğu tarafından Çerkeslere yönelik uygulaban "kasıtlı kıtlık ve salgın hastalıklar" eşliğinde "önceden planlanmış" toplu katliamların "soykırım" olarak tanınması gerektiği kararını aldı. Rusya ile ilişkileri zayıf olan Gürcistan, 2008 Rus-Gürcü Savaşı'ndan bu yana Kuzey Kafkasya etnik gruplarına sosyal yardım çabalarında bulundu. 2010 ve 2011'de Tiflis'te akademisyenler, insan hakları aktivistleri ve Çerkes diaspora grupları ile yapılan istişare ve parlamento görüşmelerinin ardından Gürcistan, olaylara atıfta bulunmak için "soykırım" kelimesini kullanan ilk ülke oldu.[235][236][237][238] 20 Mayıs 2011 tarihinde, Gürcistan Cumhuriyeti Parlamentosu, kararında, Rus-Kafkas savaşı sırasında Çerkes halkının toplu imhasının 1907 Lahey Sözleşmesi ve 1948 BM Sözleşmesi'nde tanımlandığı şekilde soykırım oluşturduğunu açıkladı.[239]
Ertesi yıl 21 Mayıs gününde, Çerkeslerin çektiği acıyı anmak için Gürcistan'ın Anaklia kentinde bir anıt dikildi.[240]
Türkiye
Türkiye'deki Çerkesler, Türkiye'nin soykırımı tanıması için birçok girişimde bulundu.[241] Türkiye'de Çerkes soykırımını anmak için dikilmiş çok sayıda anıt var.[242] Türk siyasetçiler olaylara defalarca atıfta bulundu. Her yıl 21 Mayıs'ta Türk siyasetçiler ve önde gelen siyasi partiler, cumhurbaşkanı da dahil olmak üzere olayları "sürgün" olarak nitelendiren tweetler atıyorlar.[243] Çoğulcu Demokrasi Partisi (ÇDP), Emek Partisi (EMEP), İşçi Partisi (TİP) gibi bazı siyasi partiler Türkiye'ye soykırımı tanıma çağrısında bulundu.[244]
Tarihçilerin görüşleri
Azınlıktaki bazı Rus akademisyenler dışında, tarihçiler arasında "soykırım" teriminin olayları tanımlamak için haklı olduğu konusunda genel bir fikir birliği vardır. Bazı görüşler şunlardır:
Fransız tarihçi Robert Mantran, Osmanlı Tarihi adlı kitabınının 3. cildinde olayları tanımlamak için Çerkes Sürgünü ve Soykırımı adlandırılmasını kullanmıştır.
Türk tarihçi Server Tanilli Yüzyılların Gerçeği ve Mirası adlı eserinde aynı olaylar için Büyük Çerkes Sürgünü ve Katliamı adlandırmasını kullanmıştır.
Türk tarihçi İlber Ortaylı tarafından olaylar "ölüme sürgün" olarak tanımlanmıştır.[245]
Alexander Ohtov, Kommersant röportajında soykırım teriminin haklı olduğunu söylüyor: "Evet, Çerkeslere karşı soykırım kavramının haklı olduğuna inanıyorum. Neden soykırımdan bahsettiğimizi anlamak için tarihe bakmalısınız. Rus-Kafkas savaşı sırasında, Rus generaller sadece sürgün etmediler. Aynı zamanda onları fiziksel olarak yok ettiler. Sadece çatışmada öldürmekle kalmadılar, aynı zamanda sivillerle yüzlerce köyü yaktılar. Ne çocukları ne kadınları ne de yaşlıları yaşattılar. Olgun ekin tarlalarının tamamı yakıldı, bahçeler kesildi, böylece Çerkesler geri dönemeyeceklerdi. Sivil nüfusun büyük ölçekte yok edilmesi bir soykırım değil mi?"[246]
Anssi Kullberg, Kırım Tatarlarına ve Çerkeslere yönelik politikaların Rus devletinin "modern etnik temizlik ve soykırım stratejisi" icat etmesiyle sonuçlandığını belirtir.[247]
Ellman, bir kitap incelemesinde, soykırım teriminin kullanımının BM tanımına göre "bir etnik grubu tamamen veya kısmen" yok etmeyi amaçlayan eylemlere atıfta bulunarak haklı olduğunu kabul eder.[248]
Walter Richmond da 1864 olaylarının "modern toplum mühendisliğinin ilk örneklerinden biri" olduğunu düşünerek "soykırım" teriminin uygun olduğunu savunur.[249][250]
İtalyan tarihçi Fabio Grassi'ye göre, sürgün kelimesi az kalmakla birlikte, katliam kelimesi olayları açıklamak için kullanılabilir.[251]
^abLevene, Mark (2005). "6: Declining Powers". Genocide in the Age of the Nation-State Volume II: The Rise of the West and the Coming of Genocide. 175 Fifth Avenue, New York NY 10010. s. 300. ISBN1-84511-057-9.
^Shenfield, Stephen D.; Levene,Roberts, Mark, Penny (1999). "7: The Circassians: A Forgotten Genocide?". Levene (Ed.). The Massacre in History. New York, NY 10038, USA: Berghahn Books. ss. 153-154. ISBN1-57181-935-5.
^Neumann, Karl Friedrich (1840). Russland und die Tscherkessen [Russia and the Circassians] (in Almanca).
^"Caucasus Report: July 15, 2005". Radio Free Europe/Radio Liberty (İngilizce). 11 Kasım 2008. 21 Ağustos 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Ekim 2023.
^"Tsitsekun!". birgun.net. 5 Kasım 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Kasım 2023.
^Gazetesi, Jineps (20 Mayıs 2020). "Зумысыжмэ, ущхьэхуитщ!". Jineps Gazetesi. 12 Şubat 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Kasım 2023.
^Richmond, Walter. The Circassian Genocide. Page 132: ". If we assume that Berzhe’s middle figure of 50,000 was close to the number who survived to settle in the lowlands, then between 95 percent and 97 percent of all Circassians were killed outright, died during Evdokimov’s campaign, or were deported."
^Yemelianova, Galina (April 2014). "Islam, nationalism and state in the Muslim Caucasus". Caucasus Survey. 1 (2): 3. doi:10.1080/23761199.2014.11417291.
^abRichmond 2013, s. 132: "If we assume that Berzhe's middle figure of 50,000 was close to the number who survived to settle in the lowlands, then between 95 percent and 97 percent of all Circassians were killed outright, died during Evdokimov's campaign, or were deported."
^Rosser-Owen 2007, s. 16: "with one estimate showing that the indigenous population of the entire north-western Caucasus was reduced by a massive 94 percent."
^Richmond, Walter (9 Nisan 2013). The Circassian Genocide (İngilizce). Rutgers University Press. ISBN978-0-8135-6069-4. 17 Mayıs 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Ekim 2017. "May 21 on the old Russian calendar. Circassians worldwide recognize this date as their day of mourning."
^Kayseri, DHA (May 2017). "Çerkeslerden anma yürüyüşü" [Circassian memorial march]. Sözcü. 21 Mayıs 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Ocak 2021.
^The Penny Magazine. London, Charles Knight, 1838. p. 138.
^Minahan, James. One Europe, Many Nations: a Historical Dictionary of European National Groups. Westport, USA, Greenwood, 2000. p. 354.
^Rosser-Owen, Sarah (2007). The First 'Circassian Exodus' to the Ottoman Empire (1858-1867), and the Ottoman Response, Based on the Accounts of Contemporary British Observers.
^abKing 2008, ss. 47–49: "This, in turn, demanded ... above all the stomach to carry the war to the highlanders themselves, including putting aside any scruples about destroying, forests, and any other place where raiding parties might seek refuge ... Targeted assassinations, kidnappings, the killing of entire families and the disproportionate use of force became central to Russian operations ..."
^King, Charles. The Ghost of Freedom: A History of the Caucasus. ss. 92-93.
^Rosen, Baron. Letter to Chionchev. 12 Dec. 1831. P. Boutkov, Materials for the New History of the Caucasus – Part I
^King, The Ghost of Freedom, pp. 73–76. "The hills, forests and uptown villages where highland horsemen were most at home were cleared, rearranged or destroyed ... to shift the advantage to the regular army of the empire. ... Into these spaces, Russian settlers could be moved or 'pacified' highlanders resettled."
^abcColonel Grigory Zass. Letter to Baron Rosen. 25 Feb. 1834. P. Boutkov, Materials for the New History of the Caucasus – Part I
^"Огромное значение Засс уделял воздействию на моральное состояние противника. В его рапортах часто встречались сообщения: «аул истреблён до основания», «сопротивляющиеся вместе с аулом преданы огню и мечу», «в пламени аула погибли жители» и т. д. В разговоре с декабристом Лорером, фон Засс сказал: «Россия хочет покорить Кавказ во что бы то ни стало. С народами, нашими неприятелями, чем взять, как не страхом и грозой?… Тут не годится филантропия, и Ермолов, вешая беспощадно, грабя и сожигая аулы, только этим и успевал более нашего. Ещё до сих пор имя его с трепетом произносится в горах, и им пугают маленьких детей». Также Лорер упоминает, что «в поддержание проповедуемой Зассом идеи страха на нарочно насыпанном кургане у Прочного Окопа при Зассе постоянно на пиках торчали черкесские головы, и бороды их развевались по ветру»."
^abcdKing, Charles. The Ghost of Freedom: A History of the Caucasus. Page 94. In a policy memorandum in of 1857, Dmitri Milyutin, chief-of-staff to Bariatinskii, summarized the new thinking on dealing with the northwestern highlanders. The idea, Milyutin argued, was not to clear the highlands and coastal areas of Circassians so that these regions could be settled by productive farmers...[but] Rather, eliminating the Circassians was to be an end in itself – to cleanse the land of hostile elements. Tsar Alexander II formally approved the resettlement plan...Milyutin, who would eventually become minister of war, was to see his plans realized in the early 1860s.
^abL.V.Burykina. Pereselenskoye dvizhenie na severo-zapagni Kavakaz. Reference in King.
^Richmond 2008, s. 79. "In his memoirs Milutin, who proposed deporting Circassians from the mountains as early as 1857, recalls: "the plan of action decided upon for 1860 was to cleanse [ochistit'] the mountain zone of its indigenous population.".
^Rosser-Owen (2007). "The First Circassian Exodus". Page 15: "Although the Russian Government did not give the plan official sanction until May 1862, in 1859 they had already started talks with the Ottomans to provide for a limited number of Circassian migrants. "
^Rosser-Owen 2007, s. 46: "With the Highland Clearances still fresh in the minds of many, the Circassian issue seems to have generated particular sympathy in Scotland. One frustrated letter sent in to The Scotsman reflects this sentiment: 'The Scotchmen whose ancestors fought and bled for their national liberty over and over, are they to meet and talk and do nothing at the call of both freedom and humanity, or instead of being first, to be last? If they are, they are unworthy of the blessings they themselves enjoy ... why not call a public meeting, and appoint a committee to receive contributions?'"
^Field notes of Evdokimov for June–December 1863, available from the Georgian State Archives, Tbilisi. f.416, op. 3, doc. 1177, 100–190 passim.
^The First ‘Circassian Exodus’ to the Ottoman Empire (1858-1867), and the Ottoman Response, Based on the Accounts of Contemporary British Observers. 2007.
^Quoted in Natho, Kadir I (2009). Circassian History. Page 361
^Natho, Kadir I (2009). Circassian History. Xlibris Foundation: 9 December 2009. p. 365
^Saltık, Turabi (2000). Tarihsel Mücadele Sürecinde Adığeler, Abhazlar, Alanlar (Osetinler), Çeçenler. Berfin Yayınları.|erişim-tarihi= kullanmak için |url= gerekiyor (yardım)
^"The Circassian Slave Trade", The Scotsman, August 30, 1864, p. 4. Cited in Rosser-Owen 2007
^Rosser-Owen 2007, s. 22: "The deportations were not conducted with any kind of efficiency on the part of the Russians, with the Circassians often left to find unchartered transports, which also left them open to abuses by the captains of the vessels."
^"The Circassian Exodus", a letter to the Editor of The Times, June 17, 1864, p. 7. Cited in Rosser-Owen 2007, s. 26
^Richmond 2013, s. 86: "Not only refugees but entire crews were wiped out. After a Russian captain and crew met this fate in April, the Russians refused to transport any more on state-owned ships and left the rest of the deportation to the Turks and private vessels. Evdokimov investigated the possibility of hiring ships to transport the Circassians, but his quibbling over fees delayed the exploitation of private boats for several months. However, he apparently requested no food, water, or medical help."
^Rosser-Owen 2007, s. 23: "As the deportations increased, Russian, Ottoman, and even British vessels were chartered to convey the refugees in what must have itself been a massive operation ... the burden of the operation landed on the shoulders of the Ottoman Government and the transporting of refugees took a huge toll on Ottoman finances, leading to a suggestion by Sir Henry Bulwer, British Ambassador at Istanbul, that the British Government either allocate a loan or agree to charter British merchant steamers to be used for this purpose." In footnote: "Neither the loan nor the transports were forthcoming on this occasion, although the British did provide transports at various points, and independent steamers also transported refugees."
^Rosser-Owen, Sarah A. S. Isla (2007). "The First Circassian Exodus". Page 25
^Rosser-Owen 2007, s. 16: "... with one estimate showing that the indigenous population of the entire north-western Caucasus was reduced by a massive 94 per cent". Text of citation: "The estimates of Russian historian Narochnitskii, in Richmond, ch. 4, p. 5. Stephen Shenfield notes a similar rate of reduction with less than 10 per cent of the Circassians (including the Abkhazians) remaining. (Stephen Shenfield, 'The Circassians: A Forgotten Genocide?', in The Massacre in History, p. 154.)"
^Population of Russian Federation by cities, towns, and districts as of January 1, 2007: Rosstat, Moscow, 2007
^Половинкина Т. В. Сочинское Причерноморье – Нальчик (2006) pp. 216–218, 588195775X
^Natho, Kadir I. Circassian History. pp. 367, 391, 403
^W.E.D.Allen ve ölü Paul Muratoff,1828-1921 Türk-Kafkas Sınırındaki Harplerin Tarihi,Gnkur.Basımevi,Ankara,1966,s.104
^Dr.Almir Abreg,Geçmişten Günümüze Kafkasların Trajedisi,İstanbul,2006,s.43
^Shenfield 1999, s. 154: "The number who died in the Circassian catastrophe of the 1860s could hardly, therefore, be less than one million, and may well have been closer to one-and-a-half million".
^Pinson, Marc, “Ottoman Colonization of the Circassians in Rumili after the Crimean War”, Études Balkaniques 3, Académie Bulgare des Sciences, Sofia, 1972. Page 72
^Rosser-Owen (2007). "The First Circassian Exodus". Page 38: "One private letter sent to The Spectator magazine from Dr Sandwith in Gratz claimed that out of the £50,000 given for the aid of the refugees, only £1,000 had actually reached them, accusing Ottoman officials of having each stolen a share along the way". Author notes later that the figure of 49,000 embezzled is probably not a "reliable estimate".
^Напсо Д. А., Чекменов С. А. Op. cit. Стр. 113–114.
^Quoted from: Алиев У. Очерк исторического развития горцев Кавказа и чужеземного влияния на них ислама, царизма и пр. Ростов-н/Д. 1927. Стр. 109–110.
^Irechek, Konstantin; Константин Иречек посочва, че черкезите в България преди 1878 г. са 150 000 души, като обръща внимание на факта, че мъжкото население в Северна България сред кавказците, освен санджаците Ниш, Търново и София е 30 573 души.
^"Там /в Плевенско и Търновско/ действително се говори, че тези черкези отвличат деца от българи, загинали през последните събития." (Из доклада на английския консул в Русе Р. Рийд от 16.06.1876 г. до английския посланик в Цариград Х. Елиот. в Н. Тодоров, Положението, с. 316)
^Noel Malcolm, Kosova: Balkanları Anlamak İçin, çev. Özden Arıkan, Sabah Kitapları, İstanbul 1999
^İsmail Hakkı Uzunçarşılı,“Tersane Konferansının Mukarreratı Hakkında Şûra Mazbatası”, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi, VI/9 (1954), s. 125., Dipnot: 2.
^Bu kelime Çerkesler tarafından olaylara verilen isimdir ve Ubıhça kökenlidir.[15][16][17] Kelime "tsʼətsʼa" (insanlar) ve "kʷʼə-" (öldürmek) kelimesinden gelir. Bir teoriye göre Rus-Çerkes Savaşı'nda katliam yöntemlerini kullanan ilk Rus generallerinden biri olan Pavel Tsitsianov'un soyadından gelmektedir. Ancak bu teori bir halk etimolojisi gibi görünüyor.
This is a list of the Sangeet Natak Akademi awards for the Indian classical dance form of Kathak, as well as gurus and well-known performers. Sangeet Natak Akademi awardees Dancer Shovana Narayan [1] Shambhu Maharaj 1955 Sunder Prasad 1959 Mohanrao Kallianpurkar 1962 Birju Maharaj 1964 Damayanti Joshi 1968 Sitara Devi 1969 Roshan Kumari 1975 Rohini Bhate 1979 Kumudini Lakhia 1982 Durga Lal 1984 Uma Sharma 1987 Maya Rao 1989 Rani Karnaa 1996 Shovana Narayan 1999-2000 Rajendra Gangani ...
Pemerahan susu sapi, contoh penggunaan hewan secara praktisPatung kucing dari Mesir Kuno, contoh penggunaan hewan secara simbolis Hewan nonmanusia telah menjadi bagian penting dalam kehidupan manusia sejak zaman dahulu kala. Interaksi antara manusia dan hewan menjadi intens sejak manusia mendomestikasi hewan. Hewan-hewan kemudian dimanfaatkan secara praktis, misalnya dijadikan sumber makanan dan bahan pakaian, serta dimanfaatkan secara simbolis, misalnya dijadikan objek dalam karya seni dan d...
Diagram malai Malai adalah perbungaan yang bercabang banyak. [1] Beberapa penulis membedakannya dari perbungaan paku majemuk, dengan mensyaratkan bahwa bunga (dan buah ) menjadi tangkai bunga(memiliki satu batang per bunga). Cabang-cabang malai hampir sama seperti tandan . Sebuah malai mungkin memiliki pertumbuhan yang pasti atau tidak tentu. Jenis perbungaan ini sebagian besar merupakan karakteristik rerumputan seperti haver dan rumput ketam, [a] serta tanaman lain seperti pi...
Sex of an organism which produces sperm This article is about the male sex. For the capital of the Maldives, see Malé. For other uses, see Male (disambiguation). The symbol of the Roman god Mars (god of war) is often used to represent the male sex. It also stands for the planet Mars and is the alchemical symbol for iron. Male (symbol: ♂) is the sex of an organism that produces the gamete (sex cell) known as sperm, which fuses with the larger female gamete,[1][2][3] ...
Sudan I Names IUPAC name 1-(Phenyldiazenyl)naphthalen-2-ol Identifiers CAS Number 842-07-9 Y 3D model (JSmol) Interactive image ChEBI CHEBI:30958 Y ChEMBL ChEMBL1397023 ChemSpider 10296256 Y ECHA InfoCard 100.011.517 EC Number 212-668-2 KEGG C19525 N PubChem CID 13297 UNII 48I7IBB68J Y CompTox Dashboard (EPA) DTXSID4021135 InChI InChI=1S/C16H12N2O/c19-15-11-10-12-6-4-5-9-14(12)16(15)18-17-13-7-2-1-3-8-13/h1-11,19H/b18-17+ YKey: MRQIXHXHHPWVIL-ISLYRVAYSA-N...
New York University PressPerusahaan indukUniversitas New YorkDidirikan1916PendiriElmer Ellsworth BrownNegara asalAmerika SerikatKantor pusatNew York, New YorkJenis terbitanBukuSitus resminyupress.org New York University Press (atau NYU Press) adalah pers universitas milik Universitas New York. Sejarah NYU Press didirikan tahun 1916 oleh kanselir NYU, Elmer Ellsworth Brown, dengan tujuan menerbitkan sumbangan-sumbangan para ilmuwan untuk pendidikan tinggi.[1] Reputasi Selain dikenal se...
Neolithic culture in upper Mesopotamia and the Levant c. 8800–6500 BC Pre-Pottery Neolithic BArea of the Fertile Crescent, c. 7500 BC, with main Pre-Pottery Neolithic sites. The area of Mesopotamia proper was not fully settled by humans.Geographical rangeFertile CrescentPeriodPre-Pottery NeolithicDatesc. 10,800–8,500 BPc. 8800–6500 BC[1]Type siteJericho, ByblosPreceded byPre-Pottery Neolithic AFollowed by Pottery Neolithic Halaf culture Hassuna culture Neolithic Gree...
This article needs additional citations for verification. Please help improve this article by adding citations to reliable sources. Unsourced material may be challenged and removed.Find sources: Lockheed Martin Global Training and Logistics – news · newspapers · books · scholar · JSTOR (January 2021) (Learn how and when to remove this template message) Lockheed Martin Training and Logistics Solutions (TLS) (formerly known as Global Training and Logisti...
American stock car racing driver and motorcycle racer NASCAR driver Tammy Jo KirkTammy Joe Kirk in 1997Born (1962-05-06) May 6, 1962 (age 61)Dalton, GeorgiaAchievements1994 Snowball Derby WinnerNASCAR Xfinity Series career15 races run over 1 yearBest finish45th (2003)First race2003 New England 200 (New Hampshire)Last race2003 Ford 300 (Homestead) Wins Top tens Poles 0 0 0 NASCAR Craftsman Truck Series career32 races run over 2 yearsBest finish20th (1997)First race1997 Chevy Trucks Challe...
Dr. Drs.SuprawotoS.H., M.Si.Potret resmi Suprawoto sebagai Bupati Magetan Bupati Magetan ke-31Masa jabatan24 September 2018 – 24 September 2023PresidenJoko WidodoGubernurSoekarwo Khofifah Indar ParawansaWakilNanik Endang RusminartiPendahuluSumantriPenggantiPetahana Informasi pribadiLahir3 Februari 1956 (umur 68)Maospati, MagetanKebangsaanIndonesiaPartai politikDemokratSuami/istriTitik SudartiAnak3Alma materUniversitas Gadjah Mada Universitas Putra Bangsa Universitas Airlan...
American multinational retail corporation This article is about the retail chain. For other uses, see Walmart (disambiguation). Walmart Inc.Logo since June 29, 2008[a]Walmart location in Onalaska, WisconsinFormerlyWal-Mart Discount City(1962–1969)Wal-Mart, Inc. (1969–1970)Wal-Mart Stores, Inc.(1970–2018)Company typePublicTraded asNYSE: WMTDJIA componentS&P 100 componentS&P 500 componentISINUS9311421039IndustryRetailPredecessorWalton's Five and DimeFounded July ...
List of notable IT companies in India Main article: Information technology in India TCS Office at SIPCOT, Siruseri Cyber Gateway Madhapur Hyderabad near Raheja Mindspace TCS at Voltas House, Jamshedpur Wipro headquarters at Sarjapura Road, Electronic City, Bangalore (Bengaluru) This is a list of notable companies in the information technology sector based in India. Top Indian companies are listed in descending order of their market capitalization,[1] and other companies are listed alp...
Questa voce o sezione sull'argomento fisica non cita le fonti necessarie o quelle presenti sono insufficienti. Puoi migliorare questa voce aggiungendo citazioni da fonti attendibili secondo le linee guida sull'uso delle fonti. Segui i suggerimenti del progetto di riferimento. Questa voce o sezione sugli argomenti fisica e chimica è ritenuta da controllare. Motivo: Considerare i condensati di Bose-Einstein come uno stato principale, mentre molti altri analoghi non sono considerati ...
Alloy of zirconium and hydrogen This article is about the zirconium-hydrogen alloy. For the chemical compound, see Zirconium(II) hydride. Irradiation-assisted dissolution of inter-granular zirconium hydrides under 6 keV He implantation in situ in a Transmission Electron Microscope at MIAMI Facility, United Kingdom.[1] Zirconium hydride describes an alloy made by combining zirconium and hydrogen. Hydrogen acts as a hardening agent, preventing dislocations in the zirconium atom crystal ...
Spanish tenor (1927–1999) In this Spanish name, the first or paternal surname is Kraus and the second or maternal family name is Trujillo. Alfredo Kraus as the Duke in Rigoletto at his Metropolitan Opera debut. Memorial tablet on the birthplace of Alfredo Kraus in the Calle de Colón in Las Palmas, Gran Canaria Wikimedia Commons has media related to Alfredo Kraus. Alfredo Kraus Trujillo (Spanish pronunciation: [alˈfɾeðo kɾaws tɾuˈxiʎo]; 24 November 1927 –...
Subspecies of the genus Homo (fossil) For the New Zealand pop band, see Peking Man (band). Peking ManTemporal range: 0.8–0.25 Ma PreꞒ Ꞓ O S D C P T J K Pg N ↓ Middle Pleistocene Traditional reconstruction of the Peking Man skull Scientific classification Domain: Eukaryota Kingdom: Animalia Phylum: Chordata Class: Mammalia Order: Primates Suborder: Haplorhini Infraorder: Simiiformes Family: Hominidae Subfamily: Homininae Tribe: Hominini Genus: Homo Species: †H. erectus ...