Süleyman Şah Türbesi ile Süleyman Şah Saygı Karakolu ve bulunduğu alan Suriye'nin Halep ilininAyn el-Arab ilçesine bağlı Eşme köyü sınırları içerisinde bulunan, Türkiye'nin kendi sınırları dışında sahip olduğu eksklav statüsündeki tek egemen toprak parçasıdır.[1][2][3][4] Türbe'de Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu ve ilk padişahı Osman Gazi'nin babası Ertuğrul Gazi'nin atası olabileceği düşünülen Süleyman Şah'ın ve iki askerinin naaşları bulunmaktadır.[5][6]
Süleyman Şah Türbesi, hem tarihî hem de stratejik öneme sahip bir Türk mirası olarak Osmanlı İmparatorluğu'ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne uzanan bir tarih boyunca diplomatik müzakereler ve uluslararası anlaşmalarla korunmuştur. İlk ve orijinal yeri olan Caber Kalesi eteklerinden günümüze kadar birçok kez taşınmış ve yeniden inşa edilmiştir. Son olarak 2015 yılında Suriye İç Savaşı ve güvenlik problemleri nedeniyle askeri bir operasyon ile Türkiye-Suriye sınırına geçici olarak taşındı.
Tarihçi ve yazar Erhan Afyoncu’ya göre, Türkiye’nin Caber Kalesini ve dolayısıyla Süleyman Şah Türbesini sınırları içine dahil etme düşüncesi yalnızca ecdada sahip çıkma düşüncesinden değil, sınırları Misak-ı Milli çerçevesinde genişletme isteğinden de kaynaklanmaktadır.[7]
Tarihçe
Abdülmecid Efendi ve Süleyman Şah Türbesi hassasiyeti nedeniyle TBMM'ye gönderdiği teşekkür mektubu, 1921
Büyük Selçuklu İmparatorluğu Sultanı Alp Arslan'ın Malazgirt Meydan Muharebesi'nde kazandığı zafer sonrası, yeni vatan edinmek maksadıyla batıya yönelen Oğuz boyları arasında Süleyman Şah önderliğindeki Kayı boyu da bulunmaktaydı. Süleyman Şah, yeni yurt aramak üzere çıktığı bu yolculukta Halep yakınlarındaki Caber Kalesine geldi ve Fırat boylarına yerleşti. Buradan tekrar yeni yerleşim alanları aramak üzere yola çıktı, fakat 1227 yılında Fırat nehrinin karşı kıyısına geçmeye çalışırken muhafızları ile birlikte Fırat sularında boğuldu. Süleyman Şah'ın naaşı ve iki askeri Caber Kalesi eteklerinde bir kümbete defnedildi. Osmanlı İmparatorluğu döneminde imparatorluk sınırları içerisinde olan fakat çok fazla ziyaret edilmeyen ve atıl bırakılan mezar, 1882 yılında Halep Vilayeti Meclisinin talebi ve Sultan II. Abdülhamid'in onayı sonrası dikdörtgen planda, 12x7 metre ebadında yedi odalı bir türbe olarak yeniden inşa edildi ve buraya Türk Mezarı adı verildi.[7] Türbe ve Caber Kalesi, Osmanlı İmparatorluğu yıkılınca Fransız Suriye Mandası kontrolüne geçti.[8]
20 Ekim 1921 yılında Türkiye ile Fransa hükûmetleri arasında imzalanan Ankara Antlaşması'nın 9. maddesi ve 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması'nın 3. maddesi gereğince Caber Kalesi ve türbe, müştemilatı ile beraber Türkiye Cumhuriyeti toprağı olarak kabul edildi ve Türkiye'ye burada muhafız bulundurma ve bayrağını çekme hakkı tanındı.[9]Ankara Hükûmeti'ni temsilen Bekir Sami Kunduh ile Fransa'nın temsilcisi başbakan Aristide Briand arasındaki antlaşma müzakereleri devam ederken, son halife Abdülmecid Efendi, Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderdiği bir mektupta kendisinin ve Osmanlı Hanedanı'nın atası olan Süleyman Şah'ın mezarı konusunda Meclisin gösterdiği alâkaya teşekkür etti.[10] 1922 yılında, Ankara Anlaşması sonrası türbede bulunacak askerlerin silahlı mı yoksa silahsız mı olacağına dair Türkiye ve Fransa arasında bir anlaşmazlık çıktı fakat bu ihtilaf Fransızların Türkiye'nin talebini kabul etmesi ile sonlandı.[7]Cumhuriyetin ilanından sonra 1925'te, tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması ile ülke içindeki tüm türbeler kapatılarak Maarif Vekaletine devredildi. 1931 yılında Türk Mezarının türbedarı Ali Efendi, Dahiliye Vekaleti’ne başvurarak Türk Mezarının ve Süleyman Şah Türbesi'nin Türkiye sınırları dışında kalan özel bir statüsünün olduğunu, burasının diğer türbelerle mukayese edilemeyeceğini ve kendi pozisyonunun da ahidnâmeler ile tesis edildiğini söyleyerek maaş talebinde bulundu.[7]
Türbede yatan Süleyman Şah'ın Osman Gazi'nin ecdâdından olan Süleyman Şah değil, I. Kılıç Arslan'ın babası I. Süleyman Şah olabileceği konusunda farklı görüşler bulunmaktadır.[11][12]Erhan Afyoncu'nun tespitlerine göre Kutalmışoğlu'nun mezarı Halep Kapısı'ndadır. Çünkü Kutalmışoğlu Süleyman Şah öldüğünde Caber Kalesi henüz Selçuklular tarafından ele geçirilmemişti.[13]
Caber Kalesi ve nakli
Suriye hükûmeti, Fırat Nehri üzerinde 1968 tarihinde başlattığı Tabka Barajı'nın 1973 yılında tamamlanacağını ve barajın su toplamaya başlamasıyla Caber Kalesi ve Süleyman Şah'ın türbesinin tamamen sular altında kalacağını ileri sürerek Türk Hükûmeti'nden türbenin yerini değiştirmesini ya da türbenin Türkiye'ye naklini talep eden bir nota gönderdi. Türkiye de buna karşılık Suriye'ye diplomatik nota verdi ve Keban Barajı'nın kapaklarını kapatarak Fırat Nehri üzerinden Suriye'ye su akışını engelledi.[14] Karşılıklı bu restleşmenin ardından Türk tarafı bölgeye Devlet Su İşleri'nde (DSİ) görevli uzmanlar ve mimarlar gönderdi ve türbenin nereye taşınabileceğinin tespit edilmesine karar verdi. Ankara ve Şam hükûmetleri arasında uzun süren müzakerelerin ardından bir anlaşma imzalandı. Anlaşmaya göre;
Türbe, müştemilatı ile birlikte Halep–Hasseki yolu üzerinde bulunan Karakozak köyü yakınındaki yeni yerine nakledilecek,
Barajın kenarında türbenin bugünkü konumuna en yakın yerde mermerden bir kitabe dikilecek,
Türbenin bugünkü yerini tespit etmek maksadıyla göl üstüne bir şamandıra konacaktır.
24 Aralık 1973'de Diyanet İşleri Başkanlığından bir imamın da katılımı ile türbe ve askerî karakol, Halep'e 123, Şanlıurfa'ya 92 km uzaklıktaki Fırat'ın doğu kıyısındaki Karakozak köyündeki 10.096 m²'lik yeni yerine taşındı. Ancak türbenin inşaatı 30 Eylül 1975'te tamamlandı.[7]
1995 yılında, Suriye Hükûmeti bu kez de Fırat'ın daha üst kotlarında inşaatına başladığı Teşrin Barajı sebebiyle Karakozak bölgesindeki Süleyman Şah Türbesinin bölge dışında başka bir alana ya da Türkiye'ye taşınması hususunu yeniden gündeme getirdi. Bunun üzerine Türkiye ile Suriye arasında yapılan görüşmeler sonucunda türbenin mevcut yerinin baraj gölünün olumsuz etkilerinden korunması için tahkim edilmesine karar verildi ve bir milyon dolarlık bir fon tahsis edildi.[7] 1999 yılında Teşrin Barajının su tutması ile türbenin nakli konusu Suriye tarafında bir kez daha dillendirildi. Suriye bu defa türbenin şimdiki yerinden de kaldırılarak, gösterecekleri ve Türk tarafının da kabul edeceği bir yere taşınmasını talep etti.[8] Türk hükümeti, türbenin durumu hesaba katılmadan inşa edilen baraj sularının türbeye zarar verecek durumda olmasının Suriye’nin sorumluluğunda olduğunu, herhangi bir zarar durumunda tazminin Suriye tarafından yapılması gerektiğini, türbeye zarar gelmesi durumunda yeni düzelmekte olan Türkiye-Suriye ilişkilerinin bozulabileceğini Suriye tarafına iletti.[7]57. Türkiye Hükûmeti türbe etrafında yapılacak tahkimatla baraj sularından korunmanın mümkün olacağını belirterek Suriye'nin bu talebini reddetti.[15]
2003 yılında iktidara yeni gelmiş AK Parti hükümeti ile Suriye arasında Ankara'da "Süleyman Şah Türbesi Tahkimat Projesinin Uygulanmasına İlişkin Ana Tutanak" imzalandı.[16] Projenin, Türkiye Büyük Millet Meclisinde gündeme geldiği sırada Cumhuriyet Halk Partisi grubu da milli mesele olarak gördüğü Süleyman Şah Türbesi konusunda hükümetin atacağı adımlara destek verdi.[7] Tahkimat Projesi Antlaşması heyetler arasında geçen bir dizi müzakere sonrası 2007 yılındaki Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe girdi.[7] Antlaşma, milletlerarası antlaşma statüsünde düzenlenerek türbeye ilişkin pek çok hususta karışıklığın çözüme kavuşturulması amaçlandı. Türbenin sınırları, coğrafi konumu ve koordinatları, türbenin etrafında düzenlenecek kısımlar, yapılacak tahkimat ve çalışacak işçilerin ve personelin tabi olacağı hususlar bu antlaşma çerçevesinde belirlendi.[7] Bu çerçevede 10 dönüm'lük türbe arazisi sınırları tahkim edildi, türbe binasının içi ve dışı onarıldı, karakol binası yeniden inşa edildi ve Süleyman Şah Türbesi yeniden ziyarete açıldı.[8]
Türbe ve mimarî özellikleri
Süleyman Şah Türbesi
Süleyman Şah'ın Caber Kalesi yakınında bulunan türbesindeki sandukası
Suriye'nin 1973'teki baraj inşaatının yükselen suları bölgeyi tehdit edince Suriye ve Türkiye'nin ortak çalışması ile türbe, Halep'in Karakozak köyü yakınına taşındı. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı yapı ve imar işleri etüt proje dairesi müdürü Prof. Dr. Ünal Demirarslan, Dışişleri Bakanlığı'nın da talebiyle Süleyman Şah Türbesi'nin mimarı olarak görevlendirildi. Türbe, karakol ve lojman, iki Türk mimar ve yirmi işçisinin çalışmalarıyla dört ayda tamamlandı ve masrafların tamamı Türk Hükûmeti tarafından karşılandı. Yeni yapılan Süleyman Şah Türbesi, hem geleneksel Türk mimarî motiflerini, hem de modern mimarî özelliklerini taşıdı. İnşaat çalışmaları sırasında Suriye Hükûmeti, yeni yapılacak türbenin Caber Kalesi'ndeki türbeden daha büyük olmaması şartını getirdi. Ayrıca o dönemde dışarıdan gelen taciz ateşleri sebebiyle Türk askerlerinin nöbet tuttuğu yerler içe dönük olarak inşa edildi.[14]
2008 yılında Teşrin Barajı'nın yükselen su seviyesinin yeniden türbeyi tehdit etmesi üzerine Türkiye Cumhuriyeti Orman ve Su İşleri Bakanlığı çevresindeki duvarların altına 11,5 m, boylarında 880 adet fore kazık ve geçirimsiz tabaka yerleştirdi. Ayrıca, türbenin çevresine beton duvar örüldü ve iki bayrak direği dikildi. Karakoldan çıkan atık suların Fırat'ı kirletmemesi için karakol binasının arka bölümünde paket arıtma sistemi kuruldu. Bunun yanında türbenin etrafı, Türkiye'den gönderilen ağaçlar ve hazır çim ile yeşil bir alan haline getirildi [18]
Saygı Karakolu
1937'de Caber Kalesindeki Türk karakol binasının karşısına Fransızlar tarafından bir karakol inşa edileceği haberinin yayılması ve Fransızların Suriyeli Arapları kışkırtarak kaledeki askerlere tacizde bulunduklarına dair bilgilerin gelmesi sonrası kerpiç malzemeden yapılan Türk karakol binasının yenilenmesine karar verildi ve 8 bin liralık ödenek ayrıldı.[7] Türbenin muhafazasını sağlamakla görevli olan Jandarma İhtiram Kıtasının ikameti için 30 Mayıs 1938 tarihinde modern bir askerî karakol yaptırıldı. 1949'da Caber Kalesi Jandarma Karakolunda bir astsubay, bir onbaşı ve sekiz er, türbeyi korumaktaydı.
Türkiye ile Suriye heyetleri arasında 1956 yılında Halep’te yapılan üst seviyede bir toplantıda düzenlenen tutanağın 13 ve 14'ncü maddelerinde türbe için gönderilecek ihtiram kıtasının her ayın 7'sinde değiştirilmesi kabul edildi. Günümüzde her ayın 7 ve 20'sinde karakolun ikmali sağlanmakta ve personel değişimi yapılmaktadır. Günümüzde türbe, Türkiye Cumhuriyeti 20. Zırhlı Tugayı 3. Hudut Alay Komutanlığı 2. Hudut Taburuna bağlı 25 asker tarafından korunmaktadır.[19]
13 Mart 2014 tarihinde Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) arasındaki çatışmalar sonucu Karakozak köyü ve türbenin bulunduğu bölge IŞİD kontrolüne geçti.[20] 20 Mart 2014 tarihinde IŞİD, YouTube üzerinden yayımladığı bildiride Süleyman Şah Türbesi'nin üç gün içerisinde boşaltılıp Türk bayrağı indirilmediği takdirde türbeyi yerle bir edecekleri tehdidinde bulundu.[21] Bunun üzerine Türkiye, güvenlik tedbirlerini artırarak en üst seviyeye getirdi. Gaziantep Beşinci Zırhlı Tugay Komutanlığından araç ve personel takviyesi yapıldı. Sınır hattında bulunan mevcut nöbet kulübelerine ilave kulübeler yapılarak askerler konuşlandırıldı.[22] Ayrıca Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Süleyman Şah Saygı Karakolu için kriz masası kurulduğunu açıkladı.[23]
25 Mart 2014'te Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Süleyman Şah Türbesi'ne yönelik tehdit ile ilgili soruya şu şekilde yanıt verdi:
“
"Böyle bir yanlışlık olacak olursa gereği neyse yapılacaktır. Bu topraklar bizim toprağımızdır. Bu topraklarda yapılacak bir saldırı aynen Türkiye'ye yapılmış bir saldırıdır." [24]
Süleyman Şah Türbesi'nin yer değişiklikleri: Türbenin ilk ve orijinal yeri Caber Kalesi. Esad Gölü üzerinde inşa edilen baraj sonrasında 1973'te ikinci yeri Karakozak Köyüne taşındı ve güvenlik problemleri nedeniyle 2015 yılında Suriye Eşmesi'ne taşındı.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ise yaptığı açıklamada "Süleyman Şah Türbesi'nin bulunduğu toprakların uluslararası hukuk gereğince Türk toprağı olduğunu ve bir tehlike söz konusu olması hâlinde her türlü karşılığın verileceğini" belirtti.[25] 26 Mart 2014'te Genelkurmay Başkanlığı, yaptığı yazılı açıklamada "Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Süleyman Şah Saygı Karakolu hariç Suriye topraklarında herhangi bir birliği bulunmadığını" açıkladı.[26]
27 Mart 2014 tarihinde Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Bakanlık Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu, Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler ve Millî İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı Hakan Fidan arasında; türbeye yönelik bir saldırı karşısında yapılması gerekenlerin görüşüldüğü toplantıya ilişkin olduğu ileri sürülen bir ses kaydı yayınlandı.[27] Bunun ardından Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı yazılı açıklama yaparak bu ses kaydını "Türkiye'nin ulusal güvenliğine yönelik alçakça bir saldırı ve casusluk faaliyeti olduğunu ve faillerinin en kısa zamanda yakalanıp adalete teslim edileceğini" belirtti.[28] 28 Mart 2014'te Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, "Bordo berelilerin bölgeye takviye edildiğini, her türlü tedbirin alındığını ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin teyakkuz hâlinde olduğunu" açıkladı.[29]
Türk Silahlı Kuvvetleri artan güvenlik problemleri ve IŞİD tehdidi nedeniyle Şah Fırat isimli askeri bir operasyon ile türbede bulunan 40 askeri ülkeye geri getirmek için 21 Şubat 2015 saat 21:00 sıralarında Suriye'ye girdi. Operasyonda 572 asker ve 20. Zırhlı Tugay'a bağlı M-60 A3 tipi 50 adet tank ile birlikte sınırda devriye görevi yapan F-16 savaş uçakları görev aldı.[32][33] Türbede bulunan Süleyman Şah'ın naaşı ve diğer manevi değeri bulunan eşyalar alındıktan sonra Süleyman Şah Türbesi ve yanındaki karakol patlayıcılarla havaya uçuruldu.[17] 22 Şubat 2015 saat 10:12'de sona eren operasyon sonucunda türbe imha edildi ve bölgedeki Türk askerleri, Şanlıurfa üzerinden Türkiye'ye geri çekildi.[7] Operasyon sırasında bir araç kazasında astsubay Halit Avcı hayatını kaybetti.[34] Türbedeki üç sanduka ve emanetler, Şanlıurfa’nın Birecik ilçesindeki Kara Kuvvetleri Komutanlığına bağlı 3. Hudut Alayı 7. Hudut Bölük Komutanlığına getirildi ve buradaki bir binaya geçici olarak nakledildi.[35] Mart 2015'te Süleyman Şah ve iki askerinin sandukaları ve eşyalar Suriye-Türkiye sınırının Suriye kesiminde, 200 metre kadar içerdeki Eşme köyü sınırları içindeki yeni yerleşkesine nakledildi.[36]PYD/YPG kontrolünde olan ve sınıra sıfır noktadaki köydeki geçici yerleşke 9 dönümlük arazi üzerinde, 4 metre uzunluğunda, 8x10 metre genişliğinde ve kubbeli olarak inşa edildi.[7][37]
11 Aralık 2017'de Türkiye Başbakanı Binali Yıldırım, Suriye'de işler yoluna girdikten sonra Süleyman Şah Türbesinin eski yerine taşınacağını açıkladı.[38] Haziran 2018’de Başbakan Yardımcısı Fikri Işık katıldığı bir televizyon kanalında "Biliyorsunuz orası Türk toprağı. Şartlar oluştuğunda Süleyman Şah Türbesi taşınacaktır" ifadelerini kullandı.[39]
8 Aralık 2024'te Esad rejiminin yıkılması, Suriye muhalefetinin ve silahlı güçlerin iktidarı ele geçirmesi ve Menbic Taarruzundan sonra Süleyman Şah Türbesinin eski yerine taşınması yeniden gündeme geldi.[40] 12 Aralık 2024'te Milli Savunma Bakanlığı yaptığı açıklamada; "Suriye Milli Ordusu'nun bölgedeki ilerleyişi ve terörden arındırma operasyonları henüz devam etmektedir. Gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Sahada uygun koşulların oluşması durumunda bu konu değerlendirilecektir" ifadelerini kullandı.[41] 15 Aralık'ta İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, "Osmanlı'nın atası Süleyman Şah Türbesi derhal en eski yerine Caber Kalesine taşınmalıdır" ifadelerine yer verdi.[42]
Musil, Alois, Orta Fırat'ın topoğrafik durumu, New York 1927.
René Dussaud, Deschamps, P., Seyrig, H., Eski ve Orta Cağ Suriyesi (resimli), Paris, 1931.
Sourdel, D. "Caber Kalesi" İslam Ansiklopedisi. Editörler: P. Bearman, Th. Bianquis, C.E. Bosworth, E. van Donzel ve W.P. Heinrichs. Brill, 2007. Brill Online.
Bell, Gertrude Lowthian, Sultan Amurat İçin, London 1911;
^ŞANLIURFA (DHA) (13 Mart 2015). "Süleyman Şah Türbesi'nin yapımı tamamlandı". www.hurriyet.com.tr. Erişim tarihi: 15 Aralık 2024.Arşivlenmesi gereken bağlantıya sahip kaynak şablonu içeren maddeler (link)