Lazca yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Lazca, Türkiye'deki ve Gürcistan'daki Lazların sadece küçük bir bölümü tarafından konuşulmaktadır. Ana dili olarak Türkiye'de Türkçenin ve Gürcistan'da Gürcücenin Lazcanın yerini almasından dolayı Türkiye'de ve Gürcistan'da yok olma sürecine girmiştir ve UNESCO, Türkiye'de ve Gürcistan'da Laz dilini Dünya yıllık "Atlas of the World's Languages in Danger" (Tehlikede olan Dünya Dilleri Atlası)na eklemiştir ve burada Türkiye'de ve Gürcistan'da Laz dilini "definitely endangered language" (kesinlikle tehlikede bir dil) olarak tanımlamıştır. Aynı durum başka ülkelerde yaşayan Lazlar için de söz konusudur.[6]
Bunun yanı sıra Gürcistan'ın Batum kentinin beş köyünde ve şehir merkezinde, Osmanlı ve Sovyetler Birliği'nin sürgün politikaları neticesinde Lazların sürüldükleri; Kazakistan ve Kırgızistan gibi ülkelerde Lazlar tarafından konuşulmuş olduğu tahmin edilmektedir.[11] Aynı zamanda, Laz diasporasının yaşadığı Almanya, Hollanda, Fransa, Avusturya, İsviçre, İsveç gibi Avrupa ülkelerinde yaşayan Lazlar tarafından da konuşulmaktadır.
Peter Alford Andrews, 1992 yılında Doğu Karadeniz'de yaptığı ve ilçe yerlilerinin dahil edildiği araştırmada Lazca konuşan nüfusun Arhavi'de %100, Ardeşen ve Fındıklı'da %80, Pazar ve Hopa'da %50, Çamlıhemşin'de %45 ve Borçka'da %5 oranında olduğunu yazmıştı.[12]
Lazca, birlikte Karto-Zan grubunu oluşturduğu Megrelce ile kısmi karşılıklı anlaşılabilirliğe sahiptir. Lazca ve Megrelce son 500 yıl içinde bölgeye Türk akınları sonucunda kuzeyde Megreller (Megrelce) ve güneyde Lazlar (Lazca) kalacak şekilde ikiye ayrılıp farklılaşmıştır.[15]
Tüm Kafkas dilleri gibi Lazca bol miktarda ünsüz sese (İngilizce: consonant) sahip olup diğer Güney Kafkas dillerinde bulunmayan /f/, /y/ ve /h/ gibi ünsüzleri ve Hopa ve Borçka (Çxala) lehçesinde kullanılan küçükdilsil ünsüz /q/ sesini de barındırdığından ait olduğu dil ailesinin ünsüz sayısı bakımından en zengin dilidir. Lazca, özellikle büyük kentlere göçen genç nüfusun hızlı asimilasyonu sonucu yok olmak üzeredir.
Tarihçe
20. yüzyıla kadar Lazlar ve Megreller bağlı bulundukları ülkeler doğrultusunda Arap, Gürcü ve Kiril alfabelerini kullanılmışlardır. Lazların MÖ 6.-7. yüzyıllar ve sonrasında Helen kolonizasyonu ile başlayan Laz-Yunan ticari ve kültürel ilişki döneminde tapınaklarına Yunan harfleriyle yazılar yazdıklarını biliyoruz. Hatta Lazların Kudüs'te kendilerine ait bir kiliselerinin olduğunu, Lazca yazılmış İncillerinin bulunduğunu da biliyoruz. Yunan kaynaklarına göre Kolhis'de, bugünkü Poti çevresinde Kolhis Akademisi[16] bulunmakta idi. Kolhis Akademisi'nde felsefe ile retorik dersleri veriliyordu ve kolonicilerin çocukları olan Yunan öğrenciler de burada eğitim görüyordu. Akademide muhtemelen Antik Kolh dili ve Grekçe eğitim verilmekte idi.
17. yüzyıl Türk gezgini Evliya Çelebi'nin yazdığı "Seyahat Defteri"nde geçen Lazca metinler, Lazcaya ilişkin bilinen en eski yazılı kayıtlardır.[17] Latin harfleriyle yazılmış bilinen en eski Lazca kayıt, İspanyol filolog Lorenzo Hervás'ın 1787'de yazdığı Kelime Bilgisi, Çok Dillilik ve 150'den fazla dile giriş (1787) kitabında geçmektedir.[18][19] Kitapta Lazca sözlük listesi ve dilbilgisi notları yer almaktadır. Hervás, Lazca ile ilgili bilgileri Polonyalı bir Prens vasıtasıyla İstanbul'da yaşayan İtalyan şarkiyatçı E. Toderini'den toplamıştır. Hervás, Lazcanın Ardeşen-Pazar diyalekti ve Arhavi-Fındıklı diyalekti olmak üzere iki diyalektini tespit etmiştir. Hervás, Lazca üzerine yazdığı bölümü "Lezgi Dili" olarak adlandırdığı için bu çalışmanın varlığı 2011 yılına kadar Lazca üzerine çalışan akademisyenlerce bilinmiyordu.[20] 19 ve 20. yüzyılda Rosen, Klaproth, Bopp, Erckert ve Sauer gibi dilbilimciler de Lazca üzerine çalışmalar yapmıştır.[21] Alman etnolog Adolf Dirr'in Kafkas halk şarkılarını kaydettiği ses kayıtlarında en eski Lazca ses kaydı yer almaktadır. 38 halk şarkısından oluşan kayıtlar 1909-1913 yılları arasına tarihlenmektedir.[22]İoseb Kipşidze, Sergi Jgenti, Guram Kartozia, İoseb Megrelidze, İuri Siharulidze ve İrine Asatiani Lazca üzerine çalışmalarda bulunmuş Gürcü akademisyenlerdir.[23] Yazıya geçirilmiş en eski Lazca şiir 1898 yılına tarihlenmektedir.[24]
Yakın tarihte ilk Lazca çalışmalarını, ilk Lazca grameri yazan Rus filolog Niko Marr'a göre Hopalı Faik Efendi başlatmıştır. Niko Marr, Fındıklı'dan Reşit Hilmi Pehlivanoğlu başta olmak üzere Hopa'nın Kuledibi köyünden Ahmed Mehmed Köroğlu, Arhavi'nin Pilarget köyünden Ali Kurdoğlu ve Arhavi'nin Çarnavati köyünden Hanife Cezaşi'nin dönemin tanınmış Laz şairlerinden olduğunu yazmıştır.[25] Günümüze ulaşmış en uzun Lazca destanın yazarı Nuri Duduşi de dönemin tanınmış Laz şairlerinden biriydi.[26] 1920'lerde İskender Chitaşi, Sohum'da direktörlüğünü yaptığı Laz okullarında kendi geliştirdiği Laz alfabesini kullanıp yazdığı Oxesapuşi Supara adlı ders kitabıyla Lazca eğitim verdi. Sonra yine Abhazya'da Mçita Muruʒxi gazetesi yayımlanıp Lazca tiyatro eserleri sergilendi, Lazca broşürler basıldı. 1930'larda Atatürk'ün aracılığı ile Türkiye'ye getirilen Fransız dil bilimci Georges Dumézil de[27]Arhavili Lazlar arasından derlediği masalları “Contes Lazes” ismini verdiği kitapta Paris'te yayımladı.
Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarında Lazcanın unutturulması için çaba sarf edildi. Lazcanın konuşulduğu bölgedeki okullarda "Lazca Konuşanlarla Mücadele Kolları" adında öğrenci kulüpleri oluşturuldu. Lazca konuştuğu tespit edilen öğrenciler fiziksel şiddet ve baskılarla karşı karşıya geldi. Aynı dönemde belediyelerin Lazca konuşanlara ceza kesme yetkisi bulunmaktaydı.[28] 1939'da Artvin Halkevleri Lazcadaki Türkçe kelimeleri araştırmaya başladı. Bunun üzerine dönemin TDK Lengüistik-Etimoloji bölümünün başkanı Hasan Reşit Tankut, bu çalışmanın faydasız ve siyasi olarak zararlı olduğunu ve çalışmaların folklor üzerine yoğunlaştırılmasının gerektiğini CHP Genel Sekreterliğine yazdı.[29]
Laz alfabesi Latin kökenliydi. Mevcut Türk alfabesine Lazca sesler eklenerek yeni alfabe oluşturuldu. 1991'te Osman Tamtruli'ye ait Nana Nena isimli Lazca ders kitabı Almanya'da yayımlandı. 1992'te Lazuri Ambarepe (Lazca Haberler) isimli bir dergi yine Almanya'da yayına başladı. Ardından Parpali dergisi geldi. Ardından alfabe Türkiye Lazlarının çıkardığı Lazca dergi Ogni ile Türkiye'de ilk kez kullanıldı. Ayrıca, Mjora ve Sima gibi Lazca dergiler bu alfabe ile birkaç sayı çıkardılar. 1996 yılında Faruk Benli ilk Lazca-Türkçe sözlüğü yazdı.[30] 1999'da kurulan Gelişim TV, Lazca programların yayımlandığı ilk televizyon kanalı oldu. 2000 yılında Metin Erten tarafından hazırlanan ilk Lazca-Türkçe Türkçe-Lazca Sözlük yayınlandı. 2000 yılında Türkiye'da Lazca üzerine yapılmış ilk bilimsel çalışma olan Pazar Lazcası ve Adların Durum Ekleri isimli tez, Boğaziçi Üniversitesi'nde Tanju Gürpınar tarafından yayımlandı.[31] 2004'te Tine Amse-de Jong'un yazdığı 400 sayfalık Lazca-İngilizce sözlük, 2007 yılında İsmail Avcı Bucaklişi, Hasan Uzunhasanoğlu ve İrfan Çağatay Aleksiva'nın ortak yazdığı, en kapsamlı Lazca-Türkçe sözlük olan, Büyük Lazca Sözlük (Didi Lazuri Nenapuna) yayımlandı. 2011'de ilk Lazca roman olan Daçxuri, Lazcaya resmi olarak çevrilen ilk kitap olan Çita Mapaskiri (Küçük Prens) ve ilk Lazca deneme olan Si Giçkin yayımlandı.[32][33] Aynı yıl ilk kez Türkiye'deki bir üniversitede (Boğaziçi Üniversitesi) Lazca dersi verilmeye başlandı.[34] 2013 yılında Türkiye'de ilk kez ilkokul ve ortaokul seviyesinde seçmeli Lazca dersler verilmeye başlandı.[35] 2015 yılında Çamlıhemşin'deki Komilo köyü, Lazca adını resmiyette geri alan ilk köy oldu.[36] 2016'da CHP milletvekili Mehmet Bekaroğlu, TBMM'de ilk kez Lazca konuşma yaptı.[37] İlk Lazca edebiyat dergisi Uncire 2020'de yayın hayatına başladı. Laz Enstitüsü, 2021 yılında 7 Kasım'ı "Lazca günü" ilan etti. Günün seçilme sebebi ilk Lazca gazete Mçhita Murutsxi'nin yayınlandığı gün ve Kâzım Koyuncu'nun doğum gününün 7 Kasım olmasıydı.[38] 2023 yılında Nuriye Günaydın, Xaticena isimli kitabı yazarak Lazca roman yazan ilk kadın oldu.[39] 21 Şubat 2024 tarihinde Uluslararası Anadili Günü olduğu için TBMM'de Lazca konuşan CHP milletvekili Tahsin Ocaklı'nın mikrofonunun sesi kesildi.[40]
Günümüzde kullanılan Laz alfabesi, 1920-30'lu yıllarda Abhazya SSC'de kullanılan Laz alfabesinin 1984'te Fahri Kahraman ve Wolfgang Feurstein tarafından geliştirilmesiyle ortaya çıkmıştır.[41][42] 35 harften oluşan alfabe, günümüzde Laz dilinin yazımı için kullanılmaktadır.[43]
Lazcada "Q" ünsüzü sadece Hopa, Batum ve Borçka'da kullanılır.
Okunuş Kuralları
Laz alfabesinde yer alan bazı harfler (a, b, d, e, f, h, j, k, l, m, n, o, p, r, s, t, u, v) telaffuz edilirken Türkçe karşılıklar bulunabilir. Yalnız diğer seslerin Türk alfabesinde karşılıkları yoktur. Harflerin telaffuzları şu şekildedir:
İstisnalar:
Lazcada -â, -ö ve -ü sesleri aslında vardır. Ancak bunlar Türkçedeki gibi belirgin değildir. Bu yüzden bunların Laz alfabesine alınmasına gereksinim duyulmamıştır. Bu seslilerin olduğu kelimeleri yazmak için başlarına -y sessizi koyulup yazılır. Örneğin: gölapi (batır) kelimesi gyolapi şeklinde; çari(ekmek) kelimesi de çari biçiminde yazılır.
R r sessizi Hopa ve Arhavi lehçelerinde kaybolmuşçasına okunur. Bazen y sesine dönüşür, bazen de tamamen kaybolur. Bu yönüyle de ÇekçedekiŘ - ř sessizlerine benzer.
Laz alfabesinde ikişer harf ile yazılan /ky/, /üy/ ve /gy/ sesbirimlerinin boğumlanma bölgeleri, ortadamak artdamak sınırı ile dil sırtının orta kısmı arasıdır.
ğ sesi Türkçeden farklıdır. Lazcada daha sert olup gırtlağın art damağa yakın bir yerde oluşur, hırıltısızdır. Uluslararası Fonetik Alfabesi'nde /ɣ/ olarak ifade edilir.
Niko Marr (1910) ve Çikobava (1936), Bucaklişi (2000, Mjora I 48), Lazcanın, Hopa, Arhavi-Fındıklı ve Ardeşen-Pazar'da konuşulan üç lehçeden oluştuğunu ileri sürmüşlerse de Goichi Kojima ile Bucaklişi'nin Lazca Gramer adlı çalışmasında lehçe sayısı beşe çıkarılmıştır. Bununla beraber Lazca Doğu (Hopa, Arhavi) ve Batı (Pazar, Ardeşen) şeklinde iki ana grupta da incelenmektedir.[44] Lazcanın lehçeleri şunlardır:
Arkabuli, (Arkabi-არქაბი ; Viǯe-ვიწე) Arhavi ve Fındıklı'da konuşulur.
Atinuri, (Atina-ათინა) Pazar'da konuşulur.
Artaşenuri, (Art̆aşeni-არტაშენი) Ardeşen ve Çamlıhemşin'de konuşulur.
Çxaluri, Borçka ilçesi Çxala-ჩხალა (Düzköy) köyünde konuşulur.
Xopuri, (Xopa-ხოფა); Hopa ve Batum'da konuşulur.
Lazcanın Pazar lehçesi, bölgede yapılan ticaretin etkisiyle Türkçe ve Pontus Rumcası'ndan fazlaca etkilenmiştir.[45] Ardeşen ve Çamlıhemşin lehçesi; Pazar lehçesine paralellik gösterir. Fındıklı ve Arhavi lehçesi ise Pazar'a nazaran Türkçeden daha az etkilenmiştir. Hopa lehçesi ise gerek diğer kardeş dil Gürcüce, gerekse Megrelceye en fazla benzeyen lehçedir.[46] Borçka'nın Düzköy köyünde konuşulan Lazca ise hiçbir lehçeye benzemeyecek kadar farklıdır.
Lazca fiillerin ağırlıkta olduğu dilidir. Fiillerin başına konan 50'ye yakın fiil önek/öntakısı vardır. Bazı fiil örnekleri çok işlevli olmakla beraber bazılarının kullanım alanları oldukça azdır. Lazcada; eylemin kendisi, eylemi yapan kişi eylemin kim ya da kimler için yapıldığı, eylemin zamanı, başladığı yer (sağ, sol, üst, alt vs.) ve eylemin yönü tek bir fiil yapısı içinde ifade edilir. Fiil kökü hiçbir şekilde değişmez. Eylem, üstünde cereyan ettiği yerin şekline göre biçim almakta ve buna göre şekillenmektedir.
Lazca isimler, durum ve sayıya göre ayrı biçim almaktadır. Lazca fiiller, kip, aspekt, zaman, şahıs ve sayıya göre ayrı biçimler göstermektedir. Bunlar fiilin çeşidine (Hareket fiili, Hal değişme fiili, Hal fiili, Başkalaşma fiili vs.) göre sınıflandırılmıştır. Ayrıca, çok sayıda dilde bulunan Bildirme kipi, emir kipi ve istek kipi gibi kipler dışında Lazcada tecrübe kipi, yeterlik kipi vs. bulunmaktadır.[47]
Lazca, tüm diğer Kafkas dilleri ve İrani Dillerde görüldüğü gibi özegeçişlilik durum dizgesine sahiptir. Anlam olarak; "kimin tarafından = mik" ve "neyin tarafından = muk" şeklinde algılandığı gibi, bu sorulara cevap teşkil ederler. İsmin bu hâli lehçesel farklılıklar dolayı Ardeşen, Pazar ve Çamlıhemşin yörelerinde kullanılmamaktadır. Lazcada ergatifliği '-ǩ sesi yapar. Örneklersek
Selma'ǩ bere dobaxu (Selma çocuğu dövdü.)
Bu cümledeki "bere" yani çocuk kelimesi yalın hâldeymiş gibi görünmesine rağmen, aslında ismin “İ” hâlindedir yani yükleme eki görevindedir ve cümlede tümleç görevi görmektedir. ”Kim “ sorusunun cevabı ise, ”ismin “K” hâlindeki “Selma'ǩ” kelimesidir. Bu cümlenin diğer bir karşılığı ise; "Çocuk, Selma tarafından dövüldü" şeklindedir.
Kelime hazinesi
Lazcanın Antik Kolhis dilinden türediği sanılmaktadır.[48] Sovyet dilbilimciler başta olmak üzere Lazca ve Megrelcenin bu dilin günümüzdeki iki lehçesi olduğunu iddia eden görüşler de vardır.[49] 6. yüzyıldan itibaren Lazların OrtodoksHristiyanlaşmalarıyla birlikte dile ilk defa yabancı kelimelerin girdiği düşünülmektedir. Bu kelimelerden biri de Yunancada "kilise" anlamına gelen ve Lazcaya eǩlesia olarak geçen Εκκλησία kelimesidir. Yunancada tarla anlamına gelen λιβάδι kelimesi ise Lazcaya livadi olarak geçmiştir.
Daha sonraki yıllarda Osmanlı Devleti'nin hakimiyetine giren Lazların İslamiyet'i kabul etmeleriyle beraber Osmanlı Türkçesinde (Türkçe, Arapça ve Farsça) kullanılan birçok kelime Lazcada kullanılmaya başlanmıştır. Boy anlamına gelen boyi, kalem anlamına gelen ǩalemi ve çuval anlamına gelen ç̌uvali bu kelimelere örnektir.
Türkçe
Lazca
Selam, merhaba
Xelaǩaoba
İyi günler
Ǩai ndğalepe, Vrosi ndğalepe
İyi akşamlar
Ǩai serepe
Hoş geldiniz
Ǩai moxtit
Adın nedir ?
Mu gcoxons? / Sǩani coxo muren? Mu cogozun?
Benim adım …dır
Çǩimi coxo …ren, Yoxo mu .../ ... gemožin
Tanıştığımıza memnun oldum
Na biçinapit ǩai domaǯonu
Ne iş yapıyorsun?
Mu dulya ikip? (Hopa ağzı) / Mu dulya ikom
Ben avukatım
Ma advoǩati vore
Nerelisin ?
Sonuri re?
Trabzon
Ťrap̌uzani / Ťamt̆ra
Kaç yaşındasın?
Naǩo ǯaneri re?
Yirmi yaşımdayım
Ma eçi ǯaneri vore
Evet
Ho
Hayır
Va, Var
Ben
Ma
Sen
Si
Teşekkürler
Ena mamuri iyare/pirito iya/ Megamtonaz
Seni seviyorum
Ma si maoropen / Ma si p̌orom / Ma si p̌qorop, masi malimben
Kianaşi didi zoğapeşa gonǯǩimeri irişen didi doloxeni zoğa na ren Uçazoğaşi yulvaşǩele na golažin Lazona, ist̆oriaş morgvalis zoğaluri ticaret̆i dido na ixvenet̆u limanepe muşiten işinu. Uçazoğaşi xalǩepeş oşkendas na iǯopxinu megabroba, ǩult̆ura do ticaret̆işi xinciş ar ǩuçxe na rt̆es Lazonaşi limanepe, ist̆oriuli Met̆aksişgzaşi Evrop̌aşa gonǯǩimeri neǩna rt̆u. Dido skele na uğun Lazonaşi didi limanepe ren, Ťamt̆ra, Rizini do Xopa.[50]
„
Dünya'nın büyük denizlerle bağlantısı bulunan en büyük iç denizi Karadeniz'in doğu kıyılarında yer alan Lazistan, tarih boyunca yoğun deniz ticaretinin yaşandığı limanları ile anılmıştır. Karadeniz halkları arasında kurulan dostluk, kültür ve ticaret köprüsünün bir ayağını oluşturan Lazistan limanları, tarihi İpek Yolunun Avrupa'ya açılan kapısı olmuşlardır. Birçok iskeleye sahip Lazistan'nın başlıca limanları Trabzon, Rize ve Hopa limanlarıdır.
Kaynakça
^"Laz". ethnologue.com. 22 Şubat 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Şubat 2024.
^"Laz". Ethnologue (İngilizce). 21 Mart 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Temmuz 2022.
^Ali İhsan Aksamaz. "Lazlar". birikimdergisi.com. 10 Haziran 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Mart 2021.
^İrfan Çağatay Aleksişi (6 Ağustos 2019). "Laz Edebiyatı". pazartesi14.com. 19 Eylül 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Eylül 2024.
^Şioşvili, Tina (2010). "Laz ozan Hasan Helimişi"(PDF). Pirosmani, 11. Livane Yayıncılık Matbaacılık. s. 9. 7 Ekim 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi(PDF). Erişim tarihi: 26 Ocak 2024.
^Deniz Güçer (23 Aralık 1996). "Lazca - Türkçe Dıctıonary". milliyet.com.tr. 24 Şubat 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Şubat 2024.
^İsmail Avcı Bucaklişi (5 Nisan 2012). "İlk Lazca Tez". lazika.net. 2 Temmuz 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Şubat 2024.
^"Laz alfabesi". Laz Alfabesi Yazılış ve Okunuşları. Lazca.org. 29 Ekim 2020. 27 Nisan 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi.
^Nişanyan, Nişanyan, Sevan, Müjde (2000). Black Sea. Boyut Yayın Grubu. s. 132. ISBN9755213783. 14 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Temmuz 2020.