Mervânîler (Arapça: مروانيون Marwānīyūn, Kürtçe: Merwaniyan), Benî Mervân[2]Âl-ı Mervân[3] Veya Mervâniyye Mulûku Diyârbekir[4]10. ve 11. yüzyıllarda Yukarı Mezopotamya'da (günümüzde Irak'ın kuzeyi ve Türkiye'nin güneydoğu-doğusu) 100 yıl kadar hüküm sürmüş Kürt[5][6][7][8][9]hanedanıdır. 16. yüzyılda yazılmış Kürt hanedanlar tarihi Şerefname'nin bağımsız devletleri içeren ilk bölümü Mervaniler ile başlar.[10]
Tarih
Düstek El-Baz Kurdi Dönemi
Mervanilerin kurucusu Bâd bin Dostık Ebu Abdullah el-Hüseyn bin Düstek el-Baz el-Kürdî el-Humeydî[11] Bad (Baz) bir çobandı, silahlandı ve bir savaş şefi oldu, popülerlik kazandı. Onuncu asrın ortasından itibaren Doğu Anadolu'da fetihlere girişti. İlk önce güneyden gelerek Erciş'i ve çevresindeki müstahkem (sağlam) mevkileri aldı. Baz (Bad), nüfuzunu kuvvetlendirerek, Büveyhiler'in hakimiyetindeki Diyarbakır ve Silvan ve Nusaybin'i ele geçirdi.[12]
Büveyhi nüfuzunun azalmasından istifade ederek, 984 senesinde Şii-Büveyhoğulları'nın sultanı Samsamüddevle Merzubani'yi mağlup edip Musul'u ele geçirdi.[11]Bağdat'ı almak istediyse de başaramadı ve Musul'u boşaltmak zorunda kaldı. 991 senesinde tekrar Musul'u ele geçirmek için harekete geçen Bad (Baz), şehrin hakimi olan Hamdaniler karşısında mağlup oldu ve bu savaşta öldü. Bunun üzerine kız kardeşinin oğlu Ebû Ali Hasan bin Mervan 990 yılında tahta geçti.[13]
Hasan Bin Mervan Dönemi
Mervan, Meyyafarikin'i (Silvan) başkent yaptı. Hamdaniler ile mücadeleye devam ederek onları iki defa mağlup etti. Hasen bin Mervan, 997 senesinde Amîd'de (Diyarbakır) suikast ile öldürülünce, yerine kardeşi Mumehhüdüddevle Said bin Mervan geçti.[14]
Said Bin Mervan Dönemi
Said, Bizanslılar ile iyi ilişkiler kurdu. Bizans İmparatoru II. Basileios ile ilişkileri oldukça dostaneydi. 1011 yılında veziri Şerve tarafından öldürtüldü. Ancak bu sırada Siirt'te sürgünde bulunan Said'in kardeşi Nasruddevle Ebû Nasr harekete geçerek Mervani tahtına geçti.[15]
Nasruddevle Ebû Nasr Dönemi
1011'de hükümdar olan Ebu Nasr, elli seneden fazla hüküm sürdü. Mervanilerin bölgedeki hakimiyetini kuvvetlendirip refahını yükseltti. Abbasi Halifeliği ile iyi ilişkiler geliştirdi. Devrin kuvvetli komşu devletlerinden Bizanslılar ve Fatımiler'e karşı istiklalini korumak için maharetle iyi münasebete bulundu. Mervanilerin hakim olduğu bölgede Şafii mezhebi yayıldı.
Nasr al-Devle'nin uzun yönetimi, Mervani gücünün zirvesini temsil ediyordu. Meryem Ana Kilisesi'nin bulunduğu Meyyafarikin Tepesinde yeni bir kale inşa etti, ayrıca köprüler ve hamamlar inşa etti ve rasathaneyi restore etti. Meyyafarikin ve Diyarbakır camilerinde bazı kütüphaneler kurdu. Aralarında İbnü'l-Esir, Abdullah el-Kazaruni ve et-Thami'nin de bulunduğu tanınmış alimleri, tarihçileri ve şairleri sarayına davet etti. Gelecekteki Abbasi halifesi el-Muktedi (1075-1099) gibi siyasi mültecileri barındırdı.
Selçuklu öncüsü Oğuz Türkleri Mervani topraklarını yağmaladı, Mervaniler Oğuzlarla yapılan savaşta mağlup oldu Nasr Al-Devle onları Tuğrul Bey'e şikayet etti. Tuğrul Bey'in yaklaşmasıyla Oğuzlar geri çekildi.[16] 1054'te Cezire'nin büyük bölümünü yöneten Selçuklu lideri Tuğrul Bey'le iyi ilişkiler kurdu ve hakimiyetini kabul etti, ancak topraklarını elinde tuttu. Nasr al-Dewle, Diyarbakır'da saltanatını gösteren anıtsal yazıtlar bıraktı. Nasır'ın ölümünden sonra yerine oğlu Mensur geçti.
Mensur bin Dewle Dönemi
Selçuklu veziri Fahrüddevle bin Cehir Mervani topraklarını ele geçirmek için Sultan Melikşah'dan izin aldı. 1085 senesinde Selçuklu ordusu şiddetli bir çarpışmadan sonra bölgenin çoğunu ele geçirdi. Son Mervani hükümdarı Mensur, 1096 senesinde ölünceye kadar Cizre'de yaşadı. Ahlatşahlar Beyliğinin Kurucusu Sökmen El-Kutbî'ninAhlatı ele geçirmesiyle hanedanlık tamamen son bulmuştur. Silvan’daki tarihi Malabadi köprüsü Bad (Baz)’ın adını taşır. Malabadi Kürtçe’de "Bad’ın evi mülkü" anlamına gelmektedir. Diyarbakır ve Muş yöresinde varlığını sürdürmekte olan Badıkan Aşireti’nin kökleri Bad (Baz)’a dayanır. Badıkan Aşireti'nin lideri Zeki Eker'dir.[17]
Mervânîler'in hâkim oldukları bölge Ortaçağda Zevezân diye adlandırılan geniş bir coğrafyadır. Sınırları güneyde Musul'un hemen kuzeyinden başlayıp Ahlât hududuna, doğuda Azerbaycan'ın Selmâs şehrine, batıda Diyarbakır’a kadar uzanan bu coğrafya geniş bir alanı kapsamaktadır. Büyük bir kısmı dağlık olan ve tarıma elverişli ovaların hemen hemen hiç olmadığı bu coğrafya Humeydî, Lârî, Hezbânî, Mihrânî, Hakkârî, Buhtî, Beşnevî, Çûpî ve Millî gibi önemli Kürt aşiretlerini barındırmaktaydı.[18][19] Mervânîler'in hâkim oldukları dönemde söz konusu bölgedeki Kürt nüfusun yoğunluğundan ötürü Kaşgarlı Mahmud gibi bazı yazarlar eserlerinde bu coğrafyayı Kürt Yurdu olarak nitelemişlerdi.[20]
^The History of al-Tabari Vol. 21: The Victory of the Marwanids A.D. 685-693/A.H. 66-73 (SUNY series in Near Eastern Studies) Paperback – March 16, 1990, s. 89.
^Disadur dari buku: “Kritik terhadap Gus Dur dan Sa’id Aqil & Menyiasati Bahaya Syi'ah di Kalangan Nahdlatul Ulama di Penghujung Abad ini, karya KH. Abdul Hamid Baidlowi, Pengasuh Pondok Pesantren Al-Wahdah Sumber Girang Lasem Rembang Jawa Tengah, Penerbit Pondok Pesantren Al-Wahdah, Rajab 1431/Juni 2010, s.13-26.
^İbn Havkal en-Nasîbî, Ebu’l-Kâsım Muhammed, Sûretu’l-Ard, (Thk.: J. H. Kramers) Leyden, 1938, 215, 370
^İbnu’l-Ezrak el-Fârikî, Târihu Meyyâfârikîn ve Âmid, (Kısmu’l-Artukiyyin), (Thk.: Ahmed Savran) Erzurum, 1994, 115
^Nitekim Kaşgarlı Mahmud, Mervânî hâkimiyetinin sürdüğü bir tarihte, 11 Şubat 1074 tarihinde kaleme aldığı Dîvânu Luğati’t-Türk isimli eserinde çizdiği dünya haritasında Azerbaycan, Şam ve Irakeyn üçgeninin arasında kalan bölgeyi Ardu’l-Ekrâd yani Kürtler'in Ülkesi olarak ifade etmektedir. Burası tam olarak Mervânî hâkimiyet sahasına denk düşmektedir. kaynak ;
Kaşgarlı Mahmud, Dîvânu Luğati’t-Türk, Ankara, 1990, 23