Aristoteles'in mantık ve metafiziğini benimsemekle birlikte, daha çok Augustinusçu gelenek içinde yer alan filozof, İbn Rüşd'e de, Thomasçılığa da karşı çıkmıştır.[11] O, metafizikle teoloji arasında bir ayrım yapmış ve tüm varolanlar arasında bir ayrım yapmış ve tüm varolanlar için ortak olan ilkeleri araştıran metafiziğin Tanrı'yı kavrayamayacağını öne sürmüştür. Ona göre, Tanrı, teolojinin konusuna girer. Scotus'a göre, evrendeki hareket ve değişmenin bir başlatıcısı, evrendeki varlıkların bir ilk hareket ettiricisi olmalıdır ki bu da Tanrı'dır. Tanrı zorunlu varlıktır, birdir, özü itibarıyla basittir, özgür bir iradeye sahiptir. Tümeller konusunda, onların öncelikle Tanrı'nın zihnindeki formlar olarak varolduğunu söyleyen Scotus, onların ikinci olarak nenelerde nesnelerin özleri ya da genel doğaları olarak ortaya çıktığını iddia etmiştir. Tümeller, ona göre, nihayet, zihnimizdeki soyut kavramlar olarak varolur ve gerçek dünyadaki nesnelerin özelliklerini tanımlamak üzere kullanılan sıfatlardır.[12]İradeciliği benimseyen Scottus'a göre, Tanrı'yla birleşme hedefine ulaşmada en önemli rolü akıl veya zeka değil irade oynamaktadır.
Geliştirdiği "eşzamanlı olumsallık" kavramı Hristiyan anlayışını etkilemiştir.[11]
Kaynakça
^Williams, Thomas (ed.). The Cambridge Companion to Duns Scotus. Cambridge University Press, 2002, p. 2.
^He has long been claimed as a Merton alumnus, but there is no contemporary evidence to support this claim and as a Franciscan, he would have been ineligible for fellowships at Merton (see Martin, G. H. & Highfield, J. R. L. (1997). A History of Merton College. Oxford: Oxford University Press, p. 53).
^Cross, Richard (2014). Duns Scotus's Theory of Cognition. Oxford University Press. s. 18. ISBN9780199684885. Scotus is a good Aristotelian, in the sense that he believes that cognition always has an empirical starting point