Ailesi göçebe hayatı bırakıp günümüzdeki Irak bölgesine yerleşmiş olan Oğuzların Bayat boyundandır. Fuzûlî'nin her ne kadar kesin olmasa da 1483 yılında Akkoyunlular zamanında şimdiki Irak'ta Kerbela veya Necef'te veya Kerkük iline bağlı Kale semtinde doğduğu tahmin edilir.[3]
Fuzûlî iyi bir eğitim almak için ilk önce Hillah şehrinde müftü olan babasından ve daha sonra Rahmetullah adındaki bir öğretmenden eğitim görmüştür.[8] Daha sonraki öğrenimi hakkında kesin bir bilgi olmamakla birlikte; eserlerinden İslamî bilimler ve dil alanında çok iyi bir eğitim aldığı anlaşılmaktadır. Ayrıca Su Kasidesi'nin 2. beytinde;"Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem","Ya muhît olmuş gözümden günbed-i devvâre su"diyerek astronomi bilgisinin de iyi olduğunu ortaya koymuştur. Türkçe Divanı'nın önsözünde şöyle demiştir:
“
"İlimsiz şiir temelsiz duvar gibidir, temelsiz duvar da değersizdir"
”
Anadili olan Azerbaycan Türkçesi,[1]Arapça[2] ve Farsça[3] divan şiirlerini yazmıştır. Eserlerinde kullandığı dil dönemindeki divan şairlerine göre daha sade, anlaşılır bir Azerbaycan Türkçesi'dir. Halk deyişlerinden bolca yararlanmıştır. Fazlî Çelebi Fuzûlî-zâde isimli oğlu vardı.[9]
Bedensel zevklerden ziyade tasavvufî bir aşk, Ehl-i Beyt'e duyulan özlem, ayrılık acısı şiirlerinin konusunu teşkil etmiştir. Duygu ve düşüncelerini çok içten ve lirik bir şekilde ifade etmeyi kolayca başarmıştır. Bu açıdan bakıldığında Türk şiirinde karşılaştırılabileceği tek şair Yunus Emre'dir. "Leylâ ile Mecnun" mesnevîsi aynı konuda yazılmış (Arapça ve Farsça dâhil) en iyi mesnevîlerden biridir.
İran şiirinden Hâfız, Türk şiirinden ise Nesimî ve Nevai çizgisini en başarılı şekilde kemâle erdirmiştir. Kendisinden sonra gelen bütün divan şairlerini etkilemiştir. Onun, Kerbela'da 1556 yılında içinde yaygın olan salgın bir hastalık sonucunda, veba veya koleradan öldüğü tahmin edilir. Nefsini yüceltmemek, kibir ve gurur yapmamak için şiirlerinde "boş, gereksiz, yersiz" anlamına gelen "fuzuli mahlasını kullanmıştır.
Şiirlerinin konusu
Irak'ta Hilla Bölgesinde yaşamıştır.[10] Hayatı yoksulluk, bahtsızlık ve ilgisizlik içinde geçmiştir. Bu durum onu derinden etkilemiş ve bu yalnızlık duygusu sanatının ilham kaynağı olmuştur. Yaşadığı atmosferi şiirine yansıtmıştır. Kendisi çölde yaşamış; çöl kimsesizlik, hasret ve hüzün demektir. Fuzuli bu unsurları şiirinde yoğurmuştur.
Fuzuli şiirlerinde Tek Varlık görüşünü en fazla işleyen şairdir. Onda "Visal" (Allah'a kavuşma) isteği kuvvetlidir. Ama vuslat yoktur. Tasavvuf onda yaşı ve sanatı ilerledikçe koyulaşmıştır. Divan edebiyatında ilah-i aşkı en fazla işleyen şairdir. Bu durum ondaki ideal aşkı gösterir. Fuzuli derdi, ıstırabı seven bir kişidir. Nitekim şu beyiti bunu açıkça gösterir.
"Aşk derdiyle hoşem el çek ilacımdan tabib
Kılma derman kim helakım zehri dermanındadır."
Fuzuli derin ve samimi bir aşk şairidir. Ölüm, toplum, yoksulluk, felsefe, tabiat temalarını hep bu aşk etrafında yazmıştır.
Çağdaşlarına göre sade bir dili vardır. Arapça, Farsça ve Türkçeyi çok iyi bilen şairin gücü; bu üç dilden aldığı kelimeleri kullanıp, bunlarla düşünmesiyle ortaya çıkmıştır. Bu yönüyle Divan Edebiyatı'nın en büyük şairlerinden sayılmaktadır.
Leylâ ile Mecnun (داستانِ ليلى و مجنون; Dâstân-ı Leylî vü Mecnûn);
3 bin 96 beyitlik mesnevi. Bir örnek;
"Arayiş-i sohbet eyle saki
Ver bade mürüvvet eyle saki
Bir cam ile kıl dimağımuz ter
Lutf eyle bir iltifat göster"[13]
I. Süleyman'nin Bağdat'ı fethinden sonra (1534) padişaha kasideler (Arapça: قصيدة, çoğul qasā'id, قــصــائـد; Farsça: قصیده) sunmuştur. Padişah tarafından beğenilen kasideler karşılığında 9 akçelik maaşla ödüllendirilmiştir. Maaşını alamayınca Şikâyetnâme'yi yazmıştır. Şikâyetnâme Fuzuli'nin en önemli eserlerinden biridir.
Şikâyetnâmesinde Fuzuli şöyle der:
“
Selam verdim rüşvet değildir diye almadılar. Hüküm gösterdim faydasızdır diye mültefit olmadılar[14]
Şentürk, Ahmet Atillâ. "Fuzûlî" in Osmanlı Şiiri Antolojisi. pp. 280–324. ISBN 975-08-0163-6.
Kaynakça
^abcPeter Rollberg. The modern encyclopedia of Russian and Soviet literature (including Non-Russian and Emigre literatures) / Edited by Harry B. Weber. — Academic International Press, 1987. — Sayfa 76.
In Mesopotamia Fuzuli was in intimate contact with three cultures — Turkic, Arabic, and Persian. Besides his native Azeri, he learned Arabic and Persian at an early age and acquired a through command of the literatures in all three languages, an accomplishment in wich the cosmopolitan literary and scholarly circles of Hilla played an important role.
^abcdCharles van der Leeuw. Azerbaijan: A Quest for Identity. — Palgrave Macmillan, 2000. — 85. sayfa — ISBN 9780312219031
Nevertheless, Fizuli has left us one of the finest divans in Azeri literature (he wrote with equal ease in Azeri, Arabic and Persian), as well as the oldest preserved piece of prose in Azeri, The Book of Plants, a contemplative poem The Rise of Religion and an epic (the first to be written in Azeri) that told the tale of Leyla and Majnun.
FOŻŪLĪ, MOḤAMMAD, b. Solaymān (ca. 885—936/1480-1556), widely regarded as the greatest lyric poet in Azerbayjani Turkish, who also wrote extensively in Arabic and Persian… Fożūlī’s fame, however, rests above all on two of his Turkish works, the Dīvān (containing several panegyrics, robāʿīs, and three hundred ḡazals; numerous editions, including A. Gölpınarlı, İstanbul, 1948, 2nd ed., 1961) and especially his Laylā wa Majnūn
^Burril, Kathleen R. F. (1 Ocak 1972). The Quatrains of Nesimi, Fourteenth-century Turkic Hurufi. De Gruyter Mouton. ISBN978-9027923288.
^Rollberg, Peter (1987). Weber, Harry W. (Ed.). The modern encyclopedia of Russian and Soviet literature (including Non-Russian and Emigre literatures). 8. Academic International Press. s. 76. In Mesopotamia Fuzuli was in intimate contact with three cultures — Turkic, Arabic, and Persian. Besides his native Azeri, he learned Arabic and Persian at an early age and acquired a through command of the literatures in all three languages, an accomplishment in which the cosmopolitan literary and scholarly circles of Hilla played an important role.