Yavuz Özkan, 1962 - 1965 arasında Kütahya'daki bir madende işçi olarak çalıştıktan sonra 1966'da dergi yayıncılığına başladı. Bu dönemde hikâye yazmaya başlayan Özkan, Kocaeli Tiyatrosu'nun kurucuları arasında yer aldı.[3]
Özkan, 1970’li yıllarda kısa filmler çekerek ve film senaryoları yazarak sinemaya adım attı. 1978 ve 1979’da Türkiye işçi sınıfının mücadelesini Maden ve Demiryol başlıklı filmleriyle beyaz perdeye taşıdı. Başrollerinde Cüneyt Arkın, Tarık Akan ve Hale Soygazi'nin yer aldığı Maden, 1978 Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde en iyi film ödülünü aldı.
1980’de Paris’e giden usta sanatçı, burada da bir Fransız kanalı için, Sevgiliye Mektuplar ve Son Savaşçı başlıklı iki televizyon filmi yazdı ve yönetti. Philippe Nuil'in yönettiği Suyun Altındaki Ağaç başlıklı filmde de oyuncu olarak kamera karşısına geçti.
1987'de Türkiye'ye dönen Yavuz Özkan, 1991 yılında iki arkadaşıyla birlikte Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfı'nı kurdu. Vefatına kadar buradaki disiplin kurulu üyeliğine devam etti.[4]
1995'te Z-1 Film Atölyesi'ni kuran Yavuz Özkan, sinemacılar, akademisyenler, felsefeciler, edebiyatçılar ve iletişimcilerden oluşan 33 kişilik bir kadroyla parasız sinema eğitimi vermeye başladı.[5]
Yavuz Özkan, 21 Mayıs 2019 tarihinde tedavi gördüğü hastanede organ yetmezliğine bağlı olarak öldü.[6] Kabri Zincirlikuyu Mezarlığı’ndadır.[7]
Sansürle mücadelesi
Yavuz Özkan’ın sansürle mücadelesi 1977 yılında başladı. O yıl hükûmet tarafından kurulan sansür kurulunun getirdiği yasaklara karşı Ankara’ya kadar yürüyerek yasakları protesto etme önerisini dile getirdi.[8] 5 Kasım 1977 tarihinde İstanbul’da başlayıp, 7 Kasım tarihinde Ankara’da sona ermesi planlanan yürüyüşün düzenleme komitesi Cüneyt Arkın, Tarık Akan, Hakan Balamir ve Semra Özdamar’dan oluşuyordu. Yaklaşık 400 sinemacının katılımıyla başlayan yürüyüş Ankara'da Tandoğan Meydanı’nda bir mitingle son buldu.[9]
1978 yılında Maden filminin sansürlenmek istemesi üzerine Antalya Altın Portakal Film Festivali'nden çekilmeye karar verdi. Tartışmalar sonrası film festivalde sansürsüz gösterildi ve en iyi film ödülünü aldı.[10]
1979 yılında, sansür kurulu tarafından yasaklanan Maden için, Emek Sineması’nda filmin sansürsüz kopyasıyla bir gösterim gerçekleştiren Özkan, para ve hapis cezasına çarptırıldı. Yönetmen, bunun üzerine Danıştay’a başvurarak yürütmeyi durdurma kararı aldırdı ve filmini sansürsüz olarak gösterime sokmayı başardı.
1979’da gerçekleşen 16. Altın Portakal Film Festivali ise Antalya Belediyesi tarafından iptal edildi. İptalin sebebi, sansür kurulunun, festivale katılan Demiryol filmi ile birlikte, Ömer Kavur’un Yusuf ile Kenan ve Yavuz Pağda’nın Yolcular başlıklı filmlerini yasaklamasıydı.[11] 1979 festivalinin ödülleri, 32 yıl sonra 2011 Antalya Altın Portakal Film Festivali kapsamında Altın Portakal'ın Geç Gelen Ödülleri başlığı altında sahiplerine teslim edildi. Demiryol ve Yusuf ile Kenan en iyi film ödülüne layık görüldü ve ödülü paylaştı.[12][13]
Hayatı boyunca sansürle mücadele eden Özkan’ın, 2015 yılında düzenlenen 34. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde Bakur filminin yasaklanması üzerine başlatılan protesto kampanyasında da imzası vardı.[14][15]
1979: 16. Altın Portakal Film Festivali - Altın Portakal En İyi Yönetmen Ödülü - Demiryol (2011'de "Altın Portakal'ın Geç Gelen Ödülleri" olarak verildi)