Babası marangoz Fikri Başaran, annesi yazar Pakize Başaran, kızı Zeynep Göksu'dur. Çocukluğu ve gençliği İstanbul’un Fatih semtinde geçmiştir. Yaşamını değiştiren yerin, eskiden Direklerarası adı verilen Şehzadebaşı olduğunu söyler; çünkü orada yedi sekiz sinema vardır. Altı yaşından itibaren o sinemalarda oynayan filmlerle haşır neşir olur. Yazar İslam Çupi’yle Fatih Kaymakamlığı karşısındaki Hava Şehitleri Parkı’nın parmaklıklarına oturur, seyrettikleri filmleri tartışırlar. Ona John Ford lâkabını takan da Çupi’dir. 17 yaşındayken evden kaçar. Amacı kaçak olarak bir şilebe binip Amerika’ya gitmektir. Sinemacı olacaktır ve Charlton Heston’u görecektir her nedense. Ancak Adapazarı’nda yakalanır.
Kariyeri
Edebiyat Fakültesi’nde okurken yönetmen Memduh Ün’le tanışır. Yazdığı bir senaryoyu okuyan Ün kendisine asistanlık teklif eder. Dört sene Ün’ün yanında çalışır. “Ne öğrendiysem ondan öğrendim” der Başaran. O arada Lütfi Akad, Halit Refiğ, Atıf Yılmaz, Ertem Göreç gibi ünlü yönetmenlerin yanında da asistanlık yapar.
1964 yılında ilk filminde, “Borusunu Öttüren” adlı oyunu senaryo haline getiren Orhan Kemal’le çalışır. Sonra “Kara Memet” ve Orhan Kemal’in “Bekçi Murtaza”sını çeker. 1966’da askere gider. Sinemadan kopmaz, çok trajik bulduğu Adnan Menderes’in hayatını film yapmak ister, araştırmalara başlar.
Askerlik görevinin ardından yine setlere döner. 70'li yılların başında Yeşilçam’daki seks filmleri furyası ve gerçek film yapımcılarının piyasadan çekilmesinden dolayı yönetmenliği bırakıp bir gecede evini şehir dışına taşır. Bir yıl kadar hiçbir iş yapmaz. Menderes’le ilgili araştırmalarına devam etmektedir.
Reklam sektörüne geçer ve reklam filmleri çekmeye başlar. Bir süre sonra bu alanda bir numara olur. On beş yıl aradan sonra yeniden sinema filmi yapma zamanı geldiğine inanır. Kazandığı bütün parayı senaryosunu da kendi yazdığı “Biri ve Diğerleri” adlı filme yatırır. Film kendisine 1987 Antalya Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü’nü, ardından 1988’de İstanbul Film Festivali’nde (o günlerdeki adıyla İstanbul Sinema Günleri) En İyi Türk Filmi Ödülü’nü getirir. Sonra “Uçurtmayı Vurmasınlar”ı (1989) yapar. Başta 8. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde kazandığı “Yılın En İyi Türk Filmi” ödülü olmak üzere, yurt içi ve yurt dışında En İyi Film, En İyi Yönetmen dallarında birçok ödül alan bu film “En İyi Yabancı Film” dalında Oscar aday adayı olur. Arkasından “Piano Piano Bacaksız” (1991) filmi gelir. O da “Uçurtmayı Vurmasınlar”ın başarısını yakalar. “Uzun İnce Bir Yol” (1993), “Sen de Gitme” (1996), “Kaçıklık Diploması”(1998), “Abuzer Kadayıf” (2000) Başaran’ın uluslararası sinema tarihinde yerini almış filmleridir. Uzun süre boyunca Adnan Menderes konulu belgesel çalışmalarını aralıklarla sürdürmüştür.
Tunç Başaran 18 Aralık 2019'da İstanbul'da yumuşak doku kanseri tedavisi gördüğü bir hastanede 81 yaşında ölmüştür. Naaşı Karacaahmet Şakirin Camii'nde kılınan cenaze namazından sonra, BalıkesirinBandırma ilçesinde defnedilmiştir.