John Ford (1 Şubat 1894, Cape Elizabeth, Maine, ABD - 31 Ağustos 1973, Palm Desert, Kaliforniya, ABD), Amerikalıyönetmen. John Ford Western sineması ile özleşmiş ve dönemin sinema dilini en iyi kullanan yönetmenlerinden biriydi.[2] Ford'un filmlerinde mülkiyet ya tarla ya da ev olsun silahla savunma gereklidir.[3] Ortak bir düşmana karşı koymak gerektiğinde ortaya çıkan toplumsal dayanışma ise yönetmenin filmlerindeki ana temalardan biridir.[4]Stagecoach ve The Searchers gibi Western türü filmleriyle tanınır. En iyi yönetmen Oscar'ını, 1935, 1940, 1941 ve 1952 yıllarında kazanmıştır.
Yöntmenin The Iron Horse (Demir At, 1924) ülkenin iki yakasını birbirine bağlayan demiryolu hattının yapımını, Arrowsmith (1931) Sinclair Lewis'in romanını, The Lost Patrol (Kayıp Müfrete, 1934) Birinci Dünya Savaşı'nda Araplar tarafından kuşatılan bir İngiliz müfrezesindeki erlerin korkusunu, The Informer (Muhbir, 1935) İrlanda'da İngilizlere karşı verilen savaşta para karşılığında arkadaşlarını ele veren bir "muhbirin" vicdan azabını, Hurricane (Kasırga, 1937) vahşi batıya düzen getiren atlı askerlerin öyküsünü, Stagecoach (Cehennem Dönüşü, 1939) yedi yolcusuyla birlikte, Apaçilerin oturduğu Yeni Meksika ve Utah'dan geçerek Lordsburg'a gitmekte olan bir posta arabasının yolculuğunu, My Darling Clementine (Kanun Harici) kasaba şerifi ile alkolik doktorun arası bir melez kız yüzünden açılmasını, Fort Apache (Kan Kalesi, 1948) Apaçilerin Amerikan askerlerini kıyıma uğrattığı ünlü Little Big Horn Savaşı'nı, She Wore a Yellow Ribbon (Sarı Kurdelalı Kız, 1949) altın kalplı bir kızın bir kovboy tarafından kurtarılmasını, Rio Grande (Kahramanlar Diyarı, 1950) Amerikan İç Savaşı sırasında atlı birliklerin kahramanlığını, The Searchers (Çöl Aslanı, 1956) kendisini kaçıran Kızılderililere ayak uydurmasını, Cheyenne Autumn (Baharda Hücüm, 1964) yurtlarından sürülerek yollara düşen Cheyenne kabilesinin, uçsuz bucaksız ovalarda, ürkütücü kanyonlarda doğa koşullarına ve açlığa dayanmak için verdiği ölüm kalım savaşını, The Horse Soldiers (Kahraman Süvariler, 1958) Amerikan İç Savaşı'nda bir ailenin öyküsünü, Two Rode Together (Kanlı Mücadele, 1961) Komançilerin kaçırdığı beyazların kurtarılmasını, The Man Who Shot Liberty Valence (Kahramanın Sonu, 1962) kara film anlayışıyla anlatılan bir adamın hikâyesini, How The West Was Won (Batının Fethi, 1962) güçlükleri bileğinin gücüyle yenmeyi yeğleyen öncülerle, beceriyi ve gücü toplumun hizmetine sunan yurttaşlık bilincini, Young Mr. Lincoln (Genç Lincoln, 1939) yurttaşlık bilincinin simgesi saydığı Abraham Lincoln'e Amerikalıların borcunu, The Grapes of Wrath (Gazap Üzümleri, 1940), kapitalizme dayalı makineleşmenin topraksız bıraktığı çaresiz köylülerin dramını, Tobacco Road (Tütün Yolu, 1941) Erskine Caldwell'in öyküsünü ve Richard Llewellyn'den uyarlanan How Green Was My Valley (Vadim O Kadar Yeşildi ki, 1941) 19. yüzyıl sonunda Galler ülkesinde bir maden kasabasında yaşamı konu edindi.[5]