Yahudi felsefesi (İbranice: פילוסופיה יהודית, romanize:Filosofyah Yehudi), Yahudiler tarafından yürütülen tüm felsefeleri içerir. Modern Haskala ve Yahudi kurtuluşuna kadar Yahudi felsefesi, tutarlı yeni fikirleri Rabbânî Yahudilik geleneğiyle uzlaştırma girişimleriyle meşguldü, böylece yeni ortaya çıkan Yahudi olmayan fikirleri benzersiz bir Yahudi skolastik çerçeve ve dünya görüşü içinde örgütledi. Modern topluma kabul edilmeleriyle birlikte laik eğitime sahip olan Yahudiler, içinde bulundukları dünyanın taleplerini karşılamak için tamamen yeni felsefeler benimsediler veya geliştirdiler.
10. yüzyıl Babil akademilerinin Geonimleri arasında Antik Yunan felsefesinin Orta Çağ'da yeniden keşfedilmesi, akılcıfelsefeyiKitabik-Talmudik Yahudiliğe getirdi. Felsefe genellikle Kabala ile rekabet halindeydi. Skolastik rasyonalizmin çöküşü, Yahudileri Kabalistik yaklaşıma çeken tarihi olaylarla aynı zamana denk gelse de, her iki okul da klasik haham edebiyatının bir parçası olacaktı. Aşkenaz Yahudileri için, özgürleşme ve 18. yüzyıldan itibaren seküler düşünceyle karşılaşma, felsefeye bakış açısını değiştirdi. Aşkenaz ve Sefarad toplulukları laik kültür ile Batı Avrupa'dakinden daha kararsız bir etkileşime sahiplerdi. Moderniteye verilen çeşitli tepkilerde, Yahudi felsefi fikirleri ortaya çıkan dini hareketler yelpazesinde geliştirildi. Bu gelişmeler, Yahudi düşüncesinin diğer tarihsel diyalektik yönlerinin yanı sıra Ortaçağ'ın hahamfelsefesi kanonunun devamı veya kırılması olarak görülebilir ve felsefi yöntemlere karşı çeşitli çağdaş Yahudi tutumlarıyla sonuçlanmıştır.
Eski Yahudi felsefesi
Rabbinik literatür bazen İbrahim'i bir filozof olarak görür. Bazıları İbrahim'in Melchizedek'ten öğrenilen bir felsefe getirdiğini öne sürer;[1] ayrıca bazı Yahudiler Sefer Yetzirah "Yaratılış Kitabı"nı İbrahim'e atfetmektedir.[2] Bir midraş,[3] İbrahim'in bu dünyanın bir yaratıcısı ve yöneticisi olduğunu düşünerek, dünyayı "içinde ışık olan bir ev"e benzeterek anlatır, buna şimdi tasarımdan gelen argüman denir. Mezmurlar, eserleri aracılığıyla Tanrı'nın bilgeliğine hayran olmaya davetler içerir; bazı bilginler bundan hareketle, Yahudiliğin Felsefi bir alt akıntı barındırdığını öne sürerler.[4] Vaiz genellikle İbrani Kutsal Kitabı'ndaki tek gerçek felsefi eser olarak kabul edilir; yazarı, insanın dünyadaki yerini ve hayatın anlamını anlamaya çalışır.[5]
İkinci Tapınak'ın yıkılışından sonra Yahudi bilgi birikimi
İkinci Tapınak'ın MS 70 yılında Romalılar tarafından yıkılmasıyla, İkinci Tapınak Yahudiliği kargaşa içindeydi,[6] ancak Yahudi gelenekleri, özellikle Sanhedrin'i kurtaran ve onu Yavne'ye taşıyan Johanan ben Zakai'nin kurnaz manevraları sayesinde korundu. Bazıları Mişna'yı felsefi bir eser olarak görse de, felsefi spekülasyon Rabbinik Yahudilik 'in merkezi bir parçası değildi. Haham Akiva aynı zamanda felsefi bir figür olarak da görülmüştür:[7] onun ifadeleri şunları içerir: 1.) "İnsan ne kadar kayırılmıştır, çünkü o bir suretten sonra yaratılmıştır "çünkü bir surette Elokim insanı yarattı" (Gen. ix. 6) ", 2.) "Her şey öngörülmüştür; ancak her insana [irade] hürriyeti verilmiştir", 3.) "Dünya merhametle yönetilir".
Bar Kohba isyanından sonra haham bilginleri, Yahudiliği, yasalarını, teolojisini, ayinlerini, inançlarını ve liderlik yapısını yeniden bir araya getirmek ve yeniden değerlendirmek için Tiberias ve Safed'de toplandı. 219 CE'de, Sura Akademisi (Yahudi Kelam'ın yüzyıllar sonra ortaya çıktığı) Abba Arika tarafından kuruldu. Sonraki beş yüzyıl boyunca, Talmud akademileri Yahudiliği yeniden oluşturmaya odaklandı ve çok az felsefi araştırma yapıldı veya hiç yapılmadı.[3]
Orta çağ Yahudi felsefesi
Maimonides'in yazıları Karailer, Dominik Hristiyanları, Provence Tosafistleri, Aşkenaziler ve Emevilerin saldırısına uğradı. Alimler, Maimonides'in, İsmail bin Ali'ye ("Bağdatlı Gaon") "insanların gençliğinden beri onun neslinde onun gibisi olmadığına inanmaya alıştığı biri" olarak sözlü olarak saldırdığında Maimonides Tartışmasını kışkırttığını ve "Akademilerin parasal talepleri" iddia ettiğini söyledi. İsmail bin Ali, Maimonides'in ve Maimonides'in patronlarının (Kuzey Afrika'dan gelen aile) eserlerini baltalamak için Babil'de faaliyet gösteren bir Maimonides karşıtıydı. Maimonides Tartışmasının kapsamını göstermek için, Doğu'daki Maimonides'in baş rakibi İsmail bin Ali, Davud İbn Hodaya al Davudi (Musul Sürgünü) tarafından aforoz edildi. Maimonides'in İsmail bin Ali'ye yönelik saldırıları, Maimonides'in kayınpederlerinin Yeşivalarla rekabet içindeki konumu göz önüne alındığında tamamen fedakar olmayabilir.
Ancak Batı Avrupa'da, 1232'de Hristiyan Dominikliler tarafından Maimonides'in eserlerinin yakılmasıyla tartışmalar durmuştur. Rambam oğlu Avraham, babasının Doğu'daki inançları için savaşmaya devam etti; Tiberias'ta Maimonides'in mezarına saygısızlık yapılınca tartışmalar yeniden alevlendi.[8]
Çağdaş Kabalistler, Tosafistler ve Akılcılar, Yahudi dünyasındaki konumlarını ve etkilerini desteklemek için canlı, bazen yıkıcı tartışmalara girmeye devam ediyor.
17., 18. ve 19. yy. Yahudi felsefesi
Yahudiler'in İspanya'dan kovulmasıyla birlikte, Yahudi felsefi araştırmalarının Akdeniz Havzası, Kuzey Avrupa ve Batı Yarım küre boyunca yayılmaya başladı. Rasyonalizmin kütle merkezi olan Fransa, İtalya, Almanya, Girit, Sicilya ve Hollanda'ya kaydı. İspanya'dan kovulma ve Avrupa'nın eşgüdümlü pogromları, çeşitli topluluklarda kuluçkaya yatan Rasyonalizm varyasyonlarının sentezlenmesine neden oldu. Bu dönem aynı zamanda HristiyanReform liderleri ve Yahudibilginler arasındaki entelektüel alışverişle de dikkat çekiyordu. Almanya'dan ve günümüz İtalya'sından Girit'e ve Osmanlı İmparatorluğu'nun diğer bölgelerine göç eden Rasyonalistler, Habsburg Hanedanı ve Roma Katolik Kilisesi'nin Yahudilere karşı kışkırttığı sonu gelmeyen propagandalarından güvenlik ve korunma arayışındaydılar.
Rasyonalizm, İspanya'dan uzak yerlerde kuluçkadaydı. Chelm'li Haham Aliyah Ba'al Shem'in anlattığı hikâyelerden Almanca konuşan Yahudiler ve yüzyıllar önce Şarlman'ın daveti geri alındıktan sonra Kudüs'e geri dönen ve 11. yüzyılda Kudüs'te yaşayan Yahudilerin torunları, orada egemen olan Mutezile alimlerinden etkilendiler. Almanca konuşan Filistinli bir Yahudi, soyadı "Dolberger" olan genç bir Alman adamın hayatını kurtardı. Birinci Haçlı Seferi şövalyeleri Kudüs'ü kuşatmak için geldiklerinde, Dolberger'in aile üyelerinden biri Filistin'deki Almanca konuşan Yahudileri kurtardı ve iyiliğinin karşılığını ödemek için onları Almanya'nın Worms kentine geri getirdi.[9]Kudüs'teki Alman topluluklarının daha fazla kanıtıysa, 11. yüzyılın 2. yarısında Almanya'dan Kudüs'e gönderilen halakha sorularıyla belli olmuştur.[10][11]
18. yüzyıldaysa Moses Mendelssohn düşüncesiyle Yahudi felsefesinde yeni bir dönem başladı. Mendelssohn, tıpkı peygamber Musa ve Maimonides ile yeni dönemlerin başladığı gibi, "Yahudilikte yeni bir çağ başlatan 'üçüncü Musa'' olarak tanımlanmıştır. Mendelssohn, fikirlerine Avrupalı Yahudilerin rönesansı olan Haskalah'ı (Yahudi Aydınlanması) borçlu olan bir AlmanYahudifilozofuydu. Reform sözcüleri "onun manevi babası olduğunu iddia etmeye dirençli" olmalarına rağmen, Reform Yahudiliğinin babası olarak anılmıştır. Mendelssohn, hem Almanlar hem de Yahudiler tarafından zamanının önde gelen kültürel figürü olarak görülmeye başlandı. En önemli kitabıysa, ilk kez 1783'te yayınlanan Jerusalem oder über religiöse Macht und Judentum (Kudüs) idi.
20. ve 21. yüzyıl Yahudi felsefesi
ModernYahudifelsefesindeki ana eğilimlerden biri, varoluşçuluk yoluyla bir Yahudilikteorisi geliştirme girişimiydi. İlk Yahudi varoluşçu filozoflar arasında Rus-Yahudi bir filozof olan Lev Şestov (Jehuda Leib Schwarzmann) vardı. 20. yüzyılın ilk yarısındaki en etkili Yahudi varoluşçulardan biri Franz Rosenzweig idi. Rosenzweig, 19. yüzyıl Alman filozofu Georg Wilhelm Friedrich Hegel üzerine doktora tezini araştırırken, Hegel'in idealizmine tepki gösterdi ve varoluşçu bir yaklaşım geliştirdi. Rosenzweig bir süre Hristiyanlığa geçmeyi düşündü, ancak 1913'te Yahudi felsefesine döndü. Hermann Cohen'in filozofu ve öğrencisi olan Rosenzweig'in en önemli eseri, Star of Redemption oldu. Yaratılış, vahiy ve kefaret birbirine bağlı olduğu için ise kitap, Rosenzweig'in insanlık ve dünya arasındaki ilişkileri tasvir ettiği yeni felsefesi olmuştur. Ortodoks haham Joseph Soloveitchik ve Muhafazakar hahamlar Neil Gillman ve Elliot N. Dorff da varoluşçu olarak tanımlanmıştır.