Marie-Henri Beyle (23 Ocak 1783, Grenoble – 23 Mart 1842, Paris), daha çok mahlasıStendhal ile bilinen Fransız realist yazardır. Fransa ve İtalya'da yaşamış, yazarlık, askerlik ve diplomatlık yapmıştır. Kırmızı ve Siyah, Parma Manastırı gibi romanların yazarıdır.
Yaşam öyküsü
Gençliği (1783-1800)
Marie-Henri Beyle, Grenoble'da 23 Ocak 1783 tarihinde burjuva bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası avukat Chérubin-Joseph Beyle (d.1747), annesi Henriette Gagnon'dur (d.1757). Bu ailede Pauline Eléonore (d. 1786) ve Zénaïde-Caroline (d. 1788) adlı iki kız kardeşi olan Marie-Henri, henüz yedi yaşındayken, 1790 yılında, çok sevdiği annesini kaybetti. Fransız İhtilali döneminde asilzadelerin ve Katolik Kilisesi'nin yanında yer alan, aile içinde de baskıcı ve muhafazakâr olan babasıyla hiçbir zaman anlaşamayan ve bunu eserlerine yansıtan Marie-Henri, babası ve teyzesi Séraphine tarafından büyütülürken, dedesi Henri Gagnon (d.1728) ve onun uşağı Lambert ile arkadaşlık yaptı.[1]
13 yaşına kadar evde eğitim gören ve bu sırada edebiyata ilgi duymaya başlayan Marie-Henri, 1796'da Grenoble'da açılan École Centrale adlı okula kaydoldu. Bu okulda yaşıtlarıyla yaşadığı sorunlar sınıf arkadaşlarından biriyle düello yapmasına kadar vardı.[2] Buna rağmen derslerinde başarılı oldu; resim ve matematik dallarında ödül kazandı.[3] Bu dönemde Selmours adında, beş perdelik ilk komedyasını kaleme aldı. École Centrale'de üç yıl öğrenim gördükten sonra École Polytechnique'te eğitim alma ve mühendis olma niyetiyle 30 Ekim 1799'da Grenoble'dan ayrılarak Paris'e gitti.
Askerlik dönemi (1800-1814)
Napolyon Bonapart'ın hükûmet darbesiyle Fransız Konsülü olmasının ertesi günü (10 Kasım 1799) Paris'e ulaştı.[4] Çok geçmeden mühendis olma hayalinden vazgeçti, zengin bir bürokrat olan kuzeni Noël Daru'nün (1729-1804) evinde yaşadı ve Noël'in oğlu Pierre'in yanında bir süre kâtiplik yaptı. İlk aşkı olan Adèle Rebuffel (1788-1861) ile bu dönemde tanıştı. Pierre'in kardeşi Martial'in (1784-1829) etkisiyle orduya katılmak üzere 7 Mayıs 1800 tarihinde Paris'ten ayrılarak, ağır süvari birliğinde teğmen olarak görev yapacağı Milano'ya doğru yola çıktı.[5]Domenico Cimarosa ve Gioachino Rossini'nin müziğini ve Vittorio Alfieri'nin eserlerini tanıdığı ve önce Madame Martin, sonra da Angela Pietragrua adlarında iki kadına âşık olduğu Milano'da Ekim ayına kadar geçirdiği kısa süreyi, sonradan yazdığı otobiyografisi Henri Brulard'ın Hayatı'nda "hayatının en güzel dönemi" olarak niteledi.[6] 23 Ekim 1800 tarihinde terfi ederek Milano'dan ayrıldı ama Lombardiya ve Piyemonte bölgelerindeki birliklerde görev almaya devam etti. Aralık 1801'de sağlığını gerekçe göstererek ordudan ayrıldı ve Grenoble'a döndü. Burada üç ay kaldıktan sonra Nisan 1802'de Paris'e gitti ve aynı yılın Temmuz ayında ordudaki görevinden resmen istifa etti.
Aşk yaşadığı Mélanie Guilbert adlı genç aktrisin peşinden gitti ve 25 Temmuz 1805'te Marsilya'ya vardı.[7] Orada ticarete atıldıysa da başarısız oldu. Ertesi yıl Paris'e döndü, ordudan istifası nedeniyle arasının açıldığı Daru ailesiyle ilişkilerini düzeltti ve kuzeniyle birlikte, Fransız işgali altında bulunan Prusya'ya gitti. 28 Ekim 1806'da Berlin'e vardı ve iki gün sonra Pierre Daru tarafından yeniden askeri bir göreve atandı.[8] Prusya ve Avusturya'da çeşitli görevlerde bulunduktan sonra 1810 yılı başında Paris'e döndü. Aynı yıl başkentte bir başka resmî göreve atandı. 1811 yılında Angéline Béreyter adındaki genç bir opera sanatçısıyla aşk yaşadı. Birkaç ay sonra uzaktan akrabası Alexandrine Daru'ye aşkını ilan etti, fakat karşılık bulamadı.[9]
24 Haziran 1812 tarihinde başlayan Napolyon'un Rusya seferine katıldı, Moskova'nın yanışına şahit oldu; üçte ikisi ölen veya esir düşen Fransız ordusunda eve dönmeyi başaran askerlerden biri oldu. Ancak notlarının önemli bir kısmını, ordu Rusya'dan geri çekilirken kaybetti. Yaklaşık altı ay süren bu sefer sırasında, Almanya'nın kuzeydoğusundaki Stendal kasabasından ilham alarak, yazılarında "Stendhal" takma adını kullanmaya başladı.
31 Ocak 1813 tarihinde Paris'e döndü ve sevgililerinden Angéline Béreyter ile birlikte yaşamaya başladı.[10]Altıncı Koalisyon Savaşı sırasında Mainz, Bautzen ve Żagań bölgelerinde görevlendirildi. Ateşli hastalığı ilerleyince istirahat için önce Dresden'e, ardından 14 Ağustos 1813'te Paris'e gönderildi. Bu vesileyle 7 Eylül'de Milano'ya gitti; Venedik ve Como bölgelerini görme fırsatı buldu. 20 Eylül 1813 günü dedesi Henri Gagnon yaşamını yitirdi. 14 Kasım günü görev için Fransa'ya çağrıldı, ardından İsviçre'nin Carouge kentinde ve Grenoble'da görevlendirildi. Hastalığı artınca 1814 Mart ayının sonlarında Paris'e döndü. Napolyon'un düşüşü ve XVIII. Louis'nin Mayıs ayında Paris'e girişi üzerine yeni hükûmete yanaşmak istese de başarılı olamadı ve Milano'ya taşınmaya karar verdi.
Mayıs 1814'te, Joseph Haydn, Amadeus Mozart ve Pietro Metastasio'nun hayatlarını anlatan bir kitap yazmaya karar verdi. Ocak 1815'te yayımlanan bu kitap, İtalya'da Giuseppe Carpani tarafından yakın zamanda yayımlanmış bir kitaptan önemli ölçüde intihal içerdiği için Carpani ve Stendhal arasında sert bir tartışmaya neden oldu.[11]
İtalya dönemi (1814-1821)
Napolyon'un düşüşüyle Fransa'dan ayrılan Beyle, 10 Ağustos 1814 tarihinde Milano'ya ulaştı. Napolyon'un 1815 Mart'ında yeniden Fransa'nın başına geçmesine rağmen memleketine dönmeyi düşünmedi.
Milano'da önce eski sevgilisi Angela Pietragrua'yla bir araya gelmeye çalıştı, fakat beklediği ilgiyi göremedi. Civardaki İtalyan kentlerini gezen Beyle, Milano'daki sanat camiasında etkinlik gösterdi ve İngiliz edebiyatını da inceleme fırsatı buldu; hatta Lord Byron ile tanıştı.[12] 1817 Ağustos'unda kısa süreliğine Paris'i ziyaret ettiği seyahatinde Londra'ya da gitti. Paris'te bulunduğu sırada İtalya'da Resim Sanatının Tarihi adlı kitabını kendi imzasıyla, Roma, Napoli ve Floransa adlı eserini ise Stendhal mahlasıyla yayımlattı. Milano'ya döndüğünde Napolyon'un Hayatı eseri üzerinde çalışmaya başladı.
1818 Mart ayında arkadaşı Giuseppe Vismara aracılığıyla, Metilde Viscontini Dembowski'yle tanıştı; çok geçmeden âşık oldu, izleyen yıllarda uğraşmasına rağmen aşkına karşılık bulamadı.[13] 1819 yılında babası Chérubin-Joseph Beyle'i kaybetti. 1820 yılının ikinci yarısında, hakkındaki "Fransız ajanı olduğu" iddialarının toplumda yayılması üzerine, Haziran 1821'de Fransa'ya döndü. Ayrılmadan önce son kez görüştüğü Metilde, dört yıl sonra tabes dorsalis nedeniyle öldü. Stendhal, Metilde'ye karşı hissettiklerinin etkisiyle, Aşk Üzerine (De l'amour) adlı denemesini bu dönemde yazdı.
Fransa dönemi (1821-1830)
Milano'dan ayrıldıktan sonra Paris'e yerleşti ve vaktinin çoğunu kültür-sanat çevrelerinde geçirmeye başladı. 1817 yılında kısaca uğramış olduğu Londra'yı 1821 yılının Ekim-Kasım aylarında beş haftalık süreyle ziyaret etti; kentte kültürel ve turistik etkinliklerde bulundu.
1823 yılında yayımladığı Racine ve Shakespeare ve Rossini'nin Hayatı adlı eserlerle Romantizm akımının üstünlüğünü savundu.[14]
Geçimini sağlamak için gazetecilik yapmaya başladı; 1824-1827 yılları arasında Journal de Paris'nin yanı sıra Paris Monthly Review, New Monthly Magazine, London Magazine gibi İngilizce yayınlara da içerik sağladı. On yıl kadar önce tanıştığı Clémentine Curial ile 1824-1826 yılları arasında yaşadığı aşk sayesinde Metilde'nin acısını hafifletti.[15] Clémentine'in kendisine duyduğu ilgiyi kaybetmesiyle yaşadığı üzüntüyü gidermek amacıyla 1826 yazını İngiltere'de geçirdi. Döndüğünde ilk romanı Armance'ı tamamladı ve ertesi yılın başlarında yayımlattı. 1829'da metresi olan Alberthe de Rubempré'yi bir arkadaşıyla yakaladı; 1830 yılında genç İtalyan Giulia Rinieri'yle aşk yaşadı.
Paris'te geçirdiği dokuz yıllık sürede entelektüel yaşamının epey geliştirdi; denemeler, gazete yazıları, gezi yazıları ve kısa öyküler yazdı. En ünlü eseri Kırmızı ve Siyah'ı yazmaya başladığı sırada, Temmuz Devrimi sonrasında, 13 Kasım 1830'da Paris'ten ayrıldı ve yeniden İtalya'ya gitti.[16]
İtalya'ya dönüşü (1830-1836)
Temmuz Devrimi sonrasında yeni bir resmî görev alma girişiminde bulundu; tanıdıklarının aracılığıyla İtalya'nın Livorno şehrine konsolos olarak atanmak istedi, fakat 25 Eylül 1830 günü, Trieste şehrine tayin edildi. Yola çıkmadan önce Giulia Rinieri'lye evlenmek için kızın vasisi Daniello Berlinghieri'den izin istedi, fakat alamadı.
6 Kasım'da Paris'ten ayrıldı; günümüzde İtalya'da bulunan, ancak o dönemde Avusturya İmparatorluğu'nun parçası olan Trieste'ye 25 Kasım 1830 tarihinde ulaştı. Fakat ataması, Avusturya Şansölyesi Klemens von Metternich tarafından, Stendhal'in liberal görüşleri gerekçe gösterilerek, 19 Aralık günü resmi olarak reddedildi.[17] Kentte sivil olarak vakit geçiren Stendhal, 5 Mart 1831 tarihinde Papalık Devleti sınırları içindeki Civitavecchia kentine konsolos olarak atandı. Dinsiz olması nedeniyle Papalık tarafından hoş karşılanmayan, fakat devletin Fransa'yla iyi geçinme niyeti nedeniyle ataması kabul edilen Stendhal, Avusturya'nın da baskısıyla sürekli gözetim altında tutuldu.
Stendhal, nüfusu o dönem 7500'ü geçmeyen bu küçük kenti sıkıcı bularak, vaktinin çoğunu, Roma başta olmak üzere, civardaki büyük şehirlerde geçirmeye başladı. Fransız diplomatik çevresiyle ve yerli aristokratlarla arkadaşlık eden Stendhal, 1810'larda Milano'da ve 1820'lerde Paris'te bulduğu rahatlığı ve kültürel zenginliği bulamadı.[18] Fırsat buldukça Fransa'yı ziyaret etti; Aralık 1834'te Marsilya'da Alfred de Musset ve George Sand ile tanıştı.[19]
Eski sevgilisi Giulia Rinieri'nin İtalya'ya döndüğünü duyunca 1833 yılı başında Siena'ya giderek, evlenmek için yeniden girişimde bulundu, ama yine başarılı olamadı ve Giulia, 1833 Haziran'ında Giulio Martini ile evlendi.
1834 yılında Civitavecchia Konsolosluğu çalışanlarından, SelanikliLysimaque Mercure Caftangioglou Tavernier'in (d.1805) terfi etmesi için aracı oldu, fakat Tavernier, terfi alır almaz Stendhal'i şikayet etmeye ve koltuğunu elinden almaya çalıştı; bu sürecin sonunda Fransa Dışişleri Bakanlığı'ndan uyarı alan Stendhal, makamından uzak kaldığı seyahatlerini azaltmak zorunda kaldı.[20] Bu vesileyle, İtalya'ya geldiği günden beri üzerine düşmediği edebi çalışmalarını artırdı; Lucien Leuwen ve Henri Brulard'ın Hayatı adlı eserlerini büyük ölçüde tamamladı ve birçok öykü kaleme aldı.
Paris dönemi (1836-1839)
Bakanlığından aldığı izinle 1836'da görev yerinden ayrılarak geçici olarak Paris'e döndü, sonra da konsolosluk görevinden resmi olarak ayrılmadan, bu geçici kalışını ucu açık biçimde uzattı. Çok geçmeden Barones Eulalie-Françoise Lacuée'ye evlenme teklif etti, ama reddedildi. Jules Gaulthier'e yaptığı kur da sonuçsuz kaldı. Fransa'nın çeşitli bölgelerinde gerçekleştirdiği gezileri Bir Turistin Anıları ("Mémoires d'un touriste") ve Güney Fransa Gezileri ("Voyage dans le Midi de la France") başlığını verdiği kitaplarda anlattı. En bilinen eserlerinden Parma Manastırı'nı 1839 yılının sonunda, 52 gün gibi kısa bir süre içinde yazdı.
Hükûmet değişikliği nedeniyle görev yeri Civitavecchia'ya dönmesi gerekti ve 24 Haziran 1839'da Paris'ten ayrıldı.
Son yılları (1839-1842)
Civitavecchia'ya 10 Ağustos 1839 tarihinde ulaştı. Görevinin başına dönmenin yanı sıra, Roma'yı sık sık ziyaret ederek sosyal bağlantılarını kuvvetlendirdi. Bu esnada Lamiel adlı romanını yazmaya başladı.
Frengi hastalığı nedeniyle bozulmuş olan sağlığı, 1840 yılında iyice kötüleşti ve bayılma, geçici felç ve konuşma güçlükleri yaşamaya başladı. Sağlık sorunları nedeniyle Paris'e dönme izni aldı; 21 Ekim 1841'de İtalya'dan ayrıldı ve 8 Kasım'da Paris'e ulaştı. Tedavisi devam ederken, son gününde dahi, Lamiel ve diğer hikâyeleri üzerinde çalışmayı sürdürdü, Aşk Üzerine'yi çeşitli değişikliklerle yeniden yayımlamak için hazırlandı.
Dışişleri Bakanlığı'nda 22 Mart 1842 tarihinde katıldığı bir toplantıdan çıktıktan sonra, Neuve-des-Capucines Sokağı'nda yeniden bayıldı ve komaya girdi. 22 Mart'ı 23 Mart'a bağlayan gece saat 2'de öldü.
Val-d'Oise'ın Andilly beldesine, dinî merasim olmadan gömülmek istediğini vasiyet etmişse de, Paris'teki Notre-Dame-de-l'Assomption kilisesinde düzenlenen dinî merasim sonrasında Montmarte Mezarlığı'na defnedildi. Mezarına, 1820 yılında Milano'da tespit etmiş olduğu "Yazdı, sevdi, yaşadı" (Milano lehçesinde: "Scrisse, amò, visse") sözü yazıldı.[21]
Kişisel yaşamı
Dindar yetiştirilmesine karşın sonradan agnostik oldu.[22]
Hiç evlenmedi, hiç çocuğu olmadı. Hatıralarında anlattıkları çerçevesinde, en az 7 sevgilisi oldu. Bunların en uzun sürelisi, 11 yıldan uzun süre boyunca, aralıklarla da olsa temasta olduğu Giulia Rinieri'dir. Milano'da tanıştığı, karşılıksız aşkı Metilde Viscontini'yi ise hiç unutmamıştır.
Stendhal'in hayatındaki kişiler
Babası Chérubin-Joseph Beyle (1747-1819)
Kardeşi Pauline Beyle (1786-1857)
Kardeşi Zénaïde Beyle (1788-1866)
Dedesi Henri Gagnon (1728-1813)
Sertliğiyle hatırladığı öğretmeni Jean-François Raillane (1756-1840)
Orduya katılmasına vesile olan akrabası Pierre Daru (1767 – 1829)
Pierre'in kardeşi ve Stendhal'in akrabası Martial Daru (1774-1827)
Paris'te tanıştığı sevgilisi Adèle Rebuffel (1788-1861)
Adèle'in babası ve Stendhal'in uzaktan akrabası Jean-Baptiste Rebuffel (1738-1804)
1829 yılındaki metresi Alberthe de Rubempré (1804-1873)
Paris'te tanıştığı ve İtalya'dayken de birlikte olduğu sevgilisi Giulia Rinieri de' Rocchi (1801-1881)
Üslubu ve sanat hakkındaki görüşleri
Stendhal, eserlerinde gerçekçiliği ve psikolojik derinliği ön plana çıkarırken, aynı zamanda bireysel duyguları ve tutkuları detaylı bir şekilde işler.[23] Özellikle "Kırmızı ve Siyah" ve "Parma Manastırı" gibi romanlarında, karakterlerin iç dünyalarını ve toplumsal çatışmaları ince bir zeka ve ironiyle ele alır. Stendhal'in üslubu, okuyucuyu doğrudan etkilemeyi amaçlayan bir "görünmezlik" ilkesine dayanır. Bu yaklaşım, yazarın kendi varlığını metinden mümkün olduğunca geri çekmesi ve hikâyenin kendiliğinden akmasını sağlama fikrine dayanır. Bu yöntem, daha sonra realist ve natüralist yazarlar tarafından da benimsenecek olan bir tekniktir.[24]
Stendhal, sanat hakkındaki görüşlerini özellikle "Stendhal'in Roma, Napoli ve Floransa Üzerine Seyahat Günlüğü" adlı eserinde açıkça ortaya koyar. Burada, sanatın en yüce görevinin, insan ruhunu yüceltmek ve duyarlılığı artırmak olduğunu savunur. Stendhal'e göre, sanat eserleri, güzellik karşısında yaşanan ani duygusal tepkiyi, yani "Stendhal Sendromu" olarak adlandırılan bir fenomeni tetikleyebilir.[25] Bu bakış açısı, onun sanatı, yalnızca estetik bir zevkten çok, derin bir duygusal ve entelektüel deneyim olarak gördüğünü gösterir. Ayrıca, Stendhal sanatın toplumsal ve politik yönlerine de değinir, eserlerinde adaletsizlik ve eşitsizliğe karşı eleştiriler yöneltir. Onun için sanat, hem bireyin iç dünyasına dokunabilen hem de toplumsal gerçeklikleri sorgulayan bir araçtır.[26]
Sonuç olarak, Stendhal'in edebiyat ve sanat hakkındaki görüşleri, onun eserlerindeki derinliğin ve karmaşıklığın bir yansımasıdır. Eserlerinde gerçekçiliği, psikolojik derinliği ve toplumsal eleştiriyi birleştiren Stendhal, sanatı, insanın ruhunu ve toplumu dönüştürebilecek güçlü bir araç olarak görür. Bu yaklaşımıyla, Stendhal hem edebiyatta hem de sanatta yenilikçi bir figür olarak kabul edilir ve eserleri, günümüzde dahi güncelliğini ve etkisini korumaktadır.[27]
İtalya Öyküleri Vanina Vanini San Francesco a Ripa Vittoria Accoramboni Cenci'ler Palliano Düşesi Castro Başrahibesi Fazla İyilik Öldürür Skolastik Rahibe
Chroniques italiennes Vanina Vanini San Francesco a Ripa Vittoria Accoramboni Les Cenci La Duchesse de Palliano L'Abbesse de Castro Trop de faveur tue Suora Scolastica
1829-1842
1829-1921
-
Romanlar ve Uzun Öyküler Sandık ve Hortlak İksir Saint-Ismier Şövalyesi Philibert Lescale Féder Bir İtalyan Beyefendinin Anıları
Romans et nouvelles Le Coffre et le Revenant Le Philtre Le Chevalier de Saint-Ismier Philibert Lescale Féder; Le Mari d'argent Souvenirs d'un gentilhomme italien
^Beyle, Marie-Henri (1817). Rome, Naples et Florence (1961 bas.). Lozan. s. 271.
^"It must be extremely consoling, he admitted, to have faith in religion, yet even for an agnostic, like himself, life held many beautiful realities – the art of Raphael or Titian, the prose of Voltaire and the poetry of Byron in Don Juan." F. C. Green, Stendhal (2011), p. 200.