Roussel de Bailleul

Roussel de Bailleul (Roscelin veya Roskelin de Baieul, kimi Türkçe kaynaklarda Norman reisi Ursel olarak da geçer) (ö. 1077), Norman savaşçı, komutan ve maceracı.

Bizans ordusunda paralı asker olarak görev yapmıştır ve İmparator Romen Diyojen'in Doğu Anadolu seferine katılmıştır. Anadolu'ya yeni gelen Oğuz göçlerini önlemek ve Anadolu'da yeşermeye başlayan Oğuz-Türkmen yerleşimini yok etmek amaçlı bu seferin sonunda, 26 Ağustos 1071 tarihindeki Malazgirt Meydan Muharebesi'nde Bizans ordusu, Selçuklu kuvvetleri karşısında ağır bir yenilgiye uğramıştır.

Roussel de Bailleul tarihin bu noktasında, Anadolu'nun Türkleşmesi yolunun açılmasında dolaylı ama ciddi etkisi olan tarihsel bir kişiliktir. Roussel Malazgirt Muharebesi öncesi, bağlı olduğu Bizans imparatoru Romen Diyojen'e ihanet ederek (Roussel'in Malazgirt'de Selçuklularla savaşan Bizans ordusu saflarında isminin geçmemesi, bu ihanetin savaş öncesi gerçekleştiğinin bir kanıtı) ana Bizans kuvvetlerinden ayrılmış, emrindeki 3000 kadar Frank-Norman zırhlı süvarisi ile o dönemdeki adı Galatya olan, Ankara-Eskişehir-Afyon-Yozgat-Çankırı-Çorum bölgesinde bir krallık kurmuştur. Kuruluş tarihi kaynaklarda 1073 olarak geçmektedir. Malazgirt savaşının hemen öncesinde Bizans'a ihanet edip ayrılan Roussel, 2 yıl içinde Galatya'yı fethedip başkenti Ancyra (Ankara) olan krallığını ilan etmiştir.

Roussel'in seçimi ve tarihsel süreç

Roussel hakkında ciddi tek bilgi kaynağı olarak, Romen Diyojen'den sonra Bizans'ın başına gelen Komnenos Hanedanı'ndan İmparator I. Aleksios'un kızı Anna Komnini'nın yazdığı Aleksiad adlı eseri gösterilebilir. Bunun dışında yerli ya da yabancı tarihçiler Roussel konusuna pek eğilmemişlerdir. Roussel'in Bizans imparatoruna ihanet edip, Galatya'da bir krallık kurma hırsına kapılmasına neden olarak, Bizans ordusu ile doğuya doğru ilerlerken, sefer güzergahında bulunan Galatya'dan geçerken bölge halkıyla karşılaşması sonrası gelişmeler olabilir. Bu teoriye göre Roussel'in Galatya'nın bu Galat-Kelt soylu halkının Frank-Norman geleneklerine yakın bir yaşam sürdürdüğünü gözlemlemesi, akabinde bu bölgede bir hükümdarlık kurabileceği fikrine kapılmış olabileceği ileri sürülmektedir. Gerçekten de Kelt halkları, bugünkü Fransa topraklarından Avrupa'nın değişik bölgelerine göç etmiş, 3 Galat boyu (Tektosaglar, Trokmeler ve Tolistobogiler) ise yaklaşık M.Ö. 200'lü yıllarda Anadolu'ya geçerek, burada değişik kavimlerle mücadele ederek en sonunda Sakarya nehri havzasına yerleşmişlerdir. Roussel'ın yaklaşık 1000 küsur yıldır bu bölgede yaşayan Galat halkının Frank-Norman kültürüne yakınlığını görmesi olasılığı ile birlikte, Anadolu'da gittikçe zayıflayan Bizans egemenliğinin bir sonucu olarak, Galatya'da kendi krallığını kurabileceği düşüncesi uyanmış olabilir.

Bizans'ın tepkisi ve Türk göçleri

Malazgirt Muharebesi’nden sonra Selçuklular Anadolu'da sınırlı fetih hareketlerinde bulundular. Bunlar da daha çok Doğu Anadolu bölgesi ile sınırlıydı. Bizans İmparatorluğu ise, kendisine ihanet eden bir komutan tarafından Anadolunun göbeğinde kurulan bu Norman-Galat krallığı nedeniyle hem panik hem de öfke içindeydi. Roussel'ın Galatya'da kendi yerini sağlamlaştırıp bir süre sonra Konstantinopolis'e yürüyeceğine dair bir planı olduğunu öğrenen Bizans imparatoru VII. Mihail 1074'te amcası İoannis Dukas'ı bir ordu ile Roussel'ın üzerine gönderdi. İoannis ordusunun karargâhını Dorylaion'da[1] kurdu ve Porsuk Çayı yakınlarında iki ordu çarpışmaya girişti. İoannis'in ordusunda bulunan Normanların saf değiştirmesi ve geri hatlarda bulunan Anadolu sahra birliklerinin komutanı Nikiforos Botaneiates'in geri çekilmesiyle İoannis Dukas'in ordusu yenilgiye uğradı. İoannis Dukas ve oğlu Andronikos, Roussel'a esir düştü. Roussel'in orduları İstanbul boğazına kadar ilerledi. Onlara karşı gönderilen İoannis Dukas'ın küçük oğlu Konstantin'in ordusu, Konstantin'in ani ölümüyle dağıldı. Roussel ordusu ile Üsküdar'a[2] girdi ve bölgeyi yağmaladı. Roussel bu noktada Konstantinopolis'i ele geçirmek yerine, kendine bağlı bir imparatoru tahta geçirmeyi yeğledi. Elinde esir olan İoannis Dukas'ın imparator olma isteğini değerlendirip, askerleri tarafından Dukas'ı imparator ilan ettirdi.

Bizans'ın Türklere Orta ve Batı Anadolu'nun kapısını açması

Gerçek imparator VII. Mihail ve saray çevresi bu yeni durum nedeniyle tarihi bir karar aldı. Anadolu Selçuklularının kurucusu ve Sultan Alp Arslan'ın komutanlarından Kutalmışoğlu Süleyman Şah ile bir anlaşma yaptılar.[3] Selçukluların ve beraberinde getirdikleri Oğuz Türklerinin Anadolu'da yerleştikleri yerler üzerindeki Bizans'ın haklarından vazgeçtiğini kabul ettiler. Bu anlaşma Büyük Selçuklu Devleti Sultanı Melikşah tarafından da kabul edildi. Dahası, onbinlerce çadırlık Oğuz kafilelerinin İran ve Doğu Anadoludan alınıp, öncelikle Roussell'in krallığının kalbi olan Galatya'ya ve Marmara Denizi kıyılarına[4] yerleştirilmesi sağlandı.[5] Bunun karşılığı olarak da Selçuklu savaşçıları Bizans'a yardıma gönderilmiştir. Selçuklu birlikleri ile imparator VII. Mihail'e bağlı Bizans ordusu General Aleksios Komnenos komutasında isyankar İoannis Dukas ve Roussel'in askerlerinden oluşan ordusunu ani bir baskınla 1074 yılında yenmiştir. Roussel'in tahta çıkardığı imparator İoannis Dukas ise VII. Mihail'e teslim olmuştur.

Roussel ise yenilgiden sonra kaçmayı başararak, kendi krallığına bağlı olan Amasya'ya sığınmış ve bölgenin halkı tarafından korunmuştur. Hem Bizans'la yapılan anlaşma hem de Roussel'in bölgeye yeni yerleşen Oğuz göçmenleri için tehlikeli olabileceği düşüncesiyle Büyük Selçuklu hükümdarı Tutuş, Roussel'i tamamen ortadan kaldırmak için harekete geçti. VII. Mihail ise kendisine savaş kazandıran komutanı (sonra imparator olacak) Aleksios Komnenos'un ordusunu Amasya üzerine gönderdi. Aleksios'in entrikaları sonucunda Amasya halkı Roussel'i kendisine teslim etti ve Roussel Konstantinopolis'te hapise atıldı.

Roussel'in idam edilmesinden 4 yıl sonra, I. Aleksios Komnenus tahta çıktığı tarihte (1081)Anadolu Selçuklu Devleti ve Bizans İmparatorluğu

Malazgirt bozgunu ve Roussel'in yarattığı kargaşadan yararlanmak isteyen Bizans'ın iki ünlü generali, 1077 yılında Nikiforos Bryennios Balkanlarda, Nikiforos Botaneiates ise Anadolu'da isyan ettiler. Her ikisi de kendi orduları tarafından imparator ilan edildiler. Nikiforos Bryennios batıdan, Nikiforos Botaneiates doğudan ordularıyla Konstantinopolis üzerine yürümeye başladılar.

Buna bir karşılık olarak hapiste bulunan Roussel için bir fidye ödendi ve Bizanslı paralı askerlerden oluşan ağır zırhlı bir süvari birliği komutasına verilerek Anadolu'da isyan edip imparatorluğunu ilan eden Nikiforos Botaniates'e karşı gönderildi. Roussel, Nikiforos ordusuyla çarpışmaya girdi ve onu yenilgiye uğrattı. Fakat Roussel bu sefer de VII. Mihail'e ihanet edip Nikiforos'un tarafını tuttuğunu ilan etti. VII. Mihail tekrar Anadolu Selçukluları ile anlaştı ve Roussel'in tamamen yok edilmesini istedi. Selçuklu orduları İzmit'te[6] Roussel'in ordusu ile savaşa tutuştu. Roussel yenilgiye uğratılıp tekrar esir alındı. Roussel, VII. Mihail ordularına teslim edildi ve 1077 yılında idam edildi.

Kaynakça

  1. ^ Günümüzdeki Eskişehir
  2. ^ Hrisopolis
  3. ^ Bu anlaşmadan Amin Maalouf'un "Les Croisades vues par les Arabes" (Arapların Gözünden Haçlı Seferleri) eserinde oldukça lirik bir anlatımla bahsedilmektedir.
  4. ^ Bugünkü Balıkesir - Bursa - İzmit bölgelerine
  5. ^ Bu büyük göç hareketi Fransız tarihçi Fernand Lequenne'in "Galatlar" eserinde de coşkulu bir dille anlatılmıştır. Göç öyle büyüktür ki, 100 yıl sonra Orta Anadolu'dan geçen Üçüncü Haçlı Seferi birlikleri komutanları bölgeden "Türkiye" olarak bahsedeceklerdir. Özetle geleceğin Türkiye'sinin temelleri bu büyük göçle atılmıştır.
  6. ^ Nikomedia

Dış kaynaklar