Progresif rock 1960'ların sonlarında ve 1970'lerin başlarında "ağırlıklı olarak Britanyalı grupların rock müziğini yeni sanatsal seviyelere çekme girişiminin" sonunda ortaya çıkmıştır.[1]
Progresif rock grupları standart rock veya popüler müzikteki bent-nakarat düzeni üzerine kurulu şarkı yapılarının ötesine geçerek "rock müziğin teknik ve kompozisyon sınırlarını"[1] zorlamışlardır. Bunun ötesinde aranjmanlarda sık sık klasik, caz ve avangart unsurlar bulunur. Enstrümantal şarkılar daha yaygındır. Sözleri olan şarkıların sözleriyse normal rock şarkıları gibi dans ve aşk gibi popüler öğelerden ziyade daha kavramsal, soyut, edebi, felsefi ve/veya fantastik ögeler içerir. Progressive rock grupları "genellikle epik hikâyeler anlatan bütüncül bir beyanda bulunan" konsept albümler yapmışlardır.[1]
Gelişimi
Progresif rock 1960'ların sonunda dönemin rock müziğindeki her çeşit etkiden ilham alma eğiliminin parçası olarak psychedelic müzikten türedi.[1] Psychedelic rock gibi deneysel ve egzotik bir müzik tarzı olan progresif rock, şarkılarının uzunluğu, teknik açıdan karmaşıklığı, aksak ritimlerin ve doğaçlamanın daha ağırlıklı kullanılması ve klasik müzik etkilerinin baskınlığıyla bu tarzdan ayırılabilir. Frank Zappa, The Moody Blues, Procol Harum ve Deep Purple ilk progresif rock grupları arasında sayılabilir.
King Crimson, Yes, Genesis, Pink Floyd, Gentle Giant, ELP, Jethro Tull ve Camel gibi İngiliz gruplar, 1970'lerde ortaya çıkan bu tarzın en etkili ve önemli gruplarındandır. Progresif rock grupları, Kuzey Amerika'da da hayran kazanabildiği halde çoğunlukla Avrupa'da ortaya çıkmış ve tutulmuştur. Bunun nedeni, Amerikan müzisyenler blues geleneğinden gelmişken Avrupalıların teknik ve zevklerinin klasik müzik geleneği etrafında şekillenmiş olmasıdır.
Progresif rock müziğinin en revaçta olduğu dönem 1970'lerken 1980'lerin başlarında yerini neo-progressive rock müziğine bırakmıştır (örn. Marillion). Günümüzde Dream Theater, The Flower Kings, Opeth, Frost önemli progressive rock gruplarındandır.