Namık Kemal

Namık Kemal
DoğumMehmet Kemal[1]
21 Aralık 1840(1840-12-21)
Tekirdağ, Osmanlı İmparatorluğu
Ölüm2 Aralık 1888 (47 yaşında)
Sakız Adası, Osmanlı İmparatorluğu
Defin yeriBolayır Mahallesi, Çanakkale
Takma adVatan Şairi
MeslekŞair, roman ve tiyatro yazarı, gazeteci
MilliyetOsmanlı
Dönem19. yüzyıl
TürRoman, tiyatro, şiir
Edebî akımRomantizm

Namık Kemal (Osmanlıcaنامق كمال, romanizeNâmıḳ Kemâl) (21 Aralık 1840; Tekirdağ - 2 Aralık 1888; Sakız Adası), Türk milliyetçiliğine esin kaynağı olmuş, Genç Osmanlı hareketine bağlı yazar, gazeteci, devlet adamı ve şairdir.

Yurtseverlik, özgürlük, ulus kavramlarına bağlı bir Tanzimat aydınıdır. Bu kavramları Türk düşün hayatına ve edebiyatına sokan kişi kabul edilir.[7] Heyecanlı, kavgacı kişiliği, akıcı ve parlak biçemi nedeniyle döneminin diğer yazarlarından daha fazla tanındı. “Vatan Şairi” ve “Hürriyet Şairi” olarak anılan Namık Kemal, şiirin yanı sıra eleştiri, yaşam öyküsü, tiyatro, roman, tarih ve makale türlerinde eserler verdi. Özellikle Türk edebiyatının ilk edebî romanı olan İntibah ve Türk edebiyatının sahnelenen Batılı tarzdaki ilk tiyatro eserlerinden olan Vatan yahut Silistre eserleriyle ünlüdür. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü eserleri ve düşünceleriyle etkiledi.[8][9]

Namık Kemal, Türk düşünce hayatı ve modernleşmesinde önemli bir figürdür. Fikirleri, birçok şairi, düşünürü ve devlet adamını etkilemiştir. Atatürk, Namık Kemal'i Türk modernleşmesinin zirve ismi olarak kabul etmiş ve onun entelektüel mirasını benimsemiştir. Bu etkileşim, Atatürk'ün Namık Kemal’in ünlü beyitlerinden birine yaptığı nazireyle somutlaşmıştır. Namık Kemal’in "Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini / Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mâderini" mısralarını Atatürk şu şekilde değiştirmiştir: "Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini / Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini." Bu ifade, milli mücadelenin önemli bir sloganı haline gelmiştir.[10]

Hatta Atatürk'ün bir biyografisini yazmış olan yazar Andrew Mango, Atatürk'ün Kemal adını Namık Kemal'in adında "Kemal" bulunduğu için kendisinin koyduğunu iddia etmektedir.[11]

Yaşam öyküsü

Oğluna ithaf ettiği dörtlük. Kendi el yazısıyla
Namus ile irfanı yetişmez mi mükâfat
İkbal yolu gerçi Kemal'in kapanıktır
Çok ak göremezsen de saçında sakalında
Elminnetülillâh yüzü ak, alnı açıktır

21 Aralık 1840 tarihinde Tekirdağ’da dünyaya geldi. Babası Yenişehirli Mustafa Asım Bey, annesi bir Arnavut[12] olan Fatma Zehra Hanım’dır.

Tekirdağ’daki evlerinin yakınında bulunan tekkenin şeyhi Tokatlı Hafız Ali Rıza Efendi kendisine “Mehmet Kemal” adını verdi.[7] Çocukluğu annesinin babası Abdülatif Paşa'nın yanında geçti. Abdülatif Paşa, Tekirdağ (Tekfurdağ) Sancağında vali yardımcısı idi; Afyonkarahisar Sancağına atandığında ailece Afyon'a taşındılar. 1848 yılında annesi Fatma Zehra Hanım'ı Afyon'da kaybetti.[7] Mehmet Kemal, dedesinin yanında yaşamını sürdürdü.

Abdülatif Paşa'nın değişik kentlerde görev yapması nedeniyle düzenli bir eğitime devam edemedi. Özel dersler aldı ve kendi kendini yetiştirmeye çalıştı. Arapça ve Farsça öğrendi. Dedesi Afyon'daki vali yardımcılığı görevinin ardından ailesiyle İstanbul'a gelmişti. Orada, üç ay Bayezid Rüştiyesi'ne ve ardından dokuz ay Valide Mektebi'ne devam etme fırsatı buldu.[13]

Tekirdağ'daki Namık Kemal heykeli
Namık Kemal'in Gelibolu'nun Bolayır Köyündeki Kabri
Namık Kemal'in Gelibolu'nun Bolayır köyündeki eski mezarı.

Kars yılları

Dedesinin Kars’a mutasarrıf olarak atanması sebebiyle 1,5 yıl Kars’ta yaşadı. Karslı şair ve müderris Vaizzade Seyid Mehmet Hamid Efendi'den divan edebiyatını öğrendi. Avcılık, atıcılık, cirit dersleri aldı.[7]

Ayriyeten Kars'ta bulunduğu bu dönemde müderris Vâizzâde Mehmed Efendi'nin öğrencisi olmuş ve onun rehberliğinde hem tasavvuf hem de edebiyat alanında kendini geliştirmiştir. Bu süreçte, Divan edebiyatının önemli isimlerinden Nâbî ve Sünbülzâde Vehbî gibi şairlerin eserlerini incelemiş ve onların şiir anlayışından etkilenmiştir. Hocası Vâizzâde Mehmed Efendi, kişinin edebiyata olan ilgisini teşvik ederek onda bir heves uyandırmış ve bu sayede ilk şiir denemelerine girişmesine vesile olmuştur. Bu öğrenim ve edebî çevre, kişinin edebiyatla olan bağını güçlendirmiş ve şairlik yolunda ilk adımlarını atmasını sağlamıştır.[14]

Namık Kemal, Âşıklık geleneğinin güçlü olduğu Kars’ta halk şiiri geleneğiyle tanışmış ve burada halk âşıklarının vatan sevgisi, özgürlük ve toplumsal hassasiyetlerini derinden hissetmiştir. Serhat boyundaki bu şehirde halk şiirinin etkisiyle büyüyen Namık Kemal, aynı zamanda halk şairlerinin toplumsal sorunlara dair duyduğu hassasiyetleri benimsemiş ve edebiyatında bu temaları işlemeye başlamıştır. Bu deneyimler, onun hem kişisel hem de edebi kimliğini şekillendiren önemli bir rol oynamıştır.Klasik Türk edebiyatına olan ilgisi de büyüktür. Namık Kemal, dönemin büyük klasik şairlerini okuyarak aruz veznini öğrenmiş ve bu öğrenimi, özellikle şiirlerinde kullanmıştır. Aruz vezni, Osmanlı şiir geleneğinde yaygın bir ölçüydü ve Namık Kemal, bu ölçüyle eserler vererek geleneksel şiir anlayışına bağlı kalmış, ancak bu anlayışı kendi özgün bakış açısıyla harmanlamıştır.Namık Kemal, eski tarz şiirlerinde bazen takma adlar kullanmıştır. “Hitâmi-i Acemî” ve “Eddâî Kemal” gibi isimler, onun hem klasik edebiyatın izinden gittiğini hem de kendi kimliğini oluştururken geçmişten beslenmeye devam ettiğini gösterir. Bu takma adlar, onun edebi kariyerinin ilk dönemlerinde, geleneksel şiir anlayışı ve modern edebiyat arasında bir köprü kurduğunun bir göstergesidir.Sonuç olarak, Namık Kemal, halk şiiri geleneği ile klasik edebiyatı birleştirerek hem toplumun sesini duyurmuş hem de bireysel özgürlük ve vatanseverlik gibi evrensel temaları şiirlerine yansıtmıştır.[15]

Kars’ta görevi sona eren dedesi ile 1854’te İstanbul’a döndü. Burada görüp yaşadıkları ileride yazacağı tiyatro eserlerine ilham vermiştir.[16] Özellikle Cezmi romanındaki cirit sahnesi, Kars’taki sosyal yaşam ve halk kültüründen alınan izlerle şekillenmiştir. Kemal, Kars’taki çevresinden ve oradaki yaşam tarzından ilham alarak bu sahneyi yazmış, böylece hem şehrin atmosferini hem de halkın geleneksel oyunlarından birini edebiyatına yansıtmıştır. Bu durum, Namık Kemal’in yaşadığı çevreyi ve deneyimlerini eserlerinde nasıl kullanarak zenginleştirdiğini gösterir.[14] Namık Kemal, Midilli'de sürgüne gönderildiği sırada Abdülhak Hamit'e gönderdiği bir mektupta nişanlısının arkasına düşerek, gönüllü nefer yazılmış, Kars'a kadar gelmiş ve bir taburun trampetçiliğinde bulunduğu halde şehit olmuş Kürt kızın cenazesini gördüğünden bahseder. Vatan yahut Silistre piyesinin konusunu oluşturan erkek kıyafetine girip nişanlısının ardından Silistre'ye giden Zekiye'yi buradan etkilenerek yarattığı düşünülür.[16]

Sofya yılları

1855’te babasının Bulgaristan Filibe mal müdürü, dedesinin Sofya kaymakamı olması ile Sofya'ya gitti. Kars’ta öğrendiği aruz ve hece vezinlerini Sofya'da kaldığı dört sene boyunca pekiştirdi.[17] Sofya’da evlerine ziyarete gelen dedesinin arkadaşı şair Binbaşı Eşref Bey, şiirlerini okuduktan sonra Mehmet Kemal’e yazıcı, kâtip anlamlarındaki “Namık” adını verdi. O günden sonra Namık Kemal olarak anılmaya başladı. 18 yaşına kadar kaldığı Sofya'da komşuları Niş Kadısı Mustafa Ragıp Efendi'nin kızı Nesime Hanım ile evlendi. Bu evlilikten Feride ve Ulviye adında iki kızı ve Ali Ekrem adında bir oğlu dünyaya geldi.

İstanbul yılları

1857'de İstanbul'a döndü ve Bab-ı Ali'de Tercüme Odası stajyer olarak memurluğa başladı. 1858'de büyükannesi Mahmude Hanım'ı, 1859'da büyükbabası Abdülatif Paşa'yı kaybetti. Babasının ikinci evliliğini yaptığı Dürrüye Hanım'ın Kocamustafapaşa’daki evinde yaşadı.[7] Babasının bu evliliğinden Naşit adında bir kardeşi oldu. 1859’da Gümrük Kalemi’nde çalışmaya başladı.

İlk şiirlerini Sofya’da yazan Namık Kemal, İstanbul’a geldiğinde kısa sürede şairler arasında tanınmıştı. Henüz Batı edebiyatı ile bir teması yoktu. İstanbul’da divan edebiyatı geleneğini takip ettiren şairlerle tanıştı. Arap ve Fars edebiyatlarını öğrenmeye çalıştı. Divan şiirinin son temsilcilerinden Leskofçalı Galip Bey ile yakın dostluk kurdu. Bu şairin başkanlığında kurulan Encümen-i Şuara adlı şairler topluluğuna katıldı.

1863’ten itibaren dört yıl yeniden Tercüme Odası’nda görev aldı. Bu yeni görevi sırasında Batı'yı tanıyanlarla tanışma imkânı buldu ve gözlerini Batı kültürüne çevirdi. Edebiyatta Batılılaşmanın ilk adımlarını atan İbrahim Şinasi ile tanışması hayatını değiştirdi. Sanat ve hayat görüşü değişti. Batı edebiyatını öğrenmeye başladı, ilgisi nesre yöneldi. Tarih ve hukuk alanında kendini geliştirmeye çalıştı. Tercüme odasının bir kâtibinden Fransızca dersleri aldı. Tasvir-i Efkar’da fıkra ve tercüme yazılar kaleme aldı. İlk defa Şinasi’de gördüğü “hak, millet, vatan, hürriyet, millet meclisi” gibi kelimeleri yaygınlaştırdı.[13]

Genç (Yeni) Osmanlılar

Namık Kemal (sağda) ile arkadaşı Hikmet

1865’te Şinasi, Tasvir-i Efkar gazetesini kendisine bırakarak Fransa’ya gidince Namık Kemal, tek başına gazeteyi çıkardı. Aynı dönemde İttifak-i Hamiyet adlı (daha sonra Yeni Osmanlılar Cemiyeti adını alacak) gizli derneğin kurucuları arasına girdi. (Sağırahmetbeyzâde Mehmet Bey'in öncülüğündeki derneğin diğer kurucuları Menâpirzâde Nuri Bey, Kayazade Reşat Bey, Mir'at mecmuasının sahibi Mustafa Refik Bey, Suphipaşazade Ayetullah Bey ve Ziya Bey'dir). Derneğin amacı bir anayasa hazırlanmasını ve parlamenter bir yönetim sistemi kurulmasını sağlamaktı. Namık Kemal, gazetesinde bu görüşler doğrultusunda ve hükûmet aleyhine şiddetli makaleler yayınladı. “Şark Meselesi” üzerine yazdığı bir makale, gazetenin 1867’de kapatılmasına ve kendisinin Erzurum vali muavini olarak atanmasına yol açtı.

Namık Kemal, hükûmet tarafından gönderildiği Erzurum’a gitmek yerine Ziya Paşa ile birlikte Paris’e kaçtı. O ve arkadaşlarını Paris’te yaşayan Mısırlı prens Mustafa Fazıl Paşa davet etmiş ve maddi himayesine almıştı. Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın torunu olan ancak Sultan Abdülaziz’in bir fermanıyla Mısır yönetimindeki haklarından mahrum edilen Mustafa Fazıl Paşa, kendisini Yeni Osmanlılar Cemiyeti’nin reisi ilan etmiş ve Avrupa’ya davet ettiği örgüt üyelerinin finansörlüğünü üstlenmiş birisiydi.[18] M. Fazıl Paşa’nın desteğiyle Londra’da "Muhbir" adlı gazeteyi çıkardılar ancak Namık Kemal, Ali Suavi ile yaşadığı anlaşmazlık üzerine Muhbir'den ayrıldı. Aynı yıl Sultan Abdülaziz Uluslararası Paris Sergisi’ni görmek üzere şehre gelince Fransız hükûmeti Genç Osmanlılar’ı ülkeyi terk etmeye davet etti. Namık Kemal, bazı arkadaşlarıyla birlikte Londra’ya gitti ve orada Hürriyet gazetesini çıkardılar. Bu arada Mustafa Fazıl Paşa, Paris’e gelen Abdülaziz’le ilişkilerini düzeltmiş ve onunla İstanbul’a dönmüştü. Giderken gazeteyi çıkarmaya devam etmelerini, desteğinin süreceğini söylediyse de İstanbul’a döndükten sonra fikrini değiştirdi ve geçici olarak Hürriyet’i kapatmalarını istedi.[19] Bunun üzerine Namık Kemal ile Ziya Paşa gazeteyi kendi imkânları ile çıkarmayı denediler. Bir süre sonra arkadaşları ile arası bozulan Namık Kemal vazgeçti ve 1870’te Sadrazam Âli Paşa ile barışıp yurda döndü.

Sürgün yaşamı

Siyasetten uzak durmak, yazı yazmamak koşuluyla affedilmiş olan[20] Namık Kemal, İstanbul’a döndükten sonra Diyojen adlı mizah dergisinde imzasız fıkralar yazdı; Sadrazam Ali Paşa’nın ölümünden sonra 1872’de İbret gazetesini çıkararak yeniden muhalefete başladı. Gazete sık sık kapatıldı ve sonunda Sadrazam Mahmut Nedim Paşa’yı eleştiren yazılar yüzünden Namık Kemal, İstanbul’dan uzaklaşması için mutasarrıf olarak Gelibolu’ya atandı.

Birkaç ay kaldığı Gelibolu’da "Vatan yahut Silistre" adlı oyunu ile "Evrâk-ı Perişan" adlı eserini tamamladı. Gelibolu’nun bazı sorunları ile ilgilendi ve su davasını halletti.[7] Rumeli Fatihi Gazi Süleyman Paşa'nın Bolayır’daki kabrini ziyaret etti. Ebüzziya Tevfik Bey'e burada gömülmeyi vasiyet etti.

Namık Kemal, bir yandan da İbret gazetesine “BM” (Baş muharrir) ve Ebuzziya’nın çıkardığı Hadika gazetesine “N.K” imzası ile yazı göndermeye de devam ediyordu. Gelibolu’da salgın haline gelen kuduz hastalığını önlemek için köpekleri sürgün etmesi bahane edilerek Gelibolu mutasarrıflığı görevinden alındı.

Vatan yahut Silistre

Osmanlı hükûmeti tarafından açığa alınan Namık Kemal 1872’nin son günlerinde Gelibolu’dan İstanbul’a döndü, İbret’in başına geçti. Çok geçmeden bir makalesi nedeniyle hakkında soruşturma açılıp gazetesi tekrar kapatılınca tiyatro ile ilgilenmeye başladı. Vatan yahut Silistre oyunu, 1 Nisan 1873 gecesi İstanbul’da Güllü Agop’un Gedikpaşa’daki tiyatrosunda sahnelendi. Oyunun sahnelenmesi halkı coşturup olaylar çıkmasına neden olmuştu. Bu konuda İbret’te yayınlanan yazılardan sonra gazete kapatıldı; Namık Kemal ve dört arkadaşı yargılanmadan sürgüne gönderildiler.[20] Namık Kemal Mağusa'ya, Ahmet Mithat ile Ebüzziya Tevfik Bey Rodos'a, Menapirzade Nuri ve Bereketzade Hakkı Beyler de Akka'ya sürüldü.[21]

Mağusa (Kıbrıs) sürgünlüğü

Namık Kemal'in Mağusa (Kıbrıs) sürgünlüğü 38 ay sürdü. Mağusa'da son derece olumsuz koşullar altında yaşamak zorunda kaldı, pek çok kez sıtmaya ve başka hastalıklara yakalandı.[20] Namık Kemal, eserlerinin çoğunu bu dönemde Kıbrıs'ta kaleme almıştı.Özellikle Namık Kemal, Mağusa'ya gelir gelmez İstanbul'da ilk müsveddelerini hazırladığı Gülnihal’i tamamlamış, ayrıca Zavallı Çocuk, Kara Belâ, Celâleddin Hârizmşah gibi eserleri kaleme almıştır. Bunun yanı sıra Kanije, Silistre Muhasarası, Nevruz Bey’in Tercüme-i Hâli gibi pek çok önemli metni de yine Mağusa’da yazmıştır.[14]

Midilli sürgünlüğü

Sürgün dönüşü İstanbul’da bir kahraman gibi karşılandı. Hürriyet Kasidesi adlı eserini sürgün sonrasında tekrar başkente geldiği dönemde kaleme aldı.[22] Tahta çıkışından 93 gün sonra akıl bozukluğu gerekçesiyle indirilen V. Murat’ın yerine Osmanlı tahtına oturan II. Abdülhamit, ilk Osmanlı anayasasını oluşturmak için bir komisyon kurdu. Namık Kemal, bu komisyonun bir üyesi oldu ancak padişahın aleyhine bir tehdit beyti yazıp bunu mecliste okuyunca mahkemede yargılandı. Söylediği Arapça beyit, “Bir şey, ikilendi mi, muhakkak üçlenir de” anlamındaydı ve tıpkı Abdülaziz ve V. Murat gibi Abdülhamit’in de tahttan indirilebileceğini ima ediyordu. Namık Kemal, asayişi bozduğu gerekçesiyle suçlu bulunup 6 ay hapis cezasına çarptırıldıysa da sonradan beraat etti. Girit Adası’nda ikamete mecbur edildi. Kendi isteği üzerine ikameti Midilli Adası'na çevrildi. 2.5 yıl sonra Midilli mutasarrıfı olarak görevlendirildi. Midilli'de tanıdığı genç yaştaki Hüseyin Hilmi Paşa'yı ömrü boyunca koruyup destekledi. Hüseyin Hilmi Paşa, yıllar sonra 1909'da sadrazamlığa kadar yükselmiştir.

1879'dan itibaren 5 yıl süren Midilli’deki görevi sırasında kaçakçılığı önledi; hazine gelirini artırdı. 20 Türk ilkokulu açtı. Türklerin hayat şartlarını iyileştirdi. Adalarda yaşayan Türk ahalisinin sorunlarını dile getiren bir rapor hazırlayıp Bâb-ı Âli'ye sundu.[7] 1882’de Nişan-i Osmanlı madalyası ile ödüllendirildi. "Vaveyla", "Murabba", "Vatan Mersiyesi" gibi şiirlerini burada yazdı. Mağusa'da yazmaya başladığı Celaleddin Herzemşah adlı eserini tamamladı. Bu eser, okunmak için yazılmış 15 perdelik tarihi bir oyundur. Harzemşahlar Devleti’nin son hükümdarı Celaleddin Harzemşah etrafında gelişen oyunda İslam birliği düşüncesini işledi. Abdülhamit, bu eserinden ötürü onu bâlâ rütbesi ile ödüllendirdi.

Namık Kemal’in Midilli’de kaçakçılıkla mücadelesinden çıkarları zarar görenlerin şikâyetinden sonra 1884’te Rodos mutasarrıfı oldu. Rodos Adası'ndaki çalışmaları da padişahın imtiyaz madalyası ile ödüllendirildi. Rodos’ta, Osmanlı tarihi hakkında eser yazmaya başladı. İngiliz ve Yunanların şikayeti üzerine 1887’de Rodos’taki görevi sona erdi. Sakız Adası mutasarrıfı oldu.

Ölümü

Namık Kemal'in Çanakkale'nin Bolayır beldesinde bulunan kabri. (2019)
Namık Kemal'in restore aşamasındaki kabri (2024)
Namık Kemal'in Çanakkale'nin Bolayır beldesinde bulunan kabri. (2019) | Namık Kemal'in restore aşamasındaki kabri

Sakız Adası’nın kuru havası nedeniyle rahatsızlanan Namık Kemal, 2 Aralık 1888 günü 47 yaşında öldü. Adada bir caminin haziresine defnedildi. Arkadaşı Ebüziyya Tevfik, şairin Bolayır’da gömülme arzusunu Padişah II. Abdülhamit’e iletince naaşı Gelibolu’ya nakledildi. Bolayır’da Orhan Gazi’nin oğlu Şehzade Gazi Süleyman Paşa’nın türbesinin yanına gömüldü. Birkaç yıl sonra Sultan Abdülhamit bir türbe yaptırdı. Türbenin planını Tevfik Fikret çizdi. 1912 Mürefte-Şarköy Depremi'nde sütunlar zedelendiği için hâlen mermer kaplı bir kabirde bulunmaktadır. Şu anda mezar restore aşamasındadır ve ziyarete kapalıdır.

Namık Kemal’in ölümünden sonra II. Abdülhamit, şairin oğlu Ali Ekrem’i sarayda görevlendirdi, babası Mustafa Asım’ı ise saraya müneccimbaşı tayin etti.[23]

Sanatçı özellikleri

Tanzimat döneminin en önemli düşünce, sanat ve siyaset adamlarından birisidir. “Toplum için sanat” anlayışını benimsemiştir. Sanatı, toplumun Batılılaşması için bir araç olarak kullanmıştır. Eserlerini halkın anlayabileceği sade bir dille yazmayı amaçlamıştır. Divan edebiyatının süslü, sanatlı düz yazısı yerine, belli bir düşünceyi iletmeyi amaçlayan yeni bir düzyazıyı kullanmıştır. Eserlerinde noktalama işaretlerini kullanmıştır. Gençliğinde divan edebiyatı tarzında şiirler yazmış, Avrupa'ya gittikten sonra yeni edebiyatı benimsemiş ve o yolda yapıtlar vermiştir. Namık Kemal, Fransız edebiyatını örnek almış, romantizmin etkisinde kalmıştır. Şiirleri biçim bakımından eski, konu bakımından yenidir. Yurt, ulus, özgürlük gibi konuları işlemiştir. Ayrıca şiirlerinde mücadeleci tipte bir insan yaratmıştır.

Celaleddin Harzemşah adlı tiyatrosunda tiyatro ile ilgili düşüncelerini açıklamış, tiyatroyu “eğlencelerin en faydalısı” olarak nitelemiş, halkın eğitilmesinde okul gibi görmüş, sahne dili ve tekniği yönünden başarılı yapıtlar vermiştir. Tiyatrolarının hepsi dram türündedir.[kaynak belirtilmeli]

Namık Kemal Evi

Tekirdağ'da 1994 yılında hizmete giren yapıda Namık Kemal hakkında yazılmış eserler teşhir edilmektedir.[24]

Eserleri

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ Ülgen, Erol. "Namık Kemal (1840-1888)". Atatürk Ansiklopedisi. 23 Mart 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Mart 2024. 
  2. ^ "Ahmet Demir, Süleyman Nazif Şiirinde Namık Kemal Etkisi, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi cilt 5 Sayı 22 Yaz 2012" (PDF). 3 Ocak 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 3 Ocak 2015. 
  3. ^ "Oğuzhan Karaburgu, "Etkilenme Endişesi" Bağlamında Namık Kemal ve Abdülhak Hâmid Tarhan Üzerine Bir Değerlendirme, Journal of Turkish Studies, Cilt 8/9 Yaz 2013" (PDF). 3 Ocak 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 3 Ocak 2015. 
  4. ^ "Abdülhalim Aydın, Namık Kemal'in Sanat/Sanatçı Algısında Victor Hugo Etkisi, Turkish Studies - International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or TurkicVolume 7/3, Summer 2012" (PDF). 5 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 3 Ocak 2015. 
  5. ^ , Gül Akyılmaz, Birinci Jön Türk Hareketinin (Yeni Osmanlılar Cemiyeti) İdeolojisine Bir Örnek:Namık Kemal ve Fikirleri, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Dergisi, 2(233), 1999 3 Ocak 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  6. ^ a b c "Kenan Çağan, Namık Kemal'de Devletin Niteliği ve Temel Kaynakları, Akademik İncelemeler Dergisi Cilt: 7, Sayı: 1, Yıl: 2012". 3 Ocak 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Ocak 2015. 
  7. ^ a b c d e f g "Namık Kemal ve Tekirdağ". 29 Nisan 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Haziran 2010. 
  8. ^ Namık Kemal Hayatı Ve Şiirleri 25 Nisan 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Radikal, Erişim tarihi: 5 Haziran 2016
  9. ^ E-arşiv 19 Nisan 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Erişim tarihi: 5 Haziran 2016
  10. ^ "Somuncu,Selim(2015)."METİNLERARASILIK AÇISINDAN NAMIK KEMAL İLE MEHMET AKİF: BÜLBÜL VE MURABBA",Akademik Sosyal Bilim Çalışmaları Dergisi,S.36,S.333". METİNLERARASILIK AÇISINDAN NAMIK KEMAL İLE MEHMET AKİF: BÜLBÜL VE MURABBA. ksüedem. 2024. Erişim tarihi: 15 Aralık 2024. 
  11. ^ Mango, Andrew (2004). Atatürk. Londra: John Murray. ISBN 978-0-7195-6592-2, s. 37.
  12. ^ Lewis, Bernard (1968). The Emergence of Modern Turkey. Oxford U.P. s. 141. ISBN 9780195134605. 2 Ekim 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Eylül 2013. 
  13. ^ a b Rahime Baş, Namık Kemal’in Midilli, Rodos ve Sakız Mutasarrıflıkları, Yüksek Lisans Tezi, İzmir, 2008
  14. ^ a b c "NÂMIK KEMAL". TDV İslâm Ansiklopedisi. 5 Ağustos 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Aralık 2024. 
  15. ^ Sözlüğü, Türk Edebiyatı İsimler. "Namık Kemal". teis.yesevi.edu.tr. 2 Aralık 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Aralık 2024. 
  16. ^ a b F.A.Tansel, Namık Kemal'in Hususi Mektupları, C. IV, s. 416, TTK Basımevi, Ankara, 1986. ( Aynı eserin c. II, s.423, 1969 basımı)
  17. ^ F. Abdullah Tansel, İstiklal Harbinde Kadın Mücahitlerimiz, ATKDT kurumu, Atatürk Kültür Merkezi, Ankara, 1991; Kültür ve Turizm Bakanlığı, Namık Kemal, Ankara, 2011
  18. ^ "Hüseyin Çelik, Türkiye'de İlk Laiklik Teklifi ve Arka Planı, Türkiye Günlüğü 19, Yaz 1992". 25 Ağustos 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Haziran 2010. 
  19. ^ "Savaş Özdemir, Genç Osmanlılar Cemiyeti, Akademiktarih.com". 15 Ocak 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Haziran 2010. 
  20. ^ a b c Bedri Aydoğan, Namık Kemal’in Mağusa Sürgünlüğü, Çukurova Üniversitesi Türkoloji Araştırmaları Merkezi,2004[ölü/kırık bağlantı]
  21. ^ "Rahmi Lale, Yetim-i Tarih, Nart Dergisi, Mart-Nisan 1998 sayısı 2". 28 Eylül 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Haziran 2010. 
  22. ^ Hürriyet kasidesi (Milliyet bas.). İstanbul: Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi c.11. s. 5448. 
  23. ^ Osman Toprak, 2. Abdülhamit’in Namık Kemal Düşmanlığı, Millî Gazete, 26.01.2008[ölü/kırık bağlantı]
  24. ^ "Namık Kemal Evi". 20 Temmuz 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi.