Çeşitli: lit – Modern Litvanca olt – Eski Litvanca
Litvanca (Litvanca: lietuvių kalba), Litvanya'nın resmî dili.[1] 1918'de Litvanya'nın resmî dili olarak kabul edilen Litvanca, Hint-Avrupa dillerine özgü ortak biçimlerden hareketle direkt olarak açıklanabilecek tek yaşayan dildir.[1] Günümüzde yaklaşık 4 milyon kişi Litvancayı anadili olarak konuşmaktadır.
Tarihi
Edebî Litvanca, 16. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Bu dille yazılmış ilk metinler, 1525'ten kalma Rabbin Duası adlı amentü ile Ave Maria'nın Litvanca çevirileridir. Yalnızca dinsel metinlerde kullanılan Edebî Litvanca, pek çok özelliğiyle Litvancadan ayrılır. Örneğin sözcük sonlarına getirilen ekler modern edebî Litvancadakilerden daha uzundur. Sözcük dağarcığı diğer Slav dillerinden daha fazla etkilenmiştir. İki fazla duruma yer verir ve vurgulaması çağdaş dilden daha farklıdır. Tüm bu özelliklerin birçoğu 1650'li yıllara dek sürmüştür.
1800'lü yıllarda Litvancanın üç lehçesi kullanımdaydı. Baltık Denizi kıyısında Aşağı Litvanca lehçesi, şiir dilinde Yüksek Doğu Litvanca lehçesi, Doğu Prusya sınırındaki bölgede ise Yüksek Batı Litvanca lehçesini kullanılıyordu. 32 harflik bir Latin alfabesiyle yazılan çağdaş edebî dil, Jonas Jablonskis'in geliştirmiş olduğu Yüksek Batı Litvanca lehçesine dayanır.
Tüm Baltık dillerinde olduğu gibi Litvancada kaynağını aldığı ilk Hint-Avrupa dilindeki çoğu özelliği koruyup barındırmaya devam etmiştir. Bu özellikler arasında isim ve fiillerde ikil sayı belirten biçimler ve Eski Litvanca'da çoğul kalma hâlinde kullanılan -su eki sayılabilir.
Litvanca, Letonca ile birlikte yaşayan iki Baltık Dili'nden biridir. Eski Prusya dili 19. yüzyılda öldüğünde Letonca ile birlikte yaşayan tek Baltık dili olarak kaldı. Hint-Avrupa Dil Ailesi'nin Baltık Dil grubuna girer. Baltık dillerinin doğu ağzıdır.
Resmî durumu
Litvanca, Litvanya'nın resmî dilidir, aynı zamanda Avrupa Birliği'nin resmî dillerinden biridir.
Şiveleri
Litvancanın iki lehçesi (tarmės) vardır: Aukštaičių (Yukarı Litvanya'da konuşulur) ve Samogitçe (Žemaičių ya da Žemaitiu) (Aşağı Litvanya'da konuşulur). Standart Litvanca ile Žemaičių lehçesi arasında büyük farklılıklar mevcuttur. Litvancanın lehçeleri, Litvanya'nın etnografik bölgelerinin dağılımıyla derinden ilgilidir.
Her iki lehçenin de üç şivesi vardır. Žemaičių'nun şiveleri Batı, Kuzey ve Güney, Aukštaičių'nun şiveleri Batı (Suvalkiečiai), Güney (Dzūkai) ve Doğu şiveleridir.
Standart Litvanca, Batı Aukštaičių şivesi temeline dayanır.
Litvanca dil bilgisi, Litvancayı konuşabilmeyi sağlayan kurallar bütünüdür. Litvanca dil bilgisi aşırı derecede karmaşık ve eskidir. Sözcükler kullanımda çok fazla farklı biçimlere bürünürler ve çoğu zaman bu farklılık çok büyük olur.
Litvanca grameri özel ve cins isimler arasında bazı değişiklikler yapmayı öngörür. Sadece özel isimler aktifleştirilmiştir. Bazı isimlerse, örneğin Güneş ve Ay hem özel hem de cins isim olabilirler.
Litvanca'da sözcükler eril ve dişil olarak iki cinsiyettedirler. Genel bir kural, eril sözcüklerin yalın durumda -s ile, dişil sözcüklerinse -(i)a veya -ė ile bitmesidir. Cinsiyet konusunda kesin kurallar yoktur. Örneğin upė (nehir) dişildir ama upelis (dere) erildir. Almancadaki gibi nötr cinsiyet de yoktur. Ama birkaç sözcük eşit olarak iki cinsiyetli olabilirler. Bunlar genellikle insanları tarif eden, yan anlamlı ve -a ile biten sözcüklerdir. Örneğin; vėpla - sahte (insan), elgeta - dilenen, naktibalda - uyumayan (insan), mėmė - aptalca bakan (insan).
Sayı
Çoğu sözcük tekil veya çoğul türdedir. Aynı zamanda Litvancada çift sözcükler de vardır fakat bunlar sadece bazı Litvanca şivelerinde kullanılır.
Bazı sözcükler sadece tekil, (örneğin; pienas - süt, auksas - altın, gripas - grip, laimė - mutluluk.) bazıları ise sadece çoğuldur. (örneğin; lubos - tavan, miltai - un, kelnės - pantolon.) Böyle sözcüklerin çoğu soyut (dokunulamaz sözcükler, yani, şans, aşk gibi ya da ev, masa gibi bazı istisnai sözcükler), bir eşyayı tarif eden sözcükler ya da hastalıklardır. Buna rağmen, örneğin şiir dilinde, tekil sözcüklerin çoğul biçimlerde kullanıldığı da görülür.
Yaygın Fiiller (Veiksmažodis)
Bitirmek : Baigti
Aš baigiu rašyti tekstą : Metni yazmayı bitiriyorum.
Ar jau baigei žaidimą : Oyunu bitirmedin mi?
Kada mes baigsime skaityti šitą pasaką? : Bu hikâyeyi okumayı ne zaman bitireceğiz?
Oy vermek : Balsuoti
Ar jūs balsuojate per rinkimus? : Seçimler sırasında oy veriyor musun?
Jie balsavo už Adamkų. : Adamkus'a oy verdiler.
Ar žinai, už ką jos balsuos? : Kime oy vereceklerini biliyor musun?
Koşmak : Bėgti
Kur bėgi? : Nereye koşuyorsun?
Mačiau, kaip vakar bėgai. : Dün nasıl koştuğunu gördüm
Bėgsi greitai ar lėtai? : Hızlı mı, yavaş mı koşacaksın?
İletişim kurmak, aramak : Bendrauti
Kodėl jis nebendrauja su manimi? : Neden beni aramıyor? (O-dişil)
Aš bendravau su ja. : Onu aradım. (O-dişil)
Mes gražiai bendrausime su jumis. : Seninle kolayca iletişim kuracağız.
Korkmak : Bijoti
Kodėl jo bijai? Neden ondan korkuyorsun? (O-eril)
Vaikystėje aš bijojau kaimyno. : Çocukken komşumdan korkardım.
Tikiuosi, manęs niekas nebijos. : Umarım kimse benden korkmayacaktır.
Kötüleşmek : Blogėti
Viskas tik blogėja! : Her şey sadece daha kötü oluyor!
Atsimeni, kaip blogėjo verslas? : İşin nasıl kötüleştiğini hatırlıyor musun?
Tikiuosi, kad mano sveikata neblogės. : Umarım sağlığım kötüye gitmeyecektir.
Öpmek : Bučiuoti
Ate! Bučiuoju tave! : Hoşça kal! Seni öpüyorum!
Mantas vakar mane bučiavo. : Mantas, dün beni öptü.
Pabučiuosi mane? : Beni öpecek misin?
Olmak : Būti
Jis yra mokytojas. : O bir öğretmen (Erkek)
Mes jau buvome filme. : Zaten o filme gittik. (Zaten o filmde olduk, bulunduk)
Kaip čia bus? : Nasıl burada olacak?
Şüphe etmek : Abejoti
Tėvas manimi abejoja. : Babam benden şüphe ediyor.
Jūs abejojote, ar aš teisus. : Doğru yaptığım konusunda şüpheliydin.
Mes abejosime viskuo. : Her şeyden şüpheleneceğiz.
Üzgün olmak, üzülmek : Apgailestauti
Aš vis dar apgailestauju dėl avarijos. : Kaza için hâlâ üzgünüm.
Tada aš apgailestavau, kad nėjau į parduotuvę. : Sonra, markete gitmediğim için üzüldüm.
Visi vyrai apgailestaus dėl to. : Tüm erkekler buna üzülecek.
Aldatmak, kandırmak : Apgauti
Jis visuomet tave apgauna. : O (erkek) seni hep kandırıyor.
Kodėl apgavai tą berniuką? : Şu çocuğu (erkek) neden kandırdın?
Rytoj ji manęs neapgaus. : Yarın beni kandırmayacak. (O-dişil)
Yaklaşmak : Artėti
Artėja Kalėdos. : Noel yaklaşıyor.
Kodėl jie artėjo prie namo? : Neden eve doğru yaklaşıyorlardı?
Mes artėsime lėtai. : Yavaşça yaklaşıyoruz
Hatırlamak : Atsiminti
Aš atsimenu savo vaikystę. : Çocukluğumu hatırlıyorum.
Tu atsiminei, kad reikia eiti namo. : Eve gitmen gerektiğini hatırladın.
Rytoj jis tai atsimins. : Yarın hatırlayacak. (O-erkek)
Temsil etmek : Atstovauti
Aš atstovauju savo mokyklai. : Okulumu temsil ediyorum.
Anglijoje jis atstovavo Lietuvai. : Litvanya'yı İngiltere'de temsil etti.
Manau, kad mes sėkmingai atstovausime Afrikai. : Bence Afrika'yı başarıyla temsil edeceğiz.
Yetiştirmek, eğitmek : Auklėti
Aš griežtai auklėju savo vaikus! : Kesinlikle çocuklarımı yetiştiriyorum!
Mes auklėjome kaimynų vaiką. : Komşumuzun çocuğunu eğitiyorduk.
Kaip auklėsime šitą berniuką? : Bu erkek çocuğunu nasıl yetiştireceğiz?
Gitmek, ders görmek : Eiti
Kur eini, Vytautai? : Nereye gidiyorsun, Vytautas?
Kodėl mes ėjome taip lėtai? : Neden yavaş gittik?
Kitą semestrą studentai eis naują kursą. : Sonraki sömestrda öğrenciler yeni bir ders görecekler.
Endişeli, kızgın olmak : Jaudintis
Mes jaudinamės dėl egzaminų. : Sınavlar yüzünden sinirliyiz.
Tu jaudinaisi, vos tik pamatei tą moterį. : Şu kadını görene kadar sinirliydin.
Ateityje dar dažnai jaudinsitės dėl vaikų. : Gelecekte çocukların için endişeleniyor olacaksın.
Sürmek (araba), Binmek (at) : Joti
Štai jis grakščiai joja ant asilo. : Eşeğe harika biniyor.
Mes dar nejojome ant arklio! : Henüz ata binmedik!
Įsivaizduok! Mano tėvas jos kupranugariu! : Düşünsene! Babam bir deveye binecek!
Gülmek : Juoktis
Mama, kodėl iš manęs juokiesi? : Anne, neden bana gülüyorsun?
Kvailiai, ar iš manęs juokėtės vakar? : Dün bana mı gülüyordunuz, şapşallar?
Pažiūrėsime, ar juoksitės rytoj! : Yarın gülecek misin, göreceğiz!
Şarkı söylemek : Dainuoti
Tu labai gražiai dainuoji, Vytautai. : Çok güzel şarkı söylüyorsun, Vytautas.
Tau dainavo tik trys dainininkai? : Sadece üç şarkıcı mı sana şarkı söyledi?
Visada tau dainuosiu. : Sana hep şarkı söyleyeceğim.
Çalışmak : Darbuotis
Dabar negaliu kalbėti - aš darbuojuosi. : Şimdi konuşamam - Yoğun olarak çalışıyorum.
Jis čia sunkiai darbavosi. : Burada çok çalıştı (erkek).
Šiandien darbuosiuosi namuose. : Bugün evde çalışacağım.
Yapmak : Daryti
Ką darai? : Ne yapıyorsun?
Vakar jie darė skrybėles. : Dün şapka yapıyorlardı.
Ar jūs darysite man valgyti? : Bana yiyecek bir şeyler yapacak mısın?
Boyamak : Dažyti
Agne, kodėl dažai sienas? : Agnė, neden duvarları boyuyorsun?
Praeitą savaitę Agnė dažė savo kambario sieną? : Geçen hafa Agnė odasının duvarlarını boyuyordu.
Kas Agnei dažys plaukus? Who will dye hair for Agnė?
Tehdit etmek, korkutmak : Gąsdinti
Amerika gąsdina karu. : Amerika savaşla tehdit ediyor.
Visos šalys gąsdino Iraką. : Tüm ülkeler Irak'ı tehdit ediyordu.
Vėl mane gąsdinsi. : Beni yine korkutacaksın.
İçmek : Gerti
Deja, jis daug geria. : Maalesef çok içiyor. (O-erkek)
Ir vėl gėrei degtinę? : Yine mi votka içiyordun?
Ką gersite? : Ne içeceksin?
Düşmek, çökmek : Griūti
Kai jis girtas, jis visąlaik griūna ant grindų. : Sarhoşken hep yere düşer.
Deja, pastatas sugriuvo. : Maalesef bina çöktü.
Negi griūsi? : Gerçekten düşecek misin?
İkna Etmek : Įtikinti
Kaip tu taip lengvai įtikini savo žmoną? : Karını nasıl bu kadar kolay ikna ediyorsun?
Galų gale jis mane įtikino. : Sonunda beni ikna etti. (O-erkek)
Na, ar įtikinsi mus savo nekaltumu? : Eee, bizi suçsuz olduğuna ikna edecek misin?
Aramak, bulmaya çalışmak : Ieškoti
Ko ieškai, berniuk? : Ne arıyorsun oğlum?
Tie vyrai čia kažko ieškojo. : Şu adamlar burada bir şey arıyorlardı.
Aš paslėpsiu piniginę, o tu jos ieškosi. : Ben cüzdanı saklayacağım, sen de arayacaksın.
Dinlenmek : Ilsėtis
Ša! Tėvas ilsisi! : Şşt! Babam uyuyor!
Kol tu ramiai ilsėjaisi, kažkas apvogė mūsų butą. : Sen sessizce dinleniyorken biri dairemizi soydu..
Tu tiek daug dirbi! Kada ilsėsiesi? : Çok çalışıyorsun! Ne zaman dinleneceksin?
(Hayvanlar için) Yemek : Ėsti
Ką tas gyvulys ėda? : Şu hayvan ne yiyor?
Ėdei kaip kiaulė! : Bir domuz gibi yiyordun!
Mes alkani - ėsime kaip kiaulės! : Açız - domuzlar gibi yiyeceğiz!
Katılmak : Dalyvauti
Vyrai dalyvauja rinkimuose. : Erkekler seçime katılıyorlar.
Ar jūs dalyvavote vakarėlyje? : Partiye katıldın mı?
Ar jūs dalyvausite mūsų pietuose? : Akşam yemeğimize katılacak mısın?
Emmek, çiğnemek : Čiulpti
Vaikas čiulpia saldainį. : Çocuk bir şeker çiğniyor..
Vampyras čiulpė kraują. : Dün, vampir kan emiyordu.
Ar vampyrai mums čiulps kraują? : Vampirler kanımızı emecek mi?
Ötmek, cıvıldamak : Čiulbėti
Čiulba paukščiai. : Kuşlar ötüyor.
Ką jūs mums čiulbėjote, paukščiai? : (Öterek) Bize ne anlatıyorsunuz kuşlar?
Žiemą paukščiai nečiulbės. : Kışın kuşlar ötmeyecek.