Kumarcılar Hanı, halk arasında Seyyar Çalgıcılar Hanı ya da Kemaneciler Hanı olarak da bilinir,[1] Kuzey Lefkoşa, KKTC'de, Asmaaltı Meydanı'nın kuzeyinde yer alan tarihi bir handır. Osmanlı döneminde adada inşa edilen 18 handan birisidir.[2] Lefkoşa'daki hanlar içinde, Büyük Han'dan sonra gelen en büyük handır.[2]
Konumu
Selimiye Mahallesi'ndeki Asmaaltı Sokak'ta, 56 numaralı binadır.
İsim
Hanın adının kökeniyle ilgili tartışmalar yaşanmıştır. 2016 yılında KKTC Turizm Bakanlığı tarafından hanın esas adının "Hımarcılar Hanı" ("eşekçiler" anlamında) olduğu ve bu yönde değiştirileceğiyle ilgili bir açıklama gelmiştir. Bu konuyla ilgili araştırma yapan arkeolog Tuncer Bağışkan, bu iddiayı ilk kez 1980'de Mustafa Haşim Altan'dan işittiğini ve Altan'ın bu konuda herhangi bir kaynak olmadığını belirttiğini, kendisinin de şeriyye sicilleri incelemesi sonucu herhangi bir zaman hanın adının "Hımarcılar Hanı" olmadığını tespit ettiğini ifade etmiştir.[3] Hanın ismine ait en eski belge olan, 31 Mart 1748 tarihli Kılıç Ali Paşa Vakfı'na ait vesikalarda hanın ismi "Han-ı Kumarî" ("Kumarî Han") olarak geçmektedir.[3][4] Kıbrıs Vakıflar İdaresi Arşiv Müdürü Mustafa Kemal Kasapoğlu, buradaki "kumar"ın çağdaş Türkçedeki anlamını taşımadığını ve yine "semer" anlamında olduğunu dile getirmiş, bu doğrultuda hanın adını değiştirmeyi önermiştir.[4]
Tarihi
İlk inşa tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Aynı mimari özelliklerin kullanıldığı Orta Çağ Venedik ya da Lüzinyan dönemine ait bir başka yapı, muhtemelen bir manastır üzerine 15.- 16. yüzyıllar arasında inşa edilmiş olabileceği tahmin edilmektedir.[1] Vakıflar arşivindeki 16 numaralı Şer'iyye Sicili'nde yer alan 31 Mart 1748 tarihli bir belgede handan "Kumari" adı ile bahsedildiği görülmektedir. Hanın bu dönemde Kılıç Ali Paşa Vakfı'na ait olduğu görülmektedir.[1] Yine, 1811 - 1836 yıllarına tarihlenen iki belgede han, "Kumarcı Hanı" adı ile anılmaktadır.[1] 1881 yılında Horatio Herbert Kitchener tarafından çizilen bir haritada adından "Küçük Han" diye bahsettiği görülmektedir.
1748 yılında Kılıç Ali Paşa Vakfı'na ait olan han, zamanla Derviş Paşa'nın kardeşi Fuat Tüccarbaşı'na ait bir özel mülk haline gelir. 1950'li yıllarda Tüccarbaşılardan Mehmet İzzetbey ile Mehmet Asım Bey'in adına kayıtlı olduğu görülür.
1937-1957 yılları arasında ilk restorasyonu tamamlanır. Bu dönemde Antikalar Dairesi tarafından eski eser olarak tescil edilir.
1958-1963 yılları arasında varislerine yıllık 70 Kıbrıs Lirası kira ödenir.
Sürekli olarak el değiştiren hanın kullanım hakkı, 12 Temmuz 2011 tarihinde, Turizm ve Çevre Bakanlığı tarafından mal sahipleri Aziz Kent ve Behzat Azizbeyli'den[2] 15 yıl süre ile devralınır.[1]
Restorasyonun bütçesi Türkiye Cumhuriyeti Yardım Heyeti tarafından sağlanır.[2] Restorasyon Eski Eserler ve Müzeler Dairesi ile Planlama ve İnşaat Dairesi'nin kontrolörlüğünde gerçekleştirilir. Turizm Planlama Dairesi Müdürülüğü tarafından 2016 yılında tamamlanır ve han hizmete açılır.[2] Açılış törenine dönemin başbakanı Hüseyin Özgürgün, dönemin Turizm ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, mal sahibi Aziz Kent ve birçok yetkili katılır.[2] Restorasyon sırasında, Venedik dönemine ait olduğu düşünülen sahip bir duvar bulunur.[2] Restorasyon sırasında elde edilen diğer tarihî eserler Eski Eserler ve Müzeler Dairesi tarafından restore edilmiştir. Bu eserler hanın çeşitli bölümlerinde sergilenmektedir.
Mimarisi
Tipik Osmanlı mimarisi özelliklerini sergilemektedir. Dörtgen bir plan üzerine inşa edilmiştir. İki katlıdır. İnşa edildiği ilk günlerde 52 odası bulunmakta iken günümüzde 44 odası kullanılmaktadır. Alt odalar eşya konulması için depo ve hayvanların konaklaması için ahır amaçlı; üst odalar ise yolcuların konaklaması amaçlı yatakhane olarak kullanılmıştır. Üst odalar beşik tonozludur. Ahşap revakların üstü kiremitle kaplıdır. Odalar mermer döşemelidir.
Günümüzde sivri kemerli, Gotik mimariyi çağrıştıran bir giriş kapısına sahip olsa da, bu kapının Osmanlı döneminde Osmanlı mimarisine uygun bir tarzda inşa edildiği, sonrasında Britanya sömürge yönetiminin restorasyonu sırasında yıkılarak hatalı olarak Gotik tarzda inşa edildiği fotoğraflarla belgelenmiştir. 2010'lardaki restorasyonu sırasında orijinal Osmanlı kemerinin yeniden yapılmasına yönelik talepler gelse de, sivri kemerli hâli muhafaza edilmiştir.[3]
Kaynakça
- Genel
- Özel
- HAVVA ARSLANGAZİ (2007). Lefkoşa kent dokusunda mimari üsluplar. İstanbul: MARMARA ÜNİVERSİTESİ TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ.
|
---|
|
Şehir surları | | |
---|
Müzeler | |
---|
Cami ve kiliseler | |
---|
Suriçinde kalan binalar | |
---|
Alışveriş ve eğlence | |
---|
Parklar, alanlar ve meydanlar | |
---|
Şehir surları dışında kalan binalar | |
---|
Yönetim | |
---|
Mahalleler | Surlariçi'ndeki mahalleler | |
---|
|
---|