Kıbrıs Sorunu, Akdeniz'in doğusunda bulunan Kıbrıs adasında Kıbrıs RumlarıylaKıbrıs Türkleri arasında yaşanan siyasi tabanlı sorun. Britanyalıların Kıbrıs Sözleşmesi sonrasında[1] adayı kolonileştirmeleri ile halklar arası çatışmalar artış gösterdi.[2] Bu tarihlerde taksim isteğinde bulunan Türkler ile enosis isteyen Rumlar birbirleri ile çatışmaya başladı.[2]Kıbrıslılar tamamen öz belirtim hakkı istiyordu.[3] Britanyalılar, sorunu "Rum-Türk anlaşmazlığına" bağladı[4] ve sonunda 16 Ağustos 1960 tarihinde Kıbrıs; Yunanistan, Türkiye ve Birleşik Krallık'ın "Kuruluş, İttifak ve Garanti" adındaki 3 anlaşmayı imzalaması ile bağımsızlığını kazandı.[4]
Bağımsızlıktan sonra da ada üzerinde çatışmalar durmadı ve 1963'te Kıbrıs Türkleri ada yönetiminden çekildi.[5] 1974'te, Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar arasında siyasi gerilimler şiddetli olarak artmaktaydı[6] ve Yunanistan'daki askeri cunta desteği ile Kıbrıs'ta enosis'e yönelik aşırı milliyetçi Rumların darbe yapması[7][8] sonucunda Türkiye, Kıbrıs'a Başbakan Bülent Ecevit’in Liderliğinde harekât düzenledi.[9] Bunlarla birlikte, adanın kuzeyinde Türklerin yönetiminde politik bir düzenin meydana gelmesine neden oldu.[10] Bu siyasi olaylarla günümüzdeki "Kıbrıs Sorunu" ortaya çıktı. 1983 yılında Türkiye, Kıbrıs Türk toplumunun ilan ettiği[10] de facto yönetim olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin bağımsızlığını tanımasından sonra[11] Kıbrıs Cumhuriyeti'ne Güney Kıbrıs Rum Yönetimi olarak hitap etmektedir.[12] 13 Mayıs 1984'te de Güvenlik Konseyi 550 sayılı kararı[13] ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin ilanını ayrılıkçı bir hareket olarak tanımladı.[14]Birleşmiş Milletler[15] ve Avrupa Konseyi[16] Türkiye'nin "işgali" altında olduğunu nitelendirdi.[17] Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti günümüzde bağımsızlığı sadece Türkiye Cumhuriyeti dışında[18]hiçbir ülke tarafından tanımayande facto bağımsız bir cumhuriyet konumundadır.[19] Adanın kuzeyi de jure olarak Kıbrıs Cumhuriyeti'ne ait kabul edilir.[13]
Bugün soruna ABD,[20]Birleşik Krallık, Türkiye, Yunanistan, Birleşmiş Milletler ve son zamanlarda Avrupa Birliği[21] dahil bulunmaktadır.
Kıbrıs'ın Osmanlı İmparatorluğu'nun kontrolüne geçmeden önce, Doğu Akdeniz'deki Osmanlı'ya ait gemilerine akın yapan Hristiyan korsanlarının sığınağı haline gelmiştir.[23] Bu korsanlar genellikle deniz ticaret gemilerine ve hacca giden yolculara saldırarak buradaki yol güvenliğini yok etmektedir. Bu gibi nedenlerden dolayı Kıbrıs'ın alınması gerekli görülmüştür.[24]
Kıbrıs, Lala Mustafa Paşa komutasındaki ordu ve Piyale Paşa komutasındaki donanma ile birlikte[25] yaya 60.000 kişiden oluşan Osmanlı Ordusu, 2 Temmuz 1570'te Limasol'a çıkması[26] ve 4 Ağustos 1571'de Mağusa'nın[27] Venedikli Mağusa Kale komutanı Bragadino'nun 5 maddelik bir antlaşmayla kaleyi teslim etmesiyle sonuçlanan bir seferle Osmanlı İdaresine girdi.[28] Kıbrıs'ın ele geçirilmesiyle Osmanlı Devleti, Doğu Akdeniz'e tamamen hâkim olmuştur.[29]
15 Eylül 1570 tarihinde Lala Mustafa Paşa, tören ile Lefkoşa şehrine girmiştir.[30] Kıbrıs fethedildiği tarihte adada çok az sayıda Ortodoks Rum vardı. Çünkü VenediklilerKatolik idi ve Ortodoks Kilisesi'ne yaşama hakkı tanımıyordu. Osmanlı Devleti Ortodokslara serbestçe kilise kurma ve gelişme imkânı sağladı. Böylece adada Ortodoks Kilisesi gelişti ve Katolik Kilisesi etkinliğini kaybetti.
1571 yılında Kıbrıs'ta yapılmış bulunan nüfus sayımında yerli halkın nüfusu 150.000'dir. Burada bulunan Türk askeri ise 30.000 kadardır.[31] Adanın tamamının kontrol edilmesinin ardından Karaman'dan adaya göç ettirilen Türkler[32] ve Beyşehir, Ürgüp, Niğde, Aksaray, Akşehir gibi Anadolu'nun orta kesiminde kalan şehirlerinden aileler getirilerek yerleştirilmiştir.[33] Bugün adada yaşayan Kıbrıs Türkleri'nin (Kıbrıs Harekâtı'ndan sonra Türkiye Cumhuriyeti'nden gelenler hariç) soyu bu Osmanlı idaresinde adaya gönderilen Türklerden gelmektedir.[33]
1878-1923 dönemi
93 Harbi'nde Rus İmparatorluğu karşısında yenilen Osmanlı, Ruslara karşı fazla ödün vermemek amacıyla,[34]Birleşik Krallık'ın isteği üzerine ada 92.799 sterline kiralanmıştır.[35] Osmanlı mülkiyeti devam ediyor sayılmakla birlikte, yönetim tamamen Birleşik Krallık'a geçti.[36]Birleşik Krallık adayı "Komiser" diye tabir ettiği yüksek rütbeli yöneticilerle idare etmiştir. 1914'te başlayan I. Dünya Savaşı'nda Osmanlı'nın Birleşik Krallık karşısındaki Almanya'nın yanında savaşa girmesi üzerine Birleşik Krallık adayı ilhak edip adaya vali tayin etti. 1923'te imzalanan Lozan Barış Antlaşması’nın 21. Maddesi gereğince, Birleşik Krallık'a ilhakı tanındı.[37] 1925 yılında 'Kıbrıs Kraliyet Sömürgesi' Cyprus Crown Colony olarak ilan edildi ve adaya ilk Türkiye konsolosu atandı.[38]
1967 krizi
1967'de Yunanistan'ın demokratik olarak seçilmiş hükûmetinin bir askerî darbe sonucu devrilmesi ve Enosis'i uygulamak için Makarios'a baskı uygulamaya başlamasıyla durum daha da kötüleşti. Askeri bir diktatörlüğün parçası olmak veya bir Türk müdahalesini tetiklemek istemeyen Makarios, Enosis hedefinden uzaklaşmaya başladı. Bu durum Yunanistan'daki cunta ile Kıbrıs'ta Yeoryos Grivas arasında gerginliğe neden oldu. Grivas'ın Ulusal Muhafızlar ve Yunan birliği üzerindeki kontrolü, olası bir darbeden korkan Makarios'un pozisyonuna bir tehdit olarak görülüyordu. Grivas, silahlı birliklerin Boğaziçi ve Geçitkale'deki Kıbrıs Türk yerleşim bölgelerinde devriye gezmeye başladığında ve 15 Kasım'da Kıbrıslı Türklerle şiddetli çatışmalara girdiğinde çatışmayı tırmandırdı.
Birlikler geri çekildiği sırada 26 Kıbrıslı Türk öldürülmüştü.[39] Bunun üzerine Türkiye, Grivas'ın adadan çıkarılmasını, Yunanistan'dan İttifak Antlaşması'nın sınırlarını aşan asker kaçakçılığının kaldırılmasını ve Kıbrıs Türk enklavlarındaki ekonomik ablukaların kaldırılmasını talep eden bir ültimatomla yanıt verdi. Grivas görevinden istifa etti ve 12.000 Yunan askeri geri çekildi. Makarios ise Ulusal Muhafız birliklerinin sayısını azaltarak ve Kıbrıs'ın bağımsızlığına sadık bir paramiliter güç yaratarak konumunu sağlamlaştırmaya çalıştı. 1968'de, Enosis'in artık neredeyse imkansız olduğunu kabul eden Makarios, "Zorunlu olarak, mümkün olanın sınırları içinde, her zaman arzu edilenin sınırlarıyla örtüşmeyen bir çözüm aranmalıdır" açıklamasını yaptı.
20 Temmuz 1974'te Türkiye Cumhuriyeti Başbakan Bülent Ecevit'in emriyle Türk Silahlı KuvvetlerininKıbrıs'ta başlattığı askerî harekât, Yunanistan Hükûmetinin desteğiyle yapılan 15 Temmuz 1974 darbesinin ardından düzenlendi. 14 Ağustos günü başlatılan ikinci harekâtla -Kuzey Lefkoşa da dâhil olmak üzere- adanın yüzde 37'sinin Türk kontrolüne geçmesiyle sonuçlandı. 140 bin ila 200 bin Rum, adanın kuzeyinden; 42 bin ila 65 bin Türk, adanın güneyinden göçmen oldu.
Birleşme çabaları
2002-2008 dönemi
Bu alt başlığın genişletilmesi gerekiyor. Sayfayı düzenleyerek yardımcı olabilirsiniz.
Annan Planı, Türk ve Rum kesimleri halinde bölünmüş Kıbrıs Adası'nın bağımsız bir devlet olarak birleştirilmesini öneren Birleşmiş Milletler planıdır. Adını, planı ortaya atan Kofi Annan'dan alır.
Plan, Kıbrıs adasının İngiliz üsleri bölgesi haricinde kalan kısımlarının bağımsız ve federal nitelikte bir devlet olacak şekilde birleştirilmesini öngörüyordu. Plan gereğince Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti'ndeki bakanlıkların en az üçte biri Türklerden oluşacaktı. Devlet başkanlığı ve başbakanlık makamları on ayda bir Türkler ve Rumlar arasında değişecekti.
Bu alt başlığın genişletilmesi gerekiyor. Sayfayı düzenleyerek yardımcı olabilirsiniz.
24 Nisan 2004'te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Kıbrıs Cumhuriyeti'nde yapılan referandumlar ile oylamaya sunulan plan, Türk tarafından % 65 kabul gördüğü halde Rum oylarının % 76 red şeklinde olduğundan dolayı hayata geçirilememiştir.[40]
Şubat 2008'de Kıbrıs Cumhuriyeti'nde yapılan seçimlerde Dimitris Hristofyas, son turda rakibi Kasulidis'in aldığı 15.000 oya ve %40,11 oy oranına karşı %59,89 oy oranı ve 23.000 oyla Kıbrıs cumhurbaşkanı seçildi.[41] Hristofyas basına verdiği demeçlerde Kıbrıs sorununun çözülememesi halkımıza ihanetle eşdeğerdir gibisinden cümleler kurarak çözüme hazır olunduğunu ifade etti.[42] KKTC ve Kıbrıs Cumhuriyeti cumhurbaşkanlarının görüşmelerinde Mart 2008'de[43] Lefkoşa'yı ve adayı birbirinden ayıran Lokmacı Sınır Kapısı'nın açılması kararı alındı.[44]
^Şimşir, Bilal N. (Mart-Nisan-Mayıs 2001). "Ermeni Gailesinin Tarihsel Kökeni Üzerine". Ermeni Araştırmaları Dergisi, Sayı 1. Ermeni Araştırmaları Enstitüsü. 17 Kasım 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Haziran 2009.
^abHasgüler, Mehmet (Şubat 2007). a.g.e, 247. sayfa. Kaynak hatası:Geçersiz <ref> etiketi: "hasguler246" adı farklı içerikte birden fazla tanımlanmış (Bkz: Kaynak gösterme)
^Hasgüler, Mehmet (Şubat 2007). a.g.e, 227-230. sayfa.
^abHasgüler, Mehmet (Şubat 2007). a.g.e, 231-233. sayfa. Kaynak hatası:Geçersiz <ref> etiketi: "hasguler231" adı farklı içerikte birden fazla tanımlanmış (Bkz: Kaynak gösterme)
^Hasgüler, Mehmet. Kıbrıs'ta Enosis ve Taksim Politikalarının Sonu; 238. sayfa, Alfa Yayınları, Şubat 2007, ISBN 975-297-836-3.
^Simón Duke, United States military forces and installations in Europe, Stockholm International Peace Research Institute, Oxford University Press, 1989, ISBN 0-19-829132-9, p. 274. (Turkey's occupation of Cyprus...)
^Council of Europe, Parliamentary Assembly, Official Report of Debates, p. 212. (Cyprus is.....under Turkish military occupation.)