Özdemir, 2008 ile 2018 yılları arasında Claudia Roth ve daha sonra Simone Peter ile birlikte Yeşiller Partisi'nin eş başkanlığını yaptı. Özdemir, 2013 yılından bu yana Alman Federal Meclisi üyesidir ve daha önce 1994 ile 2002 yılları arasında bu görevde bulundu. 2004 ile 2009 yılları arasında Avrupa Parlamentosu Üyesi olarak görev yaptı.[1] Özdemir, Katrin Göring-Eckardt ile birlikte 2017 federal seçimlerinde ilk iki Yeşil adaydan biri oldu.[2] 2018'den 2021'e kadar Federal Meclis Ulaştırma Komitesi'ne başkanlık etti. 8 Aralık 2021'den bu yana Şansölye Olaf Scholz'un kabinesinde Gıda ve Tarım Bakanı olarak görev yapmaktadır. Kasım 2024'teki hükûmet krizinin ardından, Özgür Demokratik Partili (FDP) siyasetçi Bettina Stark-Watzinger'in yerine Federal Eğitim ve Araştırma Bakanı olarak atandı.[3]
Ailesi ve eğitimi
Stuttgart ve Ulm arasındaki tepelerde yer alan küçük bir kasaba olan Urach'ta doğan Cem Özdemir, Türkiyeli Gastarbeiter (“misafir işçi”) bir anne babanın oğludur. Özdemir'in annesi Türk kökenlidir ve İstanbul'da orta sınıf bir aileden gelmektedir. Babası ise Çerkes kökenli[4] ve aslen Tokatlıdır.[5] Ayrıca babası Türk Kurtuluş Savaşı'nda subay olarak görev yaptı.[5] Özdemir ve ailesi, 1983 yılında Alman vatandaşlığına geçti. Alman Hauptschule ve Realschule'den mezun olduktan sonra çıraklık eğitimini tamamlayarak erken çocukluk dönemi eğitmeni oldu. İleri teknik üniversiteye girmeye hak kazandıktan sonra Almanya'nın Reutlingen kentindeki Evanjelik Uygulamalı Bilimler Üniversitesi'nde sosyal pedagoji eğitimi aldı. Eğitimini 1987 yılında tamamladıktan sonra eğitimci ve serbest gazeteci olarak çalıştı.[6]
Siyasi kariyeri
Kariyerinin başlangıcı
Özdemir, 1981 yılından beri Yeşiller Partisi'nin Ludwigsburg İlçe Teşkilatı üyesidir. 1989 ile 1994 yılları arasında Baden-Württemberg'in parti eyalet yönetiminde yer aldı. 1992'de göçmen hakları için kurulan Immi-Grün - Bündnis der neuen InländerInnen grubunun kurucuları arasında yer aldı.
Federal Meclis Üyesi, 1994–2002
Özdemir, 1994'ten 2002'ye kadar Alman Federal Meclisi üyesiydi; Sosyal Demokrat Parti'den Leyla Onur ile birlikte ülkenin federal parlamentosuna seçilen ilk Türk veya Çerkes kökenli kişi oldu.[7] 1998'den 2002'ye kadar İçişleri Komisyonu üyesiydi ve parlamento grubunun bu konudaki sözcüsü olarak görev yaptı. Bu sıfatla Almanya'nın vatandaşlık yasalarında reform yapılmasını savundu.[8] Ayrıca, Alman-Türk Parlamenter Dostluk Grubu'nun da başkanlığını yaptı.
1992'de Yeşiller, Şansölye Gerhard Schröder yönetiminde ilk kez bir Alman federal hükümetine katıldı. Bundan 9 ay sonra Özdemir, Jürgen Trittin etrafında “partimizdeki kurucu kuşaktan gelen ahlakçı çokbilmişleri boş yere izleyemeyiz ve izlemeyeceğiz” şeklinde tartışmalı bir manifesto yayınlayan ve kendilerini “ikinci kuşak gençlik” olarak tanımlayan 40 genç parti üyesi arasındaydı.[9]
2002 yılında Özdemir, Federal Meclis üyesi olarak yaptığı resmî seyahatler sırasında kazandığı “Miles & More” millerini, kişisel kullanımına ayırdığı için parlamento yönetmeliklerini ihlal etmekle suçlandı. Ayrıca kişisel mali sorunlarını aşmak için Alman halkla ilişkiler danışmanı ve lobici Moritz Hunzinger'den kredi aldığı için de eleştirildi.[10] Bu olay, eski Alman Savunma Bakanı Rudolf Scharping ile ilişkilendirildi. Bunun üzerine Özdemir, içişleri sözcülüğünden ve Federal Meclis üyeliğinden istifa etti.[11][12]
Özdemir, 2003 yılında Transatlantik Üyesi olarak Washington, D.C. ve Brüksel'de bulunan ABD Alman Marshall Fonu'na katıldı. Bursiyerliği sırasında Wisconsin-Madison Üniversitesi'nde Türkiye ve Avrupa üzerine çeşitli konuşmalar yaptı ve konferanslar verdi.[13] Ayrıca Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa'daki azınlık gruplarının siyasi olarak nasıl örgütlendiklerini araştırdı.[8]
Avrupa Parlamentosu Üyesi, 2004–2009
Özdemir, 2004 ile 2009 yılları arasında Yeşiller/Avrupa Özgür İttifakı (Yeşiller/EFA) parlamento grubunda Avrupa Parlamentosu üyeliği yaptı. Bu süre zarfında grubun dış politika sözcüsü ve Dış İlişkiler Komitesi (AFET) üyesi olarak görev yaptı. Ayrıca, Avrupa Parlamentosu'nun Orta Asya raportörü ve Irak ile İlişkiler Daimi Geçici Delegasyonu'nun başkan yardımcısı olarak görev yaptı. 2006 ile 2007 yılları arasında Özdemir, ABD Merkezî İstihbarat Teşkilatı'nın (CIA) Avrupa'daki operasyonlarına yönelik araştırma ekibinin başkan yardımcılığını yaptı.
Yeşil Parti Eş Başkanı, 2009–2013
Özdemir, 2 Haziran 2008 tarihinde partisinin eş başkanlığına adaylığını açıkladı. Özdemir'in rakibi Berlin Temsilciler Meclisi'ndeki Yeşiller parlamento grubunun lideri Volker Ratzmann'dı, ancak Ratzmann 4 Eylül 2008'de kişisel nedenlerle adaylığını geri çekti.[14] Parti eş başkanlığı seçimlerine giden süreçte Özdemir, 2009 Alman federal seçimleri için Baden-Württemberg eyalet parti kongresinde, partisi adına adaylık koyarak oldukça iddialı bir yer için yarıştı. Ancak, her iki ayrı yarışta da karşısındaki rakiplerine karşı kaybetti. Buna rağmen Özdemir, parti başkanlığı için adaylık sürecinden vazgeçmeyerek bu adaylığını sürdürdü.
Özdemir, 15 Kasım 2008'den bu yana Birlik 90/Yeşiller'in iki eş başkanından biri olarak görev yapmaktadır.[15] Delege oylarının yüzde 79,2'sini aldı. Özdemir, 2009 seçimlerinde Federal Meclis'e seçilemedi. Stuttgart'ın güneyini kapsayan 1. seçim bölgesinde aday olarak %29,9 oy aldı, ancak CDU'nun adayı Stefan Kaufmann'a karşı kaybetti.
Federal Meclis Üyesi, 2013–günümüz
Özdemir, 2013 seçimleri sonucunda yeniden Federal Meclis'e girdi.[16] Alman-Çin Parlamento Dostluk Grubu'nun başkan yardımcısı olarak görev yaptı.
Siyasi görüşleri
Türkiye ile ilişkiler
Özdemir, Cumhurbaşkanı Erdoğan yönetimindeki Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğine karşı çıkmaktadır. Özdemir'in Mayıs 2014'te Köln'de yaptığı bir konuşmada Türkiye BaşbakanıRecep Tayyip Erdoğan'ı eleştirmesi üzerine Erdoğan, partisinin meclisteki grup toplantılarından birinde Özdemir'i bizzat hedef alarak “sözde Türk” ilan etti ve eleştirilerini “çok çirkin” olarak nitelendirdi. Erdoğan'ın bu sözleri üzerine Türkiye'nin Berlin BüyükelçisiHüseyin Avni Karslıoğlu, Alman Dışişleri Bakanlığı'na çağrılarak Almanya'nın Başbakan'ın sözlerinden duyduğu rahatsızlık hakkında bilgilendirildi.[17] Kısa bir süre sonra Özdemir, Spiegel Online'a verdiği demeçte, Irak ve Şam İslam Devleti militanlarının Avrupa'dan geçiş ülkesi olması nedeniyle Alman istihbarat servislerinin Türkiye'yi hedef almamasının “sorumsuzluk” olacağını söyledi.[18]
Özdemir, 15 Eylül 2015 tarihinde, Şırnak çatışmalarını yerinde incelemek üzere Cizre'yi ziyaret etti. Özdemir Cizre'de yaşanan sivil ölümlerinden Ankara'nın sorumlu olduğunu iddia etti ve “Demokratik bir devlet sorunları böyle çözmez” ifadesini kullandı.[19]
5 Nisan 2001 tarihinde Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesinde yayınlanan bir demecinde Özdemir, “Alman parlamentosu Fransız parlamentosunun izinden gitmemeli ve Ermenilerin toplu ölümünü soykırım olarak tanımlamamalıdır. Tarihi olaylara resmî tanımlar getirmek parlamentoların işi değildir. Bu tarihçilerin işidir. Federal Meclis geçmişte yaşanan adaletsizlikler hakkında karar verecek merci değildir.” dedi.[24]
Özdemir, 12 Mart 2015 tarihinde Ermenistan'ın başkenti Erivan'daki Ermeni Soykırımı anıtını ziyaret ederek, Ermeni Kırımı'nı soykırım olarak tanıdığını açıkladı[25] ve Türkiye'yi de tanımaya çağırdı.[26][27] Ayrıca Türkiye'yi Alican Sınır Kapısı'nı açmaya ve Ermenistan ile ilişkilerini normalleştirmeye davet etti. Alman gazetelerine verdiği bir röportajda “Almanya'nın Ermeni soykırımı konusuna açıkça değinmesi gerektiğini düşünüyorum. İki ülkenin dostu olarak Ermeni-Türk sınırının açılmasına yardımcı olmalıyız. Her iki ülkenin de dostu olarak, Ermeni-Türk ilişkilerinin Fransız-Alman ya da Polonya-Alman ilişkileri gibi olması için çaba göstermeliyiz.” dedi.[28]
2016 yılında eş başkanlığını yürüttüğü Birlik 90/Yeşiller partisi öncülüğünde hazırlanan ve Almanya Federal Hükûmetinin koalisyon ortakları Hristiyan Demokrat Birliği, Hristiyan Sosyal Birliği ve Sosyal Demokrat Parti tarafından desteklenen, 1915 olaylarını soykırım olarak tanımlayan karar tasarısının Federal Meclise taşınmasını sağladı. Oylama öncesi Bundestag'da bir konuşma yapan Özdemir, Türkiye'de “Ermeni” kelimesinin halen hakaret sözcüğü olarak kullanıldığını ve Almanya'nın da soykırımda suçlu olduğunu belirtti. Ayrıca, Enver Paşa ve Talat Paşa'nın adlarını anarak “katiller” ifadesini kullandı.[29] Tasarı, 2 Haziran 2016'da yapılan oylamada bir çekimser ve bir ret oyu ile kabul edildi.[30] Özdemir, tasarının mecliste kabul edilmesinin ardından sosyal medya, e-posta ve mektup aracılığıyla kendisinin ölüm ile tehdit edildiğini açıkladı.[31]
Özdemir, kenevirin yasallaştırılmasının savunuculuğunu yapmaktadır. Aralık 2014'te arkasında kenevir bitkisi ile bir Ice Bucket Challenge videosunda görülen Özdemir'in dokunulmazlığı, Berlin savcılarının uyuşturucu yetiştirildiği iddiasıyla başlattığı soruşturma nedeniyle kaldırıldı.[33] Özdemir, olayın ardından Westdeutsche Allgemeine Zeitung'a yaptığı açıklamada "Özgür bir toplumda kenevir tüketmeye ve bununla ilgili riskleri almaya karar vermek her bir bireye bağlı olmalı." dedi.[34]
Eleştiriler
5 Haziran 2016'da Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ermeni Kırımı'nın soykırım olarak tanınmasını içeren tasarının Alman Federal Meclisine taşınmasını sağlayan Özdemir hakkında isim vermeden, “Birileri de diyor ki, güya Türk... Ne Türk'ü be? Bunların kanlarının laboratuvar testinden geçmesi lazım”[35] ifadelerini kullandı. Türk tarihçi İlber Ortaylı da bir televizyon programında Cem Özdemir ve diğer Türk asıllı milletvekillerine yönelik olarak, “Oraya Türk asıllı milletvekilleri girdi diye oraya bir uzlaşı götürmüyoruz ki. Onlar havaya çalıyorlar. Yani o arkadaşlar, o havaya intibak ederek yani yamanarak geçiniyorlar. Bu bir entegrasyon değildir, bu bir yamanmadır.” açıklamasında bulundu.[36]