Bıyıklı Mehmed Paşa (Osmanlı Türkçesi: بیقلی محمد پاشا ; ö. 24 Aralık 1521), sancakbeyi, beylerbeyi ve vezir görevlerinde bulunmuş Osmanlı devlet adamıdır. Fırat-Dicle Seferi ile geniş bir coğrafyada Safevi hakimiyetini bitirerek Fatih Paşa unvanı aldı ve Diyarbakır'ın da ilk Osmanlı valisi olmuştur.
Soyunun Akkoyunlular'a dayandığı[9] düşünülen Bıyıklı Mehmet Paşa, Enderun'da tahsil aldıktan sonra Yavuz Sultan Selim tahta çıktığı sırada Mirahur Ağası olarak görevliydi.[9] Tarih sahnesine ise ilk kez, henüz Mirahur Ağası iken II. Bayezid sonrası taht kavgasında Yavuz Sultan Selim'in tarafını seçerek çıktı. Yavuz Sultan Selim'in henüz hazır olmayan ordusuna öncü kuvvetleriyle Ahmed Sultan'ın ordusunu oyalayarak yeterli zamanı kazandırdı. Taht kavgasını noktalayan Yenişehir Meydan Muharebesi'nde de yararlılıklar göstermesi ona Trabzon Sancağı'nı kazandırdı. Yavuz Sultan Selim'in meşhur Çaldıran Seferi'ne kadar yaklaşık bir yıl bu görevde kaldı. Kışlamak üzere Amasya'ya dönen padişahtan Bayburt'u ve Kiği'yı kuşatması için emir aldı. 17 Ekim'de şehri ele geçirdi ve Kiğı'yı da tek kurşun atmadan teslim aldı. Bu başarısının üzerine Paşalığa terfi etti ve Bayburt, Erzincan ve Karahisar Sancakları da padişah tarafından kendisine ödül olarak verildi. 1515 kışında ise Amasya'da bulunan padişah tarafından Kemah'ı kuşatması için emir aldı. Çetin kış şartları altında kaleyi kuşatan Bıyıklı Mehmet Paşa, Mayıs ayında padişahın da kendisine katılması sonucu 19 Mayıs 1515'te kaleyi ele geçirdi. Yaklaşan Mısır savaşı yüzünden İstanbul'a dönen padişah, Bıyıklı Mehmet Paşa'yı Safeviler ile mücadele etmesi için cephede bıraktı.
Kemah'ın da kaybedilmesi üzerine Şah İsmail, Kemah'ın Safevi Valisi Nur Ali Halife komutasındaki bir orduyu Erzincan'ı geri alması için Tunceli'ye gönderdi. Casusları vasıtasıyla bunu önceden haber alan Bıyıklı Mehmet Paşa, sancaklarındaki kuvvetlerini topladı ve hızla Fırat'ı geçti.[10] 1515'in Haziranı ayında gerçeklen Ovacık Muharebesi'nde mutlak zafer elde eden paşa, Nur Ali Halife'nin de sonunu getirdi. Bu muharebe ile birlikte Tunceli'yi ele geçirdi, asayişi sağladı ve Bayburt'a döndü.
Bıyıklı Mehmed Paşa Tunceli'de düşmanla uğraşırken Şah İsmail bu sefer de Maktul Diyarbakır Valisi Ustaclu Muhammed Han'ın kardeşi Ustaclu Kara Han komutasındaki 5.000 kişilik bir kuvveti İdris-i Bitlisî'nin bölgedeki çalışmalarıyla Osmanlı'ya bağlılığını bildiren Diyarbakır üzerine gönderdi. Diyarbakır Kuşatması'nın uzaması nedeniyle Bayburt'ta bulun Bıyıklı Mehmet Paşa'ya Karahan ve ordusunu imha etme görevi verildi. Amasya Beylerbeyi Şadi Paşa da Kiğı'da orduya katıldı.[11] yaklaşık 10.000 kişilik aşiret kuvvetleri de orduya katılmıştı. 5.000 kişilik Amasya kuvvetleri de buna eklenince yaklaşık 25.000 kişilik bir kuvvetle başa çıkamayacağını düşünen Ustaclu Kara Han, Osmanlı ordusunun da gelmesi üzerine 10 Eylül'de kuşatmayı kaldırdı ve Mardin'e çekildi. Osmanlı ordusu şehre girmedi ve Kara Han'ın ordusunu Mardin'e kadar kovaladı. Kara Han Mardin'de de durmadı ve Sincar'a çekildi. Çöle girmek istemeyen Osmanlı kurmayları ise Cavsak'ta toplanarak tartışmaya başladı. Bıyıklı Mehmet Paşa ve tarafları Mardin'i kuşatmaktan yanayken, Şadi Paşa ve taraflarının dönmek istemesi üzerine bir sonuç alınamadı. Üçüncü gün ise Şadi Paşa ve ordusu ordudan ayrıldı.[12] Mardin halkı şehri teslim ettiği halde Safevi birlikleri iç kaleye kapanıp direnişe geçtiler. Amasya ordusunun ayrılması, mevsim şartlarının getirdiği şiddetli kuraklık gibi nedenlerden ötürü Bıyıklı Mehmet Paşa ve ordusu da şehri kuşatmadan Diyarbakır'a döndü ve olanları İstanbul'a rapor etti. 4 Kasım'da da Diyarbakır'ın ilk Beylerbeyi olarak atandı. Diyarbakır beylerbeyliği, kanunlara göre üç tuğlu Vezaret (Vezirlik) makamıydı.[13]
Olanlardan haberdar olan Yavuz Sultan Selim, Şadi Paşa ve beraberindeki altı sancakbeyi azledilerek hapse mahkûm edildi.[14] Bu sırada Kara Han Mardin'e girdi ve takviye almaya başladı. Karaman Beylerbeyi Divane Hüsrev Paşa, Sipahileri ile Bıyıklı Mehmet Paşa'ya katılması için emir aldı. Ayrıca İstanbul'dan da takviyeler gönderildi.[15] İstanbul'dan gelen takviyeler Mart 1516'da Harput Kuşatması'yla Elazığ hakimiyetini sağladı. Nisan ayında ise Çerkez Hüseyin Bey komutasındaki 2.000 kişilik bir süvari kuvveti Kerh Muharebesi'nde feci şekilde kıyıma uğradı. Kürt aşiretleri de Sincar Muharebesi gibi bazı Safevi takviyelerine baskınlar düzenledi.
Hazırlıklarını tamamlayan iki ordu da bölgenin kaderini belirleyecek nihai savaş için Mayıs 1516'da Mardin yakınlarındaki Koçhisar'da karşılaştı. Osmanlı ordusunun merkezinde 2.000 tüfekli yeniçeri ve çok sayıda muharebe topu ile Bıyıklı Mehmet Paşa bulunuyordu. Sağ kanatta ise Karaman ordusu ve başında da Hüsrev Paşa bulunmaktaydı. Sağ kanatta ise Karaçinoğlu Ahmed Bey, Pir Hüseyin Bey ve İdris-i Bitlisi gibi kumandanlarla birlikte Kürt aşiretleri, beyleriyle birlikte bulunuyordu.[16] Ustaclu Kara Han ise ordusunu ikiye ayırıp sol kanadına kendisini, sağ kanadına da Bağdat Valisi Kangırıl Sultanı verdi. Muharebe, kuşluk vaktindeki Safevi taarruzu ile başladı. Çaldıran'da olanları unutmayan Karahan ateş gücü ile karşılaşmadan kanatlara taarruz etti. Karman ordusunun zorlanması üzerine Bıyıklı Mehmet Paşa, yeniçeri ortaları ile taarruza kalktı. Topçu desteğine sahip olan tüfekli yeniçeriler kendilerinden kalabalık süvari hücumlarını rahatlıkla püskürtüyordu. İlerleyen saatlerde Osmanlı sol kanadındaki düzensiz aşiret birliklerinde bozulmalar başladı. Tam o sıralarda Kara Han'ın boynuna bir tüfek mermisi isabet etti ve cansız bedeni atından düştü. Kafasını kesip mızrağına takan Nasuh adlı bir yeniçeri ise bu hareketiyle Safevi sol kanadının dağılmasına yol açtı.[17] Akabinde de Safevi sağ kanadı kıskaca alındı ve çoğu öldürüldü. Bu sonuçtan sonra civarda hiç Safevi kuvvetli kalmadı. Maktul Ustacalı Kara Han'ın kardeşi Süleyman Bey ise Mardin kalesine kapandı. Mardin kuşatması yeni başlamıştı ki, Bıyıklı Mehmet Paşa'nın Büyük Mısır Seferi'ne katılması emredildi. Zagros dağlarının batısında başka düşman ordusu kalmadığı için ablukada biraz asker bıraktı ve yola çıkıldı.
Diyarbakır kuvvetleri Bıyıklı Mehmet Paşa komutasındayken 3 Ağustos 1516'da Malatya ovasında bulunan padişahın ordusuna katıldı. 23 Ağustos 1516'da Mercidabık ovasında gerçekleşen büyük muharebede de Rumeli Beylerbeyi Sinan Paşa ile birlikte sol kanat kumandanlığı yapan Bıyıklı Mehmet Paşa, Emir Sibay'ın üzerine yaptığı sert taarruzları karşılamayı başardı ve elde edilen zaferle birlikte Osmanlı ordusu kısa sürede Halep'e girdi. Halep'te bulunduğu sırada Yavuz Sultan Selim tarafından Mardin Kuşatması'na devam etmesi için görevlendirildi.
Uzun süren Mardin Kuşatması sonucunda Ocak 1517'de şehir düştü ve Maktul Kara Han'ın kardeşi Süleyman Bey de bu savaşta öldü. Bu harekât sırasında Mardin ile birlikte; Rakka, Urfa, Hasankeyf ve Musul gibi Fırat ile Dicle arasındaki önemli şehirler de ele geçirildi. Sefer bittiğinde ise Bıyıklı Mehmet Paşa Diyarbakır'a dönüp şehrin onarımı ve kalkınması için çalışmaya başladı.
Doğu Roma İmparatorluğu ve Müslümanlar arasında yaşanan savaşlardan bu yana Timur, Selçuklu, Akkoyunlu vb. devletlerin yaptığı yıkıcı savaşlara sahne olan Diyarbakır çok yıpranmış bir şehirdi. Seferden sonra Bıyıklı Mehmet Paşa tarafından şehir bakıma alındı. Bizzat kendisi; saray, hamam ve cami yaptırdı.[18] Hatta kendisi de yaptırdığı Fatih Paşa Camisi'nde yatmaktadır. 1521 sonundaki ölümüne kadar da bu görevde kalarak bölgenin asayişi ve kalkınması için çalıştı. Kendi adında bir vakfı olup, yaptırdığı cami etrafında çarşılar ve hanlar kurulmuştu. Gelen tüccarların da yeme içme ihtiyaçlarını vakfından karşılamaktaydı. Yaptığı çalışmalar sayesinde şehrin zenginlik artışı 1518 ve 1540 defterlerinde açıkça görülmektedir.
Kişiliği, ailesi ve ölümü
İyi bir askeri ve valilik kariyeri olan Mehmet Paşa; otoriter, adil ve tedbirli biri olarak tanınırdı. Şah İsmail'in dahi sarayında casusları bulunan Mehmet Paşa, barut gücünün yeni geliştirildiği dönemde komutasına 2.000 tüfekli yeniçeri verilecek kadar eğitimli bir askerdir. Bölgedeki başarılarından sonra idareyi kurması için padişah tarafından mühürlü boş kağıtlar verilecek kadar da güvenilir biridir.
Ailesi hakkında pek malumat olmasa da Yemen Beylerbeyliği yapmış Mustafa Paşa adlı bir oğlu, Bağdat ve Halep Beylerbeyliği yapmış Üveys Paşa adlı bir de kardeşi vardır. Son günlerini dizanteri olduğu halde civar köyleri gezen Bıyıklı Mehmet Paşa, 24 Aralık 1521'de aynı hastalıktan dolayı öldü.
İlhan, Mehdi (1988). IX'uncu Türk Tarih Kongresi. TTK Basımevi. ss. 807-817
Göyünç, Nejat (1969). I. Bölüm. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Basımevi. ss. 15-34. ISBN9751604028.|erişim-tarihi= kullanmak için |url= gerekiyor (yardım)
Hoca Sadeddin Efendi (1585). Tacü't-Tevarih Cilt IV. ss. 245-271. ISBN9789751710949.
Danişmend, İsmail Hami (1971). I. Selim. Topkapı/İstanbul: Doğu Kütüphanesi. ss. 16-41. ISBN978-9944-397-70-4.
^ab"Arşivlenmiş kopya". 18 Ağustos 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Ağustos 2019.Kaynak hatası:Geçersiz <ref> etiketi: "islamansiklopedisi.org.tr" adı farklı içerikte birden fazla tanımlanmış (Bkz: Kaynak gösterme)
^Göyünç, Nejat (1969). Osmanlılar tarafından fetih. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Basımevi. s. 18. ISBN9751604028.
^Göyünç, Nejat (1969). Mardin'in ilk zaptı. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Basımevi. s. 19. ISBN9751604028.
^Evliya Çelebi. Diyarbakır hakkında kanunname. s. 436. ISBN9750817826.|erişim-tarihi= kullanmak için |url= gerekiyor (yardım)
^Göyünç, Nejat (1969). Kumandanlar arası ihtilaf ve şehri tekrar zaptı. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Basımevi. s. 20. ISBN9751604028.
^Göyünç, Nejat (1969). Kuvvetlerin takviyesi, alınan tedbirler. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Basımevi. s. 21. ISBN9751604028.
^Hoca Sadeddin Efendi (1585). Kara Han'la olan cenk. s. 266. ISBN9789751710949.
^Göyünç, Nejat (1969). Bıyıklı Mehmed Paşa ve Karahan arasındaki nihâî muharebe. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Basımevi. s. 28. ISBN9751604028.