Asya'daki Osmanlı savaşları,Osmanlı İmparatorluğu'nun Asya'da karıştığı savaşları ifade eder. Osmanlı İmparatorluğu 14. yüzyılın başında kuruldu. Ana rakibi Bizans İmparatorluğu idi. 1350'lerde Osmanlılar Çanakkale Boğazı'nı geçmeyi başardılar ve sonunda tüm Güneydoğu Avrupa'yı fethettiler. Çoğunlukla Avrupa'ya yoğunlaşmalarına rağmen, Asya'da da savaştılar.
Diğer beyliklerle savaşlar
14. yüzyılın ilk yıllarında Anadolu'da çok sayıda Türk beyliği vardı. İlk Osmanlı padişahı Osman Bey, komşu beylikleri kışkırtmamaya dikkat etti. İkinci sultan Orhan, diğer beyliklerle savaşa giren ilk Osmanlı hükümdarıydı. Osmanlı beyliğinin güneyindeki başka bir beylik olan Karesi beyliği'ndeki bir iç savaşa müdahale etti ve daha sonra topraklarını ilhak etti.[1] Oğlu I. Murad, Anadolu'daki beyliklerin çoğunun üzerinde çoğu zaman diplomasi (çeyiz, satın alma vb.) ile hegemonya kurdu.[2]I. Bayezid daha sert yöntemlerle genişleme politikasına devam etti. 14. yüzyılın sonunda beyliklerin çoğu Osmanlı topraklarına dahil edildi. Ancak 1402 yılında Beyazıt, Ankara Muharebesi'nde TürkistanlıTürk fatihi Timur'a yenildi ve yeni ilhak edilen beylikler (Karesi hariç) yeniden bağımsızlığını kazandı.[3] Osmanlılar, I.Mehmed, II. Murad ve II.Mehmed dönemlerinde, Mısır'daki Memlûk Devleti'nin tebaası haline gelen tüm beylikleri (ikisi hariç) yeniden fethettiler.
14. yüzyılın sonlarına doğru İç Anadolu'nun doğusu, Kadı Burhaneddin adlı bir Türkmen liderin hegemonyası altındaydı. Bayezid, bu topraklarını fethetmeye çalıştı ancak başarılı olamadı. Onun ölümünden ve kısa süreli Timurlu egemenliğinden sonra Osmanlılar daha güçlü bir rakiple karşı karşıya kaldı. 15. yüzyılda doğudaki Türkmenler, Akkoyunlular'ın altında birleşti. 1473'te II. Mehmed, Otlukbeli Savaşı'nda Akkoyunlu sultanı Uzun Hasan'ı mağlup etti.[6] Bu savaştan sonra İç Anadolu'nun tamamı ve Doğu Anadolu'nun bir kısmı Osmanlı toprakları haline geldi.
Memlûk Devletine karşı savaşlar
Mısır, askeri bir kast olan Memlûklerin egemenliği altındaydı. Memlûkler aslen Türk kökenliydi. Osmanlılar, II. Beyazıt dönemindeki ilk çatışmalarda Memlûkleri yenemediler. Ancak Memlûklerin, Osmanlılara karşı Safevileri desteklemesi Osmanlı padişahı Selim'e Mısır'a savaş açması için gerekli nedeni verdi. Sadrazam Hadım Sinan Paşa, 1516'da Güneydoğu Anadolu'da Memlûk vasalı olan Dulkadiroğulları Beyliği'ni mağlup etti. Çukurova'daki diğer Memluk vasalı Ramazanoğulları Beyliği, Osmanlı hükümdarlığını gönüllü olarak kabul etti. Selim'in 1516-18'de Mısır'a yaptığı uzun seferi sırasında Memlûkler üç kez yenilgiye uğradılar; Mercidâbık,Han Yunus ve Ridaniye. (Birinci ve üçüncü savaşlar şahsen I. Selim, ikincisi Hadım Sinan Paşa tarafından yönetilmiştir). Suriye, İsrail, Filistin, Ürdün ve Lübnan'ın yanı sıra Mısır da Osmanlı egemenliğine girdi. Hicaz bölgesi (Suudi Arabistan) Osmanlı hükümdarlığını gönüllü olarak kabul etti.[7]
Safeviler'e karşı savaşlar
Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan'ın ölümünden sonra Safevi hükümdarı Şah İsmail, İran'ı ve Doğu Anadolu'yu kontrol etmeye başladı. İki ülke arasındaki mezhep farklılıkları savaşa yol açtı. 1514 Selim Çaldıran Savaşı'da Safevi ordusunu yendi ve Doğu Anadolu'nun çoğunu ilhak etti. Kanuni Sultan Süleyman döneminde savaşlar devam etti. Süleyman'ın seferlerinden üçü İran'a doğru yapıldı. (1534–35, 1548–49, 1553–55) Savaş, 1555'te Amasya Antlaşması ile sona erdi. Orta ve Kuzey Irak'ın yanı sıra tüm Doğu Anadolu, Osmanlı İmparatorluğu'nun bir parçası oldu. Bu arada güney Irak, Osmanlı hükümdarlığına gönüllü olarak girdi.
İran'ın Afşar ve Kaçar hanedanları yönetiminde olduğu sıralarda Osmanlılar sonunda küçük değişikliklerin olduğu savaşlarla İran'da defalarca savaştı. Nadir Şah döneminde ise büyük topraklar terk edilmek zorunda kalındı ancak ölümünün ardından tekrar ele geçirildi. Sonuncusu 1823'te sona eren savaşların sonunda, 1823'te çizilen sınır çizgisi neredeyse Kasr-ı Şirin ile aynıydı. (Günümüz Türkiye-İran ve Irak-İran sınırı.)[9]
Hint Okyanusu'ndaki deniz savaşları
I. Süleyman, 1538'de Hint Okyanusu'na bir donanma gönderdi. Donanmanın kaptanı Hadım Süleyman Paşa, Hindistan'da herhangi bir stratejik nokta ele geçiremese de Aden'i ve Yemen'in büyük bölümünü ele geçirdi. Birkaç yıl sonra Süleyman Paşa'nın dönüşünden sonra bir Portekiz Donanması Kızıldeniz'e hakim olmaya çalıştı. Ancak Osmanlı kaptanı Piri Reis bu donanmayı yenerek 1548'de Kızıldeniz'deki Osmanlı hakimiyetini yeniden sağladı. 1552'de Maskat'ı ve Arap Yarımadası'nın güney kıyılarını ele geçirdi. Daha sonra Basra Körfezi'ndeki küçük kaleleri de ele geçirdi.[10] Arap Yarımadası'nın çoğunda Osmanlı hakimiyeti 20. yüzyıla kadar devam etti.
Napolyon Savaşları
Fransız General Napolyon Bonapart, 1798'de Mısır'ı işgal etti ve Filistin'i de ilhak etmeye çalıştı. Yafa'yı kolayca ele geçirdi. Bir sonraki hedefi Akka idi çünkü şehir Suriye ve Mısır arasındaki rotayı kontrol ediyordu. Ancak Vali Cezzar Ahmed Paşa yönetimindeki şehrin inatçı savunmasından sonra geri çekilmek zorunda kaldı.[11]
Sonrası
Kasr-ı Şirin antlaşmasından sonra Osmanlı İmparatorluğu Arap Yarımadası'nın tartışmalı gölgeleri dışında kalan Asyadaki bölgelerini 20. yüzyıla kadar tutmayı başardı. 20. yüzyılın ilk yıllarındaki asıl sorun, daha sonra bastırılacak olan Yemen'deki isyandı. Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşı'nda İtilaf devletlerine karşı savaşmış ve yenilmiştir. Mondros Mütarekesi'ne göre Osmanlı Devleti, Arap Yarımadası, Suriye, Filistin, Ürdün, Lübnan ve Irak'ın büyük bir bölümündeki tüm toprakların kaybedilmesini kabul etti. Türkiye ve Kuzey Irak hala Osmanlı yönetimi altında olmasına rağmen, kısa süre sonra Müttefikler Akdeniz kıyılarını ve Kuzey Irak'ı da işgal etti. Sevr Anlaşması ile Yunanistan'a Trakya'nın yanı sıra Ege kıyılarını ve yeni kurulan Ermenistan'a Doğu Anadolu'yu bıraktılar. Ancak Türk Kurtuluş Savaşı sonucu antlaşma etkisiz hale getirildi. Savaşın sonunda Osmanlı İmparatorluğu 1922'de sona erdi. Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti , Lozan Antlaşması ile Akdeniz ve Ege kıyıları ile Doğu Anadolu'yu korudu.