Abdulrazak Gurnah (d. 20 Aralık 1948), Zanzibar doğumlu Tanzanyalı yazar ve edebiyatçı. Gurnah, "kültürler ve kıtalar arasındaki körfezde sömürgeciliğin etkilerine ve mültecinin kaderine nüfuz etmesinden" dolayı 2021 Nobel Edebiyat Ödülü'ne layık görüldü.[1] Gurnah, 1986'da Wole Soyinka'dan bu yana Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanan ilk siyah Afrikalı yazar oldu.
Biyografisi
Abdulrazak Gurnah 20 Aralık 1948'de bugün Tanzanya sınırları içerisinde kalan Zanzibar Sultanlığı'nda doğdu. 1960'larda Zanzibar Devrimi sırasında İngiltere'ye yerleşti. Ana dili Svahili olmasına rağmen İngilizce eserler yazdı. İlköğrenimini İngiliz okullarında tamamladı, çocukluğunda gittiği Kuran kursunda Arapça öğrendi. Gençliğinde Zanzibar Ayaklanması’na (1964) ve sonrasında kurulan sosyalist rejimin çalkantılı yıllarına tanıklık etti. Tanzanya'da Arap kökenli vatandaşlara yönelik baskı ve zulüm yüzünden ülkesini terk etmek zorunda kaldı, 1984'e kadar Zanzibar'a dönmesi mümkün olmadı. 1968’de İngiltere’ye gitti. Yükseköğrenimini Kent Üniversitesi’nde tamamladı. Doktora tezinde (1982) kolonyal söylemin Doğu Afrika, Karayip ve Hindistan edebiyatındaki izdüşümlerini analiz etti. Postkolonyal edebiyat alanında uzmanlaştı. Gurnah, 1980'den 1983'e kadar Nijerya'daki Bayero Üniversitesi Kano'da ders verdi. Yakın zamanda İngiltere'nin Canterbur şehrindeki Kent Üniversitesi'nde İngiliz ve Sömürge Sonrası Edebiyat Profesörlüğü görevinden emekli oldu.[2]
Romanları
10 roman ve çok sayıda kısa hikâye yazan Gurnah'ın bazı kitapları Müge Günay ve Mehmet Deniz Öcal'ın çevirileriyle Türkçede de yayımlandı. Kur'an sureleri ve Binbir Gece Masalları başta olmak üzere Arap ve Fars şiiri, Gurnah'ın yazın hayatındaki ilk önemli kaynaklar oldu. Gurnah, Shakespeare'den V. S. Naipaul'a kadar İngiliz dili geleneğini de çalışmalarına yansıttı. Bununla birlikte, yerli halkların bakış açısını vurgulamak için sömürgeci bakış açısını yükselterek, bu gelenekten bilinçli olarak uzaklaştı.[2]
İlk romanı Memory of Departure’da (Ayrılışın Hatırası, 1987) Afrika’dageçen gençlik yıllarının ardından ülkeyi terk eden Hassan karakterinin hafızasında yer eden Afrika imgesini postkolonyal dönemin kimlik sorunları ışığında inceledi.
İkinci romanı Pilgrim’s Way (Hac Yolu, 1988) başlığını Winchester’ı Canterbury’deki Thomas Beckett mabedine bağlayan yoldan alır. Daha iyi bir yaşam umuduyla İngiltere’ye gelen Tanzanyalı Davud, karşılaştığı göçmen karşıtı tutumlardan dolayı paranoyak bir benlik geliştirir ve çareyi Tanzanya’daki geçmişini tamamen silmekte arar.
Dottie(1990), Dottie Badoara Fatma Balfour karakteri üzerinden benzer bir yabancılaşma sorununu tartışır. Fatma Balfour’un melez kimliği, ırk ve etnisite sorununun göçmen ve sürgün karakterler üzerindeki travmatik etkilerinin yakıcı bir simgesidir.
Cennet’te (1994) Gurnah, Yakup’un oğlu Yusuf’un Kuran’da anlatılan hikâyesini 1900-1914 arası Doğu Afrika’ya uyarlar. Kolonyal söylemin Afrika’ya dair klişelerini kölelik, tarihin çarpıtılması, İslâmofobi gibi meseleler üstünden tartışırken Yusuf’un bireysel hikâyesi bir yandan kolonyalizmin bir yandan da despotizmin eleştirisine açılan ikili bir işlev görür.
By the Sea (Deniz Kenarında, 2001), emperyal pedagojinin Afrika’nın yerli gelenekleriyle karşılaşmasının doğurduğu verimli paradoksları konu eder. Salih Ömer, Kuran eğitimi almaktan duyduğu geleneksel kıvanç ile kolonyal eğitimin kazandırdığı dünya bilgisi arasında bocalarken yeni Afrika’nın çelişkileri ete kemiğe bürünür.
Son Hediye (2011), 1996’da yayımlanan Sessizliğe Hayranlık’la (2018) birlikte bir nehir roman anlatısıdır. Sessizliğe Hayranlık’ın isimsiz anlatıcısı ülkesini terk eden bir Zanzibarlı muhaliftir; Britanya’ya yerleşip evlendikten sonra öğretmenlik yapar. Hayatının en istikrarlı görünen döneminde bireysel tarihini yazmaya karar verdiğinde, hiç de istikrarlı olmayan, kayıp ve kırılgan bir bastırılmış benlikle yüzleşmek zorunda kalır. Son Hediye’de ise Gurnah, bu isimsiz anlatıcısının hikâyesini kültürel farklılıkları, belleğe kazınmış tarifsiz acıları kateden bir anlatıya kavuşturur. Gurnah’ın hakikat anlayışı, gerek kolonyal dönemin karamsar ve toptancı tasvirlerini gerekse anavatan-memleket şovenizmlerini reddeden sahici bir arayışa dayanır.
Gurnah 2017'de Gravel Heart (Çakıl Kalp) isimli romanını yazdı.
Son romanı Afterlives (Ölümden Sonraki Hayatlar) İngiltere'de 2020'de yayımlandı.
Gurnah, romanları dışında, Salman Rüşdi, Anthony Burgess, Joseph Conrad, V. S. Naipaul, Zoe Vicomb gibi yazarlar üstüne edebiyat eleştirileri yazdı, kitaplar hazırladı.[3]
Eserleri Türkçeye İletişim Yayınları tarafından kazandırılmaktadır.[4]
Temalar
Gurnah'ın eserlerinin çoğu Doğu Afrika kıyılarında geçer ve romanlarının kahramanlarından biri hariç hepsi Zanzibar'da doğmuştur. Edebiyat eleştirmeni Bruce King, Gurnah'ın romanlarının Doğu Afrikalı kahramanları daha geniş uluslararası bağlamlarına yerleştirdiğini ve Gurnah'ın kurgusunda "Afrikalıların her zaman daha büyük, değişen dünyanın bir parçası olduğunu" gözlemlediğini ileri sürer.[5] King'e göre, Gurnah'ın karakterleri genellikle köksüz, yabancılaşmış, istenmeyen ve bu nedenle kırgın kurbanlardır veya kendilerini böyle hissederler." Felicity Hand, Gurnah'ın romanlarının "göçten kaynaklanan yabancılaşma ve yalnızlık ve parçalanmış kimlikler ve 'ev'in anlamı hakkında doğurduğu ruh arama soruları" ile ilgili olduğunu öne sürer.[6] Gurnah'ın karakterlerinin göç ettikleri yeni ve yabancı ülkede başarılı olamadıklarını, ancak başarısızlıklarını ironi ve mizah kullanarak göğüslediklerini gözlemler.[6]
Ödülleri
Gurnah 1994 yılında Man Booker Ödülü'ne aday gösterildi. 2001 yılında da Los Angeles Times Kitap Ödülü'ne layık görüldü.[7] 2006 yılında Royal Society of Literature Derneği'nin bir üyesi seçildi.[8] 2007'de By the Sea adlı romanıyla Fransa'da RFI Witness of the World ödülünü kazandı.[9]
Nobel Edebiyat Ödülü
İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi, 7 Ekim 2021'de Nobel Edebiyat Ödülü'nün Abdulrazak Gurnah'a verildiğini açıkladı. Nobel Komitesi kararını açıklarken Gurnah'ı, "Kültürler ve kıtalar arasında sömürgeciliğin etkilerine ve mültecilerin kaderine yönelik tavizsiz ve merhametli tavrı" nedeniyle övdü ve şunları kaydetti: "Gurnah'nın gerçeğe olan bağlılığı ve basitleştirmeden kaçınması dikkat çekicidir. Basmakalıp betimlemelerden uzak duran Gurnah'ın romanları gözlerimizi, dünyanın başka yerlerinde, insanların pek de aşina olmadığı, kültürel olarak çeşitlendirilmiş bir Doğu Afrika'ya bakmamızı sağlıyor."[7]
Kaynakça
|
---|
1901-1925 | | |
---|
1926-1950 | |
---|
1951-1975 | |
---|
1976-2000 | |
---|
2001-günümüz | |
---|