Kavcıoğlu kariyerine Esbank TAŞ'de müfettiş yardımcısı olarak başladı. Aynı bankada sırasıyla müfettiş, şube müdürü ve genel müdür yardımcısı pozisyonlarında görev aldı. Daha sonra Halkbank İstanbul Bölge Koordinatörü olarak çalıştı. Aynı bankada, perakende bankacılık, kredi politikaları ve insan kaynakları ve organizasyonundan sorumlu genel müdür yardımcılığına getirildi. Ayrıca, Bayburt Eğitim, Kültür ve Hizmet Vakfının başkanlığını yürüttü. Kasım 2015 genel seçimleri'nde Adalet ve Kalkınma Partisinden Bayburt milletvekili seçildi ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde26. dönem milletvekili olarak yasama faaliyetlerine katıldı.[1] Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi ve Parlamentolar Arası Birlik (PAB) Türk delegasyonu üyesi olarak çalışmalarda bulundu.[2] Kavcıoğlu milletvekilliğinin sona ermesinden sonra Ağustos 2018'de VakıfBank yönetim kurulu başkan vekilliği ve VakıfBank T.A.O. iştiraklerinden Vakıf Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı yönetim kurulu başkanlığı görevlerinde bulundu.[2] Ayrıca, Ocak 2020'den beri Marmara Üniversitesi Bankacılık ve Sigortacılık Yüksekokulunun Bankacılık bölümünde öğretim görevlisi olarak çalışmaktaydı.[3]
Kavcıoğlu, 2014 yılında "Makro İktisat" alanında Doçent ünvanını, 2019 yılında Profesör unvanını aldı.[7] “Ticari Bankalarda Sorunlu Kredilerin Yönetimi Çözüm Yolları ve Takibi”, “Sektörlere Göre Finansal Tabloların Karşılaştırmalı Analizi”; “Enerji Sektöründe Yatırım Projelerinin Değerlendirilmesi” ve “Dünyada ve Türkiye’de Faizsiz Finansın Gelişimi” adlı 4 kitabı ve çok sayıda yayınlanmış makalesi bulunmaktadır.[7]
İntihal iddiası
BirGün gazetesi Kavcıoğlu'nun 2003 yılında Marmara Üniversitesi Bankacılık ve Sigortacılık Enstitüsünün Bankacılık Bölümüne sunulan "Ticari Bankalarda Sorunlu Kredilerin Yönetimi, Çözümü ve Takibi İçin Bir Uygulama" adlı doktora tezinin bankacılık ile ilgili kısımlarında intihal yaptığını iddia etti. Şahap Kavcıoğlu tarafından Merkez Bankası tarafından 22 Nisan 2002'de Hissederlar Genel Kuruluna sunulan 2001 yılına ait "70. Hesap Yılı Hakkında Banka Meclisince Hazırlanan Faaliyet Raporundan" alıntılar yapıldığı ileri sürüldü.[8] Marmara Üniversitesi, konuyla ilgili olarak inceleme başlattı ve Etik Kurulu, raportör görevlendirdi.[9][10]
Polemik ve eleştiriler
’Akademisyenler ve gazeteciler’ diyorsunuz. Bakın, şöyle bir ifadeyi yazan akademisyene bu ülkede ne yapılması gerekiyor: Kasıtlı ve planlı kıyım… Türkiye’nin kıyım yaptığını söylüyor bir akademisyen. Bu bildirinin altına imza atan hiçbir akademisyenin Türkiye’de akademisyenlik yapmaya hakkı yok. Türkiye’nin öğrencilerine ders anlatmaya hakkı yoktur...Türkiye’yi böyle karalayacak, Türkiye’nin kıyım yaptığını, katliam yaptığını yazacak, altına imza atacak. Kimlerle beraber yapıyor bunu? Devlete böyle bir ihanet olur mu ya? Bu bildiriye imza atan hiçbir akademisyene, siyasetçiye, gazeteciye hiçbir ülkede yaşama hakkı bile vermezler, bırak hapishaneyi yaşama hakkı vermezler.
2017'de Bayburt mlletvekili iken, “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisini imzalayan akademisyen ve aydınlarla ilgili Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Avrupa Birliği Bakanlığı bütçesi görüşmelerindeki sözleri[11][12]
2017'deki Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Avrupa Birliği Bakanlığı bütçesi görüşmelerinde söz alan Kavcıoğlu, Halkların Demokratik Partisi’ni (HDP) Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'ne gönderdiği rapor ile Türkiye'yi (Barış İçin Akademisyenler bildirisi imzalayan) akademisyenler ve gazeteciler konularında şikayet etmekle suçladı.[13][14] Aynı komisyonda ertesi gün Garo Paylan “.. akademisyenleri açıkça hedef göstermiştir ve talihsiz bir açıklama olmuştur” dedi, bunun üzerine söz alan Kavcıoğlu, "Şimdi, söylediğimizden ne ifade ettiğimiz çok netti. Tabii, sizin oradaki sataşmalarınızdan… Burada, ülke için yapılan bir şey… Yani bu ülkede yaşamaları konusunda, dışarıya gidiyorlar ya, o anlamda söylenmiş bir ifadedir. 'Yaşam hakkı' derken, bu ülkede yani illa katledilmesi, öldürülmesi anlamında kastedilen bir şey değil. Biz hiç kimsenin öldürülmesini kastetmeyiz. Basın dediğiniz zaten, sol, bir iki tane gazete alıp çarpıtarak yazmışlar." dedi.[15] Marmara Üniversitesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Başkanı iken görevinden ihraç edilen Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu 20 Aralık'taki bildiri imzacısı akademisyenlere yönelik davadaki savunmasında, açıklamaları; "..ifade özgürlüğünden yararlanmaz; tam tersine muhatapların yaşam hakkının yok edilmesine yönelik azmettirici sözlerdir. Bu tür beyanlar, Anayasa md. 138’in de ihlali anlamına gelmektedir." dedi.[16]