Uyuşmazlık Mahkemesi, görev ve hüküm uyuşmazlıklarını çözmekle görevlidir. Görev uyuşmazlıkları, olumlu ve olumsuz olmak üzere iki çeşittir. Olumlu görev uyuşmazlığı, başka bir yargı kolunun görev alanına girdiği gerekçesiyle yapılan görev itirazının mahkeme tarafından reddedilmesi halinde meydana gelir. Olumsuz görev uyuşmazlığı ise, bir davada iki farklı yargı organı tarafından görevsizlik kararı verilmesi ve bu kararların kesinleşmesi halinde söz konusu olur. Her iki durumda da, ilgililerin başvurusu üzerinde Uyuşmazlık Mahkemesi, kendisine gönderilen uyuşmazlığı inceleyerek bir karar verir. Hüküm uyuşmazlığı ise, aynı konuyla ilgili olarak iki farklı yargı organınca verilen ve kesinleşen çelişkili kararların varlığı halinde söz konusu olur. Bu durumda mahkeme, olayı inceleyerek görevsiz mahkemenin verdiği kararı iptal eder veyahut kendisi esas hakkında bir karar verir. Uyuşmazlık Mahkemesinin kararları kesindir, bu kararlara karşı herhangi bir başvuru yolu açık değildir.
Türkiye'de; adli yargı, idari yargı, anayasa yargısı ve uyuşmazlık yargısı[a] olmak üzere dört yargı kolu vardır. Uyuşmazlık yargısı haricindeki her bir yargı kolunun kendi içinde ilk derece mahkemeleri ve bu mahkemelerin verdiği kararları incelemekle görevli istinaf (bölge) mahkemeleri ve/veya temyiz mahkemeleri bulunur. Bu yargı kollarının kendi aralarındaki ilişki yargı yolu ya da görev ilişkisi olarak adlandırılır.[3]
Birden fazla yargı kolunun varlığından ötürü, uygulamada bu yargı kolları arasında görev ve hüküm uyuşmazlıkları çıkması olasıdır. Bu uyuşmazlıkların da, bu mahkemeler dışında ve bunların üstünde olan bağımsız bir yüksek mahkeme tarafından çözülmesi gerektiği düşünülerek;[4][5] adli, idari ve askerî yargı organları arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarının kesin olarak çözümlenebilmesi amacıyla, 9 Temmuz 1945 tarihinde kabul edilen 4788 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi Kurulması Hakkında Kanun ile Uyuşmazlık Mahkemesi kuruldu.[6]1961 anayasasında "bağımsız yüksek mahkeme" olarak tanımlanan Uyuşmazlık Mahkemesi, günümüzde de yürürlükte bulunan 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun ile düzenlenir.[7]
1945 tarihli ve 4788 sayılı Kanun ile, yargı yolu uyuşmazlığı yalnızca adli ve idari yargı organları arasında kabul ediyordu. Adli yargı organında davalı olarak bulunan idarenin mahkemenin görevine itirazı olursa ve bu itiraz reddedilirse, Danıştay Başkanunsözcüsünün[b] dosyayı Uyuşmazlık Mahkemesi'ne intikal ettirme hakkı vardı. 1961 Anayasası ile mahkemenin yapısında meydana gelen değişiklikler öncesinde, görev uyuşmazlığı yalnızca adli ve idari yargı organları arasında mevcuttu. Fakat burada görev uyuşmazlığı yalnızca adli yargıda görülen davalarda söz konusu olabiliyordu ve bu uyuşmazlığı oluşturma ve Uyuşmazlık Mahkemesi'ne intikal ettirme yetkisi, yalnızca Danıştay Başkanunsözcüsüne aitti. 1961 Anayasası ile birlikte, uyuşmazlıkların ayrıca askerî yargı için de geçerli olabileceği ve uyuşmazlığı çıkarma yetkisinin sadece Danıştay Başkanunsözcüsünde olmadığı belirtildi.[8]
4788 sayılı Kanun dönemi
1945'te çıkarılan 4788 sayılı Kanun'un birinci maddesinde, Uyuşmazlık Mahkemesi'nin görevi şu şekilde tanımlanmaktaydı:
Genel mahkemeler, İdare ve askerlik yargı yerleri arasında hukuk işlerinden doğan vazife ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeğe yetkili olmak üzere bir Uyuşmazlık Mahkemesi kurulmuştur.[9]
Kanun, mahkemenin bir başkan ve üçer yıl görev süresi olan altı üyeden oluşacağını belirtmekteydi. Başkanlar, Yargıtay ve Danıştay'ın birinci sınıf başkanlarından olacaktı ve bu başkanlar, birer sene dönüşümlü olarak görev yapacaklardı. Üyelerin üçü, Yargıtay hukuk dairelerinin başkan ve üyelerinden, kalan üçü ise Danıştay dava dairelerinin başkan ve üyeleri arasından seçilecekti. Uyuşmazlık, askerî işlere dair ise Yargıtay ve Danıştay'dan seçilen en az kıdemli birer üyenin yerine Askerî Yargıtay'dan iki üye alınacaktı. Her üye, görevli olduğu kurumun genel kurulunca seçilecekti. Kurullar da, üye eksikliğini ikame etmek için ikişer yedek üye de seçecekti.[9]
Uyuşmazlık Mahkemesi'nin bir dava dosyasını inceleyebilmesi için, dosyanın Danıştay Başkanunsözcüsünce mahkemeye intikal ettirilmesi gerekiyordu. Bu da yalnızca idarenin mahkemede görev itirazında bulunması ve mahkemenin bu görev itirazını reddederek kendisinin görevli olduğuna karar vermesi halinde gerçekleşebiliyordu. Uyuşmazlık Mahkemesi'ne intikal eden dava, dosya hakkında burada bir karar alınıncaya kadar geri bırakılıyordu. Mahkeme üç ay içerisinde karar vermezse yargılama kaldığı yerden devam etse de; karar verilene kadar Uyuşmazlık Mahkemesi karar verirse, yargılamayı yürüten mahkeme bu karara uymakla yükümlüydü. Konusu ve tarafları aynı olan bir dava dosyasında iki farklı yargı organı da görevsizlik kararı verirse, buradaki uyuşmazlığı giderme yetkisi de Uyuşmazlık Mahkemesine aitti. Taraflardan herhangi biri, uyuşmazlığın çözülmesini Uyuşmazlık Mahkemesinden isteyebiliyordu.[9]
Mahkemenin bir diğer görevi ise hüküm uyuşmazlığı[c] oluşması halinde, bu uyuşmazlığı çözmek idi. Bu konuda verilen kararların kesin olacağı ve T.C. Resmî Gazete'de yayımlanacağı da hüküm altına alınmıştı.[9]
Uyuşmazlık Mahkemesi'nin, önüne gelen dosyaları ilk olarak usulden inceleyeceği kanunda belirtilmekteydi. Buna göre, mahkeme başvuruları öncelikle şekil ve süre açısından inceliyordu. Şekil açısından eksik olan dosyalarda eksikliğin giderilmesi için dosya ilgili mercie iade edilirken, süresi geçmiş başvurular ise reddediliyordu. İncelemelerde mahkemenin tüm üyeleri bir arada bulunuyor ve dosya üzerinden salt çoğunlukla karar veriliyordu. Verilen kararlar kesindi ve uygulanması için dosya ilgili mahkemeye iade ediliyordu.[9]
1961 Anayasası sonrası
1961 Anayasası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi anayasal statüye sahip oldu.[4] Önceki 1924 Anayasasında mahkemeye ilişkin bir madde hükmü mevcut değildi. 1961 Anayasasının 142. maddesinde Uyuşmazlık Mahkemesi şu şekilde tanımlandı:
Uyuşmazlık Mahkemesi, adli, idarî ve askerî yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözümlemeye yetkilidir. Uyuşmazlık Mahkemesinin kuruluşu ve işleyişi kanunla düzenlenir. Bu Mahkemenin Başkanlığını, Anayasa Mahkemesince kendi asıl veya yedek üyeleri arasından görevlendirilen bir üye yapar.[11]
Yeni anayasa ile mahkemenin yapısında birtakım değişiklikler yapıldı. Görev ve hüküm uyuşmazlığı hususlarında askerî yargı mercileri Uyuşmazlık Mahkemesi'nin görevleri arasına alındı. Mahkemenin başkanlığını, Anayasa Mahkemesi'nden görevlendirilen bir üyenin yapacağı belirlendi. Buna karşılık 4788 sayılı Kanunda, anayasanın ardından bir değişiklik yapılmadı. Bu nedenle de öğretide kanunun durumu tartışılmış, bazı yazarlarca kanunun Anayasa değişikliğini müteakip günün ihtiyaçlarına cevap veremediği ve bu nedenle değiştirilmesi gerektiği fikri ileri sürülmüştür.[d]
2247 sayılı Kanun dönemi ve günümüzdeki yapısı
12 Haziran 1979'da kabul edilen 2247 sayılı Kanun, 22 Haziran 1979 tarihli ve 16674 sayılı T.C. Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Kanunun birinci maddesiyle, mahkemenin anayasa ile görevlendirilen adli, idari ve askerî[e] yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili ve bu kanunla kurulup görev yapan bağımsız bir yüksek mahkeme olarak tanımlandı.[15] Mahkeme, bu yargı organları arasındaki görev uyuşmazlıklarını çözümlemekle görevliydi. Bununla birlikte, Anayasa Mahkemesi ile diğer mahkemeler arasındaki görev uyuşmazlıklarında ise Anayasa Mahkemesi'nin kararları esas alınacaktı.[16]
Kanuna göre Uyuşmazlık Mahkemesi, hukuk ve ceza bölümlerine ayrılıyordu. Bu bölümler, bir başkan ile altı asıl üyeden oluşuyordu. Bu iki bölüm ise bir araya gelerek genel kurulu meydana getiriyordu. Mahkeme başkanı, Anayasa Mahkemesinin kendi asıl ve yedek üyeleri arasından seçiliyordu.[17] Bölümler ve genel kurul, başkanın başkanlığında toplanıyordu. Hukuk bölümüne Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ile Danıştay Genel Kurulunca kendi daire başkan ve üyeleri arasından, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi Genel Kurulunca da askerî hakim sınıfından olan daire başkan ve üyeleri arasından ikişer asıl ve ikişer yedek üye seçiliyordu. Ceza bölümüne ise Yargıtay Ceza Genel Kurulu ile Askerî Yargıtay Genel Kurulunca kendi daire başkan ve üyeleri arasından üçer asıl ve üçer yedek üye seçiliyordu.[16]
1982 Anayasası'daki 2247 sayılı Kanunda, Uyuşmazlık Mahkemesi'nin tanımına yer verildi. Mahkemenin verdiği kararların kesin olduğu ve diğer mahkemeleri bağlar nitelikte olduğu da[f] yine hüküm altına alındı.[19] Mahkemenin bölümleri ve genel kurul, üye tam sayısı ile toplanacak ve oy çokluğu ile karar verecekti. İnceleme dosya üzerinden yapılacaktı. Öncelikle başvuru şekil ve süre açısından incelenecek, eksik olan başvurular reddedilecekti. Mahkemenin bölümleri arasındaki çelişkiler genel kurulca verilecek ilke kararlar ile giderilecekti. Bu ilke kararlar ile mahkeme başkanının uygun göreceği kararlar T.C. Resmî Gazete'de yayımlanacaktı.[20]
15 Temmuz Darbe Girişimi'nin ardından mevzuatta birtakım değişiklikler yapıldı. Bu değişiklikler ile Uyuşmazlık Mahkemesi'nin yapısında da birtakım değişiklikler yaşandı. Askerî yargı ilga edildi[14] ve buna bağlı kadrolar kaldırıldı. Mahkemenin de bir başkan ve altı asıl, altı yedek üyeden kurulacağı hükme bağlandı. Başkan yine Anayasa Mahkemesinin üyelerinden seçilecekti. Üyeler, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ile Danıştay Genel Kurulunca kendi daire başkan ve üyeleri arasından seçilecekti. Başkan ve üyelerin görev süresi dört yıl olarak belirlenirken görev süresi bitenlerin tekrar seçilebileceği hüküm altına alındı.[15]
Görevleri
Uyuşmazlık Mahkemesi'nin görev alanına giren uyuşmazlıklar; olumlu ve olumsuz olmak üzere iki alt kategorisi olan görev uyuşmazlığı ile hüküm uyuşmazlığı olarak ikiye ayrılır.[19]
Görev uyuşmazlıkları
Olumlu görev uyuşmazlığı
Başka bir yargı kolunun görev alanına girdiği gerekçesiyle yapılan görev itirazının mahkeme tarafından reddedilmesi halinde olumlu görev uyuşmazlığı oluşur.[21] Olumlu görev uyuşmazlığında bir yargı organı, davanın kendi görev alanına girdiğine karar verirken diğer yargı organı ise davanın kendi görev alanına girdiğini iddia eder. Bu durumda, görev alanı korunmak istenen yargı organı içerisinde yer alan başsavcı görev hususunun incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesi'nden ister.[19] Uyuşmazlığı çıkarma yetkisi başsavcılara verilmişse de, başsavcılar bu konuda kendiliğinden harekete geçemezler. Görevsizlik iddiasında bulunan kişi ya da makamın başsavcılardan talepte bulunması gerekir.[22] Başsavcı, uyuşmazlık çıkarılmasına gerek olmadığı kanaatinde ise istemi reddeder. Aksi kanaatte ise de uyuşmazlık çıkarma talebini Uyuşmazlık Mahkemesi'ne bildirmesi gerekir, böylece olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmış olur.[23]
Olumlu görev uyuşmazlığının söz konusu olması için; bir davanın açılmış olması, davada görevsizlik itirazının yapılmış olması ve mahkemenin esas hakkında bir karar vermeden görevsizlik itirazını reddetmesi gerekir. Bu şartlar sağlanmamış ise olumlu görev uyuşmazlığından bahsedilemeyecektir.[22] Uyuşmazlık Mahkemesi, başvuru şartları tamam olan bir başvuruyu haklı görürse, görevlilik kararı veren mahkemenin bu kararını kaldırarak görevli yargı yerini belirler ve yargılama orada devam eder; haksız görürse de başvuru talebini reddeder. Mahkemenin kararları kesindir.[23]
Uyuşmazlık Mahkemesi'ne intikal uyuşmazlıkta, davayı görmekte olan mahkeme, Uyuşmazlık Mahkemesi'nin kararı için yargılamayı altı ay süreyle bekletir.[15] Bu süre içerisinde bir karar gelirse, karara göre işlem yapılır. Gelmezse, yargılama kaldığı yerden devam eder. Mahkeme esas hakkında karar vermeden Uyuşmazlık Mahkemesi'nden karar gelirse, bu karara göre işlem yapılır. Uyuşmazlık Mahkemesi'nin, mahkeme esastan karar verdikten sonra verdiği kararın ise mahkeme kararına bir etkisi yoktur.[24][25]
Olumsuz görev uyuşmazlığı
Adli ve idari yargı organlarının, tarafları ve konusu aynı olan bir uyuşmazlıkta karşılıklı olarak birbirlerini görevli görerek görevsizlik kararı vermeleri ve kararların kesinleşmesi halinde olumsuz görev uyuşmazlığı söz konusu olur.[19] Görevsizlik kararı veren mahkemelerin, karşılıklı olarak birbirlerini görevli bulmaları gereklidir, aksi takdirde olumsuz görev uyuşmazlığı çıkmış olmaz.[26]
Olumsuz görev uyuşmazlığında Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvuru hakkı davanın taraflarına aittir. Ceza davalarında, taraflar dışında ilgili makamlarında başvuru hakkı vardır. Başvuru, son görevsizlik kararını veren mahkemeye verilecek bir dilekçe ile gerçekleştirilir.[27] İstinaf ve temyiz mercileri de bu başvuruyu yapabilmektedir.[28]
Uyuşmazlık Mahkemesi görevli mahkemeyi belirler ve kararını mahkemelere bildirir. Görevli bulunan mahkeme, yargılamayı ayrıca bir karara gerek olmaksızın görmeye başlar. Uyuşmazlık Mahkemesi, görevsizlik kararı veren mahkemeler dışında bir mahkemeyi görevli bulmuşsa, davacının Uyuşmazlık Mahkemesi kararıyla birlikte bu mahkemede yeni bir dava açması gerekir.[28] Yargılama sırasında, görevsizlik kararından önce ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz gibi tedbir kararları verilmişse, bu kararların akıbetinin Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurulması halinde akıbetinin ne olacağı hususu 2247 sayılı Kanunda belirlenmektedir.[15] Buna göre, tedbir kararları Uyuşmazlık Mahkemesi karar verinceye kadar geçerli olacaktır. Uyuşmazlık Mahkemesi, tedbir kararını veren yargı yerinin görevsizliğine karar verirse, tedbir kararının akıbetini görevlendirilen yargı mercii belirler. Bu mahkeme, tedbir kararını kaldırabilir, kaldırmazsa bu karar altmış gün süreyle geçerliliğini korur. Uyuşmazlık Mahkemesi, kararını verinceye kadar bu tedbirlerle ilgili de karar verme hakkına sahiptir. Bu hususlar, ceza davalarındaki koruma, güvenlik altına alma, el koyma gibi tedbirler açısından da geçerlidir.[29][28]
Hüküm uyuşmazlıkları
Konusu, sebebi ve taraflarından en az birinin aynı olduğu bir davanın, farklı yargı organlarında açılması ve bu yargı organlarının davanın esası hakkında çelişkili kararlar vermesi ve bu kararların kesinleşmesi mümkündür.[10] Bu çelişki yüzünden hükme bağlı hakkın yerine getirilmesi imkansız olan durumlarda hüküm uyuşmazlığı söz konusu olur.[19] Ceza davalarında hüküm uyuşmazlığının söz konusu olması için sanığın, failin ve maddî olayların aynı olması gerekir.[15] Bu şartların sağlanması halinde, taraflar ya da ilgili makam doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurur. Mahkeme, çelişen kararları inceleyerek dosya üzerinden esas hakkındaki kararını verir.[g] Mahkemenin kararı kesindir, buna karşı herhangi bir kanun yolu mevcut değildir.[31]
Mahkemenin 1962-1989 yılları arasındaki toplantıları, Anayasa Mahkemesi'ne ait toplantı salonunda yapılıyordu. Anayasa Mahkemesi'nin 1989 yılında yeni binasına taşınmasının ardından, binanın beşinci katı Uyuşmazlık Mahkemesi'ne tahsis edildi. 2009 yılından itibaren ise Ahlatlıbel'deki yeni binasında hizmet vermektedir.[6]
^Başkanunsözcüsü, yürürlükteki mevcut Danıştay Kanununda Başsavcı olarak yer almaktadır; krş. eski kanun, yeni kanun
^Hüküm uyuşmazlığı, Türk hukukunda kesinleşmiş yargı kararlarının tekrar incelenebilmesini sağlayan bir başvuru yoludur. Uyuşmazlık Mahkemesi, bu halde olayı inceleyerek çelişkili kararlardan birini ya da her ikisini de kaldırır, her ikisini de kaldırırsa olayın esası hakkında da karar verir.[10]
^Bu düşüncede olan yazarlar için bkz: Özkol,[12] Yayla[13]
^2/7/2018 tarihli 703 sayılı KHK'nin 183 üncü maddesiyle, bu fıkrada yer alan "adli, idari ve askerî" ibaresi "adli ve idari" şeklinde değiştirilmiş ve askerî yargı ilga edilmiştir.[14]
^Fakat Anayasa Mahkemesiyle diğer mahkemeler arasında görev uyuşmazlığı yaşanırsa Anayasa Mahkemesinin kararı esas alınacaktı.[18]
^Ceza davalarında esas hakkında karar verilmez, davayı hangi mahkemenin görüp karara bağlaması gerektiğine karar verilir.[30]
Kaynakça
Özel
^abcde"Karar metni"(PDF). resmigazete.gov.tr. 17 Ocak 2024. 16 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi(PDF). Erişim tarihi: 17 Ocak 2024.