Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk dönemlerinde rejime karşı çıkarılan isyanlardan biri olan Dersim İsyanı'nın liderlerinden olması sebebi ile vatana ihanet suçuyla idam edilen bir aşiret önderiydi.[7] Hakkında devletin köylülere dağıttığı toprakları zor kullanarak üstüne geçirdiği, sıcak savaş sonrası bölgeye hizmete gelen şehir yapılanması uzmanlarına karşı yöre halkını kışkırttığı gibi birçok iddia bulunmaktadır.[8] 1863'te Dersim Vilayeti'ne bağlı Ovacık'a bağlı Lirtik köyünde Şeyh Hasanlılar aşiretinin Yukarı Abbasan kolundan Seyit İbrahim'in çocuğu olarak doğmuştur.
Birinci Dünya Savaşı
1917 yılında Batı Dersim aşiretleri de toptan milis yazıldılar.[9] Bu arada Ruslarla yapılan Erzincan Mütarekesi neticesi 1917 yılında çatışma yaşanmadı. 1918 Şubat ayında, Rusya birliklerinin Erzurum’a çekilmeleriyle (Ekim Devrimi sebebiyle) beraber Osmanlı ordusu Erzincan Şûrası'nı devirmek üzere Erzincan'a girmeye karar verdi.[9] Kazım Karabekir’in bildirdiğine göre 919 kişi Doğu Dersim’de, 2567 kişi de Batı Dersim’de, devlet tarafından milis olarak kaydedilmişti.[10] Batı Dersim milislerinden 750 kadarı Halit Paşa komutasında 13 Şubat 1918’de Erzincan’a girmişti. Seyit Rıza’nın da İkinci Şeyh Hasananlı Alayı komutanı oldu ve dört taburlu bir alayı komuta etti.[11] Deli Halit Paşa komutasındaki Dersim milisleri Seyit Rıza ile birlikte Rusları ve Ermenileri Erzincan'dan çıkardı ve savaş başarı ile sonuçlandı.[12] Ruslar geri çekildikten sonra Dersimliler ödüllendirilir.[13] Seyit Rıza ise ayrıca ödüllendirilerek Erzincan İl İdaresi Üyeliğine atanır. Dönemin Erzincan valilerinden Sabit Bey yazdığı bir mektupta Seyit Rıza ile ilgili olarak "şimdiye kadar bize din ve namusuyla hizmet etti" ifadesini kullanır.[14]
Seyit Rıza 1924'te Hozat'ı işgal etmiş; çevredeki cumhuriyet yanlısı aşiretleri basmış; devlet içinde devlet gibi davranmış, kendisine devlet tarafından yollanan çeşitli nasihat heyetlerine de silahla karşılık vermiştir.[15] 1937 nevruzunda devlet güçlerine karşı ayaklanan da bölgedeki aşiret liderleri olmuştur.
Seyit Rıza'nın 30 Temmuz 1937'de İngiltere'ye yazdığı bir mektupta Anadolu toprakları için çorak, Kürdistan bereketli toprak ifadelerini kullanarak yardım istediği iddia edildi.[16]
Seyit Rıza'nın torunu Rüstem Polat, dedesinin "kendisini kurtarabilecek kadar bile" Türkçesi olmadığını, büyüklerinden duyduklarına göre mektubun Nuri Dersimi tarafından yazılarak İngilizlere gönderildiğini ileri sürdü.[17] 18 Ekim 1937 tarihinde İçişleri Bakanı Şükrü Kaya imzasıyla Cumhurbaşkanlığı'na sunulan belgede bu mektubun Seyit Rıza tarafından değil, onun imzası kullanılarak Suriye’de Yusuf isminde bir şahıs tarafından yazıldığı belirtilmektedir.[18] Bu isyan ve Türk subaylarının öldürüldükleri dönemin İngiliz belgelerinde de yer almıştır.[19]
1937'deki Dersim İsyanı'ndaki kanlı çatışmalardan sonra barış görüşmeleri yapmak üzere Erzincan'a çağrılmış, bu görüşmeye giderken yolda 5 Eylül 1937'de 72 isyancı ile birlikte tutuklanmıştır. 5-13 Eylül 1937'de Elazığ’da askeri mahkemede yargılanarak idam cezasına çarptırılmıştır. 15 Kasım 1937 tarihinde Elazığ Buğday Meydanı'nda infazı gerçekleşmiştir.
Seyit Rıza, sehpaları görünce durumu anladı. "Asacaksınız" dedi ve bana döndü: "Sen Ankara'dan beni asmak için mi geldin?" Bakıştık. İlk kez idam edilecek bir insanla yüz yüze geliyordum. Bana güldü. Savcı, namaz kılıp kılmayacağını sordu. İstemedi. Son sözünü sorduk. "Kırk liram ve saatim var. Oğluma verirsiniz" dedi... Seyit Rıza'yı meydana çıkardık. Hava soğuktu ve etrafta kimseler yoktu. Ama Seyit Rıza, meydan insan doluymuş gibi sessizliğe ve boşluğa hitap etti. "Evlâdı Kerbelayıh. Bi hatayıh. Ayıptır. Zulümdür. Cinayettir" dedi. Benim tüylerim diken diken oldu. Bu yaşlı adam rap rap yürüdü. Çingeneyi itti. İpi boynuna geçirdi. Sandalyeye ayağı ile tekme vurdu, infazını gerçekleştirdi. Oğlu yaşında bir subayı öldürecek kadar katı yürekli olan bir insanın bu mukadder akıbetine acımak zor... Seyit Rıza asılırken ileride oğlunun da sesi geliyordu: "Kulun kölen olam. Sığırtmacın olam. Gençliğime acıyın, öldürmeyin beni!"
„
Adının verildiği yerler, heykeli ve tepkiler
Tunceli'de 2010 yılında BDP'li Tunceli Belediyesi tarafından Seyit Rıza'nın adını taşıyan park açıldı ve bu parka Seyit Rıza'nın heykeli dikildi. Bu karar, kamuoyunun bir kesiminde tepki yarattı. Tunceli Emniyet Müdürlüğü suç duyurusunda bulundu, daha sonra Vatan Partisi de heykelin yıkılması ve Seyit Rıza adının her yerden silinmesi için başvuruda bulundu. Girişimler sonuç vermedi.[21][22]
2014 yılında Tunceli Üniversitesi kampüsündeki bir caddeye Seyit Rıza adı verildi.[23]
2014 yılında Şırnak'ın Cizre Belediyesi, bir caddenin ismini "Seyit Rıza Caddesi" olarak değiştirdi.[24]
2015 yılında Muş'un Bulanık Belediyesi, Mareşal Fevzi Çakmak Caddesi'nin adını "Seyit Rıza Caddesi" olarak değiştirdi.[25]
^Dr. M. Nuri Dersimi, Hatıratım, Geliştirilmiş Yeni Basım (İlk baskı: Roja Nû Yayınları, İsveç, 1987)
^Ak Parti resmi sitesi, Dersim Olayları İle İlgili Yeni Belgeler BaşbakanRecep Tayyip Erdoğan'ın, Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda Dersim olayları ile ilgili açıkladığı yeni resmi belgeleri konu alan haber
^Onur Öymen (Nisan 2016). Arka Plan Teröre Yön Verenler. Kürt İsyanları ve Yabancı Tahrikleri. Remzi Kitabevi. ss. 422-424. ISBN9789751417190.|erişim-tarihi= kullanmak için |url= gerekiyor (yardım)
^"Dersim'e ne dersin?". hurriyet. 24 Kasım 2012. 10 Haziran 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Aralık 2012.