Sadık Abdal
Sadık Abdal (d.??? - ö.???) 15. yüzyılda yaşamış bir Alevi-bektaşi ozan ve yazardır.[1] Kendisi o dönem Osmanlı'ya, bugün Yunanistan'a dahil olan Ruşenler köyünde bulunan Kızıl Deli Seyyid Ali Sultan Dergahı'nda Alevi-Bektaşi yoluna girmiştir.[2]
Doğum ve ölüm yılı
Ne zaman doğduğu belli değildir, ama yazdıklarına bakarak ne zaman yaşadığını anlayabiliriz. Örneğin divanından anladığımız gibi ona yolu öğreten Kızıl Deli Ali Sultan'dır ve Ali Sultan 1412 yılında kara toprağa kavuşmuştur. Yine divanında Otman Baba, Kaygusuz Abdal ve Abdal Musa gibi Alevi-Bektaşi babalarından sözetmektedir.[2] Divanında adı geçmeyenler örneğin 1457 yılında Kızıl Deli Ali Sultan dergahının ve 1501 yılında Bektaşi dergâhının başına geçen Balım Sultan'dır.[1] Bundan dolayı 1457 yılından önce öldüğü ileri sürülmektedir.[1] Bundan başka Yemini, Akyazılı Sultan, Demir Baba, Hatayi ve Pir Sultan gibi önemli Alevi-Bektaşi önderlerinden de sözedilmemektedir.[2]
Sadık Abdal ve Bektaşilik
Bazı çağdaş yazar ve araştırmacılar Bektaşi tarikatının Osmanlı yönetimi tarafından desteklenen Balım Sultan tarafından tarikat haline getirildiğini öne sürse de Sadık Abdal divanı bu görüşe uymamaktadır.[3] Şiirlerinde Bektaşiliğin çoktan örgütlü bir tarikat halini aldığını ve açık açık tarikat olarak adlandırıldığı görülür.[3] Dursun Gümüşoğlu'nun ifadesiyle Sadık Abdal Divanı, Haci Bektaş'a ait Makalat eserinin ve Haci Bektaş Veli ve Seyyid Ali Sultan velayetnamelerinin şiirsel anlatımlarını içermektedir.[3] Bunda başka divanında Dede, Halifebaba, cemevi, Dedebaba ifadeleri geçmez.[3] Şeyh, pir, efendi, mürşid, mürid, talib, dergah, tekke, asitane gibi ifadeler kullanılır. Ramazan orucu, Muharrem orucu, hac, semah, müsahiplik gibi dini törenlerden sözedilmez. Divanında namaz dua ve niyaz ile bir tutulur ve kaba sofuluk eleştirilir.[3]
Sadık Abdal'ın dini görüşleri
Sadık Abdal divanında peygambere ve 12 imam'a övgüler düzüp, mehdi inancını da belli eder. Divanında Muhammed gerçek şefaatçı ve peygamber[4] ve yol gösterici olarak adlandırılır.[5] İmam Hüseyin Kerbela şehidi olarak adlandırılırken,[6] Yezit'e lanet okumayan kişilerin hayvanlardan da aşağı olduğu belirtilir.[7]
Sadık Abdal'a göre tanrıyı akıl ile bulmak ve Kuran'ı mürşidsiz anlamak imkansızdır.[8]Allah, insandan ayrı değildir ve kendisini bulan onu da bulur.[8] Tanrı tektir, eşsizdir, sonsuzdur ve her şey, bütün güç onundur.[8] İnsan ondan başka birisine eğilmemeli ve ondan başka herkesten kurtulmalıdır.[9] Kader Allah'tandır, kısmet ondandır bundan dolayı razı olmak gerekir.[10]
Sadık Abdal ve Kızıl Deli Seyyid Ali Sultan
Sadık Abdal divanında Kızıl Deli Sultan'ı doğru ve gerçek veli olarak yorumlar ve hatta onu İmam Ali'ye benzetir.[11] Dursun Gümüşoğlu'na göre peygamberden İmam Ali'ye verilen manevi bilgilerin imamlar üzeri Haci Bektaş'a ve Haci Bektaş üzeri Kızıl Deli'ye ulaşmıştır ve Sadık Abdal bundan dolayı onu İmam Ali'ye benzetmektedir.[11] Şiirin devamında meleklerin bile ona (Kızıl Deli'ye) yardımcı olduğunu yazmıştır[12] Divanının başka bölümünde Rumeli'yi Kızıl Deli Sultan'ın fethettiğini,[13] küffarı yenip batılı yok ettiğini[14] onun Haci Bektaş ile soydaş olduğunu ve bundan dolayı İmam Ali soyundan olduğunu[15] ve buyruğu üzeri kuru ağaçların yeşerip meyve verdiklerini öne sürmüştür.[13] Başka bir şiirinde Kızıl Deli'nin nefsi kale burçları yıktığını, meleklerin tekkesini koruduğunu ileri sürür.[16]
Seyyid Ali ve Haci Bektaş
Sadık Abdal divanında Haci Bektaş Veli'yi alemlerin kutbu[17] ve büyük ozan olarak adlandırır.[17] Onun yolunda can verenlerin Hakk'ı bulduklarını, ahiretin onların olacağını yazar.[17] Haci Bektaş'ın Allah tarafından gönderildiğini,[18] onun açıklamaları dışında söz söyleyenlerin yalancı olduğunu[19] ve Bektaşi tarikatının Nuh gemisine benzeyip, içinde olanların kurtulacağını iddia etmiştir.[20] Ayrıca Haci Bektaş'ın Makalat adlı eserinden söz edip, kitabı Haci Bektaş'ın kutsal sözleri olarak adlandırır[19] ve bu eserin onlara yettiğini, eseri okuyanın evreni perdesiz gördüğünü söyler.[21] Kendisine göre Haci Bektaş Rumeli'yi fethetmek için erenler göndermiştir ve bu erenlerden biri Kızıl Deli Sultan'dır.[14] Divanının başka bölümünde Haci Bektaş'ın ona pir ve efendi olduğunu yazar.[22]
Sadık Abdal ve diğer Alevi-Bektaşi önderleri
Sadık Abdal bize Kaygusuz Abdal'ın Dilgüşa adlı eserinden bilgi verip, bir insanın mürşidsiz ne Allah'ı ne de Kuran'ı anlayabileceğini, Kaygusuz Abdal'ın Dilgüşa adlı eseri ile insanın tanrının sırlarına erebileceğini yazar.[8] Başka bir şiirinde Kaygusuz Abdal'ın eserini nuh gemisine benzetir[23] ve Kaygusuz Abdal'ın topal ve kör olan Mısır sultanını iyileştirdiğini iddia eder.[23] Sadık Abdal'a mürşid olan başka bir Alevi önderi de Abdal Musa'dır. Abdal Musa, Sadık Abdal'ın divanında dünya ve ahiretin şahı olarak adlandırılır ve Sadık Abdal onun lütfunu ona karşı esirgemediğini yazar.[21] Sadık Abdal'ın sözettiği başka bir Bektaşi şeyhi de Otman Baba, ya da nam-ı diğer Hüsam Şah'tır. Divanında Otman Baba'dan en büyük kutup olarak sözedilir[9] ve sayesinde binlerce insanın olgunluğa kavuştuğunu ona talib olanın gerçeğe ereceğini yazar.[24]
Eserleri
•Divan-ı Sadık
Kaynakça
- ^ a b c Turgut Koca, Bektaşi Alevi Şairleri ve Nefesleri, İstanbul 1990, s.39
- ^ a b c H. Dursun Gümüşoğlu, Sadık Abdal Divanı, Dört Kapı Yayınevi, 1. Baskı, İstanbul 2019, s.17
- ^ a b c d e H. Dursun Gümüşoğlu, Sadık Abdal Divanı, Dört Kapı Yayınevi, 1. Baskı, İstanbul 2019, s.30
- ^ H. Dursun Gümüşoğlu, Sadık Abdal Divanı, Dört Kapı Yayınevi, 1. Baskı, İstanbul 2019, s.20
- ^ H. Dursun Gümüşoğlu, Sadık Abdal Divanı, Dört Kapı Yayınevi, 1. Baskı, İstanbul 2019, s.116
- ^ H. Dursun Gümüşoğlu, Sadık Abdal Divanı, Dört Kapı Yayınevi, 1. Baskı, İstanbul 2019, s.206
- ^ H. Dursun Gümüşoğlu, Sadık Abdal Divanı, Dört Kapı Yayınevi, 1. Baskı, İstanbul 2019, s.84
- ^ a b c d H. Dursun Gümüşoğlu, Sadık Abdal Divanı, Dört Kapı Yayınevi, 1. Baskı, İstanbul 2019, s.66
- ^ a b H. Dursun Gümüşoğlu, Sadık Abdal Divanı, Dört Kapı Yayınevi, 1. Baskı, İstanbul 2019, s.72
- ^ H. Dursun Gümüşoğlu, Sadık Abdal Divanı, Dört Kapı Yayınevi, 1. Baskı, İstanbul 2019, s.180
- ^ a b H. Dursun Gümüşoğlu, Sadık Abdal Divanı, Dört Kapı Yayınevi, 1. Baskı, İstanbul 2019, s.68
- ^ H. Dursun Gümüşoğlu, Sadık Abdal Divanı, Dört Kapı Yayınevi, 1. Baskı, İstanbul 2019,s.70
- ^ a b H. Dursun Gümüşoğlu, Sadık Abdal Divanı, Dört Kapı Yayınevi, 1. Baskı, İstanbul 2019, s.100
- ^ a b H. Dursun Gümüşoğlu, Sadık Abdal Divanı, Dört Kapı Yayınevi, 1. Baskı, İstanbul 2019, s.130
- ^ H. Dursun Gümüşoğlu, Sadık Abdal Divanı, Dört Kapı Yayınevi, 1. Baskı, İstanbul 2019, s.102
- ^ H. Dursun Gümüşoğlu, Sadık Abdal Divanı, Dört Kapı Yayınevi, 1. Baskı, İstanbul 2019, s.146
- ^ a b c H. Dursun Gümüşoğlu, Sadık Abdal Divanı, Dört Kapı Yayınevi, 1. Baskı, İstanbul 2019, s.58
- ^ H. Dursun Gümüşoğlu, Sadık Abdal Divanı, Dört Kapı Yayınevi, 1. Baskı, İstanbul 2019, s.142
- ^ a b H. Dursun Gümüşoğlu, Sadık Abdal Divanı, Dört Kapı Yayınevi, 1. Baskı, İstanbul 2019, s.60
- ^ H. Dursun Gümüşoğlu, Sadık Abdal Divanı, Dört Kapı Yayınevi, 1. Baskı, İstanbul 2019, s.144
- ^ a b H. Dursun Gümüşoğlu, Sadık Abdal Divanı, Dört Kapı Yayınevi, 1. Baskı, İstanbul 2019, s.64
- ^ H. Dursun Gümüşoğlu, Sadık Abdal Divanı, Dört Kapı Yayınevi, 1. Baskı, İstanbul 2019, s.138
- ^ a b H. Dursun Gümüşoğlu, Sadık Abdal Divanı, Dört Kapı Yayınevi, 1. Baskı, İstanbul 2019, s.154
- ^ H. Dursun Gümüşoğlu, Sadık Abdal Divanı, Dört Kapı Yayınevi, 1. Baskı, İstanbul 2019, s.74
|
|