Petra (Arapça: ٱلْبَتْراء, romanize: Al-Batrāʾ; Grekçe: Πέτρα) veya sakinleri tarafından bilinen ismiyle Raqmu,[1][2]Ürdün'ün güneyinde yer alan tarihi ve arkeolojik bir şehirdir. Kayaya oyulmuş mimarisi ve su kanalı sistemleriyle ünlü Petra, oyulduğu kumtaşının renginden dolayı “Gül Şehri” olarak da adlandırılmaktadır.[3] Şehir, Dünyanın Yeni Yedi Harikası'ndan biri ve UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer almaktadır.[4]
Petra çevresindeki bölgede MÖ 7000'li yıllardan beri yerleşim vardır[5] ve MÖ 4. yüzyılda göçebe bir Arap halkı olan Nabatîler tarafından iskân edildiler. Daha sonra Petra, MÖ 2. yüzyılda Nabatî Krallığı'nın başkenti haline geldi.[5][6] Nabatîler, Petra'nın tütsü ticaret yollarına yakınlığından faydalanarak burayı önemli bir bölgesel ticaret merkezi haline getirdi ve bu da onlara önemli bir gelir sağladı.[5][7] Düşmanlarının aksine Nebatiler çorak çöllerde yaşamaya alışkındılar ve böylece krallıklarını savunabildiler. Özellikle tarım, taş oymacılığı ve yağmur suyu hasadı konularında becerikliydiler.
Petra, muhtemelen Nebati kralı IV. Aretas'ın anıt mezarı olan Al-Khazneh yapısının inşa edildiği MS 1. yüzyılda gelişti ve nüfusu tahminen 20.000 kişiye ulaştı.[8] Petra, MS 106 yılında Romalıların eline geçti ve Romalılar burayı ilhak ederek Arabia Petraea olarak yeniden adlandırdı.[9] Petra'nın önemi, deniz ticaret yollarının ortaya çıkmasıyla ve 363 yılında meydana gelen bir depremin birçok yapıyı yıkmasıyla azaldı. Bizans döneminde birkaç Hristiyan kilisesi inşa edildi, ancak şehir gerilemeye devam etti ve İslam döneminin başlarında bir avuç göçebe dışında terk edildi. İsviçreli gezgin Johann Ludwig Burckhardt tarafından yeniden keşfedildiği 1812 yılına kadar batı dünyası tarafından bilinmiyordu.[10]
UNESCO, Petra'yı “insanlığın kültürel mirasının en değerli kültürel varlıklarından biri” olarak tanımladı.[11] Petra, Ürdün'ün sembolü olmasının yanı sıra Ürdün'ün en çok ziyaret edilen turistik cazibe merkezidir. Ziyaretçi sayısı her yıl bir milyona yakın turiste ulaşmaktadır.[12]
İsimlendirme
Amarna mektuplarındaPel, Saleh (Kaya) veya Seir olarak bahsedilen yerlerin Petra olduğu düşünülmektedir.
Rekem ismi; Yahudi tarihçi Josephus bölgeye Musa zamanında Medyanlılarca yerleşildiğini ve bunların beş kralından birisinin adının Rekem olduğunu yazar. Josephus şehrin Arap topraklarında en yüksek değeri kazandığını, Yunanlarca Petra olarak isimlendirildiğini, Araplar tarafından Rekem olarak anıldığını kaydeder.[13] Bu isim Musa vadisinde kaya duvarına yazılmıştır.[14]
Eski bir teoriye göre şehrin Semitik (İbranice, Arapça) ismi İbrani Kutsal Kitabı'nda geçen Sela (Arapça Saleh, kaya) olmalıdır. Ancak yerleşimin adını değil de kaya oyuntularını işaret eden bu isimlendirmenin geçersizliği durumunda şehrin Arapça/İbranice ismi belirsizliğini korumaktadır.
Arkeolog ve İslam tarihi araştırmacısı Dan Gibson şehrin Arapça adının Bakka (veya bekke) olduğunu, Kur'an'da bahsedilen yerin de Petra olduğunu ileri sürmektedir.
Tarihçe
MÖ 400 ile MS 106 yılları arasında Nebatiler'e başkentlik yapmıştır. Roma İmparatorluğu tarafından işgal edilene kadar başkent olarak varlığını sürdürmüştür. 400'lü yıllardan sonra deprem ve ekonomik sıkıntılardan dolayı kent gözden düşmüş ve zaman içinde unutulmuştur. Petra'nın yapım amacı tarihçiler tarafından bulunamamıştı. Ancak yapılan son araştırmalarda Petra'daki El-Hazne'nin altında gizli gömülü bir bölüm olduğu ve bu bölümün kral mezarları olduğu araştırmalar sonucunda kesinleşmiştir.
Yapımı
Petra antik kentinde tiyatro, tapınak, ev gibi yapılar kireç taşına oyularak yapılmıştır. El-Hazne ve Roma döneminde yapılan amfitiyatro en bilinen yapılardır.
Kum taşından oluşan kaya bloklarına oyulmuş tapınaklar, amfi tiyatro, mezarlar ve rölyeflerden oluşan yapı, yaklaşık 100 kilometre kare alana yayılmaktadır.
Yakın dönemde verilen değer
Kent, 1812 yılında İsviçreli gezgin Johann Burckhardt tarafından yeniden keşfedilmiştir. 6 Aralık 1985 tarihinde UNESCO tarafından Dünya Kültürel Mirası listesine dahil edilen antik kent, 7 Temmuz 2007 tarihinde ise Dünyanın Yeni Yedi Harikası'ndan biri olarak seçilmiştir. Peru'da yer alan Machu Picchu ile kardeş şehirdir.
Müslümanların ilk kıblesi olduğu teorisi
Arkeolojik araştırmalarda Mekke'nin rivayetlerin aksine yeni bir şehir olarak ortaya çıkışı, bilinen tarih kaynaklarında ve haritalarda adının 8. yüzyıl öncesinde geçmemesi,[15] ticaret yolları üzerinde olmaması yanında tarım açısından arazinin uygunsuz oluşu,[16] erken dönem İslam tarihi hakkında ipuçları veren Kur'an ve hadis rivayetlerinde tanımlanan bazı yer isimleri ve özellikleri ile Mekke coğrafi yapısının uyuşmaması araştırmacıları Mekke'nin neresi olduğu konusunda arayışlara yöneltmiştir.
Muaviye'nin ölümü sonrasında çıkan iç karışıklıklarda Kâbe Yezid'in askerlerince mancınıklar kullanılarak taşa tutulmuş, isabet alan karataş üç parçaya bölünmüş, Kâbe yıkılmıştır.[17]
Kanadalı arkeolog ve İslam tarihi araştırmacısı Dan Gibson'a göre sözü edilen yıkım bugünkü Mekke şehrinde değil, bundan yaklaşık 1200 kilometre kuzeyde, Petra'da gerçekleşmişti. Dan Gibson, ulaştığı en eski camilerin kıble duvarlarının Petra'yı göstermeleri ve ayet, hadis ve siyer kaynaklarındaki diğer bazı ifadeler sebebiyle Muhammed'in Petra'da yaşadığını ve Medine'ye göç ettiğini iddia etmiştir. Ona göre Kur'an'da bahsedilen “bekke” veya “mekke” sözcükleriyle ifade edilen kıble ve nerede olduğu konusunda tartışmalar bulunan Mescid-i Haram (yasak toplanma yeri)[18][19] Petra'daydı.[20] Petra hakkında Kehf Suresi'nde geçen al-Raqīm (Raqēmō)'in (الرقيم), Petra olduğu şeklinde bir görüş de ileri sürülmüştür.[21]
Karşı argümanlar
John bar Penkaye isimli Süryani bir yazarın Abdullah bin Zübeyr İsyanı devam ederken yazdığı kroniklerinde Kâbe'nin taşınmasından veya Petra'dan bahsetmemesi gibi karşı argümanlar da ileri sürülmüştür.[22][23] Erken dönemde Müslümanların Kâbe'nin yerini doğru hesaplayamadıkları bu yüzden Mekke'ye doğru bakmadıkları argümanı.[24] Günümüze yakın tarihlerde inşa edilmiş 50 yıldan daha eski 200 civarında caminin de kıble yönünün yanlış hesaplandığı belirtilerek hatalı ölçüldüğü iddiası.[25][26][27][28][29]
[1]29 Kasım 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Parker, S., R. Talbert, T. Elliott, S. Gillies,, S. Gillies, J. Becker. "Places: 697725 (Petra)". Pleiades.
^Elliott Jr., Jack D. (1996). Joe D. Seger (Ed.). The Nabatean Synthesis of Avraham Negev: A Critical Appraisal. Retrieving the Past: Essays on Archaeological Research and Methodology in Honor of Gus W. Van Beek. Eisenbrauns. s. 56. ISBN9781575060125. 14 Haziran 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Aralık 2019.KB1 bakım: Editörler parametresini kullanan (link)
^Browning, Iain (1974), Petra, Chatto & Windus, s. 109
^Holland, Tom; In the Shadow of the Sword; Little, Brown; 2012; s. 303: ‘Otherwise, in all the vast corpus of ancient literature, there is not a single reference to Mecca – not one’
^Crone, Patricia; Meccan Trade and the Rise of Islam, 1987, s. 7
^Orhan Gökdemir, Din ve Devrim, İstanbul: Destek Yayınları. 2010. s. 64
^Shaddel, Mehdy (2017-10-01). "Studia Onomastica Coranica: AL-Raqīm, Caput Nabataeae*". Journal of Semitic Studies. 62 (2): 303–318.
^S. Brock, A brief outline of Syriac Literature, Moran Etho 9, Kottayam, Kerala: SEERI (1997), pp.56-57, 135
^Hoyland, Robert G. (31 Aralık 2019). Seeing Islam as Others Saw It. Piscataway, NJ, USA: Gorgias Press. s. 197. 16 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Temmuz 2021.