Bu madde, Vikipedi biçem el kitabına uygun değildir. Maddeyi, Vikipedi standartlarına uygun biçimde düzenleyerek Vikipedi'ye katkıda bulunabilirsiniz. Gerekli düzenleme yapılmadan bu şablon kaldırılmamalıdır.(Kasım 2016)
Of (Lazca: ოფუტე, Oput'e, Romeika: Όφη, Όfi), Trabzon ilinin doğusunda yer alan ve tarihi çok eskilere dayanan bir ilçedir. Arazisini, Of'tan Karadeniz'e dökülen Solaklı ve Baltacı derelerinin aşağı havzaları oluşturur. İlçenin güneyinde Hayrat ve Dernekpazarı ilçeleri, doğusunda Rize ili, batısında Sürmene ilçesi ve kuzeyinde Karadeniz bulunur. Osmanlı döneminde ve Cumhuriyet'in ilk yıllarında daha büyük bir yüzölçümüne sahip olan ilçenin sınırları 1948 yılında Çaykara'nın, 1990 yılında da Dernekpazarı'nın ve Hayrat'ın ilçe olmasıyla daralmıştır.
Etimoloji
Ophiussa veya OphiusaAntik Yunanca'da "yılanların yaşadığı yer"[2] anlamına gelmekte olup başta Portekiz, Rodos ve Marmara Denizi'ndeki Avşa Adası olmak üzere çok sayıda yerleşim yeri Antik Çağ'da bu adı taşımıştır.[3] Ayrıca Roma yol ağının haritası olan Tabula Peutingeriana'da Of, Opiunte olarak haritalandırılmıştır.[4] 1888 tarihli Trabzon vilayeti salnamesinde kazanın yollarının yılankavi biçimde olması nedeniyle Yunanca yılan anlamına gelen “Ofis” adı verilmiştir. “Ofis” adı zaman için de Of'a dönüşmüştür.[5]
Gerçekte Antik Çağ yazılı kaynaklarında Of "Opiunte" adıyla geçmektedir ve Oput'eLazca'da "yerleşim yeri, köy" anlamına gelir.[6] Günümüzde Pazar ve Hopa ilçelerinde de yerleşim yeri adı olarak kullanılmaktadır.
Tarihçe
Doğu Karadeniz Bölgesinin tarihi ve özellikle bölgenin en önemli şehri olan Trabzon'un tarihi ele alındığında, batılı tarihçilerin büyük çoğunluğu bölge tarihinin Yunan kolonileriyle başladığını vurgulamaktadırlar. Halbuki bölgeye Yunan koloniciler gelmeden önce birçok tarihçinin de belirttiği gibi bölgede yerli kavimler bulunmakta idi. Bu insanlar muhtemelen en eski çağlardan beri bu toprakların yerlileri olarak Doğu Karadeniz Bölgesinde yaşamaktaydılar. Bölge muhtelif zamanlarda Yunanlar tarafından işgal edilmiş ve kısa süreli koloniler kurulmuştur. Bu koloni idareleri, yerli halkı kapsamıyordu. Bu koloni devletlerinin en güçlü oldukları zamanlarda bile hükümranlıkları ancak bulundukları surlar içinde sınırlı kalmıştır. Sur dışında yaşayan yerli kabileler bağımsız topluluklar olarak yaşamışlardır.
Bölge, Roma İmparatorluğu'nun parçalanmasıyla Doğu Roma olarak bilinen Bizans'ın payına düşer. Bu hakimiyet, 1204 yılında Latinlerin İstanbul'u işgal etmesine kadar devam eder. Bu tarihten sonra 1461 yılına kadar (Fatih Sultan Mehmet'in Trabzon'u fethi), yine Bizans İmparatorluğu'nun uzantısı olan, Bizans hanedanı Komnenosların kurmuş olduğu Trabzon İmparatorluğu'nun egemenliğinde kalır. 4. yüzyıl başlarında Hristiyanlığın Roma İmparatorluğu tarafından resmî din olarak kabul edilmesiyle, bu din halk arasında hızla ve serbestçe yayılmaya başladı. Daha önce Doğu Karadeniz'de yaşayan kavimler de Hristiyanlığa geçmeye başladılar. Hristiyanlaşan bu kavimler tedrici bir şekilde Doğu Kilisesi'nin resmî dili olan Yunancayı öğrenmek zorunda kaldılar. Özellikle 10. yüzyıldan sonra papazların telkinleriyle bu dili konuşmak daha da yaygınlaştı. Zira papazlar "İncil'in dili dışında bir dilde konuşulan her kelime cehenneme gitmek için işlenen bir günah olarak hesaplanacaktır" şeklinde telkinlerde bulunmakta idi. Bu durum, yerel halkın kendi dilleriyle karışık bir Yunanca ya da halk arasında bilinen adıyla Rumca konuşulmasına neden olmuştur. İzlenen bu Bizans siyaseti, yerel dillerin, inançların ve geleneklerin büyük çoğunluğunun belleklerden silinmesine, kısaca yerli unsurların asimile olmasına neden olmuştur.
Osmanlı döneminde Of
Of ve çevresi, 1461 yılında Trabzon'un Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedilmesiyle Osmanlı İmparatorluğu'nun eline geçmiştir. Osmanlı idaresine geçmesiyle birlikte yerleşim Trabzon sancağına bağlı, günümüzdeki Of, Çaykara, Hayrat ve Dernekpazarı ilçelerini içine alan bir kaza merkezi olmuştur. Osmanlı döneminde sahil yerleşimleri; iskele, pazar yeri ve Cuma namazı kılınabilen camisi olması durumlarına göre oluşmaktadır. Of kazasında Moroz ve Of asıyla iki iskelenin varlığı bilinmekte olup kaza merkezinin de bu iki iskeleden biri etrafında gelişmiştir. Yapılan değerlendirmelere göre Of kaza merkezinin ilk yerinin Eskipazar yerleşimi civarında, Baltacı Deresinin Karadeniz'e birleşmeden önce sol sahilde olduğu yönündedir.[7]
1486 yılı tahririnde 30 köyün bulunduğu Of kazası; 2.492 hane, 136 bive (evi olan dul kadın), 197 mücerred (bekar erkek) ve 13 neferden (asker) oluşmaktadır. Bu tarihte sadece 22 hane ve 13 nefer Müslümanlardan oluşurken, geri kalan nüfus yaklaşık %99 oranda Hristiyandır. 1515 yılında Of kazasına bağlı köy sayısı 33'e yükselirken, 3.271 hane, 138 bive ve 91 mücerred yaşamaktadır. Bu tarihte de Hristiyan nüfus kaza nüfusunun hemen hemen %99'unu oluşturmaktadır. 1520 yılı kayıtlarında kazaya bağlı köy sayısı 30 olup, 91 hane Müslüman, 3.215 hane, 139 bive ve 86 mücerred Hristiyan bulunmaktadır. Bu tarihlerdeki Müslüman erkek nüfus incelendiğinde; 1486 yılı kaydında 35 erkekten 13'ü, 1515 yılı kaydında 38 erkekten 35'i ve 1520 yılı kaydında da 91 erkekten 83'ü nev Müslim (yeni Müslüman olmuş) olarak belirtilmiştir. 1554 yılında 35 köyden oluşan Of kazasında 3.352 hane ve 376 mücerred bulunurken, bunun 295 hane ve 61 mücerredi Müslüman, 3.057 hane ve 315 mücerredi ise Hristiyandır. 1583 tarihli tapu tahririne göre ise Of kazası 43 köyden oluşurken, toplam 3.977 hane ve 456 mücerred bulunmaktadır. Bu nüfusun 1.158 hane ve 456 mücerredi Müslüman, 2.819 hanesi Hristiyandır. Başlarda Müslüman nüfus azken ilerleyen yıllarda artarak %30 seviyesine ulaşmıştır. 1486-1520 yılı arası kayıtlarda yeni Müslüman olmuş erkekler görülürken 1554 yılı kaydında bu açıklamayla Müslüman kaydedilmemiştir. Müslüman nüfustaki artışın ilk başlarda ağırlıklı olarak ihtida (din değiştirme) yoluyla, ilerleyen yıllarda dışarında gelen Müslüman yerleşimciler sayesinde arttığı düşünülmektedir. 1653 yılına gelindiğinde Of kazasının 14 köyünde Hristiyan nüfus yaşamaktadır. 1681 tarihli Mufassal Avarız Defterinde, avarız vergisi vermek zorunda ve muaf tutulanlarla birlikte, 2.130'u Müslüman ve 70'i Hristiyan olmak üzere 2.200 erkek bulunmaktadır. Of kazasındaki bu nüfus azalmasının Celali isyancıları, yönetici baskısı ve kıtlık gibi nedenlerle olduğu düşünülmektedir. Of Kadısının Haziran 1615 tarihli arızasında, Trabzon beylerbeyi Ömer Paşa'nın baskısı nedeniyle hemen her köyden 5-10 hanenin evlerini terk ettiği belirtilirken, kazanın taşlık ve ormanlık olması nedeniyle halkın tarım yapamamasından dolayı dışarıdan arpa ve buğday getirilmek zorunda kalındığı belirtilmiştir. Bu yüzyılda Of kazası dış göç verirken, Kürtün ve Çepni kazaları başta olmak üzere dışarıdan da boş olan yerlere yerleşmeler görülmektedir.[8]
1515 yılında eski kaza merkezi olabileceği düşünülen Moroz köyünde tamamı Hristiyan 80 hane yaşamaktadır. Bu tarihte köy; Kalisato, Cemal ve Silla adıyla üç hisse olarak kaydedilmiştir. İlerleyen yıllarda Köydeki Hristiyan hane sayısında önemli bir düşüş yaşanmıştır. 1653 yılı Cizye Defterine göre bu tarihte Moroz köyündeki 11 Hristiyan hane yaşamaktadır. Moroz köyü ilerleyen yıllarda, Solaklı Deresinin Karadeniz'e döküldüğü yerin ağzındaki elverişli konumu sayesinde kaza merkezi konumuna gelmesinin temelleri atılmıştır. 1711 yılına ait bir kayıtta tarihi iskelesinin yanı sıra pazar yeri, Cuma namazı kılınabilen camisi, dükkanlar ve hamamlar gibi binalar ile mahkemenin ve kadının ikametgâhının bulunması, kaza merkezinin bu tarihlerden itibaren eskiden Eskipazar mevkisi olan yerinden Moroz ve Solaklı Vadisi tarafına kaydığını göstermektedir. Bununla birlikte Of'taki nüfuslu aileler arasında Palik (Kıyıcık) Pazar (Eskipazar) ve Moroz civarındaki iki ayrı pazar yeri olması nedeniyle güç mücadelesi yaşanmış, sonuçta Palik (Kıyıcık) köyünde de pazar yeri kurulmaya devam etmiştir. Bu durum Of kazasının merkez kasabasının 19. yüzyıla kadar oluşmamasına sebep olmuştur.[7]
18. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Of kazasında yerel aileler eşkıyalık ve zorbalık yoluyla güçlenmeye başlamış ileri ki yıllarda da elde ettikleri güçle ayanlık yapmaya başlamışlardır. 1776 yılı kayıtlarında da görüldüğü üzere Sarıalioğulları ailesi de bu faaliyetler sayesinde Of kazasında etkin olmaya başlamışlardır.[9] 1817 yılında Tuzcuoğlu İsyanlarında, Tuzcuoğlu Memiş Ağa Çakıroğlu İsmail Ağa'daki himayesinden çıktıktan sonra 26 Ekim 1817 Of'ta yakalanarak idam edilmiştir.[10] Of'un içerisinde olduğu bölge 1832 yılında Tuzcuoğlu Abdülkadir Ağa' nın, 1833'te de Tuzcuoğlu Tâhir'in ve 1834'te de yeniden Tuzcuoğlu Abdülkadir Ağa'nın isyanlarına sahne oldu. 1834'te Tuzcuoğlu Abdülkadir Ağa'nın öldürülmesiyle isyan sonuçlandırılmış ve bölgede nispeten daha sakin bir dönem yaşanmaya başlamıştır.[11]
1868 yılı kayıtlarında Of kasabasının Moroz adıyla bilinen köyün olduğu yerde, Solaklı Vadisi boyunca tescillendiği görülmektedir. 1870 yılı salnamesinde Of kasabasında 2 cami, 2 mescid, 80 dükkan, 20 değirmen, 5 fırın, 6 kahve ile Pazar günleri kurulan pazarı olduğu görülmektedir. İlerlyen yıllarda Moroz yerleşiminin adı unutularak Solaklı Deresi boyunca uzanan Of adıyla yerleşimden bahsedilmeye başlanmıştır.[7]
1876 yılı salnamesine göre Of kazasında; 25.945 Müslüman ve 432 Hristiyan olmak üzere toplam 26.377 erkek nüfus bulunmaktadır. 1881/82-93 yılı genel sayımına göre ise; 30.514 (30.163'ü Müslüman, 351'i Hristiyan) kadın 30.143 (29.067 Müslüman, 446 Hristiyan) erkek olmak üzere toplam 60.657 kişi yaşamaktadır.[12]
Şakir Şevket 1877 yılında yazdığı Trabzon Tarihi adlı eserinde, günümüz Of yerleşimini içine alan Solaklı Vadisi halkının hala Rumca konuştuğunu, Türkçe bilmeyen öğrencilere derslerin Rumca anlatıldığını yazmaktadır.[13]
Osmanlı Devleti'nin idari reformları doğrultusunda 1867 Trabzon vilayeti kurulunca Of, bu vilayetin Trabzon sancağına bağlandı. Of kazası, yerleşimin ileri gelenlerinin talebi doğrultusunda 13 Mart 1881 tarihinde Lazistan Sancağı'na bağlandı. Ancak bu sancak yönetiminden memnun kalmayan halkın temsilcileri tarafından yapılan yoğun talepler neticesinde 24 Kasım 1888 tarihinde yeniden Trabzon Vilayeti'nin merkez sancağına katıldı.[14] 1894 yılında Of kazasının nüfusu 61.249 kişiden oluşuyordu. Bu nüfusun 1.031'i Rumdu.[15]
İşgal ve direnişler
Ruslar, 24 Şubat 1916'da Rize'yi, 15 Mart 1916'da Of'u, 18 Nisan 1916'da Trabzon'u işgal ettiler. Ruslara karşı ilk önemli direniş Of ile Rize arasındaki Baltacı Deresi'nde olmuştur. Bu direniş yaklaşık bir ay sürmüştür. Of'un işgaliyle Solaklı Vadisi'nde bir direniş meydana gelmiştir. Ruslar bu direnişi kırarak Soğanlı ve Demirkapı geçitlerinden Bayburt'a inmeyi düşünüyordu. Rusların bu tasarısı ilk aşamada pek faydalı olmadı. Zira bölgenin gerçek sahipleri olan Türkler, Rus kuvvetlerine büyük kayıplar verdirdiler. Fakat sayıca üstün olan Ruslar bir süre sonra Çaykara'nın aşağı köylerini işgal etmeye başladılar. Yöre halkı kıyıdan uzakta olduğu için daha çok dağlık kesime, iç kesimlere doğru çekilmek zorunda kaldı. Bu çekilme sırasında direnişlerine devam etmişlerdir. Geri çekilen askerler Of'un bütün köyleri ve yakın kazalardan toplanan gönüllüler ile Trabzon Hapishanesi'ndeki mahkûmların da izin alarak, müfreze halinde gönüllü olarak katılmalarıyla Baltacı Deresi'nin batı yanında Ruslara karşı savunma hattı oluşturuldu.
Cumhuriyet Dönemi
Türkiye Cumhuriyetinin kurulmasıyla yeni il düzenlemesi yapılmış, her bir ilin de kazaları oluşturulmuştur. Buna göre Trabzon ilinin merkez kazası dahil 6 kazasından biri de Of kazası olmuştur. Of kazasında ilerleyen yıllarda Çaykara, Hayrat ve Dernekpazarı nahiyeleri oluşturulmuştur. Çaykara 1948 yılında ilçe olunca Of'tan ayrılmış, Dernekpazarı nahiyesi de yeni kurulan bu ilçenin bucağı (nahiyesi) olmuştur.[16] 1935 yılında merkez dahil 4 kazası ve 115 köyü bulunmaktadır. 1940 yılında Of ilçesinin merkez dahil 4 kazası ve toplam 121 köyü bulunmaktadır.[17]
Bölge 1929 yılında pek çok köylünün ölümü ve evini kaybetmesine yol açan ve Of felaketi olarak nitelendirilen bir sel baskını yaşamış ve halkının bir bölümü Maçka ilçesine göç etmek zorunda kalmıştır.
Yönetim
Of Belediyesi 1874 yılında kurulmuş köklü bir belediyedir. Of'un en büyük bulvarı olan Atatürk Bulvarı, Başkan İsmail Sefa Sarıalioğlu tarafından yapılan düzenlemede pek çok kişinin haklarından feragati sayesinde oluşmuştur. 1976-1979 yılları arasında Fatsa Belediye Başkanlığı yapan Nazmiye Komitoğlu'nun ardından Karadeniz'de göreve gelen ikinci kadın belediye başkanı olan Semahat Sarıalioğlu 1998-1999 yılları arasında görev yapmıştır. Belediye başkanlığı görevini 1999-2011 yılları arasında yürüten Oktay Saral'ın 24.Dönem TBMM milletvekili olarak seçilmesi üzerine, belediye başkanlığı görevini 2011-2014 yılları arasında Murat Saral yürütmüştür. Son olarak, 30 Mart 2014 yerel seçimlerinde ise Salim Salih Sarıalioğlu belediye başkanı seçilmiş olup hâlen görevini sürdürmektedir.[1]
Not: Büyükşehir yasası nedeniyle köyler mahalle statüsüne geçtiğinden 2013'ten itibaren kır nüfusu tabloda yer almamıştır.
Coğrafya
İlçe; toplam alanı 330 km², ortalama rakımı 10 metredir.
Trabzon'un yaklaşık 52 km doğusunda olan ilçenin, doğusunda Rize ili, batısında Sürmene ilçesi, güneyinde Hayrat ve Dernekpazarı ilçeleri, kuzeyinde Karadeniz bulunmaktadır.
Yörenin en büyük akarsularından Solaklı Irmağı'nın taşımış olduğu alüvyal yığıntıları kıyıda biriktirerek meydana getirdiği düz ve fazla geniş olmayan bir alan üzerine kurulmuş bir sahil yerleşim birimidir. Çaykara ve Of ilçelerini birbirine bağlayan karayolu ilçeyi ikiye ayırır.
Daha eski yerleşim yeri olan Solaklı Deresi'nin doğusundaki merkez, genel olarak ilçedeki idari birimlerin yer aldığı alandır.
İklim
Doğu Karadeniz Bölgesi'nin iklim tipi özelliklerine sahiptir. Yağışların her mevsimde bol olması ve sürekliliği, yöre iklimini etkiler. Yağışın en fazla olduğu dönem Sonbahar mevsimidir.
Denizin düzenleyici etkisi termostat görevi gördüğünden, hem günlük, hem yıllık sıcaklık farklılıklarının fazla olması önlenir. Yaz aylarında fazla sıcak olmadığı gibi, kış aylarında da dondurucu soğuklar görülmez. Her mevsim yağışlı, yazları serin, kışları ılık geçer.
Ardındaki dağların birden yükselmesi dolayısıyla yamaç yağışları gerçekleşir.
Rüzgârların esiş yönleri ve şiddet dereceleri mevsim özelliklerine bağlı değişiklikler gösterir. Genel olarak Lodos, Poyraz ve Kıble rüzgârları görülür.
Akarsular
İlçe yerüstü kaynakları bakımından zengin bir yöre özelliğindedir. Dağların denize paralel olarak uzanması yüzünden akarsular, sadece kuzeye bakan yamaçlardan denize doğru akar.
Güneyde bulunan yüksek dağların yamaçlarından çıkan akarsular, sert akışlı, dar boğazlar içinden geçerek, derin vadiler boyunca denize ulaşırlar.
Yörede bol yağış olmasından dolayı gür orman alanları mevcuttur. Yöredeki orman örtüsünün kendi kendini yenileyebilme özelliği vardır. Kesilen ağaçların yerine yenileri dikilmeden orman örtüsü kendi kendine büyüyüp gelişebilmektedir.
Kıyı şeridinde orman yerine küçük ağaç toplulukları göze çarpar. Burada en yaygın çeşit olarak fındık, taflan, kızılcık, üzüm, muşmula, defne gibi küçük ağaçlar ile çalı ve sarmaşıklar yetişir. Bunun yanında narenciye ürünlerine rastlamak da mümkündür. Kıyı şeridinde nüfus yoğunluluğunun çok olmasından dolayı doğal bitki örtüsü tahrip edilmektedir.
Denizden 300–400 m yüksekliğe kadar olan yerlerde kızılağaç, meşe, kestane, ceviz vb. olan orman tiplerine rastlanır. Daha yükseklerde ormanlar alan ve büyüklük olarak birleşir. Dağların denize bakan ve daha nemli olan kuzey yamaçları daha yeşildir. Yükselti 600–800 m'yi aşınca yüksek dağların etek ormanları gözükmeye başlar. Bu ormanlarda en yaygın olan türler; kışın yapraklarını döken meşe, gürgen gibi ağaçlardır. Ancak bu tür ormanların önemli bir kısmı orman kazanmak amacıyla insanlar tarafından tahrip edilmiştir.
Yükseklik arttıkça dağ ormanları ortaya çıkmaya başlar. Bu yükseklik 1200 m'ye gelene kadar yapraklı ağaç çeşitleri ormanları meydana getirir. Bunlar arasında en çok meşe, kestane, şimşir, kızılağaç ve ıhlamur ağaçları göze çarpar. 1200–1600 m arasında orman çeşitleri yapraklı ve iğneli ağaçlardan oluşan karışık ormanlardır. 1600 m'den sonraki yükseklik kuşağında çam, ladin ve köknar gibi ağaçlardan meydana gelen iğneli ormanlar göze çarpar. Bu ormanlar 2000–2300 m'ye kadar uzanır. Daha yüksek yerlerde ormanlar kaybolur yerini çayırlar ve dağ otlakları alır.
Genellikle sık ormanlar 1200–1600 m aralarında yer alır. 1600 m'den yüksek olan yerlerde en çok çam ormanları görülür.
Arazi durumu
İlçenin yüzölçümü 330 km² olup, ortalama rakımı 10 m'dir. İlçenin önemli akarsuları Doğu Karadeniz Dağları'nın kuzey istikametinde doğup ilerledikçe yan kollar alarak büyüyen Solaklı, Baltacı ve İkizdere birbirlerine paralel olarak Karadeniz'e dökülür. Bu dereler ve yan kolları Karadeniz Dağları'nın ilçe sınırları içinde kalan bölümünü yine birbirlerine paralel şekilde bölmüştür.
Böylece ilçe arazisi, sahilden güneye doğru giderek yükselen fakat doğu-batı yönünde birbirine hemen hemen paralel derin vadiler şeklinde engebeli bir konum içerisinde bulunmaktadır. Bu vadiler arasında yan yana uzanan sırtlar ya da yöre ağzıyla "Kıran"lar sıralanır.
İlçe güneyindeki bu dağlık bölgenin eteklerinde çeşitli yüksekliklerde plato ve yaylalar bulunur. Bu platoların kuzey yönlerinde denize doğru alçalan ve özellikle vadi yamaçlarında ormanlar yer almaktadır. Esasen bol yağış alan yöre, bitki örtüsü bakımından da zengindir. Hemen her çeşit ağaç, çoğunlukla da kendiliğinden yetişerek, bölgeye orman görünümü vermektedir.
Tarım
İlçede, nüfusun önemli bir kısmı tarım sektöründe çalışmaktadır.
Elde edilen başlıca tarım ürünü çaydır. Çay, ayrıca bölgenin başlıca geçim kaynağıdır. İlçe arazisinin engebeli oluşu (% 75) bölgede modern tarımın yapılmasını engellemektedir. Bu da, toprağın ve iklimin elvermesiyle, çay tarımının önünü açmaktadır. Ayrıca fındık tarımı da bölgenin geçimini sağlayan tarım ürünleri arasındadır. Diğer üretilen ürünlerinin çoğu ticari amaçla değil, kendi aile ihtiyacını karşılayacak şekilde üretilmektedir.
Son zamanlarda özellikle kivi üretimine özen gösterilmekte, üreticiler devlet tarafından teşvik edilmekte ve desteklenmektedir. Kivi, çaya alternatif ürün olarak yetiştirilmektedir.
Hayvancılık
Bölgede;
Sürü hayvancılığı olmamakla birlikte, ahır hayvancılığı şeklinde büyükbaş hayvancılık,
İç kesimlerde küçükbaş hayvancılığı, koyun ve kıl keçisi yetiştiriciliği,
Denize komşu olması ve Karadeniz'in verimliliği, ayrıca akarsularda yetişen tatlı su balığı avcılığı ile, balıkçılık,
Bitki çeşitliliği, çiçeklerin bol olması, çok sayıda meyve ağaçları bulunması dolayısıyla, arıcılık bölgede yapılan başlıca hayvancılıktır.
Yaylacılık
Yazları sıcaklıklardan kurtulmak ve hayvanlara gür otlaklar bulmak amacıyla yaylacılık yapılmaktadır. Günümüzde bu faaliyet yerini turizm amacına bırakmaya yönelmiştir. Hayrat Of'tan ayrıldıktan sonra, her ne kadar yaylası kalmadıysa da eski yaylalıları kendilerini hâlen Oflu olarak tanımlamaktadır. Bunların başlıcaları Sarmaşık (Büyük Mesoraş), Göksel (Küçük Mesoraş), Yeniköy (Halnut), Cuvamank'tır. Bunlar köy statüsünde olup; ayrıca bunlara bağlı yaylalar da vardır. Mesela Büyük Harman, Kadınlar, Çunis yaylaları gibi...
Kaynakça
Dünden Bugüne Of, Of Kaymakamlığı
Haşim Albayrak, Doğu Karadeniz Muharebesi ve Of Direnişi
Haşim Albayrak, Doğu Karadeniz'de Etnik Yapılanmalar ve Pontus
Haşim Albayrak, Of Ve Çaykara
Haşim Albayrak, Oflu Hoca Kavramını Oluşturan Din Adamları
^Özhan Öztürk, Karadeniz Ansiklopedik Sözlük 2 Ocak 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., İstanbul, 2005 s. 901. Kuzey Portekiz'de yılan veya ejderhalara tapınan Ofi adlı halkın varlığının bildirilmesi de bu adı taşıyan diğer yörelerde "yılan" veya "ejderha" kültünü folklorik açıdan kıyaslamayı gerekli kılmaktadır.
^Konrad Miller (1887). Tabula Peutingeriana (Latince).
^Trabzon Vilayeti Salnamesi − 1869-1904, (Hazırlayan) Kudret Emiroğlu, Ankara, 1993-2009, 22 cilt; 13. cilt, s. 633. ISBN 9789157871117.
^İrfan Aleksiva & İsmail Avcı Bucaklişi (2009). Svacoxo - Laz yer adları sözlüğü (Birinci Basım bas.). İstanbul: Kolkhis-Laz Kültür Derneği Yayınları. s. 77.
^abcEmecen, Feridun M. (2005). "Of Kasabasının Ortaya Çıkışı Üzerine Notlar"(PDF). Uluslararası Karadeniz İncelemeleri Dergisi. 1 (1). www.kainder.com. ss. 45-54. 18 Kasım 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi(PDF). Erişim tarihi: 22 Ocak 2023.
^Trabzon Vilayeti Salnamesi − 1869-1904, (Hazırlayan) Kudret Emiroğlu, Ankara, 1993-2009, 22 cilt; 13. cilt, s. 633-639; 15. cilt, s. 433. ISBN 9789157871117.
^Bulut, Engin Çağdaş (2020). "Doğu Karadeniz Bölgesi'nin İdari Tarihi (1920-2012)"(PDF). Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi. 13 (72). www.sosyalarastirmalar.com. ss. 193-206. 21 Ocak 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi(PDF). Erişim tarihi: 21 Ocak 2023.
^"1935 Genel Nüfus Sayımı"(PDF). 20 İlkteşrin 1935 Genel Nüfus Sayımı. DİE. 2 Haziran 2021 tarihinde kaynağından(PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Şubat 2021.
^ . "1945 Genel Nüfus Sayımı"(PDF). 21 Ekim 1945 Genel Nüfus Sayımı. DİE. 15 Ağustos 2019 tarihinde kaynağından(PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Şubat 2021.
^ . "1955 Genel Nüfus Sayımı"(PDF). 23 Ekim 1955 Genel Nüfus Sayımı. DİE. 2 Haziran 2021 tarihinde kaynağından(PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Şubat 2021.
"Merkezi Dağıtım Sistemi"(html) (Doğrudan bir kaynak olmayıp ilgili veriye ulaşmak için sorgulama yapılmalıdır). Türkiye İstatistik Kurumu. Erişim tarihi: 13 Nisan 2016.
"Of Nüfusu - Trabzon". nufusu.com. Erişim tarihi: 5 Şubat 2021.Arşivlenmesi gereken bağlantıya sahip kaynak şablonu içeren maddeler (link)
"Trabzon Of Nüfusu". nufusune.com.Arşivlenmesi gereken bağlantıya sahip kaynak şablonu içeren maddeler (link)