Ninova Muharebesi (Yunanca: Ἡ μάχη τῆς Νινευί), Bizans - Sasani Savaşı (602-628)'nın zirve muharebesidir. 627 yılında, Ninova yakınlarında gerçekleşmiştir. Savaşın sonucunda gelen Bizans zaferi, daha sonra Sasanilerde iç savaşa neden olmuş ve bir süre Roma İmparatorluğu'nu Orta Doğu'daki eski sınırlarına geri getirmiştir. Birkaç yıl içinde Râşidîn Halifeliği, Arabistan'dan çıktı ve imparatorluğu bir kez daha yıkımın eşiğine getirdiğinden, güç ve prestijin yeniden doğuşu sürekli olmadı.
Başlangıç
İmparator Mauricius, gaspçı Phocas tarafından öldürüldüğü zaman, görünürde hamisinin intikamını almak için II. Hüsrev savaş ilan etti. Persler savaşın ilk safhalarında Levant, Mısır ve hatta Anadolu'yu fethederken, Herakleios'un üstünlüğü, sonunda Perslerin düşüşüne neden oldu. Herakleios'un seferleri dengeyi değiştirdi, Persleri savunmaya zorladı ve Bizanslıların tekrar ivme kazanmasına izin verdi. Avarlar ile müttefik olan Persler Konstantinopolis'i almaya teşebbüs ettiler, ancak yenildiler.
Konstantinopolis Kuşatması sırasında Herakleios, Bizans kaynaklarında Ziebel liderliğindeki "Hazarlar" olarak adlandırılan günümüzde ise Tong Yabgu Kağan liderliğindeki Göktürkler'in Batı Göktürk Kağanlığı olarak tanımlanan halk ile ittifak meydana getirdi,[3] ona müthiş hediyeler verdi ve PorfirogenitaEudokia Epifaneia ile evlilik sözü verdi. Kafkasya merkezli Türkler, Üçüncü Göktürk-Sasani Savaşı ile başlamak üzere 626'da Pers İmparatorluğu'nu yıkmak için 40.000 adam göndererek, karşılık verdiler.[4] Ortak Bizans ve Göktürk harekâtları, Tiflis kuşatmasına odaklandı.[5]
Mezopotamya'nın istilası
627 Eylül ortasında, Tong Yabgu Kağan'ı Tiflis kuşatmasını sürdürmek için bırakarak, Herakleios, bu sefer 25.000 ila 50.000 asker ve 40.000 Göktürk ile birlikte Pers topraklarının içlerini istila etti. Ancak Göktürkler, zor kış şartları yüzünden onu hızla terk ettiler.[1] Herakleios, Rhahzadh'ın 12.000 kişilik ordusu tarafından takip ediliyordu, ancak Rhahzadh'dan kaçmayı başardı ve Mezopotamya'da (modern Irak) Pers İmparatorluğu'nun kalbini işgal etti.[1] Herakleios kırsal kesimden yiyecek ve yem aldı, bu nedenle Rhahzadh'ın ordusu tedarikin çoğunu Bizanslılar aldığı için tedarik sıkıntısından zorluklar yaşamaya başladı.[6][7]
1 Aralık'ta Herakleios, Zap Suyu'nu geçti ve Asurlular/Asōristān tarafından yönetilmiş Pers ülkesinde hüküm sürmüş eski Asur İmparatorluğu başkenti Ninova'nın kalıntılarının yanında kamp yaptı. Bu, güneyden güneye ilerlemenin beklentisinin aksine, güneyden kuzeye doğru bir hareketti. Bununla birlikte, bu, yenilgi durumunda İran ordusunun sıkıştırmasını önlemenin bir yolu olarak görülebilir.[7] Rhahzadh Ninova'ya farklı bir konumdan yaklaştı. 3000 kişilik Per takviyesi yaklaştığına dair haberler Herakleios'a ulaştı ve onu harekete geçirmeye zorladı.[7] Ona Dicle'yi geçerek Pers'den geri çekilme şansı verdi.[8]
Muharebe alanı
Herakleios, Büyük Zab'ın batısından Ninova kalıntılarına biraz uzak bir düzlük bulmuştu.[9] Bu, Bizanslıların mızraklı kuvvetlerine ve göğüs göğüse mücadeleden yararlanmalarına izin verdi. Dahası uzaktan atış yapan birliklerdeki Pers üstünlüğünü azaltan siste gerçekleşti ve Bizans uzaktan atışlardan büyük kayıplar almadı.[8] Walter Kaegi, bu savaşın Karamlays Deresi civarında gerçekleştiğine inanır.[10]
Muharebe
Rhahzadh, kuvvetlerini üç bölümde yerleştirdi ve saldırdı.[11] Herakleios, sahte geri çekiliş ile Persleri ovaya çekti, sonra geri döndürüp Persleri şaşkına çevirdi.[8] Sekiz saatlik muharebenin sonunda, Persler aniden yakındaki eteklere çekildiler, ancak muharebe hezimete dönüşmedi.[12][13] 6,000 Pers öldü.[2][14]
Patrik Nikiforos'un Kısa Tarih eserinde, Rhahzadh'nın Herakleios'a kişisel meydan okuduğunu ve Herakleios'un bunu kabul edip, tek saldırıda Rhahzadh'ı kabul edip öldürdüğünü ileri sürer; diğer iki meydan okuyanlar da ona karşı savaştı ve kaybetti.[2][12] Her durumda, Rhahzadh savaşta bir zaman öldü.[2]
Muharebe için 3.000 Pers takviyesi çok geç geldi.[2][15]
Sonrası
Bizanslılar, Pers kampını ele geçiremediği için Ninova'deki zafer tam değildi.[16] Bununla birlikte, bu zafer Perslerin direnişlerini parçalayacak kadar önemliydi.[16]
Herakleios'un zafer ordusu, kendisine karşı bir Pers ordusu kalmadığı için, Hüsrev'in sarayı olan Dastagird'i yağmaladılar ve ele geçirilmiş 300 adet Bizans bayrağını geri alırken muazzam zenginlik elde ettiler.[17] Hüsrev, Tizpon'un savunması için destek sağlamaya çalışmak için Susiana dağlarına kaçmıştı.[12][18] Bununla birlikte, Herakleios, Tizpon'a saldıramazdı, çünkü Nehrevan Kanalı'nın üzerindeki bir köprünün çökmesi nedeniyle mümkün değildi.[17]
Pers ordusu isyan etti ve II. Hüsrev'i devirerek onun yerine Siroes olarak da bilinen oğlu II. Kavad tahta geçti. Hüsrev beş gün boyunca çıplak ve yiyeceksiz bir zindanda kapandı - beşinci günde yavaşça oklarla vurularak öldürüldü.[19] Kavad hemen Herakleios'a barış teklifleri gönderdi. Herakleios, kendi imparatorluğunun da bitkin olduğunu bilerek sert şartlar uygulamadı. Barış antlaşması şartlarına uygun olarak, Bizanslılar kaybettiği toprakları, yakalanan askerlerini, bir savaş tazminatı ve en önemlisi 614'te Kudüs'te kaybedilen, Gerçek Haç ve diğer kutsal emanetleri geri aldı.[19][20] Savaş, Bizans-Sasani savaşlarının sona ermesine işaret eder.
Dinî açıdan önemi
İslam'ın kutsal kitabı olan Kur'an'da, Rum Suresi'nin ilk ayetlerinde Rumların (Bizanslıların) Sasanilere karşı yenildiğini, ancak birkaç yıl sonra Bizans'ın onlara karşı galip geleceği bildirilir.
Sasani İmparatorluğu'nda ise Zerdüştçülük inancı vardı. Bu inanç, yapı bakımından dönemin Mekkelipaganların kabul ettiği putperestliğe yakın olduğu için Mekkeliler, Sasanileri desteklemekteydi. Bizanslılar ise, ehl-i kitap olduğu için Müslümanlar tarafından desteklenmekteydi. Savaşın ilk başlarında Bizanslılar, Sasaniler tarafından yenilgiye uğratılınca, Mekkeli paganların Sasanilerin zaferine sevinerek Muhammed önderliğindeki Müslümanlar ile alay ettiklerine ve Müslümanların da akıbetlerinin böyle olacağını söylediklerine inanılır. Bu durum üzerine Rum Suresi'nin indiği, inen ayetlerde Bizanslıların birkaç sene içerisinde galip geleceğinin haber verildiği, Mekkelilerin bu ayetlere inanmadığı ve Bizans'ın bu mağlubiyet ile kısa sürede toparlanıp zafer kazanmasının imkansız olduğunu düşündükleri söylenir.[21]