Gençlik yıllarında sporda gösterdiği başarılarıyla da tanınan Aybar, 1928-1935 arası Türkiye millî atletizm takımında yer almış, bu dönemde 100 ve 200 metre bayrak yarışlarında Türkiye rekorları kırmıştı. Aybar 1931'de Balkan şampiyonu olan 4 x 100 bayrak takımının da başarılı koşucuları arasındaydı. 1928 Amsterdam Olimpiyatları’na, 1930, ’31 ve ’33 Atina Balkan Oyunları’na katılmıştır. Galatasaray Spor Kulübününatletizm takımında uzun süre spor yaptı.
Vatan gazetesinin sahibi ve başyazarı Ahmet Emin Yalman'ın önerisiyle burada yazmaya baslayan Aybar, 1946’da yazdığı “Milli Şef” İnönü rejimini eleştiren “Kâğıt Üzerinde Demokrasi” başlıklı yazı nedeniyle üniversitedeki görevinden uzaklaştırıldı.[4]
1946 seçimlerinde bağımsız milletvekili adayı oldu, fakat seçilemedi.
1947-49 yılları arasında, her ikisi de sıkıyönetimce kapatılan Hür ve Zincirli Hürriyet gazetelerini çıkarttı. İsmet İnönü'ye yazdığı Açık Mektup başlıklı makalesi nedeniyle hakaretten 1949'da 3 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırılarak Paşakapısı Cezaevi'ne girdi. Burada, diğer şair kuzeni Nâzım Hikmet'le 1950 affına kadar yattı. Genel afla serbest bırakılan Aybar iki yıl sonra avukatlığa başladı.[4]
1966'da ABD'nin Vietnam'daki savaş suçlarını yargılamak üzere oluşturulan uluslararası Russell Mahkemesine yargıç olarak seçildi.
1968'de Sovyetler Birliği'nin Çekoslovakya'yı işgaline karşı çıktı ve Türkiye’ye özgü sosyalizm şeklinde de ifade ettiği güleryüzlü, insancıl, hürriyetçi sosyalizm anlayışını savundu. Bu görüşlerine karşı çıkanlar ile arasındaki anlaşmazlığın büyümesi üzerine, 1969'da genel başkanlıktan, 1971'de de parti üyeliğinden istifa etti. 12 Mart döneminde Meclis'teki tek sosyalist olan Aybar, dönemin baskılarına ve idamlara karşı tek başına mücadele etti.
TİP genel başkanı iken 1963'te Gaziantep'te yapılan genel yönetim kurulu toplantısı açılış konuşmasında Kürt sorununun etnik, kültürel ve ekonomik yönleri olduğu ve acil çözüm gerektiği ilk defa bir siyasi parti tarafından dile getirilmiştir. 1964'te Türkiye İşçi Partisinin ilk büyük kongresinde kabul edilen parti programında Kürt sorunu "Doğu Kalkınması" başlığı altında ele alınıp bunun salt ekonomik bir sorun olmadığı vurgulanarak şu ifadelere yer verilmiştir:[5]
“Bölgenin ekonomik geriliğine paralel olarak buradaki vatandaşlar sosyal ve kültürel bakımdan geri durumdadırlar. Üstelik bu vatandaşlarımızdan Kürtçe ve Arapça konuşanlar veya Alevi mezhebinden olanlar bu durumları sebebiyle ayırıma uğramaktadırlar. (...) hak ettikleri yurttaşlık nimetlerinden tam olarak yararlandırılmamışlardır. (...) Türkiye İşçi Partisi bu yurttaşlarımıza tam bir yurttaş muamelesi yapacaktır. (...) Anayasamızın din, dil, ırk, sınıf ve zümre ayırımı yapılamayacağını öngören emri harfi harfine yerine getirilecektir.”
12 Mart Muhtırası sonrası Anayasa Mahkemesi tarafından Türkiye İşçi Partisinin kapatılmasına karar verilirken, kongrede "Türkiye'nin doğusunda Kürt halkının yaşadığı" yönünde alınan kararlar da gerekçe olarak belirtmiştir.[5]
1975'te TİP'ten ayrılan elli arkadaşı ile beraber kısa bir süre sonra Sosyalist Devrim Partisi adını alacak olan ve 12 Eylül 1980'de diğer partilerle birlikte kapatılan Sosyalist Partiyi kurdu. İlk defa bu partinin tüzüğünde, genel başkan ve yöneticilerin üst üste iki dönem başa geçmelerini engelleyen ve yönetim kurulunun üçte ikisinin kol emekçilerinden oluşmasını öngören şartlar yer aldı.
1947'de evlendiği Siret Uncu'dan (ö. 1987), Güllü (d. 1956) adlı bir kızı oldu.[6] Siret Hanım'ın yeğeni Çiğdem Talu'dur.[7]
^abcdAybar, Mehmet Ali; Aybar, Mehmet Ali (2011). Neden sosyalizm? Marksizmde örgüt sorunu; Leninist parti burjuva modelinde bir örgüttür. 1. baskı. İstanbul: İletişim Yayınları. ISBN978-975-05-0910-0.|erişim-tarihi= kullanmak için |url= gerekiyor (yardım)