Mahşerin Dört Atlısı

Mahşerin Dört Atlısı. 1530-1532.
Albrecht Dürer tarafından yapılmış bir betimleme.

Mahşerin Dört Atlısı, Hristiyanlıkta Kıyamet alameti olarak ortaya çıkacağına inanılan dört atlı. Yeni Ahit'teki -Vahiy Kitabı olarak da bilinen- Apokalips bölümüne göre, Kıyamet felaketlerini getirecek olan yedi mührün açılması ile birlikte ortaya çıkacaklardır.[1] Bazı akademisyenlere göre beyaz at ve binicisi İsa'yı, kızıl at ve binicisi kan ve savaşı, siyah at ve binicisi kıtlığı, soluk renkli at ve binicisi ise salgın hastalıkları ve ölümü sembolize eder.[1]

İncil yazarlarından Yuhanna'nın Patmos adasında gördüğü bir vizyona-görüntüye dayanır.[2] [kaynak belirtilmeli]

Vahiy 1:8-19
Yehova Tanrı şöyle diyor: "Şimdi, geçmişte ve gelecekte, hep var olan, Mutlak Güce Sahip olan, Alfa ve Omega Benim."
İsa'nın yolunda sizinle birlikte sıkıntıya, krallığa ve tahammüle ortak olan ben, kardeşiniz Yuhanna, insanlara Tanrı'yı anlattığımdan ve İsa'ya şahitlik ettiğimden dolayı Patmos denilen adadaydım. Ruhun etkisiyle Efendimizin gününde bulunuyordum ve arkamda borazan sesine benzer güçlü bir ses duydum. Şöyle diyordu: "Gördüklerini bir tomara yaz ve Efesos, İzmir, Bergama, Tiyatira, Sardes, Filadelfya ve Laodikya'daki yedi cemaate gönder."
Bana seslenenin kim olduğunu görmek için dönüp baktığımda yedi altın şamdan gördüm. Şamdanların ortasında insanoğluna benzer biri vardı; ayaklarına kadar inen bir giysisi ve göğsünde altın kuşağı vardı. Başı ve saçları ise ak yapağı gibi, kar gibi bembeyazdı. Gözleri alev alev yanan bir ateşti. Ayakları ocakta kor gibi parlayan saf bakıra benziyordu ve sesi coşkun suların sesi gibiydi. Sağ elinde yedi yıldız vardı, ağzından iki tarafı keskin uzun bir kılıç çıkıyordu ve yüzü ışıl ışıl parlayan güneş gibiydi. Onu görünce ayaklarının önüne ölü gibi yığıldım.
Sağ elini üzerime koyarak şöyle dedi: Korkma. Birinci ve Sonuncu benim. Diri olan benim. Ölmüştüm ama işte, sonsuza kadar diriyim. Ölümün ve ölüler diyarının anahtarları bendedir. Sen gördüklerini, şimdi olanları ve bundan sonra olacakları yaz."

Dört atlı ve simgeledikleri

Atlar Simgeledikleri Binicilerin Özellikleri Etkileri ve Simgeledikleri Başlangıcı Sonu
Beyaz Kutsallık ve paklığın simgelenmesi Mesih-Atanmış Kral. Yay taşır ve başında tacı var. Atanmış Kral olarak, düşmanlarını oluşturan Şeytan, cinler ve kötü insanlara karşı savaşıp zafer kazanarak yeryüzünü kötülüklerden temizlemesi ve yeryüzünde Tanrı'nın Göksel Krallığını kurarak 1000 yıllık yönetimine başlamasının simgelenmesi. Ms 1914 Armageddon Savaşı
Kızıl Savaşlarda dökülen kanların simgelenmesi Dünyadan barışı kaldırma yetkisi ve büyük bir kılıcı var. Dünyadan barışın kalkarak sürekli savaşların ve çatışmaların yaşanacağı bir ortamın hüküm sürmesinin simgelenmesi. Ms 1914 Armageddon Savaşı
Siyah Açlık ve kıtlıkların simgelenmesi Elinde bir terazi var. Savaşlar ve çevreye verilen zararlardan kaynaklanan açlık ve kıtlıklar ile adaletsiz ekonomik sisteme dayalı alım gücünün yetersizliğinden kaynaklanan açlıkların simgelenmesi. Ms 1914 Armageddon Savaşı
Soluk Salgın hastalıkların simgelenmesi Adı Ölüm 1. Dünya Savaşı esnasında İspanyol gribi salgını ile başlayan ve sonrasında çiçek, sıtma, verem, AIDS, kanser, kalp gibi yaygın ve kitlesel ölümlere yol açan çeşitli hastalıkların simgelenmesi. Ms 1914 Armageddon Savaşı

Kitabı Mukaddes'in başlıca konusu göksel bir krallıkla ilgilidir. Başlangıç 3. bölüm bu konunun temelini oluşturur. Başlangıç 3:15'te bir kadın ve kadının soyundan söz edilir. Bu kadın Havva değil, Vahiy 12. bölümde sözü edilen simgesel bir kadındır. Bu kadın Tanrı'nın gökteki ruh varlıklardan oluşan teşkilatını simgelemektedir. Başlangıç 3. bölüm, bir yılanın yalanlarından ve bu yalanlar sonucunda ortaya çıkan bir davadan söz eder. Adem ile Havva bu davanın içindeki görünür kişilerdir. Yılanın ise bu konuyla hiçbir ilgisi olmadığından, yılana söylenen sözler gerçekte harfi yılana söylenmemektedir. Tanrı Adem'le Havva'ya, onlara yönelik cezalandırmalarını bildirir. Ancak sıra yılana geldiğinde, sözler simgesel bir niteliğe bürünür. Çünkü harfi yılan görünmez bir varlığın etkisiyle kukla olarak kullanılmıştır. Tanrı Başlangıç 3:15'teki sözleri, Vahiy'de "İblis (İftiracı) ya da Şeytan (Hasım, Düşman) denen o eski yılan" olarak adlandırılan bir ruh varlığa söylemektedir.[3] Bu yılan olarak adlandırılan kişi, tıpkı harfi bir yılanın yerde sürünürken çıkardığı diliyle toprağı yalayacağı derecede alçaltılacaktır.[4]

Başlangıç 3:15'teki sözlerde, bir kadın ile temsil edilen Tanrı'nın teşkilatından çıkacak bir soydan söz edilir. Buradaki kadının soyu bir insanı değil, bir krallığı temsil etmektedir. İsa bu soyun -krallığın- en başındaki kişi olduğundan, bu soyun en önemli bireyi Atanmış Kral olan İsa (gökteki adıyla Mikael) olmaktadır. Ayrıca, bu krallıkta yer alarak yardımcı krallar olarak görev alacak başka kişiler de seçileceklerdir ve bunlar Vahiy'de 144.000'ler olarak adlandırılırlar.[5]

Ayrıca, simgesel yılanın da bir soyu olacaktır. Bunlar, İblis Şeytan adı verilen eski yılanın peşinden giden insanları ve ruh varlıkları kapsar. Buna göre, Şeytan'ın da bir soyu vardır. Bu aynı zamanda, doğrudan söz edilmeyen Şeytan'a ait bir kadının varlığına da işaret eder. Buradaki "kadın" ifadeleri teşkilat anlamındadırlar. Şeytan'ın peşine taktıkları bireyler soyun ayrı ayrı bireyleriyken, bu soyun tümü birden ise Şeytan'ın kadını -teşkilatı- olmaktadır. Bu durumda iki ayrı düşman grup vardır. Bir grup Tanrı, Tanrı'nın kadını ve bu kadını oluşturan bireyleri kapsar. Diğer düşman grup ise Şeytan, Şeytan'ın kadını ve bu kadını oluşturan bireyleri kapsamaktadır. Başlangıç 3:15'teki sözler bu iki grubun birbirine düşmanlık edeceğinden söz etmektedir. Bu düşmanlığın en önemli iki olayı vardır. Birincisi, Şeytan'ın Tanrı'nın kadınının soyunun topuğuna saldırması ve yaralaması olayıdır. Bu olay İsa'nın yeryüzünde yaşadığı dönemde gerçekleşir. Şeytan İsa'nın bir direkte öldürülmesini sağlayarak, kadının soyunun topuğuna saldırmış olmaktadır. Şeytan açısından bu olay, kadının soyuna karşı sürdürdüğü düşmanlık eylemlerinin en büyüğüdür.[6] Ancak Şeytan açısından büyük olan bu olay, kadının soyunun yalnızca topuğunu yaralayabilecek derecede olup, topuk yeniden iyileşeceğinden kalıcı bir zarar veremez. İsa'nın ruh bir varlık olarak yeniden eski güçlü konumuna gelmesiyle bu topuk yarası iyileşmiş olmaktadır. Bu olayların ardından, zamanı geldiğinde ise yılanın başı ezilecektir. Bu durum Şeytan'ın bir daha toparlanamayacağı ölümcül bir darbe alacağını göstermektedir. Burada Tanrı'nın belirlediği süreler ve zamanlar söz konusu olduğu için bu olay hemen gerçekleşmez. Bu olay ileride, Tanrı'nın Şeytan ve onun soyuna tanıdığı süre dolduğunda gerçekleşecek bir olaydır. Bu nedenle, İsa ruh bir varlık olarak diriltildiğinde kendisine hem ruhi gök üzerinde hem de yeryüzü üzerinde yetki verildiği halde, İsa'nın yetkisini kullanması için Tanrı'nın belirlediği süre doluncaya kadar beklemesi gerekiyordu.[7][8]

İsa bu yetkiyi aldığında, Tanrı tarafından atanmış bir kral olarak gökte ve yeryüzü üzerinde hüküm sürmeye başlayacaktır. Ancak, bütün insanlar kendi yönetimine boyun eğmeyi kabul etmediklerinden, bunu ilk olarak yalnızca yerdeki toplumunu oluşturan kendi cemaatinin üzerinde yapacaktır. Şeytan'la ilgili davanın bitiminde ise, Atanmış Kral olarak kendi yetkisine boyun eğmeyi kabul etmeyen bütün diğer insanları Armageddon'da yok ederek, gerçek anlamda bütün yeryüzünde hüküm sürecektir. Öte yandan, İsa gökle ilgili bu yetkisini Ms 1914'te Şeytan ve cinlerini göklerden yere atmakla göstermiştir. Armageddon'da ise, bu yetkisini onları dipsiz derinliklere atarak bir kez daha kullanmış olacaktır. Ayrıca bu savaşta krallık yetkisini bütün kötü insanlara karşı da kullanarak, bütün kötülerin yok edilmesini sağlayarak gösterecek ve bu şekilde yeryüzünden bütün kötülükleri temizlemiş olacaktır. Bu olaylardan sonra, İsa ruhi göklerden Tanrı'nın Krallığı'nın Kralı olarak, 144.000 yardımcı kral yöneticilerle birlikte hüküm sürerek yeryüzünü yönetmeye başlayacaktır. Daniel 7. bölümde insanoğlu olarak adlandırılan İsa'ya bu krallık yetkisinin verilişi ve kapsamı gösterilmektedir.[9]

Bu olay Vahiy 12. bölümde simgesel sözlerle anlatılır. Kadın bir çocuk doğurur. Bunun anlamı, Tanrı'nın bir kadınla simgelenen teşkilatından yeni bir oluşumun ortaya çıkmasıdır. Kadının doğurduğu bu çocuk Tanrı'nın Krallığıdır ve İsa bu krallığın Atanmış Kralı olarak yetkilendirilmiştir. Ayrıca bu krallıkta gökte kendisine katılacak 144.000 kişi daha bulunmaktadır. Kadının çöle kaçmasıyla ilgili sözler krallıkta yer alacak olan bu kişilerin yerdeki durumlarını ele almaktadır.[10]

İsa'nın gökte Atanmış Kral Mikael olarak yetkilendirildiğinde yaptığı ilk iş, kendi melekleriyle birlikte savaşarak, Şeytan ve meleklerini bulundukları göksel ruh ülkesinden kovmak olur. Artık kızıl ejder Şeytan ve peşinden sürüklediği melekleri olan cinler için göksel ruh ülkesine gitmek olanaksızdır. Bu olayların başladığı tarih, aynı zamanda Şeytan ve cinlerinin 1000 yıllığına dipsiz derinliklere atılacakları zamanın yaklaştığını gösteren bir tarihtir. Zamanının dolmakta olduğunun bilincinde olan Şeytan, bu tarihten sonra büyük bir öfkeye kapılır ve atıldıkları yeryüzünde kendi melekleriyle birlikte büyük sıkıntılara yol açarlar.[11]

Şeytan ve cinlerinin gökten yere atılmasıyla yeryüzünde "Son Günler" adı verilen bir dönem başlar. Artık, İsa Atanmış Kral olarak yetkilerini düşmanları üzerinde kullanmaya başlamış olmaktadır ve Armageddon'da Şeytan ve cinlerini dipsiz derinliklere atmak üzere hazır bulunmaktadır. İsa'nın krallık yetkisini kullanmak üzere harekete geçmeye hazır olduğu bu dönem "parousia - hazır bulunuş" sözcüğüyle tanımlanır. Bunun arkasından İsa'nın "gelişi" olarak adlandırılan bir süreç gelmektedir. Buradaki geliş, İsa'nın Atanmış Kral olarak Armageddon savaşı için harekete geçeceğini anlatmaktadır. Bu olay, Ms 1914 ile başlayıp Armageddon ile sona erecek olan Son Günler adı verilen bir dönemin sonunda olacaktır. İsa'nın Atanmış Kral olarak harekete geçmesiyle, Şeytan'ın düzenine son verilmeye başlanacaktır. Bu son, "Büyük Sıkıntı" ile başlayacak ve Armageddon savaşı ile kapanacaktır.

Mahşerin dört atlısı ve alametler

Mahşerin dört atlısının İsa'nın hazır bulunuşunu gösteren alametlerle ilgisi vardır. Bu kısa bir dönemdir ve bunu İsa'nın Armagedon'daki yargılama ve cezalandırma için gelişi izlemelidir. Mahşerin dört atlısı atlarını bu zaman dilimi arasında sürmektedirler.

Hazır Bulunuşu: Ms 1914 [12]

Gelişi: Büyük Sıkıntı - Armageddon [13]

Gelişinin Yakınlığı: "Şuna emin olun, bütün bunlar oluncaya kadar bu nesil asla geçip gitmeyecek." [14]

Birinci atlı

Vahiy 6:1-2
Sonra baktım, Kuzu yedi mühürden birini açtığında dört canlıdan birinin gök gürültüsü gibi bir sesle "Gel!" dediğini duydum. Baktım ki, beyaz bir at ve binicisinin elinde bir yay. Ona bir taç verildi ve zaferden zafere koşarak, son zaferine doğru ilerledi.

Atanmış Kral İsa'yı temsil eder. Bu İsa'nın Atanmış Kral olarak hazır bulunduğu bir dönemdir. İsa bu dönemin başlangıcında kendi melekleriyle birlikte savaşarak, Şeytan ve meleklerini ruhi göklerden aşağıya yeryüzüne atar. Şeytan ve cinlerine karşı kazanılan bu zaferi Armageddon'da kazanılacak ikinci bir zafer daha izleyecektir. Armageddon'da Şeytan ve cinleri "dipsiz derinliklere" atılarak, burada 1000 yıl faaliyetsiz olarak bağlı kalacaklardır. Ayrıca, Armageddon Şeytan'ın yeryüzündeki düzenine karşı da zafer kazanarak, bu düzeni ve bütün destekleyicilerini ortadan kaldırmış olacaktır. 1000 yılın sonunda Şeytan ve cinleri tamamen yok edildiğinde ise, "yılanın başı" tamamen ezilmiş olacaktır.

İkinci atlı

Vahiy 6:3-4
Kuzu ikinci mührü açtığında, ikinci canlının "Gel!" dediğini duydum. Derken, bir diğeri, bir kızıl at çıktı. Binicisine, yeryüzündekiler birbirini boğazlasın diye dünyadan barışı kaldırma yetkisi ve büyük bir kılıç verildi.

Savaşları temsil eder. İsa'nın Atanmış Kral olarak harekete geçmesi ve bunun sonucunda Şeytan ve cinlerinin göklerden yeryüzüne kovulmaları, yeryüzündekiler için sıkıntılı bir dönemi getirecektir. "Çünkü zamanının az olduğunu bilen İblis, büyük öfkeyle" yerde yaşayanlara büyük sıkıntılar verecektir. Şeytan ve cinlerinin yeryüzüne atıldıkları tarih olarak 1914'e dikkat çekilir. Bu tarihte patlak veren 1. Dünya Savaşı, geçmişteki bilinen kayıtlı savaşların toplamından 7 kat daha fazla ölüme neden olmuştur. Bunu izleyen 2. Dünya Savaşı da, birincisinin 4 katı kadar daha fazla kayba yol açmıştır. Bu savaşta ilk kez nükleer silahlar kullanılmıştır. 2. Dünya Savaşı sonrasında da bölgesel savaşlar ve çatışmalar sürmeye devam etmiştir. Sonuçta 20. yüzyıl geçmiş yüzyıllarla kıyaslanamayacak ölçüde can kaybına yol açarak, 100 milyondan fazla insanın ölümüne neden olmuştur.

Üçüncü atlı

Vahiy 6:5-6
Kuzu üçüncü mührü açtığında, üçüncü canlının "Gel!" dediğini duydum. Baktım ki, bir siyah at ve binicisinin elinde bir terazi. O anda sanki dört canlının arasından gelen bir ses duydum; şöyle diyordu: "Bir ölçek (yaklaşık 700 gr.) buğday bir dinara ve üç ölçek arpa bir dinara. Zeytinyağı ve şarabı ziyan etmeyin."

Kıtlıkları temsil eder. Hem 1. Dünya Savaşı, hem de 2. Dünya Savaşı can kayıplarının yanı sıra açlığa da neden olmuştur. Savaş nedeniyle arazilerin mayınlanması ya da kullanılamaması, insanların köylerinden uzaklaşmaları, insan gücünün tarım yerine savaşta kullanılması gibi çeşitli etkenler kıtlığa ve açlığa neden olmuştur. Bundan başka doğaya zarar verilmesi, insan nüfusunun artması, ekonomik yetersizlikler ve eşitsizlikler de kıtlığa ve açlığa yol açmıştır. Geçmişte kullanılan 1 dinar, bir Roma askerinin bir günlük ücretiydi. Üçüncü atlının atını koşturduğu dönemde, bir ölçek buğdayın bir dinara, üç ölçek arpanın da bir dinara alınabilecek olması, bu dönemde yalnızca gıda yetersizliğinin değil, aynı zamanda kişilerin alım gücünün de bu gıdaları almakta yetersiz kalacağını göstermektedir. Öte yandan zeytinyağı ve şarap gibi ürünlerde bir ziyan olmayacağı da belirtilir. Eski devirlerde bu gıdalar pahalı gıdalar arasındaydılar. Bu durum, bir yanda satınalma gücü zayıf olduğu için buğday ve arpa gibi sıradan ürünleri bile zorlukla elde edebilen yoksul insanların olacağını, diğer yandan da satınalma gücü yüksek zengin insanların daha pahalı ürünleri tüketebileceklerini gösterir. Bu örnekler, açlığa ve kıtlığa neden olan etkenlerin yalnızca gıda yetersizliğinden kaynaklanmayacağını, gelir dağılımındaki adaletsizliğin de bunda önemli bir rol oynayacağını göstermektedir.

Dördüncü atlı

Vahiy 6:7-8
Kuzu dördüncü mührü açtığında, dördüncü canlının sesini duydum. "Gel!" diyordu. Baktım, soluk renkli bir at, binicisinin adı da Ölüm. Hemen arkasından ölüler diyarı geliyordu. [...]

Hem salgın hem de yaygın kitlesel hastalıkları temsil eder. 1. Dünya Savaşı yıllarında ortaya çıkan İspanyol gribi, yaklaşık olarak 21 milyon insanın ölümüne neden olmuştur. Bu sayı doğrudan savaş nedeniyle ölen asker ve sivil, yaklaşık 14 milyon insandan çok daha fazladır. O tarihte Dünya'da her üç kişiden biri bu hastalığa yakalanmış ve toplamda 500 milyon kişi hastalanmıştı. 20. yüzyılda daha başka salgın hastalıklar da ölümlere yol açmıştır. Ayrıca çiçek hastalığı, sıtma, verem, kalp, kanser, AIDS gibi hastalıklar yine bu çağa özgü salgın ve kitlesel hastalıklar arasında sayılabilirler.

Yerin vahşi hayvanları

Vahiy 6:7-8
Kuzu dördüncü mührü açtığında, dördüncü canlının sesini duydum. "Gel!" diyordu. Baktım, soluk renkli bir at, binicisinin adı da Ölüm. Hemen arkasından ölüler diyarı geliyordu. Kılıçla, kıtlıkla, kırgınla ve yerin vahşi hayvanlarıyla öldürmeleri için onlara dünyanın dörtte biri üzerinde yetki verildi.

İnsanlar için ölüme yol açan savaşlar, kıtlıklar ve salgın hastalıkların yanı sıra, "yerin vahşi hayvanları" da ölüme yol açan nedenleri oluşturacaktır. Bu dönemdeki yozlaşmış insanların davranışları vahşi hayvanlarınkine benzetilir. Bu insanlar, savaşlardaki toplu katliamlar, bombalı eylemler, silahlı saldırılar ve cinayetler gibi çeşitli yollarla ölümlere yol açacaklardır. Kitabı Mukaddes, son günlerde insanların birçok kötü özellikleriyle yozlaşmış olmalarının bunlara yol açacağını söyler. Yerin vahşi hayvanlarının etkileri kızıl, siyah ve soluk renkli atlılarla birlikte ele alınır. Bunun nedeni, yerin vahşi hayvanlarını oluşturan kötü insanların özelliklerinin ve etkilerinin kızıl, siyah ve soluk renkli atlılarınkilere benzer olacağı içindir. Diğer yandan, bu tür vahşi hayvanlarla simgelenen kötü insanlarla, beyaz atlı arasında hiçbir bağ kurulmaz. Çünkü, beyaz atlının yerin vahşi hayvanlarını oluşturan kötü insanlarla ortak bir yanı ve amacı yoktur. Bunun tersine, beyaz atın binicisi bu tür kötü insanları Armageddon'da yok edecektir.[15]

Son Günler

Birinci atlı İsa'nın Atanmış Kral olarak Şeytan ve cinlerine karşı harekete geçtiğini gösterir ve bu durum Vahiy 12. bölümde anlatılır. İsa'nın savaşı insanlara karşı değildir; ancak Şeytan ve cinleri bu savaşta yenilerek yeryüzüne atıldıklarında büyük bir öfkeyle insanları sıkıntılara sokarlar. Bu nedenle, birinci atlıyı izleyen diğer üç atlı yeryüzünde felaket niteliğinde olaylara yol açarlar. Bu olaylar son günlerin başlangıcını oluşturur.

Vahiy 12. bölüme göre, gökteki konumlarını yitiren Şeytan ve kendi meleklerini oluşturan cinler, artık fazla zamanlarının kalmadığını bilmektedirler, bu yüzden büyük bir öfke içinde oldukları söylenmektedir. "Fakat yer ve deniz vay halinize! Çünkü zamanının az olduğunu bilen İblis, büyük öfkeyle üzerinize indi." sözleri bunu anlatır.

Şeytan ve cinlerinin öfkelerinin etkilerini simgesel olarak anlatan kızıl, siyah ve soluk atlılar etkilerini bütün dünyaya göstermeye başlarlar. Ancak, bu atlıların atlarını sürmeleri "son günler" olarak adlandırılan kısa bir dönem için olacaktır. "Çünkü zamanının az olduğunu bilen İblis" ifadesi ve Matta 24:32-35'te geçen "İncir ağacı örneğinden ders çıkarın: Körpe dalları yumuşayıp filizlenince yazın yakın olduğunu anlarsınız." sözleri bu sürenin kısa olacağını gösterir. Yine "Aynı şekilde, bütün bunları gördüğünüzde anlayın ki o yakındadır, kapıdadır. Şuna emin olun, bütün bunlar oluncaya dek bu nesil asla geçip gitmeyecektir. Gök ve yer kaybolup gidecek, fakat benim sözlerim asla kaybolup gitmeyecektir." sözleri bu dönemin çok uzun sürmeyeceğini ve İsa'nın Armageddon'daki yargılama için gelişinin yakın olduğunu işaretleyecektir.

İsa, Armageddon'da Şeytan'a ait eski dünya düzenini oluşturan bütün yönetimleri tamamen ortadan kaldırarak, Şeytan'ın egemenliğine son vermiş olacaktır. Daniel kitabının 2. bölümünde söz edilen heykelin ayaklarına vuran taş ile beyaz atlı aynı şeyi anlatırlar. Beyaz atlının Tanrı'nın Krallığını simgelediği gibi, dağdan gelen taş da Tanrı'nın Krallığını simgelemektedir. Her ikisinin anlattığı şey birdir ve aynı dönemi kapsar. Dağdan gelen taşın amacı, Şeytan'ın bu eski dünya düzenini temsil eden heykelini parçalamak ve Atanmış Kral olarak yeryüzünde Tanrı'nın Krallığını kurmaktır.[16] Aynı şekilde, beyaz atlı olarak simgelenen İsa, Şeytan ile cinlerine, onun dünya düzenine ve kendi yönetimi yerine bu düzenin sürmesini yeğleyen bütün insanlara karşı kazanacağı zaferle bunu yapacaktır. İsa bütün göksel melek ordularıyla birlikte Armageddon'da bu savaşı sürdürerek son zaferini kazanmış olacaktır.[3][17] Şeytan ve cinlerinin 1000 yıllık tutsaklığından sonra ise, bu ruhi varlıklar ve o zaman onlara katılacak olan bütün başkaldıran insanlar hep birlikte tamamen yok edileceklerdir. En sonunda kadının soyu olan İsa, yılanın başı İblis Şeytan'ı tamamen ezmiş ve Şeytan'ın yol açtığı zararları ortadan kaldırmış olarak son zaferini kazanmış olacaktır.[18]

Luka 21. bölümde geçen "Çünkü göklerin kudretleri sarsılacak." ve İsaya 24. bölümde geçen "O gün öyle olacak ki, Yehova yükseğin yükseğindeki orduya (Şeytan ve cin ordusuna) ve yerdeki krallara hükmünü verecek." sözleri ise Büyük Sıkıntı ve Armageddon'da gerçekleşecektir. Mahşerin dört atlısının atlarını sürmeleri böylece sona erecektir.

Beyaz atlıyla simgelenen Atanmış Kral İsa yalnızca 1000 yıl egemenlik sürecek. Bu dönemde, yeryüzüyle ilgili her şey yeniden Tanrı'nın başlangıçtaki amacına uygun hale getirilip, düzeltilmiş olacaktır. İsa Tanrı'nın Krallığı'nın - Egemenliği'nin Kralı (Mesih: Atanmış Kral) olarak Tanrı'nın kendisine verdiği işleri tamamladığında, aldığı bütün yetkileri yeniden Tanrı'ya teslim edecektir. Bu tarihten sonra İsa'nın insanlarla Tanrı arasında aracılık etmesine gerek kalmayacaktır.[19]

Kaynakça

  • Vahiy - Görkemli Doruğu Yakındır! 1998, Kule Kitapları Tic. Ltd. Şti.
  • Kutsal Kitap: Yeni Dünya Çevirisi. 2008, Watchtower Bible And Tract Society Of New York, Inc.
  • "Dört Atlının Koşusu Dünyayı Sarsıyor" jw.org/tr, Gözcü Kulesi No: 3, Mayıs 2017:[20]

Dipnot

  1. ^ a b ".The Four Horseman of the Apocalypse." 21 Haziran 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Britannica.com. Erişim: 23 Aralık 2014.
  2. ^ Vahiy 1:9-11
    İsa’nın yolunda sizinle birlikte sıkıntıya, krallığa ve tahammüle ortak olan ben, kardeşiniz Yuhanna, insanlara Tanrı’yı anlattığımdan ve İsa’ya şahitlik ettiğimden dolayı Patmos denilen adadaydım. Ruhun etkisiyle Efendimizin gününde bulunuyordum ve arkamda borazan sesine benzer güçlü bir ses duydum. Şöyle diyordu: “Gördüklerini bir tomara yaz ve Efesos, İzmir, Bergama, Tiyatira, Sardes, Filadelfya ve Laodikya’daki yedi cemaate gönder.”
  3. ^ a b Vahiy 20:1-3
    Elinde dipsiz derinliklerin anahtarı ve büyük bir zincirle gökten inen bir melek gördüm. O eski yılanı, İblis ve Şeytan denilen ejderi yakaladı ve bin yıllığına bağladı. Bin yıl sona erinceye kadar milletleri saptıramasın diye onu dipsiz derinliklere attı ve üzerini kapatıp mühürledi. Bundan sonra, onun kısa bir süre için çözülmesi gerekiyor.
  4. ^ Mika 7:17
    "Yılanlar gibi toprak yalayacaklar; topraktaki sürüngenler gibi kovuklarından telaşla çıkacaklar. Yehova Tanrı'ya titreyerek gelecekler, O'ndan korkacaklar."
  5. ^ Başlangıç 3:l4,15
    Yehova Tanrı yılana şunları söyledi: "Bunu yaptığın için, tüm evcil hayvanlar ve tüm yaban hayvanları içinde sen lanetli oldun. Karnın üzerinde sürüneceksin ve ömrün boyunca toprak yiyeceksin. Seninle kadın arasına, senin soyunla onun soyu arasına düşmanlık koyacağım. O (kadının soyu) senin başını ezecek, sen onun topuğunu yaralayacaksın."
  6. ^ Haç için kullanılan orijinal sözcük Stavros'dur ve yalnızca düz bir direk anlamına gelir. Böyle olmakla birlikte zamanla bu sözcük "T" şeklini kasteden bir anlama dönüşmüştür. Gerçekte, günümüzdeki haç şekli, Roma imparatoru Konstantin'in bir rüyasında gördüğü şekildir. Haç sembolü İsa'dan çok önceki tarihlerden beri kullanılan putperest bir simgedir. Haç simgesi Babil tanrılarından Tammuz'u simgeler ve adının baş harfi olan "T" den meydana gelir. İsa'nın bir haç üzerinde çivilenmiş şekilde resmedilip simgelenmesi, gerçekte Şeytan'ın, kadının soyunun topuğunu yaralamasını simgeleyerek, Şeytan'ın zaferini ortaya koymaya yöneliktir. Bu yönüyle, haç ve üzerinde çivili İsa bulunan resim ve heykeller, bu konuyu Şeytan'ın zaferini öne çıkartarak ele alan simgelerdir.
  7. ^ Matta 28:18
    İsa yaklaşıp onlara şöyle dedi: "Gökte ve yerde bütün yetki bana verildi."
  8. ^ Mezmurlar 110:1
    Yehova Efendim'e dedi ki,
    "Ben düşmanlarını ayaklarının altına basamak yapıncaya dek
    Sağımda otur"
  9. ^ Daniel 7:9-13
    Ben bakarken tahtlar kuruldu ve Devirlerin Efendisi oturdu. Giysisi kar gibi beyazdı, saçları temiz yapağı gibiydi. Tahtı alev alevdi, tekerlekleri parlayan bir ateşti. Huzurundan bir ateş ırmağı çıkıp akıyordu. Binlerce binler hizmetindeydiler. On binlerce on binler hemen önünde ayakta duruyorlardı. Duruşma için mahkeme toplandı. Kitaplar açıldı.
    Boynuzun büyük sözler söylediğini işittiğimden bakmaya devam ettim. Sonunda canavarın öldürüldüğünü gördüm. Bedeni alev alev yanan ateşe atılıp yok edildi. Diğer canavarlara gelince, saltanatları ellerinden alındı. Ama ömürleri bir süre uzatıldı.
    Ben bakarken gece görüntüleri devam etti; o sırada insanoğluna benzer birinin göklerin bulutlarıyla geldiğini gördüm. Devirlerin Efendisinin huzuruna kabul edilip önüne kadar getirildi. Bütün halklar, milletler ve diller kendisine hizmet etsinler diye ona saltanat, itibar ve krallık verildi. Onun saltanatı sonu gelmeyecek kalıcı bir saltanattır ve krallığı hiç yıkılmayacak bir krallıktır.
  10. ^ Vahiy 12:1-6
    Gökte muhteşem bir simge göründü; güneşe bürünmüş bir kadın, ayaklarının altında ay ve başında on iki yıldızlı bir taç vardı. Kadın hamileydi ve doğum sancılarıyla, ıstırap içinde feryat ediyordu (Kadın: Başlangıç 3:15).
    Sonra, gökte başka bir simge göründü; yedi başlı, on boynuzlu ve başları üzerinde yedi tacı olan, büyük bir kızıl ejder! Kuyruğuyla gökteki yıldızların üçte birini (kendisine katılan melekleri - cinleri) sürüklüyordu; onları yeryüzüne savurdu. Ejder doğurmak üzere olan kadının önünde bekliyordu; amacı kadının doğuracağı çocuğu yutmaktı.
    Kadın bir oğul doğurdu; bütün milletleri demir değnekle güdecek bir erkek çocuk. Çocuk hemen alınıp Tanrı'nın tahtının önüne götürüldü. Kadın ise çöle kaçtı. Onu bin iki yüz altmış gün beslesinler diye Tanrı kadına orada bir yer hazırlamıştı.
  11. ^ Vahiy 12:7-12
    O zaman gökte bir savaş koptu. Mikael (İsa'nın gökteki adı) ve melekleri ejdere karşı savaştı. Ejder de kendi melekleriyle birlikte onlara karşı savaştı, fakat yenildi. artık gökte onlara yer yoktu. Böylece, bütün dünyayı saptıran eski yılan, İblis ve Şeytan denilen büyük ejder aşağı atıldı. Evet, yeryüzüne atıldı ve melekleri de onunla birlikte atıldılar. Ardından gökte güçlü bir ses duydum:
    "Tanrımızın kurtarma gücü, kudreti, krallığı ve Mesihinin yetkisi işte şimdi görüldü; çünkü kardeşlerimizi suçlayan, onlara Tanrımızın önünde gece gündüz iftira eden aşağı atıldı! Onlar Kuzunun kanıyla ve yaptıkları şahitlikle onu yendiler, ölümle yüz yüzeyken bile kendi canlarına değer vermediler. Bu nedenle, siz gökler ve orada oturanlar sevinin! Fakat yer ve deniz vay halinize! Çünkü zamanının az olduğunu bilen İblis, büyük öfkeyle üzerinize indi."
  12. ^ Luka 21:7-11
    Sonra ona şöyle sordular: "Öğretmen, bu olaylar gerçekten ne zaman olacak? Bunların gerçekleşeceği zamanın alameti ne olacak? İsa şu karşılığı verdi: "Dikkatli olun da kimse sizi aldatmasın; çünkü birçokları benim ismimle gelip, 'Ben oyum', 'Vakit yaklaştı' diyecek. Onların peşinden gitmeyin. Ayrıca, siz savaş ve karışıklık haberleri duyduğunuzda korkmayın. Önce bunların gerçekleşmesi gerek, ancak son hemen gelmeyecek."
    Sonra İsa anlatmaya devam etti: "Millet milletle ve krallık krallıkla çatışacak. Büyük depremler, birçok yerde salgın hastalıklar ve kıtlıklar olacak. Korkunç görüntüler ve gökten büyük alametler görülecek.
  13. ^ Luka 21:25-28
    "Ayrıca, güneşte, ayda ve yıldızlarda alametler olacak; yeryüzünde de, denizin gürlemesinden ve çalkantısından dolayı ne yapacağını bilemeyen milletler ıstırap çekecekler. İnsanlar korkudan ve yeryüzünde gerçekleşecek olayları beklemekten baygınlık geçirecekler; çünkü göklerin kudretleri sarsılacak. O zaman İnsanoğlunun bulutta (görünmez şekilde), büyük güç ve ihtişamla geldiğini görecekler. Fakat bu şeyler olmaya başlayınca, doğrulun ve başınızı yukarı kaldırın, çünkü kurtuluşunuz yaklaşıyor."
  14. ^ Luka 21:29-33
    Sonra İsa onlara bir örnek verdi: İncir ağacına ve diğer tüm ağaçlara bakın. Onların tomurcuklanmış olduğunu gördüğünüz zaman yazın yakın olduğunu hemen anlarsınız. Aynı şekilde, bunların olduğunu gördüğünüzde anlayın ki, Tanrı'nın krallığı yakındadır. Şuna emin olun, bütün bunlar oluncaya kadar bu nesil asla geçip gitmeyecek. Gök ve yer kaybolup gidecek, fakat benim sözlerim asla kaybolup gitmeyecek."
    Kendinize dikkat edin de, aşırı yeme içmeyle ve hayatın kaygılarıyla yüreğiniz ağırlaşmasın; ve o gün ansızın gelip sizi bir kapan gibi gafil avlamasın. Çünkü o gün yeryüzünde yaşayan herkesin başına gelecek. Öyleyse, her zaman Tanrı'ya yakararak uyanık kalın ki, olacak tüm bu şeylerden kurtulmayı ve insanoğlunun önünde durmayı başarabilesiniz."
  15. ^ 2. Timoteos 3:1-5,13
    Fakat şunu bil ki, son günlerde çetin ve bunalımlı bir dönem gelecek. Çünkü insanlar kendini seven, parayı seven, böbürlenen, kibirli, küfürbaz, ana baba sözü dinlemeyen, nankör, vefasız, insan sevgisinden yoksun, uzlaşmaz, iftiracı, özdenetimden yoksun, azgın, iyilik düşmanı, hain, dikbaşlı, gururlu, Tanrı yerine zevki seven, Tanrı'ya bağlı gibi görünüp, yaşamlarıyla böyle bir bağlılığın gücünü inkar eden kişiler olacaklar; böylelerinden sakın. (...)
    Fakat kötü kişiler ve sahtekârlar, aldatmaya ve aldanmaya devam ederek gittikçe daha da kötü olacaklar.
  16. ^ :Daniel 2:44-45
    “Bu kralların zamanında göklerin Tanrısı asla yıkılmayacak bir krallık kuracak. O krallık başka bir halkın eline geçmeyecek. Bütün bu krallıkları ezip sona erdirecek ve kendisi sonsuza dek duracak. Nitekim sen de, dağdan bir taşın el değmeden kesildiğini ve demiri, bakırı, kili, gümüşü, altını parçaladığını gördün. Yüce Tanrı ileride olacakları işte böylece krala bildirmiştir. Düş doğru, yorumu da güvenilirdir.
  17. ^ İsaya 24:17-22
    Ey sen, bu toprakların insanı, dehşet, çukur ve tuzak seni bekliyor. Öyle olacak ki, dehşetin sesinden kaçan çukura düşecek, çukurdan çıkan tuzağa yakalanacak. Çünkü yükseklerdeki suların bentleri açılacak, ülke temellerinden sarsılacak. Yer yarıldıkça yarılıyor, sarsıldıkça sarsılıyor, bocaladıkça bocalıyor. Ülke bir sarhoş gibi yalpaladıkça yalpalıyor. Bekçi kulubesi gibi bir o yana bir bu yana sallanıyor. Suçunun ağırlığı altında çöküyor ve bir daha ayağa kalkamayacak.
    O gün öyle olacak ki, Yehova yükseğin yükseğindeki orduya (Şeytan ve cin ordusuna) ve yerdeki krallara hükmünü verecek. Ve onlar (Şeytan ve cinler) çukurda toplanan tutsaklar gibi toplanacak, (bin yıl) zindana kapatılacaklar. Çok günler sonra yoklanacaklar (yok edilecekler).
  18. ^ 1.Yuhanna 3:8
    Günah işlemeye devam eden ise İblis'tendir. Çünkü İblis baştan beri günah işlemektedir. Tanrı'nın Oğlu da İblis'in işlerini hükümsüz kılmak amacıyla ortaya çıkmıştır.
  19. ^ :1. Korintliler 15:24-26
    En sonunda, tüm yönetimleri, makamları ve iktidarları sona erdiren Mesih, krallığı Babası olan Tanrı'ya teslim edecek. Çünkü Tanrı tüm düşmanlarını ayaklarının altına serene dek onun (Mesih'in) kral olarak saltanat sürmesi gerekir. Son düşman olarak, ölüm sona erdirilecek.
  20. ^ "Dört Atlının Koşusu Dünyayı Sarsıyor". 13 Nisan 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Nisan 2017.