Karine

Hukukta karine, bir varsayımın aksi ispatlanıncaya kadar doğru olduğunun kabul edilmesidir.

Karine, bir şeyin varlığını gösteren işaret, emare anlamına gelen bir kelimedir.[1] Arapçadaki karn kelimesinden türemiştir. Bu kelimenin yakınlık, yaklaşma, yakınlaşma, bir araya gelme/getirme, birleşme, yanında olma gibi anlamları vardır.[2] Hukuk terimi olarak karine ise, bir yakınlığa bağlı olarak bir durumu, varsayımı işaret eden ipucu, bulgu, emare anlamına gelir.[3]

Hukukta karineler, varlığı bilinmeyen bir olgu hakkında sonuç çıkarılmasını sağlayan belirtilerdir. Bu karinelere kanunlarda yer verilmesi karinenin kanuni karine olarak tanımlanması sonucunu doğurur. Kanuni karineler, çıkarılan sonucun aksinin ispat edilebilip edilememesine bağlı olarak ikiye ayrılır. Karinenin aksi ispat edilebiliyorsa bu karineye adi kanuni karine, aksi ispat edilemiyorsa kesin kanuni karine denir.[4]

Kanuni karineler, ispat edilmiş bir olguya dayanılarak ispat edilmesi gereken bir hususun, bu durumun aksi ispatlanıncaya kadar delili olarak sayılmasını sağlar. Bu karineye dayanan taraf, iddiasını ispatlama yükümlülüğünden kurtulur, iddiasını ispatlama yükümlülüğü karşı tarafa geçer. Karşı taraf, karinenin aksini ispatlayabilirse bu durumda karine çürütülmüş olur.[5] Bu bakımdan karineler, yargılama sonunda verilecek hüküm için delil teşkil edebilmektedir.[6]

Karineler iki parçadan oluşur. Bunlar, karine temeli ile karine sonucudur. Karine temeli, varlığından başka bir olgunun varlığının ya da yokluğunun çıkarılmasını sağlayan işaret, bulgudur. Karine sonucu ise, karine temelinden hukuki anlamda doğan sonuçtur.[7] Karineye dayanmak isteyen tarafça ispat edilmesi gereken şey karine temelidir, karine temelinin ispat edilmesiyle birlikte karine sonucu da ispat edilmiş olur.[8]

Kanunda yer almamakla birlikte, ispat edilen bir olgudan başka bir olgunun varlığı veya yokluğunun çıkarılmasına ise fiilî karine denir.[9] Varlığı bilinen bir durumdan hareketle, yaşam deneyimine istinaden yapılan bir değerlendirme uyarınca tartışmalı olan bir vakıanın gerçekleşmiş olduğu kanaatine varılır. Fiilî karinelerin varlığı ispat yükünde bir değişiklik oluşturmaz, yargılamayı yürüten mercinin kanaat oluşturmasını sağlar.[8]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

Dipnotlar
  1. ^ Köse, Saffet (2014). İslâm Hukukuna Giriş (4. bas.). İstanbul: Hikmetevi Yayınları. s. 307. ISBN 978-605-351-028-4. 
  2. ^ Aydemir, Selahattin. ""KARN" Kavramının Anlamı Üzerine Semantik Bir İnceleme". ANTAKİYAT / Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi. 1 (1). s. 66. 25 Mart 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Temmuz 2021. 
  3. ^ Yaylalı, Davut. "Karîne". İslâm Ansiklopedisi. Türkiye Diyanet Vakfı. 28 Ekim 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  4. ^ Karakaş 2013, s. 729.
  5. ^ Oğuzman & Barlas 2013, ss. 329-330.
  6. ^ Günay 2013, s. 611.
  7. ^ Karakaş 2013, s. 741.
  8. ^ a b Pekcanıtez, Atalay & Özekes 2014, s. 375.
  9. ^ Oğuzman & Barlas 2013, s. 331.
Eserler
  • Günay, Hacı Mehmet (2013). "Yargılama Hukuku". Türcan, Talip (Ed.). İslâm Hukuku (2. bas.). Ankara: Grafiker Yayınları. ss. 591-612. ISBN 978-605-4692-06-4. 
  • Karakaş, Fatma Tülay (2013). "KARİNE KAVRAMI, KANUNİ KARİNELER VE VARSAYIMLAR". Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi. 62 (3). 24 Temmuz 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Temmuz 2021. 
  • Oğuzman, Mustafa Kemal; Barlas, Nami (2013). Medenî Hukuk (19 bas.). İstanbul: Vedat Kitapçılık. ISBN 978-605-4446-95-7. 
  • Pekcanıtez, Hakan; Atalay, Oğuz; Özekes, Muhammet (2014). Medenî Usûl Hukuku (2. bas.). Ankara: Yetkin Yayınları. ISBN 978-975-464-862-1.